Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2009 E. 2023/1483 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2009
KARAR NO: 2023/1483
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2019/603 E. – 2020/219 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … numaralı hesabından davalı şirketin … Bankası … iban nolu hesabına 15.10.2015 tarihinde borç olarak açıklaması ile 20.000 TL gönderdiğini, yapılan sözlü başvurulara rağmen bu miktar ödenmediğinden icra takibi başlatıldığını, davalının borcu olduğunu bildiğini ve harici görüşmelerde miktarını da kabul ettiği halde sırf işlemleri sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini beyan ederek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında mevcut borçlu şirketin itirazının iptaline ve takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalı borçlunun takip miktarının tamamı üzerinden %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında iddia edildiği şekilde bir borç ilişkisinin bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında arkadaşlık ilişkisi söz konusu olduğunu, işbu güven ilişkisine dayanarak kendisinden 20.000 TL borç para isteyen davacı yana müvekkili tarafından borç verildiğini fakat söz konusu borcun müvekkiline ödenmesinin banka kanalıyla borç olarak açıklaması ile gönderildiğini, davacı tarafından müvekkili hesabına gönderilen paranın borç ilişkisi başlatmak amacıyla değil hali hazırda mevcut olan ve müvekkili tarafından davacı yana ödünç olarak verilen paranın geri ödenmesi olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayısına kayıtlı icra dosyasına vaki ödeme emri müvekkiline tebliğ edilene dek iddia edilen borç ilişkisinden haberi dahi olmadığını, davacı yanın kendisine verilen borcu öder iken haksız menfaat elde etmek amacıyla, kasten borç olarak açıklamasını kullandığını beyan ile haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, haksız ve kötü niyetle yapılan icra takibi ve açılan dava nedeni ile davacı yanın %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “davacıya banka hesabından yapılmış bir gönderimin olmadığı, davacının davalıya 20.000 TL lık havalesine ilişkin dekont örneği incelendiğinde, davacının beyanını destekler nitelikte olduğu, davalının tacir olduğu, basiretli bir tacir olarak her hangi bir kayda dayanmaksızın davacıya ödünç para vermesinin kendisinden beklenemeyeceği, davalının, davacının dava konusu havaleyi borcuna karşılık yaptığı iddiasının, bunu destekler her hangi bir belge, bilgi veya kayıt sunulmadığından, hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, banka havalesi, hukuksal nitelikte bir ödeme vasıtası olup, davacının gönderisini “borç olarak” açıklaması ile yaptığı, böylece ispat yükünün havale ile parayı alan davalıya geçtiği, davalının ise gerekçeli inkar vasfından olan savunmasını destekler nitelikte somut delil sunmadığı, dolayısı ile borçluluk iddiasını ispatlayamadığı ve davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürmediği, bu nedenle takip ile birlikte işlemiş faiz talep etmesinin haklı ve yerinde olmadığı, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasının gerektiği gerekçeleriyle,davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 20.000 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı yan dava dilekçesinde alacağın ödünç paradan kaynaklandığını iddia etmiş ise de, davacı yan ile müvekkili arasında iddia edildiği şekilde bir borç ilişkisi bulunmadığını, ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacının iddia ettiği gibi ödünç sözleşmesi söz konusu olsaydı dahi TBK 392 uyarınca borcun geri ödenmesi hususunda belirli bir gün, bildirim süresi veya borcun istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmadığı için 6 hafta geçmedikçe müvekkilinin, geri ödemekle yükümlü olmayacağını, Dava konusu olaya bakıldığında; davacının, takip tarihinden önce davalıya borcun ödenmesi konusunda ihtarda ya da bildirimde bulunmadığını, davalı ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduğundan bu tarihten itibaren 6 hafta sonunda borcun muaccel hale geleceğini, bu durumda takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir borçtan söz edilmeyeceğini, zamanından önce açılan takip nedeniyle davacının vekalet ücreti, icra harç ve masaraları ile faiz isteminde bulunamayacağını, hal böyle olunca, mahkemece, davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabule yönelik hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğunu, Davacı tarafından müvekkiline ödünç para verildiği iddiasını kabul anlamına gelmemekle birlikte; somut olayda, kendisi tarafından müvekkiline ödünç para verildiğini iddia eden davacı yan ile müvekkili arasında akdedilmiş herhangi bir sözleşme olmadığı gibi sözlü olarak belirlenmiş bir vade tarihi de bulunmadığını, davacı yan tarafından müvekkiline geri ödeme bildiriminde bulunulduğunun kanıtlanamadığını, Zira davacı yanın bildirimde bulunmadan doğrudan icra takibi başlatmasının dahi kötü niyetini ortaya koyduğunu, işbu sebeple davacı yan tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmadan, muaccel hale getirilmeyen borç için başlatılan icra takibi dolayısı ile haksız ve hukuka aykırı olarak verilen hükmün kaldırılması gerektiğini,Davacı yan ile müvekkili arasında ödünç para ilişkisi sözkonusu olmadığını, müvekkilinin daha önce davacının arkadaşına vermiş olduğu borcun, haksız ve kötü niyetli olarak davacı tarafından “borç olarak” açıklamasıyla gönderilmesi durumu sözkonusu olduğunu, güven ilişkisine dayanarak kendisinden 20.000 TL borç para isteyen davacı yanın arkadaşına müvekkili tarafından borç verildiğini, ve fakat söz konusu borcun müvekkile ödemesi davacı tarafından banka kanalıyla “borç olarak” açıklaması ile gönderildiğini, davacı tarafından müvekkilinin hesabına gönderilen paranın borç ilişkini başlatmak amacıyla değil, hali hazırda mevcut olan ve müvekkili tarafından ödünç olarak verilen paranın geri ödenmesi olduğunu, davacı yanın borcu öder iken, haksız menfaat elde etmek amacıyla, kasten “borç olarak” açıklamasını kullandığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; ödünç olarak verildiği iddia olunan para nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Davacı; davalıya borç olarak 20.000 TL para gönderdiğini, ancak davalının bu parayı ödemediğini beyan ederek, icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı; esasen kendisinin davacıya borç olarak para gönderdiğini, davacı tarafından kendisine gönderilen paranın, davacıya verilen borcun ödemesi niteliğinde olduğunu ancak davacının kötüniyetli olarak banka dekontunun açıklama kısmında ”borç olarak” yazığını savunmuştur.Dosyaya delil olarak sunulan banka dekontu sureti incelendiğinde; davacı tarafından 20.000 TL paranın ”borç olarak” açıklamasıyla davalıya gönderildiği görülmekte olup, ispat yükünün, davacıya borç para verdiğini ve kendisine gönderilen paranın da bu borcun ödenmesi niteliğinde olduğunu fakat kötüniyetli olarak banka dekontuna ”borç olarak” açıklaması yazıldığını iddia eden davalıda olduğu, ancak davalının iddiasını ispata yarar dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmıştır.Diğer yandan, borcun belirli vadeye bağlı olduğuna ve davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya sunulan bir delil olmaması nedeniyle, davacının ancak takiple birlikte faiz talebinde bulunabileceği anlaşılmakla, nihayetinde davanın kısmen kabulüne, alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davalının aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarih ve 2019/603 E., 2020/219 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.366,20 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 342,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/11/2023