Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/200 E. 2021/225 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/200
KARAR NO: 2021/225
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/12/2016
NUMARASI: 2014/274 E. 2016/921 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasında bağıtlanan bayilik sözleşmesi kapsamında davalı ile ticari ilişki yürütüldüğünü, davalının 25/12/2012 tarihli Bayilik Sözleşmesinin eki Satış Taahhütnamesi uyarınca her yıl bir ton madeni yağ ve 3.000 m3 beyaz ürün satmayı, aksi halde eksik alınan ürün bedelinin son cari hesap üzerinden % 4’ü oranında mahrum kalınan karı ceza koşulu olarak ödemeyi üstlendiğini, başlangıçtan bu yana satış taahhüdünü yerine getirmediğinden, müvekkilini kardan mahrum ettiğini belirterek, 25/12/2012-2013 tarihleri arasındaki dönem için şimdilik 50.000,00 TL kar mahrumiyetinden kaynaklı ceza alacağının aylık % 4 oranında sözleşme faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile sözleşme içeriğinin doğru olduğunu, ancak bayilik ilişkisinin 23/08/2013 tarihi itibariyle son bulduğunu ve davacının dava dışı … Ltd.Şti ile yeni bir sözleşme imzalandığını, bu nedenle kendisinden talepte bulunulamayacağını belirtmiştir.İlk Derece Mahkemesince; Davanın bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ceza koşulunun ödetilmesi istemine ilişkin olduğu, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 11/05/2015 tarihli bilirkişi raporundan; davalının aylık 12.000 lt -23.000 lt arasında akaryakıt ve 2000 lt motorin satın aldığı ve taahhüt edilen miktarların çok altında kaldığı, işlem hacmine göre taahhütnamedeki miktarı satın almasının mümkün olmadığı, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacının da 21/11/2013 tarihinde dava dışı … Ltd Şti ile yeni bir bayilik sözleşmesi imzaladığı, 31/12/2013 tarihi itibariyle işi devrettiği ve bayilik ilişkisinin bu tarihte son bulduğu, bu nedenle kar kaybının olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 1 yıllık süre dolmadan fiilen bittiği, davacının defter ve kayıtları üzerine yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 12/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; 25/12/2012 tarihinde başlayan ticari ilişkinin davalının akaryakıt istasyonunu devretmesi sonucunda 21/11/2013 tarihinde son bulduğu, davacının bu tarihte devralan …Ltd.Şti ile yeni bir bayilik sözleşmesi imzaladığı, taraflar arasındaki bayilik ilişkisi 25/12/2012 tarihinde başlamasına rağmen akaryakıt alımının 26/04/2013 tarihinde başladığı, son teslimin yapıldığı 14/10/2013 tarihine kadar fiilen akaryakıt alımının yapıldığı, alınan benzin miktarının 8.68 m3, motorin miktarının ise 74.42 m3 olup, taahhüt edilen miktarın çok altında kaldığı, davacının devralan şirketle yeni bir sözleşme imzalaması nedeniyle kar kaybının bulunmadığı, 21/09/2016 tarihli raporda; davalının asgari alım taahhüdünü ihlal ettiği sabit olmakla birlikte, sözleşmeye uyması konusunda kendisine süre verilmediği ve sözleşmenin fesholunmadığı, 1 yıllık süre dahi dolmadan davacının 3.bir kişi ile yeni bir bayilik sözleşmesi imzaladığı, sözleşmeyi hukuka uygun olmayan biçimde sona erdirdiğinden kar kaybı isteminde bulunamayacağı,İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre; taraflar arasında bağıtlanan 25/12/2012 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında, davacı şirket tarafından davalıya bayilik hakkı verildiği, sözleşme eki taahhütname uyarınca her yıl belli miktarda benzin, motorin ve madeni yağ alımının taahhüt edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 1 yıllık süre dolmadan fiilen sona erdirildiği, davalının ilk bir yıllık dönemde 2012 yılında ürün alımı yapmadığı, 26/04/2013-14/10/2013 tarihleri arasında sadece 8.68 m3 benzin ve 74.42 m3 motorin alımı yapıldığı, bunun da taahhütnamede belirtilen miktarın çok altında kaldığı, buna rağmen davacının sözleşmenin feshi yoluna gitmediği gibi edimini yerine getirmesi konusunda davalıya herhangi bir bildirimde bulunmadığı, davalının iş yerini devrettiği …Ltd Şti ile davacı arasında yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı ve taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin bu şekilde fiilen son bulduğunun tespit edildiği, bu durumda davacının bayilik sözleşmesini hukuka uygun olmayan biçimde sona erdirdiği, 1 yıllık süre dahi dolmadan sözleşmenin son bulduğu, davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle taahhütnamedeki ceza koşulu maddesini usulüne uygun olarak işletmeyen davacının sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğu ve bu nedenle davalıdan ceza koşulu isteminde bulunamayacağından davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili; Davalı …’in akaryakıt istasyonunu … adlı şahsa devrettiği ve ticari faaliyetini 31.12.2013 tarihi itibariyle terk ettiği dosya kapsamı ile sabit olup, sözleşmenin davalının eylemleri neticesi son bulduğunun kabulü gerektiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranışı bulunmadığını, …’in başka bir firmaya istasyonu devretmesi sonrası müvekkilinin şirketi ile … şirketi arasında anlaşma akdedilmiş ise de, lisans alınamadığından sözleşmenin yürürlüğe girmediğini, istasyonun atıl durumda kaldığını, sözleşmenin davalının kusurlu davranışları ile son bulduğunu, 11.05.2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç ve görüş başlıklı bölümü 7. maddesinde “…’in 02.09.2013 tarihinde … ltd. şti’den 2000 lt motorin satın aldığının” tespit edildiğini, sözleşmenin, Bayinin Hakları ve Yükümlülükleri başlıklı 3. maddesi uyarınca; bayi, işbu sözleşmenin hitamına kadar akaryakıt istasyonunda her türlü petrol ürününü münhasıran …’ten veya …’in belirleyeceği yerden satın almayı, sözleşme dışı gerçek veya tüzel kişilerin ürünlerini hiçbir surette satmamayı, bulundurmamayı kabul ve taahhüt ettiği halde, davalının sözleşme süresi içerisinde başka bir firmadan ürün alarak sözleşmeye aykırı davranmasına rağmen, ilk derece mahkemesince bu durumun sözleşmeye aykırılık olarak kabul edilmediğini,Müvekkili ile bayi arasında düzenlenen sözleşme ve taahhütnamenin tarafların özgür iradeleri ile akdedildiğini, davalının kendisine yüklenen asgari alım taahhüdünden haberdar olduğundan, tarafların açık iradeleri ile sözleşmede kesin olarak kararlaştırılmış bulunan tonaj taahhüdünün yerine getirilmesi için müvekkili tarafından davalıya ihtar zorunluluğu yüklenmesinin, hakkaniyete aykırı ve taraflar arasındaki sözleşmenin ruhuna aykırı olacağını, Bayinin devam eden süre içerisinde eksik satışlarını tamamlama olanağı var ise dağıtım şirketini ihtarname keşide etmeye zorlamanın da yasal bir dayanağı olmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 13.05.2013 tarih ve 2012/9915 Esas ve 2013/8558 Karar sayılı “ifaya devam edilmesinin cezai müeyyidelerden feragat anlamına gelmeyeceği ve akdin cezai şarta ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği” yönündeki içtihadı ve Taahhütname’nin 6. Maddesinde; “bayi tarafından uzun bir süre asgari alım taahhüdüne uyulmamasına rağmen, … tarafından fesih hakkının kullanılmamış olması, asgari alım taahhüdü uygulamasının zımmen … tarafından ortadan kaldırılmış olarak kabul edilmeyeceğini, bayi tarafından sözleşme süresi içerisinde uzun bir süre asgari alım taahhüdünün yerine getirilmediğinin … tarafından tespit edilmesi halinde dahi, sözleşme fesih hakkının … tarafından kullanılmaması durumu dahil olmak üzere …’in asgari alım taahhüdünden dolayı talep hakkının varlığının devam ettiğini ve ortadan kaldırılmadığını bayi kabul ve taahhüt etmiştir.” hükmü nazara alındığında, mahkemenin karar gerekçesinin haksız olduğunu,Sözleşmenin 48. maddesinde: “bayinin sözleşme hükümlerine veya sözleşmeye ek olarak imzalamış diğer sözleşme ve taahhütnamelerine aykırı davranışı sebebiyle sözleşmenin … tarafından feshi, veya bayinin …’in rıza ve muvafakatini almaksızın sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi ve/veya başka bir dağıtım şirketinin bayiliğini doğrudan veya dolaylı olarak alması halinde bayi, … ile aralarında kararlaştırılacak ve ek protokolle kaleme alınacak olan cezai şartı ihtarname keşidesine mahkeme kararı alınmasına gerek kalmaksızın ilk yazılı talep üzerine …’e ödeyeceğini beyan kabul ve taahhüt eder.” hükmü ile, 47. maddesinin f bendinde; “ bayilik sözleşmesinin