Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2127 E. 2023/1578 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2127 Esas
KARAR NO: 2023/1578
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2017/556 E. – 2020/88 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’a ait müzik eserlerinin mali haklarının diğer davacı tarafından alındığını, davalı şirketin yapımcısı olduğu yarışma programlarında ve www…com ve youtube.com internet sitelerinde izinsiz olarak yayınlandığını, ihtiyati tedbir talebi ile birlikte müvekkillerinin hak sahibi olduğu “…,..,… (…), … (…), …, …, …, …, …, …, …” isimli eserlere yönelik maddi ve manevi tecavüzlerin tespiti ref’i ve men’i, Fsek 68.madde kapsamında şimdilik 30.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacılardan … A.Ş’ne ödenmesini, 25.000 TL manevi zararın davalıdan tahsili ile davacı …’a ödenmesini, belirtilen eserlerin umuma iletilmesi TV, internet ve sair yöntemler ile kullanılmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve hükmün ilanını talep etmiştir. Davacı 07.11.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat istemini 409.125 TL ‘ye yükseltmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin pek çok şarkı müzik yarışmasının yapımını üstlendiğini ve yayınının yapıldığını, bunun dışında, müzik eseri kullanımının sınırlı olduğunu, kullanım için meslek birlikleri ile anlaşma yapıldığını, davacının hassasiyeti gözetilerek, eserlerinin ihtarname tebliğ edildikten sonra kullanılmadığını ve kullanılmayacağını, ayrıca ayrı bir tüzel kişiliğe ait olan …com internet sitesinden de hiçbir eserin yayınının söz konusu olmadığını ve herhangi bir reklam gelirinin de olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; “Dava konusu olan “…, …,… (…), ..(…), …, .., …, …, …, …, …, …” isimli eserlere yönelik davalının izinsiz kullanımı nedeniyle maddi ve manevi haklara tecavüz eyleminin tespitine, Davalının izinsiz kullandığı dava konusu 12 adet eserin kullanım şekli, süresi ve kullanıldığı mecraya göre FSEK 68. maddeye göre hesaplanan136.375.TL nin 3 katı 409.125 TLmaddi tazminatın 1.10.2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birliktedavalıdan tahsili ile davacı … AŞ ‘ye ödenmesine, Davacı … için manevi hakların ihlal şekli gözetilerek takdiren 10.000 TL manevi tazminatın 1.10.2013 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Karar kesinleşiğinde hükmün Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece gerek maddi gerekse manevi tazminat için 01.10.2013 tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, oysa raporda ve dava dilekçesinde de belirtildiği üzere; yayınların 6 tanesinin 2016, 17 tanesinin 2015 ve 15 adetinin 2014’de olduğunu, Kaldı ki raporda ikili ayrım yapılarak; 01.10.2013’den önceki dönem için 13.500 TL, 01.10.2013’den sonraki dönem için 73.875 TL olarak hesap yapıldığını, Görüldüğü üzere, raporda dahi faiz olarak belirlenen 01.10.2013’den sonraki dönem bedelinin, öncekinin 5 katı olduğunu, kısaca, 2016-2015-2014 yıllarındaki yayınlar için, 1.10.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilerek, maddi hata yapıldığını, Hükümde faizin niteliğinde de hata yapıldığını, özellikle manevi tazminat ve diğerleri bakımından yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, talebin “telif tazminatı” olduğu dikkate alınarak, dava tarihi ve daha sonra artırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, Zamanaşımı hakkında dava dilekçesinde, 2011 yılından itibaren eserlere yer vermiş olup, bu talepler 2 yıl geçtiği için özellikle manevi tazminat açısından zamanaşımına uğradığını, Sayın Mahkeme neden manevi tazminata hükmettiğini de somutlaştırmadığını, bu hususların dikkate alınmaması sebebiyle de istinafta bulunduklarını, Bilirkişilerin 7 yıl sonraki, 2018 yılındaki değerler üzerinden tespit yaptıklarını, dava konusu yayınların 2011-2012-2013-2014-2015 ve 2016 yıllarını kapsayacak şekilde, 6 yıldan ibaret olduğunu, ülkemizde yaşanan enflasyon dikkate alındığında, 6 yıl boyunca aynı rayicin olamayacağının açık olduğunu, dolayısı ile 6 yıl gibi uzun bir süre geçtiği dikkate alınarak, her yıl için ayrı rayiç belirlenmesi