Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/202 E. 2021/227 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/202
KARAR NO: 2021/227
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/06/2017
NUMARASI: 2016/100 E. 2017/129 K.
DAVANIN KONUSU: Marka Hakkına Tecavüzün Giderilmesi- Haksız Rekabet
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin 28 yıldır turizm sektöründe iş yaptığını ve geniş bir müşteri potansiyeline sahip olduğunu, müvekkilinin markasının bilinen marka haline geldiğini, markasını … tescil no’su ile tescil ettirdiğini, markanın 2012 yılındaki başvuru ile Türk Patent Enstitüsü tarafından tanınmış marka statüsüne alındığını, müvekkilinin araştırmaları sonucunda Google ve Yandex reklamlarında, “…”, “…” ibareleri ile arama yapıldığında, davalıya ait …com isimli web sitesinin çıktığını, böylece müvekkilinin bilgisi ve izni dışında davalı şirketin web sitesine yönlendirme ve trafik verildiğinin tespit edildiğini, davalının 2014 yılından bu yana belli aralıklarla tecavüzlerine devam ettiğini, aynı sektörde bulunmaları nedeniyle, ihtarname ile yasal düzenlemelere ve meslek etiğine uymayan durumun düzeltilmesi, aykırılığa son vermesinin istendiğini, ihtardan sonra bir süre ihlallerin durduğunu, daha sonra ihlal ve tecavüzlerin devam etmesi üzerine İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesin 2016/38 D.İş dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ile davalının, müvekkili şirketin markalarına tecavüz ettiğinin tespit ettirildiğini, en ünlü arama motorları olan Google ve Yandex ‘in sırasıyla “…” ve “…” adları altında hizmet sunduğunu, hizmetten yararlanan şirketlerin anahtar kelime ve kelime grupları listesi oluşturduğunu ve firmalara verdiğini, anahtar kelime listesindeki kelime veya kelime grupları arama motoruna yazıldığında reklamı veren şirket bağlantısının çıktığını, davalının, müvekkili şirkete ait marka isimlerini anahtar kelime olarak belirlediğini, internetten arama yapan müvekkilinin müşterilerinin istemedikleri halde davalının sitesine yönlendirildiklerinden, bu durumun TTK’daki haksız rekabet ve 556 sayılı KHK’daki marka hakkının korunmasına ilişkin hükümlerle Tüketici Kanunundaki düzenlemelere aykırılık teşkil ettiğini, davalının müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ettiğini ve müvekkili şirketin müşteri potansiyeline ulaşarak haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, davalının, davacı markasına yaptığı tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, bu markalara ilişkin davalı tarafından arama motorlarından anahtar kelime kullanımının ve davalıların internet sitesine yönlendirilmesinin, sponsor bağlantı verilmesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren, tanınmış ve ticari itibara sahip bir şirket olduğunu, satış ve karını arttırmak için davacının marka hakkına ihtiyaç duymadığını, müvekkilinin “…” ve “…” markalarına arama motorlarında reklam vermediğini, müvekkili ile davalının aynı sektörde olmaları nedeniyle, tatil ve benzer kelimelerin internette aranması ile tüketicilerin müvekkili şirketin internet sitesine ulaştıklarını, davacının markasının kullanılması, ihlali veya perdelenmesinin söz konusu olmadığını, ihlalin varlığı kabul edilmemekle beraber arama sonuçlarına göre müvekkili şirketin web sitesinin hiçbir şekilde davacının web sitesinin üzerinde yer almadığını, Google’a reklam verilirken sektör ile ilgili birçok kelimenin tercih edilebildiğini, arama motorunun bir hak ihlaline sebebiyet vermesi halinde, hakkın ilgili arama motoru firmasına karşı ileri sürülmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirketin markasına tecavüzünün söz konusu olmadığını, tespit raporu ve dava dilekçesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, bütünsel olarak değerlendirildiğinde markaların ayırt edici, hedef alınan tüketici kitlesinin ise dikkatli olduğunu ve markaların tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davacının haksız rekabet iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin “…” markasını yıllardır kullandığını, bu markanın tüketiciler tarafından tanındığını ve maruf hale geldiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; Davanın, davacı adına tescilli “…” ve “…” markalarının davalı tarafından internet arama motorunda anahtar kelime olarak kullanılmak suretiyle, kendi internet sayfasına yönlendirme yapıldığı iddiası ile açılan marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin olduğu, TPMK kayıtlarında; … numaralı “…” markasının davacı adına 15.06.2010 tarihinde tescil edildiği, Mahkemenin 2016/38 D.