feshi veya herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bayilik ilişkisi sebebiyle … ile akdetmiş olduğu bütün kredi, malzeme ve sair hususlara müteallik sözleşmelerinin münfesih olacağını ve bu sözleşmelerden doğan borçları ile doğacak her türlü borçların muaccel olacağını kabul ve taahhüt eder.” hükmü yer aldığından, Bilirkişi raporları ile; davalı tarafça davaya konu dönem taahhüt edilen miktardan çok düşük ürün alındığının sübuta erdiğini, mahkemece davacının sözleşmeye aykırı davrandığı ve cezai şart isteyemeceği yönündeki karar gerekçesinin eksik incelemeye dayalı olduğundan, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi, davalı ile aralarındaki bayilik sözleşmesi ve ek satış taahhütnamesi uyarınca, 25/12/2012- 25/12/2013 tarihleri arasında taahhüt ettiği miktar ürün satamadığı ve şirketin kar kaybına sebebiyet verdiğinden dolayı kar kaybının tahsiline ilişkindir. Mahkemece; Toplanan deliller sonunda, 26/04/2013-14/10/2013 tarihleri arasında sadece 8.68 m3 benzin ve 74.42 m3 motorin alımı yapıldığı, taahhütnamede belirtilen miktarın çok altında kaldığı, buna rağmen davacının sözleşmenin feshi yoluna gitmediği gibi edimini yerine getirmesi konusunda davalıya herhangi bir bildirimde bulunmadığı, davalının iş yerini devrettiği …Ltd Şti ile davacı arasında yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı ve taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin bu şekilde fiilen son bulduğu tespit edilmiştir. Bu durumda davacının bayilik sözleşmesini hukuka uygun olmayan biçimde sona erdirdiği, 1 yıllık süre dahi dolmadan sözleşmenin son bulduğu, davalının asgari alım taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle taahhütnamedeki ceza koşulu maddesini usulüne uygun olarak işletmeyen davacının sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğu ve bu nedenle davalıdan ceza koşulu isteminde bulunamayacağından davanın reddine karar vermiştir. Alınan 08/04/2015 tarihli rapor ve 11/08/2015 tarihli ek rapor ile; taraflar arasında 25/12/2012 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi olduğu, sözleşme başlangıcı 25/12/2012 olmasına rağmen fiili ürün alımının 26/04/2013 tarihinde başlayıp, 21/08/2013 tarihine kadar devam ettiği, davacının aynı istasyon için 21/11/213 tarihinde …tld şti ile bayilik sözleşmesi imzaladığı, yeni bayiin 30/09/2013 tarihine kadar 150.000,00 TL tutarlı teminat mektubu sunması koşulu ile davalıdan alınan teminat mektubunun iadesine muvafakat ettiği, davalının işini 31/12/2013 tarihinde terk ettiği tespit edilmiştir. 12/01/2016 tarihli rapordan, taraflar arasında 25/12/2012 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi olduğu, sözleşme başlangıcı 25/12/2012 olmasına rağmen fiili ürün alımının 26/04/2013 tarihinde başlayıp, 14/10/2013 tarihine kadar devam ettiği, davacının aynı istasyon için 21/11/213 tarihinde …tld şti ile bayilik sözleşmesi imzaladığı, yeni bayiin 30/09/2013 tarihine kadar 150.000,00 TL tutarlı teminat mektubu sunması koşulu ile davalıdan alınan teminat mektubunun iadesine muvafakat ettiğine dair tutanak düzenlendiği, teminat mektubunun sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle irat kaydedildiği, vermiş olduğu çeklerin 31/12/2013 tarihi itibariyle davalıya iade edildiği, davalının 4.043,75 TL alacaklı göründüğü, 06/042015 tarihi itibariyle 6.412,74 TL alacaklı olduğu, davacının istasyon kaybının ve kar mahrumiyetinin bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Son rapordan, 12/01/2016 tarihli rapordan, taraflar arasında 25/12/2012 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi olduğu, sözleşme başlangıcı 25/12/2012 olmasına rağmen fiili ürün alımının 26/04/2013 tarihinde başlayıp, 14/10/2013 tarihine kadar devam ettiği, davacının aynı istasyon için 21/11/213 tarihinde …tld şti ile bayilik sözleşmesi imzaladığı, yeni bayiin 30/09/2013 tarihine kadar 150.000,00 TL tutarlı teminat mektubu sunması koşulu ile davalıdan alınan teminat mektubunun iadesine muvafakat ettiğine dair tutanak düzenlendiği, teminat mektubunun davalıya iade edildiği, davacının taahhüdünün altında kaldığından bahisle sözleşmenin feshedileceğine