Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2116 E. 2020/106 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2116 Esas
KARAR NO: 2020/106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/06/2020
NUMARASI: 2020/77 E. – 2020/74 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle, tedbir talep eden … A.Ş.’nin Türk Patent nezdinde tescilli ve tanınmış “…” markası başta olmak üzere “…” ibareli birçok markanın sahibi olduğunu, markalarının kök sözcüğü olan “…” ibaresini içeren www…com alan adının da sahibi olduğunu ayrıca, 03/ 09/ 10/ 12/ 16/ 14/ 18/ 20/ 21 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35. sınıflarda, 29/08/2017 tarihli, … sayı ile tescilli “…” sözcük + şekil ve 03 / 09 / 14 / 16 / 18 / 20 / 21 / 22 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35 / 38 / 41. sınıflarda, 13/11/2013 tarihli, … sayı ile tescilli … markalarının sahibi olduğunu, … markasının, TPMK’nın T/02568 nolu kararı uyarınca tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, tedbir talep eden şirketin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirdiği olağan denetimleri sırasında ilgili internet sitesinin, tedbir talep eden şirketin marka tescillerinden doğan hakları ihlal edilerek, karşı yan tarafından izinsiz ve hukuka aykırı olacak biçimde alan adı olarak ve ilgili internet sitesi içeriğinde kullanıldığını, özellikle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda tedbir talep edenin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığının açık olduğunu,tedbir talep edenin tescilli “…” markasının karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde …com adlı internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklara tecavüz oluşturduğunun sabit olduğunu, karşı yanın açıklanan bu şekilde marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin aynı zamanda TTK hükümleri uyarınca haksız rekabete de sebebiyet vermekte olduğunu bu nedenlerle HMK 400 vd. maddeleri uyarınca karşı yanın durumdan haberdar olması ile mevcut durumun korunması imkânsız hale gelebileceğinden tebligat yapılmaksızın ve teminatsız olarak; söz konusu internet sitesinin alan adında ve içeriğinde tedbir talep edene ait tescilli markaların kullanıldığının, yine söz konusu internet sitesinin hosting şirketlerinin, içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile alan adının kimin adına kayıtlı olduğunun, söz konusu internet sitesi sahibinin kimliğinin ve adresinin uzman bir bilirkişi tarafından tespitini, tespit edilecek içeriklerin …com adlı internet sitesinden kaldırılmasını, bu mümkün olamıyorsa anılan internet sitesine erişimin ilgili internet sitesinin tüm domainleri ( alt domain – üst domain) engellenmesi yönünde SMK 159, TTK 61 ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir uygulanmasını talep ve dava etmiştir. Karşı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporu ve yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında, bahse konu internet sitesinde ticari etki yaratacak nitelikte bir kullanımın mevcut olmadığı, üzerinde karar verilebilecek bir karıştırılmanın bulunmadığı dikkate alındığında talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığı gerekçesi ile, talep edenin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununu uyarınca, tescilli “…” markasının karıştırılmaya yol açacak biçimde, karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde …com internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, SMK m.7/(3)-d’ye göre markanın benzerinin sahibinden izin alınmaksızın yalnızca “kullanılması” tecavüzün gerçekleşmesi için yeterli olduğunu, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilirken ilgili internet sitesinin aktif olmadığı gerekçe olarak gösterilmişse de bu durumun ticari etki yaratmadığının ileri sürülmesinin hukuka aykırılık oluşturduğunu, www…com internet sitesi ile karıştırılmaya yol açan …com internet sitesi arasında ticari bir bağ bulunduğunun düşünülmesi ihtimalinin, talep eden şirketin zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkarmakta olduğunu, İhtiyati tedbir için zararın gerçekleşmesinin beklenmeyeceğini, aksi halde tedbir işlevini yerine getiremeyeceğini ve zararın önüne geçilememiş olacağını, bu nedenlerle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken tedbirin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan ve ilgili internet sitesi alan adında tedbir talep eden şirketin tescilli markası yer aldığı müddetçe uğranılan zarar arttığından, tedbirin reddi kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep etmiştir. Talep, ihtiyati tedbir istemi içeren dilekçede belirtilen internet sitelerine erişimin engellenmesi ve internet sitesi aidiyet bilgilerinin tespiti istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Bu bağlamda, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda da, tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporunda, domain bilgisine ulaşıldığı ancak internet sitesinin … ibaresinin kullanımına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmadığı, reklam ve paylaşımın bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ve bilirkişi raporu birlikte irdelendiğinde, ihtiyati tedbir talep eden şirket adına tescilli bulunan “www…com.tr” vs. ibareli markanın talep dilekçesinde belirtilen …com web sitesinde, doğrudan alan adlarında kullanılmış olduğu, domain bilgisine ulaşıldığı, içerik farklı olsa da aktif kullanımın bulunduğu, bu kullanımların 6769 sayılı SMK’nun 7 nci maddesi (özellikle de 7/3 (d) bendi) uyarınca marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilmesi gerektiği, web sitelerinin içeriğindeki kullanımların tespit isteyen firmalar aleyhine tüketici nezdinde karıştırma ihtimaline neden olabileceği düşünüldüğünden, bu kullanımın da 6769 sayılı SMK’nun 7 nci maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, internet erişiminin engellenmesi talep edilen adreslerin sahiplik bilgilerinin dosya kapsamında bulunmadığı ancak yine yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesinin mümkün bulunduğu, bu itibarla somut uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporu ile ihtiyati tedbir tedbir talep edenin talebin haklılığı yaklaşık olarak ispatlandığından, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceğinden, Bölge Adliye Mahkemesi dosya kapsamına göre, tedbir kararı verilmesi gerektiği görüşünde ise bu kararı kendisinin vermesi gerekmektedir. Yine Bölge Adliye Mahkemesinin HMK’nın 354/2. maddesi gereğince, inceleme sırasında gereken hallerde ilk derece mahkemesini istinabe edebileceği, HMK’nın 360. maddesinde, bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulünün Bölge Adliye Mahkemesinde de uygulanacağı kabul edilmiştir. HMK.’nın 393/2. maddesinde de ihtiyati tedbir kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden kararın uygulanmasını isteyebileceği gibi kıyas yolu ile bu konuda ilk derece mahkemesinin de kendi adına istinabe suretiyle bu işlemleri yapabileceği belirtilmiştir. Zira Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevresi çok geniş olarak kararlaştırıldığından, tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yerde uygulanması, teminatın yatırılması, iadesi, daha kolay ve daha az emek ve masraf gerektirecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 389-393. maddeleri uyarınca kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebi konusunda yeni bir hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş, bu yeni bir istinaf kararı olduğundan ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İhtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/06/2020 tarih ve 2020/77 D.iş Nolu kararının KALDIRILMASINA, 2- İhtiyati tedbir isteminin kısmen KABULÜ ile; ”…com” isimli siteye erişimin ENGELLENMESİNE, 3- Tedbir isteyen tarafından takdiren 10.000.00 TL. nakdi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubunun İlk Derece Mahkemesine YATIRILMASINA, 4- 6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren bir hafta içerisinde teminatın karşılanması ve ihtiyati tedbir tedbir kararının uygulanması talep edildiğinde, kararın infazı için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Başkanlığına (BTK) gönderilmesine, kararın infazının İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 5- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 89,60 TL maktu tedbir talebi harcının alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 6- İhtiyati tedbir isteyenden peşin alınan 54,40 TL. maktu istinaf karar harcının talebi halinde, ihtiyati tedbir isteyene iadesine, 7- İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2020