İş sayılı dosyasında, bilirkişinin internet üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, tespit isteyene ait “…” ve “…” isimleri ile arama motorlarında arama yapıldığında, Google arama motorunda aleyhine tespit istenilene ait olan “…com” web sitesine ilk sayfalarda rastlanmadığı, bu durumun dönem dönem değiştiği, bu nedenle tespit anında ilk sırada olmayabileceği, diğer arama motoru Yandex arama motorunda ise ilk sırada olduğunun tespit edildiği, dosya üzerinden alınan 13.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda; internet üzerinden yapılan araştırmada www.google.com.tr, www.yandex.com.tr arama motorları üzerinden “…”, “…” kelimeleriyle yapılan sorgular sonucunda, davacıya ait www…com internet sitesi ve muhtemelen davacıya ait sosyal medya hesaplarının ilk sayfadan ve ilk sıradan listelendiği, ilk sayfada sıralaması bulunan internet siteleri arasında davalıya ait www…com internet sitesinin bulunmadığı, “…” ibaresi sorgulatıldığında, bu ibare içinde yer alan “…” ibaresinin geniş eşleşme yapması nedeniyle, “…” ibaresi için reklam anlaşması yapan firmaların sonuçlarının arama motorlarının reklam bölümlerinde çıkabileceği, buna karşın “…” ibaresinin aranması halinde, “…” ibaresi için ayrıca reklam anlaşması yapılmamasına rağmen, farklı bir web sitesinin arama motorlarındaki reklamların yer aldığı bölümde çıkmasının mümkün olmayacağı, daha önce yapılan tespitle davalının … no’lu davacı markasının esas unsuru “…” ibaresini Yandex arama motorunun reklam sisteminde anahtar sözcük olarak kullandığının tespit edildiği, bu kullanımın ise 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinin atfı neticesinde KHK’nın 9/2-e maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davacı markasının esas unsurunu arama motorlarında sorgulatan bilgisayar kullanıcıları tüketicilerin, davacı ile aynı alanda iştigal eden davalının sitesine ulaşmaları, karışıklığa ve dolayısıyla iltibasa yol açacağından, TTK m. 55 uyarınca haksız rekabetin şartlarının da gerçekleştiği yönünde görüş bildirdikleri, 556 sayılı KHK/nin 9/2-e maddesinde yapılan düzenleme ile markanın internet ortamında kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturması için ön koşulun, “markayı internette kullanan kişinin, markayı içeren işareti kullanma konusunda meşru bir bağlantısı olmaması” olduğu, ön koşul yerine gelmiş ise markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin “internet ortamında” ve “ticari etki yaratacak biçimde” alan adı olarak kullanılması, arama motorlarında, adwords reklam ve ilan sisteminde yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzer biçimde kullanılması halleri marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiği, markanın adwords reklam sisteminde meşru bir bağlantı bulunmaksızın ticari etki yaratacak biçimde kullanımının, 556 sayılı KHK’nın 9/2-e anlamında marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, markanın, internet arama motorlarında, internet sayfalarının arka planında, doğrudan doğruya nihai kullanıcı tarafından görülmeyecek şekilde yönlendirici kod ya da anahtar sözcük biçiminde kullanılmasının “adwords reklam sistemi” olduğu, bu sistem sayesinde, internetteki Google arama motorunda bir firmanın aranması durumunda, reklam veren firma arama sonuç sayfasındaki doğal sonuçların yanında, aramayı yapan kullanıcının ilgi ve dikkatini çekecek biçimde sağ üst tarafta görüntülendiği ve bu kullanımın “ticari bir kullanım” teşkil ettiği, reklam verenin mal ve hizmeti yönünden “markasal bir kullanım” olduğu, ifadelerin arama motorunda reklamcı tarafından talep edilen kelime ile eşleştirilmesinde geniş, öbek ve negatif eşleme olarak sınıflandırılabilecek farklı yöntemler olduğu, her ne kadar yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, davacının markası “…” ibaresi internet arama motorlarında arandığında davalı şirkete ait “www…com” web sayfasının çıkmadığı tespit edilmişse de, Mahkemenin 2016/38 D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundan, “…” kelimesinin www.yandex.com.tr alan adlı arama motorunda sorgulanması neticesinde, davalı tarafa ait web sitesinin, arama motorunda reklamların yer aldığı kısmında çıktığı, bu durumun günlük olarak değişebilen bir durum olduğu tespit edildiğinden, davalının … no’lu davacı markasının esas unsuru “…” ibaresini, Yandex arama motorunun reklam sisteminde anahtar sözcük olarak kullandığının tespit edildiği, bu kullanımın, 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinin atfıyla KHK’nın 9/2-e maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, ayrıca, TTK’nun 55. maddesinde sayılan, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyet ve işleri ile karıştırılmaya (iltibas) yol açacak yöntemlere başvurulmasının, dürüstlük kuralına ters düşen bir davranış ve