Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2079 E. 2023/1663 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2079
KARAR NO: 2023/1663
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2017/1168 E. – 2020/76 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında 16/10/2017 tarihinde borç tasfiye sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin icra tehdidi altında sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, tasfiye planındaki 3.maddede 65.410 TL yargılama giderini davalıya ödemeyi kabul ettiğini, ancak bu yargılama gideri adı altındaki alacağın hukuki dayanağı olmadığını, davalı tarafından 13/10/2017 tarih ve … sıra nolu 40.120 TL bedelli fatura gönderildiğini, bu fatura bedelinin müvekkili tarafından davalıya ödendiğini, fakat bu faturanın hangi alacağa istinaden gönderildiği bilinmediğinden müvekkili şirket tarafından davalıya Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin … yevmiye nolu 27/12/2017 tarihli ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından müvekkiline herhangi bir iade ya da cevap verilmediğini beyan ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili ile davalı arasındaki borç tasfiye sözleşmesi 3.maddede belirtilen 65.410 TL yargılama gideri adı altında borçlarının olmadığının tespitine, davalıya ödenen 40.120 TL’nin taraflarına iadesine karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, davasında davalıya borçlu olmadığının tespitini ve ödemiş olduğu meblağın davalı yanca haksız yere tahsil edildiğinden bahisle tarafına iadesine karar verilmesini talep eder olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı hususunda bir ihtilaf olmadığı, ihtilafın taraflar arasında akdedilmiş olan 16/10/2017 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesinden ve davalı tarafça düzenlenmiş 65.410,00 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, mali müşavir bilirkişi incelemesi yönünden ibraz edilen tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tasdiklerinin yaptırıldığının, davacının kayıtlarından davalının kestiği 40.120,00 TL bedelli 13/10/2017 tarihli faturaya istinaden iade faturası kestiğinin, davalı kayıtlarında ise iade faturasının yer almadığının, ayrıca her iki taraf defterlerinde de karşılıklı hesapların 31/12/2017 tarihi itibariyle sıfırladığının tespit edildiği görülmekle, davalı tarafça düzenlenen 65.410,00 TL bedelli yargılama gideri ödemesi konulu faturanın, taraflar arasındaki 16/10/2017 tarihli Borç Tasfiye Sözleşmesine istinaden düzenlenmiş olduğu, sözleşmenin geçerli olduğu, faturanın sözleşmenin 3. maddesi uyarınca düzenlendiği ve sözleşmeyi imzalamakla fatura edilen bedelin davacının kabulünde olduğu, bu nedenlerle davacının davalıya ödediği 40.120,00 TL nın iadesini istemekte haklı olmadığı ve 65.410,00 TL bedelli faturadan bakiye 10.530,00 TL borçlu olmadığının tespiti yönünde de karar verilemeyeceği kanaatine varılmış, davacının tahsil ve tespit taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla” davacının davasının reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafından süresinde cevap verilmediği ve süresinde delil sunulmadığı halde davalı defter kayıtlarına dayanılarak ve hukukçu olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ile davanın reddine karar verilmesinin yerleşik içtihatlara ve HUMK ilgili hükümlere aykırı olduğunu, mahkeme kararının kaldırılmasına, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın 4 numaralı maddesinde davalı vekili olarak lehlerine 3400 TL nispi vekalet ücretine hükmedildiğini, hükmün maddi hata yapılarak verildiğini, dava değerinin 105.530,00 TL olduğunu ve davacının bu rakam üzerinden harç yatırdığını ancak hesaplamanın maktu vekalet ücreti olarak yazıldığını, dava değeri üzerinden nispi vekaletin bu rakam olmadığından karar tebliğinden önce düzeltme talebinde bulunduklarını, ancak mahkemece haksız olarak tavzih taleplerinin reddedildiğini, maddi hatanın düzeltilmesinin bir taraf aleyhine hükümden sonra