Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1975 E. 2020/111 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1975 Esas
KARAR NO: 2020/111
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2019/374 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle, müvekkili adına kayıtlı ve tescilli “…” markasının ve “…” şeklindeki logonun, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin süresinin dolması ve davalı yanın ödemelerini yapmayarak sözleşmeye aykırı davranışlar sergilemesi nedeniyle kendiliğinden sona ermesine rağmen, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir biçimde kullanmaya devam ettiğini ve bu durumun Siverek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/20 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu iddia ederek, müvekkili adına tescilli marka ve logoların yer aldığı davalının faaliyette bulunduğu binadaki her türlü içeriğin indirilmesi, kaldırılması ve toplatılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, Siverek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/20 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, “Aleyhinde tespit istenen şirketten tüketiciler nezdinde, “…” hizmeti satın aldıkları fikri oluşacağı, aleyhinde tespit istenen işyeri sahibinin, tespit isteyen şirkete ait markayı yenilik ve ayırt edicilik unsuru olmaksızın kullandığından, potansiyel ortalama tüketici kitlesi tarafından iltibasa yol açacak nitelikte olduğu ve karşı yan fiillerinin 6769 sayılı SMK kapsamında marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilebileceği” belirtildiğini, dosya kapsamı, deliller, tespit bilirkişi raporu ve marka kullanımına dair sözleşmenin feshine dair ihtarname birlikte değerlendirildiğinde, SMK 159 ve HMK 389 maddelerinde aranan koşullar oluştuğundan, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, takdiren 5.000,00 TL nakti veya banka teminat mektubu teminat karşılığında, davacı adına tescilli “…” ve “…” esas unsurlu marka ve logoları taşıyan her türlü içeriğin davalı işyerinden tedbiren kaldırılarak yediemine teslimine karar verdiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf isteminde özetle, Tedbir kararına dayanak uyuşmazlığın bu aşamada yargılamayı gerektirdiği gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının sadece davacı tarafın sunduğu ve beyan ettiği delillere dayanılarak verildiğini, bu nedenle eksik inceleme sonucu verilmiş hukuka aykırı bir karar olduğunu, ayrıca taraflarınca Siverek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/20 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuna da itiraz ettiklerini, müvekkilinin 250 bin nüfuslu Siverek ilçesinde tanınan dört adet eğitim kurumuna sahip bir kurum olduğunu ve dolayısıyla davalının, davacının ismini kullanmaya ihtiyacının olmadığı hususun açık olduğunu, Siverek 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/20 Esas nolu değ.iş dosyasına giren belge ve fotoğraflarla davacıya ait marka ve logoları müvekkil davalı şirketin kullanmadığını savunarak, Mahkemece verilen 20/11/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir . Talep, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş, hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 61. maddesi uyarınca haksız rekabetin varlığı halinde dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkemece, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere karar verilmesinin mümkün olduğu ve somut uyuşmazlıkta HMK.’nın 389 vb. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gereken yaklaşık ispat şartının sağlandığı anlaşılmakla, karşı taraf davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2019/374 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2020