Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/203
KARAR NO: 2021/228
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI: 2014/1265 E. 2017/471 K.
DAVANIN KONUSU: Ticari Satımdan Kaynaklanan Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin 13.12.2013 tarih … numaralı fatura ile 261.781,23 TL bedel karşılığında 2013 model … markalı, … plakalı aracı sıfır olarak satın alarak 23.01.2014 tarihinde tescil ettirdiğini, araç 09.02.2014 tarihinde müvekkili firma yetkilisinin sevk ve idaresinde seyir halinde iken direksiyonunun kilitlendiğini ve müvekkilinin ciddi bir hayati tehlike atlattığını, ekranına hava süspansiyon arızası ile ilgili uyarı mesajı geldiğini, kapı kolu ile ilgili sıkıntı yaşandığını, araçta yaşanan sıkıntılar davalıya iletilerek, araçtaki arızanın tespiti talebi ile aracın teslim edildiğini, kesinlikle onarım istenmediğini yenisi ile değiştirilmesinin talep edildiğini, davalı tarafça araç garanti süresi içerisinde olduğundan, iş emrine sadece müşteri şikâyetlerinin yazılacağı, başka bir kayda yer verilemeyeceği belirtildiğinden, iş emrine şerh düşülmesine engel olunduğundan, iş emrinin imzalanmadığını ve şikâyet ve taleplerin e-posta yolu ile bildirildiğini, sadece araçtaki arızaların tespiti istenmesine ve aracın onarılması istenmemesine rağmen, davalı tarafça onarım yapılarak aracın teslim alınabileceğinin ve garanti kapsamında yapılması nedeni ile araçtaki mevcut arızaların tespiti ile yapılan işlemlere dair herhangi bir bilgi ve belge verilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine, müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda, araçta direksiyon motoru şase kablosunun ve ASCM’nin (Havalı Süspansiyon Modülünün) uyarı sensörlerini çalıştırması sonucunda olayın gerçekleştiğinin ve arızanın elektrikli direksiyon motoru şase kablosunun sağlamlaştırılması ve havalı süspansiyon modülünün değiştirilmesi ile giderildiğinin, bu durumun ise aracın imalat ve montajından kaynaklandığının ve aracın gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, TBK.m. 219 gereğince davalı sorumlu olduğundan, TBK.m. 227’de düzenlenen seçimlik haklardan satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin Kartal … Noterliği’nin 26.02.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep edildiğini, davalının Kartal … Noterliği’nin 28.02.2014 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarı ile aracın işlemlerinin 17.02.2014 tarihinde tamamlanmış olduğu ve servisten teslim alınmasının istendiğinden, müvekkili tarafından Kartal … Noterliği’nin 06.03.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı tarafça talepleri kabul edilmediğinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … plakalı aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile davaya konu aracın davacı şirket yetkilisi … tarafından direksiyon kilitlenmesi şikâyeti ile servise bırakıldığını, ilk müdahalede aracın direksiyonunun kilitlenmediğinin, ancak manevra kabiliyetini yitirecek ölçüde sertleştiği ve manevra yapabilmek için çok kuvvet harcanması gerektiğinin tespit edildiğini, yapılan kontrollerde aracın şase kablosunun yerinden çıkmış olduğunun tespiti ve yerine takılması ile birlikte direksiyondaki ağırlaşmanın giderildiğini, hava süspansiyon modülünün değiştirilerek aracın davacıya teslime hazır hale getirildiğini, davacı şirket yetkilisinin aracın iş emrine imza atmaktan imtina ettiğini, aracın 08.03.2014 tarihinde sorunsuz olarak teslim edildiğini, araçta gizli veya açık bir ayıbın bulunmadığını, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasında, müvekkilinin yokluğunda ve aracın elektronik aksamı gereği bilgisayar donanımı bulunmayan bir yerde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunun bağlayıcılığının bulunmadığını, raporun müvekkiline tebliğ edilmediğini, BK. ve TTK hükümlerine göre sorumluluk için, ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ayıbın önemli olması, ayıbın yarar ve zararın alıcıya geçtiği anda mevcut olması gerektiğini, araçta bir ayıp ve eksikliğin bulunmadığını, aracın yenisi ile değiştirilmesi talebinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını belirtilerek, davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. Mahkemece; Davacının, davalıdan 13/12/2013 tarihinde 2013 model … marka … plaka sayılı aracı satın aldığı, seyir halinde iken aracın direksiyonunun kilitlendiği, araç ekranında hava süspansiyon arızası uyarısı verdiği, kapı kolu sıkıntısı yaşandığı şikayetleri ve aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi için davalıya müracaat ettiği, davalının aracı onararak