hüküm kurmak anlamına gelmeyeceğini, kısa kararda davanın küllen reddine karar verilip ret kararına göre vekalet ücreti de takdir edilmesi gerektiğini, 4. maddesinin dava değeri üzerinden lehlerine vekalet ücreti tespiti yapılarak 13.975,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde iptalini veya düzeltilerek iptaline karar verilmesini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafından taraflar arasında 16.10.2017 tarihli borç tasfiyesi sözleşmesi tanzim edildiğini, sözleşmenin 3. maddesinde 65.410,00 TL yargılama giderinin davalıya ödeneceğini kabul etmiş olmasına rağmen bu yargılama giderinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, bu nedenle borçlu olmadıklarının tespiti, ayrıca 13.10.2017 tarihli 018046 sıra no’lu 40.120,00 TL bedelli fatura gönderildiğini, bu fatura bedelinin müvekkil tarafından davalıya ödendiğini, faturanın hangi alacağa istinaden gönderildiği bilinmediğinden davalıya ihtarname gönderildiğini, iade faturası kesildiğini belirterek ödenen tutar 40.120,00 TL’nin iadesi ile istirdatını talep ve dava etmiştir. Davalı beyan dilekçesinde tasfiye sözleşmesi ile kabul edilen icra dosyalarından kaynaklı yargılama giderlerinin dayanıksız olduğu ve borçlu olmadıklarının tespiti talebinin yerinde olmadığını, istirdat talep edilen faturaya ise süresinde itiraz edilmediğini, faturanın davacı şirket yetkilisi tarafından 13.10.2017 tarihinde tebellüğ edildiğini, itiraz etmediğini, fatura alacağının dayanağının sipariş edilen ürünlerin pahalanması sebebiyle oluşan fiyat farkı olduğunu, davacı yararına müvekkilin yaptığı iş gereği alınan malzemelerin fiyatı arttığından fiyat farkının talep edildiğini, davacı yetkilisine fiyat farkının anlatıldığını, davacı yetkilisi tarafından kabul edilip faturanın bizzat imzalandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, muhasebe bilirkişisine ait raporda, her iki tarafın defterlerinin usulüne uygun olduğu, borç tasfiye sözleşmesinin 3. maddesine göre ödenen yargılama giderinin sözleşme kapsamında olduğu, istirdat talebinin yersiz olduğu, 40.120,00 TL fiyat farkı faturası yönünden mahkemece kabulü halinde davacının talep edecek herhangi bir alacağının bulunmadığı, mahkemece iade faturasının kabulü halinde davacının fatura alacağı yönünden alacaklı olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında 16.10.2017 tarihinde borç tasfiye sözleşmesi tanzim edildiği, sözleşmenin 3/c bendine göre icra takibine konu edilmesi sebebiyle yapılan 65.410,00 TL yargılama giderinden borçlunun sorumlu olduğunun belirtildiği, davacı tarafından bu sözleşmenin imzalandığı, kabul ettiği borç miktarından daha sonra bu bedelin hukuki dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle borçlu olmadığının tespiti talebi yerinde görülmemiştir. 13.10.2017 tarihli toplam 40.120,00 TL fatura alacağı yönünden yapılan incelemede, bu faturaya ilişkin olarak davacı tarafından 10.12.2017 tarihinde iade faturası düzenlendiği, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere faturanın davacı defterlerine 20.10.2017 tarihinde kaydedildiği, 6102 sayılı TTK 21/2’ye göre fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı belirtildiğinden iade faturasının 8 gün geçtikten sonra düzenlendiği hususu da gözetildiğinde davacının iddiası subut bulmamıştır. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar isabetlidir. Davalının istinafı yönünden yapılan incelemede davacı harca esas değer olarak 10.530,00 TL olarak gösterdiği, menfi tespit ve istirdat davasında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, karar tarihi itibariyle AAÜT’ye göre hükmedilecek nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından mahkemece 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi de hukuken yerindedir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2020 tarih ve 2017/1168 E., 2020/76 K. sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Davacı ve davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/12/2023