Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2061 E. 2023/590 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2061
KARAR NO: 2023/590
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2017/5 E. – 2019/1329 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla 30/03/2016 tarihinde takipten sonra işlemiş ve işleyecek faiz ve masraflar hariç olmak üzere 29.054-TL tutarında alacağı olduğu iddiasıyla icra takibi yapıldığını, icra dosyasının derdest olduğunu ve halen devam ettiğini, müvekkilinin icra takibinden geç haberdar olduğu için yasal süresi içinde itiraz edemediğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin gerçekte var olmayan bir borcu ödeme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, müvekkilinin 31/05/2012 tarihinden “… Sok. … Rumeli Hisarı Sarıyer/ İSTANBUL” adresinde mukim taşınmazını kiraladığını, işleri bozulan müvekkilinin kirayı ödeyemediğini ve davalı tarafından kira alacaklarına ilişkin önce İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla 135.212-TL bedeliyle takibe geçildiğini, daha sonra İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 16.444-TL bedelli bir başka icra takibi daha yapıldığını, davalının daha sonra İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla kira alacağından kaynaklı bir takip daha yaptığını, müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına karşılık 19.696,11-TL’yi 12/07/2016 tarihinde ödediğini ve bu dosyayı kapattığını, müvekkilinin yine kira borcuna karşılık davalıya 23/10/2012 tarihinde 18.111-TL tutarındaki şarap ve 96.700-TL tutarındaki demirbaşı dükkanın anahtarıyla birlikte davalıya teslim ettiğini, yine müvekkiline ait aracın davalıya kira borcuna karşılık verildiğini, müvekkilinin alacaklı olduğu iddiasındaki davalıya 21/08/2013 tarihindeki protokol gereği kira borcuna karşılık 14/09/2013 tanzim tarihli 5 adet bonoyu teslim ettiğini, bonoların sıralı olup vadelerinin 01/12/2013, 01/01/2014, 01/02/2014, 01/03/2014 ve 01/04/2014 olduğunu, bonoların bedelinin 5.000-TL olup toplamının 25.000-TL olduğunu ancak davalının yine kira alacağına ilişkin olarak İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini ve müvekkilinin borcuna karşılık 19.696,11-TL’yi 12/07/2016 tarihinde ödendiğini ve dosyanın kapatıldığını, alacaklı olduğu iddiasındaki davalının icra takibine geçerken dürüstlük ve iyi niyetini göz ardı ettiğini, takibin genelinden de kötü niyetin anlaşıldığını, müvekkilinin alacaklı olduğu iddiasındaki davalıya borcunun olmadığının tespitine, müvekkilinin ileride doğabilecek telafisi imkansız zararlarla karşılaşmaması için aleyhindeki derdest icra takibinin yargılama sonuna kadar öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek bir nakdi ya da ayni teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına, kötü niyetli alacaklının alacağın %40 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, yatırım ve masraf yaptığı “… Cad. No: … Rumelihisarı-Sarıyer/İSTANBUL” adresinde bulunan dükkanını … ve …’a şarküteri olarak kiraladığını, kiracıların diğer borçlarıyla birlikte kirayı zamanında ödeyeceklerini taahhüt ettiklerini fakat bir zaman sonra kiracıların diğer borçlarını ödemedikleri gibi kiraları da ödememeye başladıklarını, bu nedenle de …’ın kendisinin çok eskiden tanıdığı ve değer verdiği bankacı olan davacıyla birlikte şarküteri işletmeye karar verdiğini, davacının da kiracıların kirayla birlikte tüm borçlarını 01/09/2013 tarihine kadar ödeyeceğini 21/08/2013 tarihli protokolle taahhüt ettiğini, davacının arasının bir süre sonra diğer kiracılarla açıldığını ve dükkanı kendisinin işletmeye devam ettiğini, belli bir zaman sonra davacının da müvekkilinin alacağını ödemediği gibi kirayı da ödememeye başladığını, bu nedenle müvekkilinin mecburen 22/05/2013 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve 16/07/2013 tarihinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının 22/05/2013 tarihli icra takibine itiraz etmediğini, kesinleştiğini fakat sonradan yapmış olunan 16/07/2013 tarihli icra takibine kötü niyetle itiraz ettiğini, akabinde ise müvekkile gidip dükkandan çıkmak ve müvekkille anlaşmak istediğini beyan ederek hesaplaşıldığını, müvekkilinin icra takibine konu ettiği kira alacağının dışında diğer borçları için her biri 5.000-TL olmak üzere 5 adet senet verildiğini, davacının senedi verirken yapmış olduğu 21/08/2013 tarihli protokolde senetlerin borç karşılığı verdiğinin açıkça belirtildiğini, bu nedenle senetlerin kira için olmadığını ikrar ettiğini, senetlerin tanzim tarihinin aynı olmasına rağmen vade tarihlerinin aylara bölünmüş olduğunu, davanın kötü niyetli olduğunu, senetlerin kira dışındaki borca ilişkin senetler olduğunu, davacının borçlarını şarap ve demirbaşla ödediği ile ilgili iddiasının da abesle iştigal olduğunu beyanla davanın reddine, davacının takibin durdurulmasına dair tedbir talebinin öncelikli olarak reddini, tedbir talebinin kabulü halinde alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Yargılama