gerektiğini, oysa 2018 yılı rayicinin dikkate alındığını, davacının gerek 3 kat tazminat gerekse faiz ile beraber telif tazminatını tahsil edeceği düşünüldüğünde, 7-8 yıl önceki rayicin, 2018’deki rayiç ile belirlenmesi durumunda, sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağı ve hukuka aykırı olacağını, Davacının ref talebinin kabul edildiğini, oysa, ref talebi yönünden tazminat taleplerinin FSEK 68’e dayalı olduğunu, Yargıtay uygulamaları ile de yerleşik hale geldiği üzere bu talebin kabulü halinde, taraflar arasında farazi sözleşme ilişkinin kurulduğunun kabulü gerektiği ve ref talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, FSEK’nin 68/1. fıkrasında düzenlenen bu durumda Kanun, rayiç telif ücretinin üç katını mütecavize ödeterek tecavüzün izlerinin tamamen silinmesini sağlamakta, ref’i gerçekleştirmektedir ( Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, Dördüncü Bası, İstanbul 2005, s.303 ). Yargıtay kararlarında üç kat bedel tazminatı ile davacı ve davalı arasında bir sözleşme ilişkisi kurulduğundan, davacının tecavüzün men’ini isteyemeyeceğini, ref davasının açılabilmesi için, tecavüzün devam ediyor olması gerektiğini, tecavüzün son bulmuş olması halinde, tecavüzün ref’i davası açılamayacağını, artık tazminat davası açılabileceğini, örneğin temsil ya da radyo-televizyon aracılığıyla yayın ile gerçekleştirilmişse ref davası açılamayacağını, aynı şekilde bilirkişi incelemesinin yapıldığı tarihte davalının web sitesinde yer almadığını, bu sebeple tecavüzün ref’i talebinin konusuz kaldığını, Bilirkişiler, içtihatlar ve FSEK.’nın 6/3. maddesi uyarınca, sadece dava konusu musiki eserlerinin işlenmesi (senkronizasyonu) niteliğinde bulunan eserlerin, değerlendirilmesi gerektiğini, raporda, “…’in yorumcu olduğu fonogramdan 32 saniye” vb. değerlendirmeler ile bedel belirlenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Çünkü … ve diğer sanatçıların seslendirdiği eserlerin meslek birlikleri ile yapılmış olan, “Yayın İzni Sözleşmesi” kapsamında olduğunu, TV’ler bu şekilde kullanmak üzere, meslek birliklerine ödeme yaptığını, kaldı ki, 32 saniye kullanım ile şarkının tamamı için, ayrım yapmadan aynı bedelin tespit edilmiş olmasının da hatalı olduğunu, özetle, sanatçıların kendi sesinden değiştirilmeden yayınlanan şarkıların, senkronizasyon içermediği için ve bedeli meslek birliklerine ödendiği için hesaba dahil edilemeyeceğini, Bilirkişilerin, sadece Senkronizasyon açısından davacının isminin kullanılıp kullanılmadığını tespit etmesi gerektiğini, oysa, fon müziği olarak fonogramdan yapılan 13 saniyelik kullanımda dahi, “Besteci adı belirtilmiyor” şeklinde yazdıklarını, fon müziği olarak kullanılanların, kapsam dışı olduğunu ve bu nedenle değerlendirme dışı tutulması gerektiğini, kaldı ki , komedi performansında 13 saniyelik kullanım vb. diğer alıntılanan kullanımlarda, davacının adının yer almasının mümkün olmadığını, Diğer yönden mizahi performanslar ile bazı şarkıların kullanıldığının somutlaştırılmadığını, oysa herkesin izlediği bu şarkı yarışmalarının, mizah içermediğini ve gayet ciddi bir ortamda yapıldığını, Ayrıca, ayrı bir tüzel kişiliğe ait olan …com internet sitesinden hiçbir eserin yayınının söz konusu olmadığını, Diğer yanden, bilirkişilerce yayının tekrar yayını olduğu dikkate alınmayarak sanki yeni bir program yapılıyor gibi bedel belirlendiğini, örneğin “…” için 1.500 TL … için 1.250 TL bedel belirlenirken, internet için ise 1.000 TL gibi çok yakın bir bedel belirlendiğini, bu noktada, internetten yayınlanan ve güncelliğini yitirmiş bir yarışma programının rayiçlerinin, TV yayını ile bu kadar yakın bedelde olmasının mümkün olamayacağını, çünkü “…” gibi yarışmalar sona erdiğinde güncelliğini hemen yitirdiğini, ayrıca, seslendiren yarışmacıların amatör ve tanınmayan kişiler olduğu için internette rağbet görmediklerini, Diğer yönden, internet siteleri için tıklanma sayısına göre rayiç hesabı yapılmakta olup bu konuda pek çok örnek mevcut olduğunu, tıklanmanın dikkate alınmasının sebebi, internet’te yayın yapan sitelerin tıklanmaya dayalı olarak reklam alabilmekte olması olduğunu, çünkü reklam verenlerde yalnızca reklamlarına tıklanırsa ödeme yapıldığını, esasında, bu durumun bilirkişilerin aralarında internet konularında uzman olmamasından kaynaklandığını, çünkü bilirkişilerin “internet kullanımı için tıklanma adedinin kanaatimizce FSEK 68 çerçevesinde telif bedelinin hesabına etkisi olmayacağı” değerlendirmesi ile tıklanma kriterini dikkate almadıklarını, internet için “rayiç bedel” tespit edilmesi gerektiğini, Müvekkili … A.