Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2078 E. 2023/1576 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2078 Esas
KARAR NO: 2023/1576
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2017/384 E. – 2020/44 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” adlı musiki eseri ile ilgili beste ve sözlerin tamamının rahmetli … tarafından vücuda getirildiğini, müvekkilinin ise; bu yapıt da dahil olmak üzere, …’ya ait eserlerin yayımcısı olduğunu, söz konusu eserleri; 1999 yılında kurulan ve kurucu üye olarak kuruluşuna da katkıda bulunduğu davalı meslek birliğine kaydettirdiğini, bu eserlerin temsili telif ve mekanik haklarının yıllarca … tarafından toplanarak %100 oranında kendisine ödendiğini, hâl böyleyken davalının, bünyesindeki Teknik Bilim Kurulu’na ait 11.06.2015 tarih, …. sayılı raporu gerekçe göstererek, dava konusu müzik eserini …’ya ait olmaktan çıkartıp, bunun kaydını tamamıyla anonim olarak değiştirdiğini oysa, bu değişiklik için mahkeme kararı gerektiğini, bir meslek birliği tüzüğü veya yönetmeliği ya da teknik bilim kurulu raporu ile Anayasal güvence altında olan hakların ihlalinin mümkün olmadığını, meslek birliklerinin bu tür kararlar alma konusunda yetkileri olmadığı İçin davalının eserle ilgili mülkiyet hakkını ihlâl etmiş olduğunu, davalı meslek birliğinin kararına; ‘‘…” adlı eserin, anonim nitelikteki “…” ile aynı olduğu iddiasının dayanak teşkil ettiğini halbuki …’nın sadece enstrümantal bir yapıt olduğunu, diğerinin ise; söz ve müzikten oluştuğunu, bir an için “…” adlı eserin bestesinin anonim olduğu kabul edilecek olsa dahi, bunun sözlerinin … tarafından yazıldığından, en azından sözlerin anonim olduğunun öne sürülemeyeceğini, yine bir an için rahmetlinin bu eseri ‘Anadolu Kaşık Havasından esinlenerek vücuda getirdiği iddia edilecek olsa dahi bu durumda da ortaya yeni bir eser çıktığı için …’nun bu yeni eser üzerinde hak sahibi olması gerekeceğini, sonuç olarak davalı meslek birliğinin kendi üyesi aleyhinde haksız tasarrufta bulunmuş olduğunu, bu tür değişikliklere izin verilmesi halinde meslek birliklerinin diledikleri eserler üzerinde mülkiyet değişikliği yapabileceklerini, bunun da hukuk güvenliği ilkesini zedeleyeceğini öne sürmüş, her türlü yasal haklan saklı kalmak kaydıyla; “…” isimli eserin söz ve müziğinin …’ya ait olması nedeniyle haksız surette anonim olarak düzenlenen … kaydının iptali, davalı Meslek Birliği kayıtlarının buna göre düzeltilmesi, davalı tarafından tahsil edilen eserin temsili ve mekanik (çoğaltma) telif haklarının müvekkiline ödenmeye devam edilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin; dava dilekçesinde de belirtildiği gibi yayıncı olarak meslek Birliğine üye olduğunu, yetki belgesi vererek yayıncısı olduğu …’ya ait eserlerin mali haklarını temsil ve takip ettiğini, dava konusu ‘…’ isimli eserin de 15.01.2007 tarihli Eser bildirim formu ile söz ve bestecisi … olarak davacı tarafından meslek birliği’ne kayıt ettirildiğini bu eserle ilgili tahakkuk eden telif bedellerinin dağıtım dönemlerinde davacı şirkete ödendiğini, ancak 08.12.2014 tarihinde … Limited Şirketi isimli bir firmanın dilekçe vererek; ‘…’ isimli eserin anonim olduğunu öne sürdüğünü, bununla ilgili inceleme yapılmasını, çıkacak sonuca göre kayıtların düzeltilmesini istediğini, belirtilen nedenle müvekkilinin davacıya bu durumu bildirerek …’nun eser sahibi olduğunu ispata yarar herhangi bir bilgi, belge, kayıt sunup sunamayacaklarını sorduğunu, buna