Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2145 E. 2020/114 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2145 Esas
KARAR NO: 2020/114
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2020/40 E.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı “…” olarak, … adı altında Sağlık Bakanlığı Onaylı olarak üretilen saç dökülmesine karşı etkili bakım kürleri üretmekte ve pazarlamakta, … adı ile … numarası ile marka tescil başvurusu yapılmış olup, henüz başvurunun onay aşamasında olduğunu, Davalıların ise davacının ürünlerini ve internet sitesini taklit ederek piyasa sürdüğünü, davalının internet sitesinde iletişim bilgisi, ticaret sicil bilgisi gibi bilgilerin yer almadığını, davalının internet sitesinin kayıt bilgilerinin gizli olduğunu, İsim tescil … A. Ş.’ye müzekkere yazılarak alan adının kime ait olduğunun sorulmasını gerektiğini, Davalıların internet sitesinde davacıya ait fotoğrafları kullandığını, bunlardan birinin davacının firmanın sahibinin fotoğrafı olduğunu, Davacının marka tescil başvurusundan sonra aynı marka ile davalıların da marka başvurusunda bulunduğunu isim benzerliğinden dolayı davalıların başvurusunun reddedildiğini belirtmiş, Öncelikle tedbiren www…com isimli web sitesine erişiminin engellenmesini, eğer sayın mahkeme gerek görür ise takdir edilecek bir teminat mukabili erişimin tedbiren engellenmesini, söz konusu fiillerden dolayı müvekkilimizin uğradığı zararın tazmini isteme ve fazlaya ilişkin tüm diğer haklarımız saklı kalmak üzere davalıların fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile tespit edilen haksız rekabet eylemlerinin men’ine,fiillere konu davacı şirket ürünlerinin sahtesini ya da marka olarak karıştırılacak derecede benzerlerinin pazarlanmasının men’ini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinde; www…com isimli web sitesine erişiminin engellenmesini talep ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtildiğinden, mevcut durum itibariyle yapılan değerlendirmede, davacı adına yapıldığı belirlenen … başvuru numaralı marka tescil işlemlerinin ve davalı şirket yetkilisi … adına yapıldığı anlaşılan … başvuru nolu marka başvurusunun hala devam ettiği, tescilin henüz gerçekleşmediği, dava konusu marka üzerinde gerçek hak sahipliğinin yargılamayı gerektirdiği, davalının alan adı içeriğindeki görsellerin davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı ve ait olması halinde bu durumun davacı şirket açısından haksız rekabet kapsamında kalıp kalmadığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ihtiyati tedbir talebininin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının … markası ile saç bakım ürünleri pazarladığını ve bu amaçla www…com alan adlı web sitesini 29.10.2018 tarihinde kayıt ettirdiğini, davalının ise 08.08.2019 tarihinde davacının ürünlerinin sahtesini pazarlamak amacıyla www…com alan adı ile bir web sitesi kurduğunu ve sahte ürünleri bu web sitesi üzerinden pazarladığını, davacı şirketin 11.09.2019 tarihinde kurulduğunu, davalı şirketin 15.01.2020 tarihinde kurulduğunu, davacının marka tescil başvurusunun 14.10.2019 olup söz konusu başvurunun ilana çıktığını, davalıya ait … sayılı marka başvurusunun ise 04.11.2019 tarihinde reddedildiğini, davacı şirket yetkilisinin şahsi fotoğraflarının davalı tarafça kullanılması nedeniyle de kişilik haklarına saldırı barındırdığını, istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını, www…com ve davalıya ait olan yada olmayan muadil yayın yapan web sitelerine tedbiren erişiminin engellenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Talep, ihtiyati tedbir istemi içeren dilekçede belirtilen internet sitelerine erişimin engellenmesi yönünde karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Bu bağlamda, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda da, tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Ancak internet sitesi için verilecek erişimin engellenmesi kararı, sitenin maliki aleyhine verilebileceğinden, site maliki belirlenmeden yani taraf teşkili sağlanmadan bu yönde bir karar verilmesinin yerinde olmayacağı düşünülebilir. Zira somut uyuşmazlıkta da durum bu şekildedir. Ancak, somut uyuşmazlıkta da olduğu gibi, bu tür internet sitelerinin gerçek sahiplerinin bulunması çoğu zaman neredeyse imkansız olduğundan, bu gibi durumlarda çekişmesiz yargı hükümleri tatbik edilebilir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.867). Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacının … markası ile saç bakım ürünleri pazarladığı ve bu amaçla www…com alan adlı web sitesini 29.10.2018 tarihinde kurduğu, davalının ise 08.08.2019 tarihinde web sitesini davalıdan sonra kurduğu, davacı şirketin kuruluş tarihinin 11.09.2019 tarihi olup, davalı şirketin 15.01.2020 tarihinde kurulduğu, davacının marka tescil başvurusunun 14.10.2019 olup söz konusu başvurunun ilana çıktığını, davalıya ait … sayılı marka başvurusunun ise 04.11.2019 tarihinde reddedildiği, davalının tüm başvurularının davacıdan sonra olduğu, her ne kadar Mahkemece davalının marka başvurusunun devam ettiği belirtilmiş ise de, reddedildiğinin eklenen belgeler ile anlaşıldığı, web sitelerinin içeriğindeki kullanımların davacı firmalar aleyhine tüketici nezdinde karıştırma ihtimaline neden olabileceği düşünüldüğünden, bu kullanımın da 6769 sayılı SMK’nun 7 nci maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, internet erişiminin engellenmesi talep edilen adreslerin sahiplik bilgilerinin dosya kapsamında bulunmadığı ancak yine yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesinin mümkün bulunduğu, bu itibarla somut uyuşmazlıkta ihtiyati tedbir tedbir talep edenin talebinin haklılığı yaklaşık olarak ispatlandığından, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceğinden, Bölge Adliye Mahkemesi dosya kapsamına göre, tedbir kararı verilmesi gerektiği görüşünde ise bu kararı kendisinin vermesi gerekmektedir. Yine Bölge Adliye Mahkemesinin HMK’nın 354/2. maddesi gereğince, inceleme sırasında gereken hallerde ilk derece mahkemesini istinabe edebileceği, HMK’nın 360. maddesinde, bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulünün Bölge Adliye Mahkemesinde de uygulanacağı kabul edilmiştir. HMK.’nın 393/2. maddesinde de ihtiyati tedbir kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden kararın uygulanmasını isteyebileceği gibi kıyas yolu ile bu konuda ilk derece mahkemesinin de kendi adına istinabe suretiyle bu işlemleri yapabileceği belirtilmiştir. Zira Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevresi çok geniş olarak kararlaştırıldığından, tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yerde uygulanması, teminatın yatırılması, iadesi, daha kolay ve daha az emek ve masraf gerektirecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 389-393. maddeleri uyarınca kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebi konusunda yeni bir hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş, bu yeni bir istinaf kararı olduğundan ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İhtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/03/2020 tarih ve 2020/40 Esas Nolu ara kararının KALDIRILMASINA, 2-İhtiyati tedbir isteminin KABULÜ ile; www.sbksacbakimkuru.com isimli siteye erişimin ENGELLENMESİNE, 3-Tedbir isteyen tarafından takdiren 10.000.00 TL. nakdi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubunun İlk Derece Mahkemesine YATIRILMASINA, 4-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren bir hafta içerisinde teminatın karşılanması ve ihtiyati tedbir tedbir kararının uygulanması talep edildiğinde, kararın infazı için Bilgi Teknolojileri Kurumuna gönderilmesine, kararların İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 89,60-TL harçtan peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 35,20 TL eksik harcın tedbir isteyenden alınarak hazineye gelir kaydına, 6-İhtiyati tedbir isteyenden peşin alınan 54,40.-TL. maktu istinaf karar harcının talebi halinde, ihtiyati tedbir isteyene iadesine, 7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2020