davacıya teslim ettiği, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile; araçta direksiyon motoru şase kablosunun ve havalı süspansiyon modülünün arızaya neden olduğu ve uyarı sensörlerini çalıştırması neticesinde olayın gerçekleştiği, arızanın aracın imalat ve montajından kaynaklandığı tespit edilerek aracın gizli ayıplı olduğu, Mahkemece alınan 18/02/2015 tarihli bilirkişi raporu ile, aracın seyir esnasında elektrik direksiyon motoru şase kablosunun yerinden çıkmasından dolayı direksiyonda meydana gelen ağırlaşmanın aracın seyir güvenliğini etkilemeyeceği, basit bir tamir ile giderilebilir arıza olduğu, aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi şartlarının oluşmadığı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görevli akademisyen bilirkişi heyetinin 31/05/2016 tarihli raporunda, elektrik direksiyon motoru şase kablosunun yerinden çıkmasından dolayı direksiyonda meydana gelen ağırlaşmanın aracın seyir güvenliğini etkilemeyeceği, arızanın meydana geldiği tarihten incelemenin yapıldığı tarih arasındaki süre içerisinde aracın benzer arıza verdiğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, basit bir tamir ile giderilebilir arıza olduğu, imalat hatası bulunmadığı, aracın ayıplı olmadığı, ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi şartlarının oluşmadığı, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasındaki raporun araçla uyumlu olmadığının belirtildiği;18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporların birbirleriyle uyumlu olduğu, 31/05/2016 tarihli raporda, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun da değerlendirildiği, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporlara üstünlük tanınması gerektiği, buna göre yapılan değerlendirmede, … plaka sayılı araçta gizli veya açık nitelikte bir imalat hatası bulunmadığı, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini gerektiren şartlar oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından; İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile; araçta direksiyon motoru şase kablosunun ve ASCM’nin (Havalı Süspansiyon Modülünün) uyarı sensörlerini çalıştırması sonucunda olayın gerçekleştiği ve aracın imalat ve montajından kaynaklandığı, gizli ayıp olduğunun tespit edildiğini, Mahkeme ve bilirkişiler tarafından, davalı tarafın cevap dilekçesinde ” direksiyonun manevra kabiliyetini yitirecek ölçüde sertleştiği ” yönündeki beyanının aracın ayıplı olduğunun ikrarı mahiyetinde olup dikkate alınmadığını, Mahkemece üstünlük tanınan 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli bilirkişi raporlarının, Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunu bertaraf edici bilimsel görüş içermediğini, şase kablosunun sürüş esnasında meydana gelen titreşim veya başka bir nedenle ortaya çıktığı belirtilmek suretiyle basite indirgendiğinin aksine, kablonun ve takılı olduğu motor düzeneğinin imalatta iyi montajlanmadığını, araçta gizli ayıp olduğunu göstereceğini, bilirkişiler tarafından arızanın basit olduğu belirtilmesine rağmen 7 günde giderildiğini, hava süspansiyon modülü değiştirildiği tespit edildiği halde arıza ile ilişkisi ve imalat ayıbı olup olmadığı konusunda inceleme yapılmadığını, 08/04/2014 tarihinde spor sürüş modunun kapalı olması, yüksek hızda ses gelmesi şikayeti ile başvurmalarına rağmen, bilirkişiler tarafından başka üretim hatası şikayeti bulunmadığına ilişkin tespit yapılarak imalat hatası ve aracın ayıplı olmadığı sonucuna varmalarının doğru olmadığını, mevcut arıza nedeniyle araçtan beklenen faydanın ortadan kalktığını, sayılan nedenlerle İlk derece mahkeme kararının kaldırılarak, ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf 13.12.2013 tarih … numaralı fatura ile satın alınan 2013 model … markalı, … plakalı aracın 09.02.2014 tarihinde seyir halinde iken, direksiyonunun kilitlenmesi ve aracın ekranında hava süspansiyon arızası uyarısı vermesi, kapı kolu sıkıntısı yaşanması sebebiyle oluşan arızanın, imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp mahiyetinde olup olmadığı ve ayıpsız misli ile değiştirilmesi koşullarının varlığı konusundadır. 6098 Sayılı TBK’nın 219.maddesi gereğince satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumludur, satıcının sorumluluğu halinde, TBK 227/4. maddesi uyarınca alıcının, imkan var ise satılanı ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini talep etme hakkı mevcut olup, davacı seçimlik hakkını TBK 227/4.maddesi yönünde kullanmıştır. Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. Ayıp basit bir muayeneyle anlaşılamayacak durumda ise, bu tür bir ayıbın ortaya çıkması halinde TBK’nın 223-2. fıkrası uyarınca derhal satıcıya bildirilmesi gerekir. Dava konusu aracının satın ve teslim alındığı tarihler, e-posta yazışmaları, tarafların beyanları ve davalıya keşide edilen ihtarname nazara alındığında, derhal bildirimde bulunma yükümlülüğünün davacı tarafça yerine getirildiği sabittir. Mahkemece; Davaya konu araçtaki, elektrik direksiyon motoru şase kablosunun yerinden çıkmasından dolayı direksiyonda meydana gelen ağırlaşmanın aracın seyir güvenliğini etkilemeyeceği, arızanın meydana geldiği tarihten incelemenin yapıldığı tarih arasındaki süre içerisinde aracın benzer arıza verdiğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, basit bir tamir ile giderilebilir arıza olduğu, imalat hatası ve aracın ayıplı olmadığı, ayıpsız yenisi ile değiştirilmesinin şartlarının oluşmadığı, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporların birbirleriyle uyumlu olduğu, 31/05/2016 tarihli raporda, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun da değerlendirildiği, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporlara üstünlük tanınması gerektiği, tespit edilerek yapılan değerlendirmede, … plaka sayılı araçta gizli veya açık nitelikte bir imalat hatası bulunmadığı, dava konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini gerektiren şartlar oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece alınan 18/02/215 tarihli raporda; davacı şirket yetkilisinin aracı zar zor getirdiği beyanı nazara alındığında, aracın çekici ile getirilmediğinin anlaşıldığı, direksiyonun kilitlenmesi halinde hakimiyet sağlanamayacağı ve seyre devam edilerek yetkili servise gelmesinin mümkün olmayacağı, bu hali ile direksiyon ağırlaşması oluştuğu, ağırlaşmanın elektrikli motor şase kablosunun, seyir sırasında meydana gelen titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkması sebebiyle ortaya çıkmış olabileceği, seyir güvenliğini etkilemediği, basit bir tamir ile giderilmesinin mümkün olduğu, 31/05/2016 tarihli raporda; aracın fiziken incelenmesi sonucu imalat ve montaj hatasından kaynaklanan bir ayıbın tespit edilmediği, elektrikli motor şase kablosunun, seyir sırasında meydana gelen titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkması sebebiyle direksiyonun ağırlaştığı, seyir güvenliğini etkilemediği, basit bir tamir ile giderilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundaki bulgulara katılmanın mümkün olmadığı belirtilmiş olduğundan, her iki raporda direksiyonda meydana gelen arızanın kilitlenme olmadığı, ağırlaşma olduğu bilimsel olarak açıklandığından, davaya konu arıza için davalı tarafa getirildiğinde aracın 6.632 kilometrede olduğu göz önüne alındığında, elektrikli motor şase kablosunun, seyir sırasında meydana gelen titreşim veya başka bir nedenle yerinden çıkması hayatın olağan akışına da uygun olduğundan, mahkemece gerekçesinde açıkça; İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu ile 18/02/215 tarihli rapor arasındaki aykırılığın giderilmesi için alınan 31/05/2016 tarihli rapor, 18/02/215 tarihli raporu doğrulaması nedeniyle, 31/05/2016 tarihli raporda, İstanbul Anadolu 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/16 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun da değerlendirildiği belirtilmek suretiyle, 18/02/2015 ve 31/05/2016 tarihli raporlara üstünlük tanınması gerektiği açıklanarak, birbirini teyit eden raporlar doğrultusunda karar verildiğinden, rapora üstünlük tanınma gerekçesi olmadığı ve raporun bilimsel olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Cevap dilekçesindeki ” direksiyonun manevra kabiliyetini yitirecek ölçüde sertleştiği ” yönündeki beyandan aracın ayıplı olduğunun ikrarı olduğu sonucu çıkarılamayacağından, bilirkişiler tarafından direksiyondaki sertleşmenin hava süspansiyon modülü değiştirilmek suretiyle giderildiği tespit edilerek ve arıza bütün olarak değerlendirilip, 31/05/2016 tarihli raporun İTÜ Makine Fakültesi’nde öğretim görevlileri tarafından aracın fiziken incelenmesi sonucu, ayıplı imal edilmediği belirlendiğinden, genel hukuk kuralı olarak, bir iddiadan yarar sağlayan iddiasını kanıtlamakla yükümlü olup, davacı tarafın 6098 Sayılı TBK’nın 227/4. maddesi gereğince misli ile değiştirilmesini talep edebilmesi için, satışa konu aracın ayıplı olarak satıldığını kanıtlaması gerekip, davacı tarafça imalat ve montaj hatasından kaynaklanan bir ayıbın varlığı usulüne uygun olarak kanıtlanmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2017 tarih ve 2014/1265 E. 2017/471 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021