haksız rekabet olduğu, davalı şirketin aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeniyle davacının tescilli markasından haberdar olması gerektiği, bilerek bu markayı arama motorunda kullanması nedeniyle kusurlu olduğunun tespit edildiği, internet üzerinden yapılan araştırmada, www.yandex.com.tr arama motoru üzerinde, davalının davacıya ait … numaralı markasının esas unsuru olan “…” ibaresini Yandex arama motorunun reklam sisteminde anahtar sözcük olarak kullandığı, bu kullanımın ise 556 sayılı KHK’nın 61. ve KHK’nın 9/2-e maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davacı markasının esas unsurunu arama motorlarında sorgulatan bilgisayar kullanıcıları tüketicilerin, davacı ile aynı alanda iştigal eden davalının sitesine ulaşmaları, karışıklığa ve dolayısıyla iltibasa yol açacağından, TTK’nun 55. maddesi uyarınca haksız rekabetin şartlarının da gerçekleştiği anlaşıldığından, açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili; 1-Davacı tarafından tespit dosyasındaki iddialardan sonraki döneme ilişkin veya güncel olarak marka hakkına tecavüzün devam ettiğine dair iddia ileri sürülmediği halde, yargılamada alınan 01/01/2017 tarihli raporda müvekkili şirketin haksız rekabet oluşturacak bir fiili olmadığı tespit edilmesine rağmen, tek taraflı olarak yaptırılan delil tespiti dosyasındaki raporun hükme esas alındığını, 2- Dava dilekçesinde tespite ilişkin bir talep olmadığı halde Mahkemece gerekçeli kararın hüküm kısmında davacının talebini aşarak “…davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun TESPİTİNE…” karar oluşturulduğunu, 3- Mahkeme ilamında markaların ve malların tüketici nezdinde karıştırılma, yanılma ihtimalinin, incelenen vakayla ilgili tüm faktörler dikkate alınarak, genel (bütünsel) olarak değerlendirilmesi gerektiğini, yüksek ayırt ediciliğe sahip olan markaların, ayırt edici gücü düşük olan markalardan daha geniş korumaya sahip olduğundan, markalar arasındaki benzerlik ve karıştırılma ihtimali değerlendirilirken, markanın ayırt edici karakteri ve özellikle tanınmışlığının dikkate alınması gerektiğini, 4- Turizm sektörünün hitap ettiği grubun makul derecede bilgili, makul ölçüde gözlemci ve dikkatli olduğunu, satın almak istediğini iyi bilen tüketicinin markaları ve internet sitelerini karıştırma iddiasının kabul edilemeyeceğini, tüketicilerin diledikleri takdirde davacı şirketin internet sitesinden her türlü bilgiye, veriye ulaşabileceklerini, 5- Müvekkili şirketin markası “…” yıllardan beri kullanılan ve ticari itibari yüksek bir marka olup, tüketiciler tarafından tanınmış ve maruf hale geldiğini, başka bir şirkete ait markayı itibar elde etmek, satışlarını artırmak, kar elde etmek için kullandığının kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 6- Delil tespiti raporundaki gibi sadece yandex arama motorunda davacıya ait markanın yazılması halinde davalıya ait markanın da aynı sayfada bilgisinin çıktığı iddiası doğru olsa bile davacıya ait markanın herhangi bir şekilde arama motorunda engellenmesi, perdelenmesi veya tüketiciyi yanıltacak bir mesajın iletilmesi söz konusu olmadığını, davacıya ait “…” markasını arayan tüketicinin öncelikli olarak bu markayı ve ilgili web sitesini gördüğünü, yönlenme sorunu yaşanmadığını belirterek, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/100 Esas 2017/129 K.08.06.2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, ” davalının 2014 yılından itibaren tecavüzünün olduğu, gönderilen ihtar üzerine, bir süre duran ihlallerin, tecavüzlerin devam etmesi sebebiyle 2016/38 D.İş sayılı tespit dosyası ile tespit yaptırılarak tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, davalı tarafından arama motorlarından anahtar kelime kullanımı ve davalıların internet sitesine yönlendirilmesi, sponsor bağlantı verilmesinin önlenmesi ” talepli dava açıldığından, talebin mahiyeti gereği davanın açıldığı tarih ve takip eden dönem için mahkemenin müdahalesi istendiğinden, tespit tarihindeki iddialardan sonraki döneme ilişkin veya güncel olarak marka hakkına tecavüzün devamı iddiası bulunmadığı savunmasının yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Marka hakkına internet üzerinden tecavüzü düzenleyen 556 sayılı KHK/nin 9/2-e maddesinde “markayı internette kullanan kişinin, markayı içeren işareti kullanma konusunda meşru bir bağlantısı olmaması” ve ” markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanılması, arama motorlarında, adwords reklam ve ilan sisteminde yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzer biçimde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmış olup, madde düzenlemesinde birden fazla kullanım şartı bulunmadığından, tespit raporu ile