Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1967 E. 2023/105 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1967
KARAR NO: 2023/105
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2019/382 E. – 2020/71 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Sözleşmeden Kaynaklanan Hak İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın konusunu oluşturan “…” markasının, müvekkilinin mirasçısı olduğu dava dışı muris …’ın ailesi tarafından 1895 yılından itibaren kullanılmaya başlandığını, …’ın vefat etmesi ile söz konusu markanın malikliği ve kullanma hakkının muris …’ın mirasçıları olan müvekkillerine intikal ettiğini, davalı adına usul ve yasaya aykırı olarak kötü niyetli olarak tescil edilen TPMK nezdinde … sayılı “…+Şekil” ibareli ve … sayılı “… Skb+Şekil” ibareli markaların, müvekkilleri adına devir ve tescilini, bu talepleri kabul görmediği takdirde ise mezkur markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, iptalini ve işbu dosyanın İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/61 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin markayı cebren satış suretiyle aldığını, amme tasarrufu neticesinde düzenlenen ihaleye katılarak markayı alan müvekkilinin kötü niyetinden söz etmeye imkan bulunmadığı gibi, bu bakımdan da davacının birleştirme talep ettiği dava ile müvekkili aleyhinde ikame edilen işbu dava arasında bir bağdan söz etmenin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosyada birleştirme talep edildiğinden, bu hususta İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne görüş sorulduğu ve İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/61 Esas ve 21/02/2020 tarihli yazısı ile, eldeki dava dosyası ile dosyalarının birleştirilmesi hususunda muvafakat edildiğine dair cevap verildiği, uyap üzerinden gelen dosya içeriğine göre de, dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle, eldeki dava dosyasının İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/61 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin marka sahibi olmadığını, bahsi geçen markayı huzurdaki davadan önce devrettiğini, 6769 sayılı Kanunun 148/4.maddesinin “Hukuki işlemler, yazılı şekle tabidir. Devir sözleşmelerinin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır.” şeklinde olduğunu, dolayısıyla kanunun açık hükmü uyarınca noter nezdinde sözleşme akdedilmekle marka devrinin gerçekleştiğini, bu bakımdan husumetin müvekkiline yönetilmesine imkan bulunmadığını, müvekkilinin dava tarihi itibariyle marka sahibi olmadığından davanın husumet sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dolayısıyla bu derece somut bir itiraz değerlendirilmeksizin davaların birleştirilmesine karar verilmiş olmasının ve müvekkilinin yıllardır devam eden bir yargılamanın tarafı haline getirilmesinin açık bir biçimde hukuka aykırı olduğunu, Diğer yandan müvekkilinin dava konusu markayı cebren satış suretiyle aldığını, amme tasarrufu neticesinde düzenlenen ihaleye katılarak markayı alan müvekkilinin kötüniyetinden söz etmeye imkan bulunmadığı gibi bu bakımdan da davacının birleştirme talep ettiği dava ile müvekkili aleyhine ikame edilen dava arasında bir bağdan söz edilemeyeceğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 168.maddesi ”Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez.” hükmünü amir olup, somut olayda; Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/382 esasında görülen dava dosyasının, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/61 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, yukarıda anılan düzenlemeye göre, birleştirme kararının istinaf incelemesinin mümkün olduğu görülmüş olup, aşağıdaki şekilde incelemeye geçilmiştir. Birleşen dava; davalı … adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 21.11.2005 tarih ve …no ile uluslararası 43. Sınıfa bağlı hizmetler için tescilli “… şekil” ibareli ve 21.11.2005 tarih ve … no ile uluslararası 30. ve 43. sınıflara bağlı emtia ve hizmetler için tescilli ”… şekil” ibareli markaların davacılar adına devir ve tescili ile TPMK Markalar Sicili’ne davacı adına kayıt edilmesi, aksi halde mezkur markaların hükümsüz sayılmasına yönelik olup, birleştirilen davanın ise; aynı taleplere ilişkin olduğu, her iki davanın davalıları farklı olsa da, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği, dolayısıyla davaların birleştirilmesinde hukuki yarar bulunduğu, aksi yöndeki istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/03/2020 tarih ve 2019/382 E., 2020/71 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023