karşın davacı şirket yetkilisinin herhangi bir belge sunmayacaklarını bildirdiğini, … adlı firmanın ise; bu eserin …’ın kaynak kişisi olduğu ‘…’ndan alıntı olduğuna dair ses kaydı ve plak görselleri sunduğunu, başvurunun, Tüzük hükümleri uyarınca zorunlu organlardan olan teknik bilim kuruluna sevk edildiğini, Kurulun yaptığı inceleme sonucu 11.06.2015 tarih 007 sayılı raporla ‘…’ isimli eserin müziği ile …’a ait ‘…” adlı eserin müziğinin aynı olduğu, … ve … tarafından seslendirilen ‘…’ isimli eserin …’a ait eserden alındığı ve bu sebeple ‘…’ isimli eserin anonim eser olarak tespit edildiğini, verilen karar doğrultusunda davacı şirket tarafından Meslek Birliği’ne yapılan eser bildiriminin doğru olmadığı kanaatine varıldığını, bu nedenle dokümantasyon kayıtlarının bu yönde düzeltildiğini ancak, teknik bilim kurulu raporunda da yazılı olduğu üzere tarafların yargıya başvurma haklarının saklı bulunduğunu zira, teknik bilim kumlunun mahkeme olmayıp kararlarının bağlayıcı nitelikte bulunmadığını, kaldı ki, … Limited Şirketi’nin aynı gerekçelerle Mesam Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’ne de başvurduğunu, Mesam Teknik Bilim Kurulu’ nun da aynı tespitlerde bulunduğunu, bu yüzden “…” isimli eserin, Mesam veri tabanında da anonim olarak kayıtlı bulunduğunu, alınacak mahkeme kararına göre kayıtların her zaman tekrar düzeltilebileceğini, fikir ve sanat eserleri kanunu uyarınca bir eser üzerindeki tüm hakların onu meydana getiren kişiye ait olduğunu, meslek birliği kayıtlarının beyan esasına dayandığını, bu kayıtların eser sahipliği hakkı veren belge niteliğinde olmayıp sadece ispat kolaylığı sağladığını, bu yüzden yani davalı meslek birliği veri tabanı hak veren bir belge niteliğinde olmadığından, işbu davada taraf sıfatını haiz olamayacağı cihetle davanın öncelikle pasif husumet yokluğu nedeniyle usul ve keza esas bakımından reddine, tüm giderlerin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporlarına itibar edilerek, dava konusu eserin anonim olduğu, davacının eser sahipliğinin bulunmadığı, anonim eserlerin tespit edilmesi, kaynak kişi ya da derleyen kişi olunması ile bu eserlerin halk arasında terennüm edilen bestelerinin notalara tespit edilmesinin eser sahipliğine neden olamayacağının da bilinen bir gerçeklik olması, öte yandan icra olunan eserlere bir sahiplik tespiti yapılacaksa bu durumda bütün toplumun ortak malı olan yüzyıllarca halk tarafından okunup icra olunan tüm anonim eserlerin de sahiplerinin icracılar olduğunun kabulü sonucunun doğacağı ki, bu durumu hukuk düzeninin kabul edemeyeceği, Türk toplumunun ortak kültürü olup, herkesin kullanımına açık bulunan anonim eserlerinin alınıp okunmasının ve icra edilmesinin davacıyı eser sahibi yapamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davada, davacı olarak; davalı Meslek Birliğinin hiçbir mahkeme kararı olmaksızın eser sahipliğine ilişkin kayıtları değiştirme yetkisi bulunmadığından kayıtlarının eski hale getirilmesini talep ettiklerini, buna rağmen, Mahkemenin eserin eser sahipliğine ilişkin inceleme yapmış ve talep dışında bir hususta karar vermiş olduğunu, Bir eserin bir başka eserle aynı olduğunun iddia edilebilmesi için teknik olarak notaların çıkarılması, notların kaç birimlik benzerlik taşıdığının rakamsal olarak açıkça ortaya konulması gerektiğini, dosyaya ibraz edilmiş olan bilirkişi raporlarında hükme esas teşkil edecek teknik bilgilerin yer almadığını, oysa Yerel Mahkemenin dava konusu eserin “…” ile aynı