www.yandex.com.tr arama motoru üzerinden “…”, “…” kelimeleriyle yapılan sorgular sonucunda, reklamların yer aldığı kısımda, davalıya ait “…com” web sitesine ulaşıldığı ve günlük olarak değişebilen bir durum olduğu tespit edildiğinden, mahkemece tespit raporuna dayanılmasının yasaya aykırılık teşkil etmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafın dava dilekçesinin son sayfasında ve netice-i talep kısmında marka hakkına tecavüzün ve bu suretle haksız rekabetin önlenmesi talep edildiğinden, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin varlığı tespit edilmeden, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine karar verilemeyeceğinden, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, çoğun içinde azda vardır prensibi uyarınca mahkemece ” davacının marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine” karar verilmesinde talep aşımı olmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay HGK’nın 2017/11-139 Esas 2020/765 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı incelenirken, inceleme konusu markaların “benzerlik derecesi, mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi, inceleme konusu mal ve hizmetlerin tüketicilerinden oluşan ortalama tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyi” gibi hususlar dikkate alınmalı, halkın iki marka arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalinin, görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabileceği dikkate alınmalı, ortama tüketici nezdinde markaların aynı işletmeye ait ancak farklı markalar olduğu ve bu işletmeler arasında ekonomik ve organik bağlantı bulunduğu düşüncesine de yol açması karıştırılma ihtimali olarak değerlendirilmeli, markaları taşıyan ürünlerin ortalama tüketicilerinin dikkat düzeyleri yüksek olmalarına rağmen markaları ilişkilendirme ihtimali gözetilerek, karıştırılma ihtimali tespit edilmelidir yönündeki değerlendirmesi nazara alındığında; Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile; Yandex arama motorunda davacıya ait markanın esas unsuru olan ” … ” kelimesinin yazılması halinde davalıya ait www…com internet sitesinin, aynı sayfada reklamların yer aldığı kısmında kullanıcının dikkatini çeker şekilde çıktığı tespit raporu ile sabit olduğundan ve arama motorunda ” … ” kelimesini sorgulatan bilgisayar kullanıcısı tüketicinin, davacı ile aynı alanda iştigal eden davalının sitesine ulaşmaları karşısında, karışıklığa dolayısı ile iltibasa yol açacağı, tespit dosyasındaki bilirkişi raporunda; Yandex arama motorunda davacıya ait markanın esas unsuru olan ” … ” kelimesinin yazılması halinde davalıya ait www…com internet sitesinin, aynı sayfada reklamların yer aldığı kısmında kullanıcının dikkatini çeker şekilde çıkması, davacı ve davalının her ikisinin de turizm alanında faaliyette bulunmaları nedeniyle, davacı ve davalı markasının hitap ettiği tüketicilerde davacı ile davalı arasında işletmesel bağ olduğu düşüncesine de yol açacağından, Yargıtay HGK’nun 2017/11-139 Esas 2020/765 Karar sayılı kararında aradığı kıstasların gerçekleştiği karıştırılma ihtimali bulunduğu oluşa uygun şekilde tespit edildiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı görülmştür. Yandex arama motorunda davacıya ait markanın esas unsuru olan ” … ” kelimesinin yazılması halinde davalıya ait www…com internet sitesinin aynı sayfada reklamların yer aldığı kısmında kullanıcının dikkatini çeker şekilde çıktığı tespit raporu ile sabit olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/3630-2014/10378 Esas ve Karar sayılı, 03/07/2013 tarih ve 2012/12304 Esas ve 2013/14141 Karar sayılı, 15/06/ 2012 tarih ve 2011/4710 Esas ve 2012/10662 Karar sayılı kararlarında ” davacı markasının Google Adwords arama sisteminde anahtar sözcük olarak kullanılmasını marka hakkına tecavüz teşkil ettiği kabul edildiğinden” ve 556 sayılı KHK/nin 9/2-e maddesinde yapılan düzenleme ile “markayı internette kullanan kişinin, markayı içeren işareti kullanma konusunda meşru bir bağlantısı olmaması” ve ” markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanılması, arama motorlarında, adwords reklam ve ilan sisteminde yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzer biçimde kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden, davacıya ait markanın herhangi bir şekilde arama motorunda engellenmesi, perdelenmesi veya tüketiciyi yanıltacak bir mesajın iletilmesinin söz konusu olmaması, davalı markasının tanınmış marka olması, davacının ismine ihtiyacının olmaması, sonuca etkili olmadığından, davalı tarafın istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/06/2017 tarih ve 2016/100 E. 2017/129 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021