ilişkin ihtar gönderilmediği, sözleşmede süre verilmeden fesih yetkisinin tanınmadığı, davacının başkası ile sözleşme yapmak suretiyle sözleşmeye son verdiği, prosedüre uymadığı, fesih iradesinin bulunmadığı, bu davranışının sözleşmeye aykırı davranış olduğu, tespit edilmiştir. Davacı tarafın ilk istinaf sebebi; davalı …’in akaryakıt istasyonunu … adlı şahsa devretmesi sebebiyle, sözleşmenin davalının kusurlu eylemleri neticesi son bulduğu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığı, yeni bayi için lisans alınamaması sebebiyle atıl durumda kaldığından zararı olduğuna ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme başlangıcı 25/12/2012 olmasına rağmen fiili ürün alımının 26/04/2013 tarihinde başlayıp, 14/10/2013 tarihine kadar devam ettiği, davacının aynı istasyon için 21/11/2013 tarihinde ( … ile )…tld şti ile bayilik sözleşmesi imzaladığı, yeni bayiin 30/09/2013 tarihine kadar 150.000,00 TL tutarlı teminat mektubu sunması koşulu ile davalıdan alınan teminat mektubunun iadesine muvafakat ettiğine dair tutanak düzenlendiği, davalının ticaretini terk tarihinin …tld şti ile yapılan sözleşme tarihinden sonra 31/12/2012 tarihi olduğundan, davalı ve davacı tarafından yapılmış bir fesih olmadığı ve 21/11/213 tarihinde …tld şti ile bayilik sözleşmesi ile sözleşmenin sona erdiği, tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olması sebebiyle TBK 123 maddesindeki “karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüte düştüğü taktirde diğeri borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya hakimden uygun bir süre verilmesini isteyebilir ” düzenlemesi uyarınca davacı tarafın davalıya TBK 123 maddesi doğrultusunda süre vermesi gerekirken süre vermeden, ( … ) …tld şti ile bayilik sözleşmesi yapmak suretiyle sözleşmeyi sona erdirdiğinden, sözleşmeye aykırı davrandığı sabit olmuştur. Bu durumun aksi ve Bayilik Sözleşmesinin davalının kusurlu eylemleri neticesi son bulduğu davacı tarafça kanıtlanmadığından, yeni bayi için lisans alınamaması sonucu oluşan zarardan davalı sorumlu olmayacağından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafça davaya konu dönem taahhüt edilen miktardan çok düşük ürün alındığının sübuta erdiği, mahkemece davalının sözleşmeye aykırı davrandığının kabul edilmediği savunulmuş ise de: sözleşme 25/12/2012 başlangıç tarihli 5 yıl süreli olup, ilk dönem 25/12/2013 tarihinde sona erecek olmasına rağmen, davacı tarafça 21/11/213 tarihinde …ltd şti ile bayilik sözleşmesi yapılmak suretiyle aralarındaki sözleşmenin sona erdiği tespit edildiğinden, düzenlenen tutanak ile …ltd şti’nin 30/09/2013 tarihine kadar teminat mektubu sunması halinde davalının teminat mektubunun iadesine ilişkin tutanak düzenlenmesi ve yeni bayinin teminat mektubunun sunulma tarihi sözleşme tarihinden önceki tarih olan 30/09/2013 olup, teminat mektubunun sunulma tarihinin sözleşme tarihinden önce olması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, 08/04/2015 tarihli rapor ve 11/08/2015 tarihli ek rapordaki, fiili ürün alımının 26/04/2013 tarihinde başlayıp, 21/08/2013 tarihine kadar devam ettiğine, 2013 yılı ekim ayından itibaren …ltd şti’nin pos cihazından satış yapılmasına ilişkin tespit birlikte değerlendirildiğinde, davacının devir konusunda, yeni bayi ile 30/09/2013 tarihinden önce anlaştığını göstereceğinden, 11.05.2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç ve görüş başlıklı bölümü 7. maddesindeki “…’in 02.09.2013 tarihinde … ltd . şti’den 2000 lt motorin satın aldığı” tespitinin sözleşmenin, Bayinin Hakları ve Yükümlülükleri başlıklı 3.maddesine aykırılık oluşturmayacağından, davalının eksik ürünü tamamlaması için henüz süresi dolmadan, davacı yeni bayi ile anlaştığından, davalıya ürün eksiğini tamamlaması için süre verilmesi gerekmediğine ilişkin Yargıtay 19. HD’nin kararı olaya uygulanamayacağından, mahkemece taahhütten az ürün alındığının sözleşmeye aykırılık olarak görülmemesi, oluşa uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun olan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2016 tarih ve 2014/274 E. 2016/921 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021