eser olduğunun kesin olarak raporda bildirildiğini gerekçe olarak göstermekte ve fakat bu kesin bilginin dayanağına yer verilmemekte olduğunu, Dosyaya ibraz edilen raporların hiçbirinde notaların incelenmediğini, dosyaya her iki eserin notlarının çıkarıldığını ve bu notların teknik olarak ayrı olduğunun ve iki eserin çok farklı eserler olduğunu gösterir teknik delillerin dikkate alınmadığını, …’nun, bir halk ezgisinden esinlenerek yepyeni bir pop eseri yarattığını, her iki eserin notlarının birbirinden tamamıyla farklı olduğunu, son bilirkişi raporunun dahi iki eser aynıdır diyemediğini, iki eserin nota birim değerleri farklı ise eserlerin de farklı olduğunu, intihal olup olmadığının nota birim değerleri üzerinden anlaşıldığını, Anonim bir eserden yeni bir eser meydana getirildiğinde, bunun FSEK ile işleme eser olarak koruma altına alındığını, Yerel Mahkemenin, … sözsüz bir halk ezgisi olmasına rağmen ”…” isimli eserin sözlerinin eser sahipliğini göz ardı ettiğini,Mevcut Hukuki düzenlemelerimize göre, bir halk türküsünün (anonim bir eserin) herhangi bir izne gerek duyulmaksızın başka bir formata dönüştürülmesinin mümkün olduğunu, …’nun … isimli eseri bir halk ezgisini aranje etmediğini, Anadolu Kaşık havasından esinlenerek, bambaşka yeni bir eser yarattığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan, ”…” isimli eserin söz ve müziğinin …’ya ait olması nedeniyle haksız surette anonim olarak düzenlenen … yeni kaydının iptaline, davalı Meslek Birliği kayıtlarının buna göre düzeltilmesine, davalı tarafından tahsil edilen eserin temsili ve mekanik (çoğaltma) telif haklarının müvekkiline ödenmeye devam edilmesine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı yan istinaf başvurusunda; Mahkemece, ”…” isimli eser ile …’ya ait olduğu iddia edilen ”…” isimli eserin farklı eserler olduğu, notalarının farklı olduğu, …’nun, bir halk ezgisinden esinlenerek yepyeni bir pop eseri yarattığı, eserin sözlerinin kendisine ait olduğu ve bu durumun FSEK tarafından korunduğu hususlarını ileri sürmüştür. FSEK m. 11 uyarınca, yayımlanmış eser nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Somut olayda, Mahkemece, bilirkişi raporuna istinaden, dava konusu eserin halk şarkısı yapısında anonim bir eser olduğu ve sahibinin hususiyetini yansıtmaması nedeniyle koruma altında olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacının yapımcı şirket sıfatıyla mali hak sahibi olduğu, dava dilekçesine konu talebin ”eser sahipliğinin tespitini” içerdiği, eser sahibi olduğu iddia olunan …’nun vefat etmiş olması nedeniyle 5846 sayılı yasanın 63.maddesi uyarınca eser sahipliğine ilişkin mali hakkın mirasçılara intikal ettiği gözetildiğinde, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden esasa ilişkin inceleme yapılarak, davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden düzeltilmiş gerekçe ile, davanın reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Re’sen gözetilen sebeplerle davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/01/2020 tarih, 2017/384 E., 2020/44 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden düzeltilmiş gerekçe ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3-Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile 240,65 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,4/ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 49,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 197,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/12/2023