aşamasında davacının takibin durdurulması yönündeki tedbir talebi red edilmiş ise de İİK 72/3 uyarınca %15 teminat karşılığında icra kasasına giren paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulması yönünde tedbir kararı verildiği ve kararın 11.07.2017 tarihli müzekkere ile icra edildiği anlaşılmıştır. … Taraflar arasındaki uyuşmazlık icra takibine konu bonoların kira ilişkisine dayalı olup olmadığı eğer kira ilişkisine dayalı ise davacı tarafından ödenip ödenmediğine ilişkindir. … Taraflar ticari defterlerinin incelenmesi için 27.09.2018 tarihli 5 nolu celse de resen mali müşavir bilirkişiye karar verilmiş ise de verilen kesin süre ye rağmen davacı taraf bilirkişi ücretini yatırmamış 12.02.2019 tarihli celse de müvekkilinin yurtdışında olduğunu irtibat kuramadıklarını belirterek tekrardan süre istemiş verilen süre içinde bilirkişi ücretini yine yatırmamıştır. … Tarafların her ikisi de dilekçelerinde ve davalı taraf ise delil listesinde 21.08.2013 tarihli protokolden bahsetmişlerdir. 21.08.2013 tarihli Geçici Ön Protokol başlıklı belge incelendiğinde belgenin son parağrafında ‘ …borç karşılığı vermiş olduğu senetler ..’ ibaresi bulunmaktadır. Davacı dava dilekçesinde her ne kadar 21.08.2013 tarihli protokol ile kira karşılığı bonoları teslim ettim demiş ise de altında imzası bulunan 21.08.2013 tarihli belge de bonoları borç karşılığı verdiği beyanında bulunduğu görülmüştür. … Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesinde düzenlendiği üzere “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür.” Yine 6100 Sayılı HMK’nun 190/1.maddesi gereğince “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacının 21.08.2013 tarihli protokoldeki beyanı nazara alındığında kendi elinden sadır belge gereği sebepten mücerret bonoların kira karşılığı davalıya verildiği ve bedellerinin ödendiği ispat edilemediğinden davanın reddine alacaklının alacağını almasının gecikmesine sebebiyet verildiğinden 72/4 uyarınca kötü niyet tazminatına …” gerekçesi ile davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla; davalının hakkı olmayan alacağı tahsil etme amacında olduğunu, kira borcuna karşılık davalıya şarap, demirbaş ve araç teslim ettiğini, protokol gereği de farklı vadeli her biri 5.000-TL bedelli toplam değeri 25.000-TL olan 5 adet bono teslim ettiğini, kiraya ilişkin icra dosya borçlarını kapattığını, kira borcundan başka davalıya borcunun bulunmadığını, elden para vermesinin hayatın akışına uymadığını beyanla kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip ve takibe konu bonolar nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı iddiası ile menfi tespit istemine ilişkindir. Takibe konu bonoların 01/12/2013, 01/01/2014, 01/02/2014, 01/03/2014 ve 01/04/2014 vadeli olduğu, davacı tarafından davalı lehine keşide edildiği, Mahkemece İİK m.72/3 uyarınca %15 teminat karşılığında icra kasasına giren paranın alacaklıya ödenmesi yönünde tedbir kararı verildiği ve kararın 11.07.2017 tarihli müzekkere ile icra edildiği tespit edilmiştir. Davacı kira borcuna binaen senetlerin davalıya verildiğini ve kira borcunun bulunmadığını iddia etmekte, davalı ise senetlerin kira borcuna binaen değil borca binaen protokol uyarınca alındığını savunmakta olup; uyuşmazlık, davacının davalıya senetler nedeniyle takipten dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İş bu durumda ispat yükü davacı üzerinde olup, takibe mesnet senetler nedeniyle paranın neden davalıya verilmesi lazım gelmediğini ispat gerekir. Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi iş bu davanın çözümü açısından önem arz etmekte ise de, ispat yükü üzerinde olan davacıya Mahkemece kesin süreler verildiği halde delil avansının yatırılmadığı saptanmıştır. Tarafların ikrarında bulunan aralarında düzenlenen 21.08.2013 tarihli protokolde senetlerin “borç karşılığında” verildiği belirlenmiştir. Senetlerin kira karşılığında verildiğine dair ne protokolde ne de bonolarda kayıt bulunmamaktadır.Davacının diğer iddialarının da soyut kaldığı, dosya kapsamına sunulu ve toplanan bilgi- belge ve deliller kapsamında davacının senet bedellerini ödediğine dair delil de bulunmadığı anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının davasını ispatlayamadığına kanaat getirilmiş olmakla, davanın reddi ile tedbir kararının uygulanması neticesinde davalı lehine alacağın tahsilinde gecikme olduğundan tazminata hükmedilmesine yönelik ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuştur. Neticeten, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2017/5 E. 2019/1329 K. sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40-TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına ve bakiye 125,50-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davacının istinaf aşamasında sarf ettiği yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın mahiyeti ve dava değeri itibarı ile kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31/05/2023