Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/198 E. 2021/6 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/198
KARAR NO: 2021/6
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2015/1175 E. 2017/822 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (haksız eylemden kaynaklanan zarar nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, davalı şirketin davacı şirketten mal ve hizmet satın aldığını, buna karşılık davalı şirketin 12.000,00 TL tutarındaki cari hesaba dayalı borcunu ödemediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının açıklama yapmadan haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, borcu ödediğine dair herhangi bir belgeyi de sunmadığını, bu nedenlerden dolayı itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, mahkemenin görevsiz olduğunu, davacının talep ettiği alacak ve hakların zamanaşımına uğradığını, davacının cari hesap alacağına dayanmasının mümkün olmadığını, alacağın muaccel olmadığını, muaccel olmayan borcun talep edilemeyeceğini, dava açılmadan icra takibi başlatılmadan önce bir ihtarname olmadığını, alacaklı ve borçlu sıfatının doğmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davalının, işvereni TSK’nın kendisinden istediği ısı yalıtım malzemelerinin TSE belgeli olması gerektiği, TSE belgesiz olması halinde sözleşmenin hiç kurulamayacağını davacıya iletmediği, iletildi ise bile ispatlanamadığı, davacı ve davalı arasında süregelen ticari ilişki dahilinde, zaman zaman davalının, ürünün tesliminden sonra TSE belgesini talep ettiği, davacının sunduğu, ne var ki, aynı yazışmalardan her ürünün İSO, TSE gibi bir belgesinin olmadığı, eğer TSE belgesinin mutlak surette şart olduğu sipariş sırasında bildirilseydi, belgesi olan markalara göre üreticilerden mal alınacağının davacı şirket yetkilisi tarafından belirtildiği, davalının basiretli bir tacir gibi davranıp, önceki alım-satımlara güvenip, her ürünün TSE belgesinin olacağı, istenirse davacının sonradan da olsa sunacağı kanısı ile açık ve net koşullar yaratmadan sipariş vererek yanılgıya düştüğü, ürünlerin sipariş üzerine özel üretim olduğu dikkate alındığında; davacının malları TSE belgeli olanıyla değiştirmesi beklenemeyeceğinden davacının icra takibinde haklı olduğu, davalının sipariş verdiği ürünlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cari hesaba ilişkin alacak iddiasında bulunulması için önce cari hesabın kat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın hesabı kat etmediğini, bu nedenle iddia ettiği alacağın muaccel olmadığını, Davacının gönderdiği ürünlerin TSE belgesiz olduğunu, durumun davacıya bildirildiğini, davacının ise belgeleri vereceğini söylediğini ancak daha sonra evrakı vermeyeceklerini ilettiklerini, bu nedenle davacı firmanın edimlerini yerine getirmediğini, Somut olayda, ayıp ilişkisinden doğan bir ticari uyuşmazlık söz konusu olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağından kaynaklı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının, T.C. Deniz Kuvvetleri İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nın yapmış olduğu bir ihaleyi aldığı, ihale kapsamında çatı yalıtım malzemesini davacı firmadan temin ettiği ve malzemelerin davalıya teslim edildiği hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalıya teslim edilen malzemelerin TSE belgeli olmamasından kaynaklanmaktadır. Davacı, sipariş verilirken malzemelerin TSE belgeli olması gerektiği yönünde bir bildirimde bulunulmadığını, kendilerinin de buna göre üretici firmadan siparişte bulunduklarını ileri sürmüştür. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı, kendilerine teslim edilen malzemelerin TSE belgeli olması gerektiği yönünde bir anlaşmanın varlığını ispat yükü altındadır. Ancak davalı ispat yükünü yerine getirememiştir. Kaldı ki, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın 08.12.2014 tarihli yazısı üzerine davalının davacıya bildirimde bulunduğu, öncesinde sözleşmeye konu malın nitelikleri konusunda taraflar arasında bir anlaşma bulunduğuna ilişkin dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delilin bulunmadığı görülmüştür. Basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olan davalının, istediği malın niteliklerini ve sahip olması geren belgeleri ihaleyi alan firma olarak teknik şartnameye göre bilmesi gerektiği ve işin en başından itibaren davacı firmaya bu hususları iletmesi gerektiği, ancak somut olayda söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmediği, mahkemece bu yönde yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, diğer yandan taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi ve cari hesap alacağının temelini sözleşmeye konu mallara ilişkin faturaların oluşturması dikkate alındığında, cari hesabın kat edilmediğine yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı, ayrıca, alacağın cari hesaba dayalı olması, likit ve belirlenebilir olması, borçlu davalının itirazında haksız olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İStanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarih ve 2015/1175 E. 2017/822 K.sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 819,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 204,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021