Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2115 E. 2020/104 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2115 Esas
KARAR NO: 2020/104
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 02/06/2020
NUMARASI: 2020/65E. – 2020/63 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle, tedbir talep eden … A.Ş.’nin Türk Patent nezdinde tescilli ve tanınmış “…” markası başta olmak üzere “…” ibareli birçok markanın sahibi olduğunu, markalarının kök sözcüğü olan “…” ibaresini içeren www…com alan adının da sahibi olduğunu ayrıca, 03/ 09/ 10/ 12/ 16/ 14/ 18/ 20/ 21 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35. sınıflarda, 29/08/2017 tarihli, … sayı ile tescilli “…” sözcük + şekil ve 03 / 09 / 14 / 16 / 18 / 20 / 21 / 22 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35 / 38 / 41. sınıflarda, 13/11/2013 tarihli, … sayı ile tescilli … markalarının sahibi olduğunu, … markasının, TPMK’nın T/02568 nolu kararı uyarınca tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, tedbir talep eden şirketin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirdiği olağan denetimleri sırasında ilgili internet sitesinin, tedbir talep eden şirketin marka tescillerinden doğan hakları ihlal edilerek, karşı yan tarafından izinsiz ve hukuka aykırı olacak biçimde alan adı olarak ve ilgili internet sitesi içeriğinde kullanıldığını, özellikle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda tedbir talep edenin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığının açık olduğunu,tedbir talep edenin tescilli “…” markasının karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde trendyolpara.com adlı internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklara tecavüz oluşturduğunun sabit olduğunu, karşı yanın açıklanan bu şekilde marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin aynı zamanda TTK hükümleri uyarınca haksız rekabete de sebebiyet vermekte olduğunu bu nedenlerle HMK 400 vd. maddeleri uyarınca karşı yanın durumdan haberdar olması ile mevcut durumun korunması imkânsız hale gelebileceğinden tebligat yapılmaksızın ve teminatsız olarak; söz konusu internet sitesinin alan adında ve içeriğinde tedbir talep edene ait tescilli markaların kullanıldığının, yine söz konusu internet sitesinin hosting şirketlerinin, içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile alan adının kimin adına kayıtlı olduğunun, söz konusu internet sitesi sahibinin kimliğinin ve adresinin uzman bir bilirkişi tarafından tespitini, tespit edilecek içeriklerin …com adlı internet sitesinden kaldırılmasını, bu mümkün olamıyorsa anılan internet sitesine erişimin ilgili internet sitesinin tüm domainleri ( alt domain – üst domain) engellenmesi yönünde SMK 159, TTK 61 ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir uygulanmasını talep ve dava etmiştir. Karşı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporu ve yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında, bahse konu internet sitesinde ticari etki yaratacak nitelikte bir kullanımın mevcut olmadığı, internet sitesine ulaşılamadığının bildirildiği, üzerinde karar verilebilecek bir karıştırılmanın bulunmadığı dikkate alındığında talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığı gerekçesi ile, talep edenin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununu uyarınca, tescilli “…” markasının karıştırılmaya yol açacak biçimde, karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde …com internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu, SMK m.7/(3)-d’ye göre markanın benzerinin sahibinden izin alınmaksızın yalnızca “kullanılması” tecavüzün gerçekleşmesi için yeterli olduğunu, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilirken ilgili internet sitesinin aktif olmadığı gerekçe olarak gösterilmişse de bu durumun ticari etki yaratmadığının ileri sürülmesi hukuka aykırılık oluşturduğunu, www…com internet sitesi ile karıştırılmaya yol açan …com internet sitesi arasında ticari bir bağ bulunduğunun düşünülmesi ihtimalinin, talep eden şirket’in zarara uğrama ihtimali ortaya çıkarmakta olduğunu, İhtiyati tedbir için zararın gerçekleşmesinin beklenmeyeceğini, aksi halde tedbir işlevini yerine getiremeyeceğini ve zararın önüne geçilememiş olacağını, bu nedenlerle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken tedbirin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan ve ilgili internet sitesi alan adında tedbir talep eden şirket’in tescilli markası yer aldığı müddetçe uğranılan zarar arttığından, tedbirin reddi kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini talep etmiştir. Talep, ihtiyati tedbir istemi içeren dilekçede belirtilen internet sitelerine erişimin engellenmesi ve internet sitesi aidiyet bilgilerinin tespiti istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Bu bağlamda, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda da, tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Ancak internet sitesi için verilecek erişimin engellenmesi kararı, sitenin maliki aleyhine verilebileceğinden, site maliki belirlenmeden yani taraf teşkili sağlanmadan bu yönde bir karar verilmesinin yerinde olmayacağı düşünülebilir. Zira somut uyuşmazlıkta da durum bu şekildedir. Ancak, somut uyuşmazlıkta da olduğu gibi, bu tür internet sitelerinin gerçek sahiplerinin bulunması çoğu zaman neredeyse imkansız olduğundan, bu gibi durumlarda çekişmesiz yargı hükümleri tatbik edilebilir (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.867). Somut uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporunda, içerik sağlayıcı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamadığından alan adının sahiplik bilgilerinin tespit edilmediği, internet sitesinin … ibaresinin kullanımına ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmadığı, içerik olarak da sunucuya ulaşılamadığı uyarısı ile karşılaşıldığının tespit edildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ve bilirkişi raporu birlikte irdelendiğinde, ihtiyati tedbir talep eden şirket adına tescilli bulunan “www…com.tr” vs. ibareli markanın talep dilekçesinde belirtilen …com web sitesinde, doğrudan alan adlarında kullanılmış olduğu, ancak içerik sağlayıcı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamadığından alan adının sahiplik bilgilerinin tespit edilmediği ayrıca internet sitesine ulaşımın olmadığı, içerik olarak da kullanılmadığı, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de, iddianın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği, öte yandan sahiplik bilgilerine ulaşılmasa dahi kullanıma ilişkin koşulların oluşması halinde yargılamanın her aşamasında ihtiyati tedbir istenilmesinin tabii bulunduğu anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/06/2020 tarih ve 2020/65 E., 2020/63 K. sayılı kararına ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5-İhtiyati tedbir isteyen tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2020