Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2143 E. 2020/28 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2143
KARAR NO: 2020/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/05/2020 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/37 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçeleri ile; davalının, müvekkilinin marka hakkına tecavüz edecek şekilde “…” markasını kullanmakta olduğunu, davalı tarafça Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayılı başvurunun yapıldığının dosyaya sunulan cevap dilekçesi ile öğrenildiğini, davacı müvekkilinin herhangi bir hak kaybına uğramaması adına davalı tarafça yapılan başvurunun ve başvuru konusu marka ile ilgili tüm tasarruf işlemlerinin ihtiyaten durdurulmasına karar verilmesini, zira davalı tarafça yapılan bahse konu başvurunun, müvekkilin yıllardır … markası ile vermekte olduğu hizmetlere ilişkin olduğunu, müvekkilin, davalı şirketin başvurusuna konu ettiği büro hizmetleri (35. Sınıf) ve konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmeti (43. Sınıf) alanlarında bahse konu başvuru tarihinden önce faaliyet göstermekte olduğunu, davalı şirketin başvurusunun iş bu dilekçenin sunulduğu tarih itibariyle sonuçlanmamış hatta askıya dahi çıkmamış olduğunu, davalı şirket tarafından yapılan başvurunun ihtiyaten durdurulmaması hâlinde müvekkilin ciddi zarara uğrayacağı açıkça ortada olduğun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindeki m.389/I ve “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” şeklindeki m.391/I hükümleri uyarınca davalı tarafça yapılan başvurunun ve başvuru konusu marka ile ilgili olarak markanın kullanılması da dahil olmak üzere tüm tasarruf işlemlerinin ihtiyaten durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacı vekilinin davalı tarafça Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan … sayılı başvuru işlemlerinin ihtiyaten durdurulmasına yönelik tedbir talebinin idari işlem olduğu anlaşıldığından bu konudaki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin başvuru konusu marka ile ilgili olarak markanın kullanılması da dahil olmak üzere tüm tasarruf işlemlerinin ihtiyaten durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebi hakkında ise HMK 390/son madde gereğince davacı tarafça ihtiyati tedbir türünün açıkça belirtilmesi gerektiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği sair ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir. Dava, marka tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması talebine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, davalı tarafça Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan … sayılı başvuru işlemlerinin idari işlem niteliğinde olması nedeniyle ihtiyaten durdurulmasına yönelik tedbir talebinde hukuka uygunluk bulunmamasına, davacı vekilinin başvuru konusu marka ile ilgili olarak markanın kullanılması da dahil olmak üzere tüm tasarruf işlemlerinin ihtiyaten durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebi hakkında ise HMK 390/son madde gereğince davacı tarafça ihtiyati tedbir türünün açıkça belirtilmesi gerektiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği sair ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kaldı ki yargılamanın her aşamasında değişen durum ve şartlar gereğince yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulmasına engel bir durumun da bulunmamasına göre Mahkemece bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/05/2020 tarih ve 2020/37 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırılmış olduğundan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-f hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/09/2020