Ş’nin yapım şirketi olup gerek TV gerekse internet dahil olmak üzere hiçbir mecrada yayın yapmadığını, internet yayınlarının mücekkili şirketin sorumluluğunda yapılmadığını, İnternet yayınları bakımından farazi sözleşme ilkesinin dikkate alınması gerektiğini, Gerek içtihatlar gerekse FSEK 80. madde kapsamında müvekkili şirket farazi sözleşme ile hak sahibi olacağından, internet dahil her tür iletim hakkına sahip olduklarını, bu nedenle, internet mecrası için ayrı bedel belirlenmesinin hatalı olduğunu, Kendilerince sunulan emsal bedellerin dikkate alınmadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, …’a ait müzik eserlerinin mali haklarının diğer davacı tarafından devralındığını, davalı şirketin yapımcısı olduğu yarışma programlarında ve www…com ve youtube.com internet sitelerinde izinsiz olarak yayınlandığını, müvekkillerinin hak sahibi olduğu “…, …, … (…), … (…), …, …, …, …,, …, …,…, …” isimli eserlere yönelik maddi ve manevi tecavüzlerin tespiti ref’i ve men’i ile FSEK ‘in 68.maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili zamanaşımı definde bulunmuştur. Dava, esere vaki tecavüzün tespiti, men ve refi ile FSEK’in 68.maddesine dayalı tazminat davası olup, FSEK’te zamanaşımına özel olarak bir kural belirlenmemesi sebebiyle farazi sözleşme ilkesi dikkate alındığında uyuşmazlığa sözleşmesel zamanaşımının uygulanması gerektiği, TBK’nun 146.maddesinde bu sürenin 10 yıl olduğu, diğer yandan tecavüz fiilleri devam ettiği sürece zamanaşımının işlemeyeceği, somut uyuşmazlıkta, 2015 ve 2016 yıllarında ihlallerin tespit edildiği, eldeki davanın ise 19.06.2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, arada geçen sürede zamanaşımının dolmadığı, aksi yöndeki istinaf nedeninin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemece hükme esasa alınan bilirkişi raporunda, yalnızca dava konusu musiki eserlerinin işlenmesi (senkronizasyonu) niteliğinde bulunan eserlerin değerlendirilmesi gerekmesine rağmen, sanatçı “…’in yorumcu olduğu fonogramdan 32 saniye” gibi. değerlendirmeler ile belirtilen hususun da hesaplamaya dahil edildiği, bu hususun hesaplamaya dahil edilip edilmeyeceğinin araştırılması gerektiği, zira … ve diğer sanatçıların seslendirdiği eserlerin meslek birlikleri ile yapılmış olan, “Yayın İzni Sözleşmesi” kapsamında olduğu ve bu şekilde kullanmak üzere, meslek birliklerine ödeme yapıldığının iddia edildiği, sanatçıların kendi sesinden değiştirilmeden yayınlanan şarkıların, senkronizasyon içerip içermediği ve bedelinin meslek birliklerine ödendiği iddiasıyla hesaba dahil edilip edilemeyeceği hususlarında bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın sonuca gidildiği görülmektedir. Diğer yandan, davalı …A.Ş’nin yapım şirketi olup gerek TV gerekse internet dahil olmak üzere hiçbir mecrada yayın yapmadığı ve internet yayınlarının davalı şirketin sorumluluğunda yapılmadığı iddia edildiğinden, internet yayınlarının sahipliği yönünden bu hususun da araştırılarak, internet yayınlarından dolayı davacıya atfedilebilecek bir kusur olup olmadığı, bu yayınların davacı sorumluluğunda gerçekleşip gerçekleşmediğinin aydınlatılması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlarda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, ayrıca hesaplanan miktarların faiz başlangıç tarihleri yönünden ileri sürülen itirazlar da dikkate alınarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/02/2020 tarih, 2017/556 E. 2020/88 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,7- İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 914.841,86 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi halinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1-g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/12/2023