Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1949 E. 2023/465 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1949
KARAR NO: 2023/465
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2017/188 E. – 2019/457 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde 21/07/2011 tarih ve … tescil nolu … ibareli tasarımların maliki olduğunu, müvekkilinin ürünlerinin üçlü koruma altında olduğunu, davalı yanın müvekkilinin izin ve icazetini almaksızın her türlü fikri ve sınai mülkiyet hakkı müvekkili şirkete ait olan ve müvekkili şirket adına tescilli tasarım ürünlerinin birebir aynılarının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerinin imalatını yaptığını veya yaptırdığını, her türlü ticaretini yaptığını, taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin piyasada çeşitli firmalara dağıtımını gerçekleştirdiğini, yine piyasada çeşitli firmalara özellikle de İstanbul’da bulunan firmalara taklit ürünlerin imalatı için siparişler aldığını ve taklit ürünleri çeşitli tanıtım vasıtalarında kullandığının öğrenildiğini, bu durumun tespiti için İstanbul Kapatılan 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/41 D.iş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduklarını, davalı yanın müvekkili şirket ürünlerinin aynısını haksız ve hukuka aykırı biçimde taklit edildiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket adına TPMK nezdinde tescil işlemleri devam eden tasarımların birebir aynısını veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini taklit etmek suretiyle üretip, satışa sunarak usul ve yasaya aykırı hareket ettiğini, davalı yanın müvekkilinin yasal haklarını açıkça ihlal ettiğini, davalı tarafın haksız kullanımlarının müvekkiline büyük zarar verdiğini ve ticari itibarını zedelediğini, müvekkilinin dava konusu tasarım için büyük emek ve zaman harcadığını iddia ederek, davalı ürünlerinin müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli … nolu … ibareli tasarıma konu ürünlere tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve tecavüzün giderilmesine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi ve 5.000 TL yoksun kalınan kazanç olmak üzere toplam 15.000 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı adına mevcut ve dava konusu tescilli tasarımın yeni olmadığını, dayanak tasarımların davacının tescil başvuru tarihi öncesinde yurt içi ve yurt dışında başka firmalarca üretilip satışa sunulduğu için yenilik vasfının olmadığını, davacının dava konusu tasarımının yeni olduğunu kesin ve somut delillerle ispat etmesinin gerektiğini, davalı şirketin üretim yapmayıp dışarıdan toptan alım yaparak ürünleri temin edip satışını yaparak ticari faaliyetini sürdürdüğünü, dava konusu “gıda saklama kabının” davalı tarafından üretilmediğini, davacının gerçek olmayan iddialarının davalının ticari itibarını zedelediğini, davayı ve davacının iddia ve taleplerini kabul etmediklerini, dava konusu tasarımın, sınai mülkiyet hukuku kapsamında tescil belgesi verilerek korunmaya uygun olmadığını, İstanbul 4. FSHHM’nin 2014/41 D.iş sayılı dosyasında tasarımın hükümsüzlüğünü istediklerini ve karşı dava iddialarını kabul etmediklerini, tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olup olmadığının bilinmediğini, yeni bir ürün olmadığı için davalının haksız rekabette bulunduğu değerlendirmesinde bulunulamayacağını, davacının maddi manevi ve yoksun kalınan kazançların talep edilebilmesi için, maddi zararı kanıtlayacak bir ispatın olmadığı için tazminat talebinin reddedilmesinin gerektiğini, dava konusu ürünün bir faydalı model veya patent olmaması nedeniyle ve davalı tarafından üretilmediği fakat toptan alındığı dikkate alınarak, sadece satış amacıyla davalının mağazasında bulunan ürünlere dair tedbir talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacının öncelikle davalının bu ürünleri üretip satışa sunduğunu kanıtlamasının gerektiğini, dava dilekçesinde mezkur 6 adet delilin toplanılmasını talep ettiklerini, dosyaya başkaca delil sunulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, aksi durumların davanın genişletilmesi yasağına konu edilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davacı adına TPMK nezdinde … no ile tescilli … ibareli tasarımın Bakırköy 1. FSHHM’nin 07/06/2016 tarih 2015/151 esas 2016/116 karar sayılı kararı ile hükümsüzlüğüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay 11. HD’nin 2016/9767 esas 2018/2183 sayılı kararı ile onanarak 17/12/2018 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi itibarı ile uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nın 45 maddesi gereği hükümsüzlüğün geçmişe etkili olarak sonuçlarını doğurduğu ve KHK ile sağlanan korumanın ortadan kalktığı, haksız rekabet yönünden davacının iddiasını ispatlar herhangi bir delil dosyaya sunmadığı gerekçesiyle davacının tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat dayalı açmış olduğu davaların reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı yanın, müvekkilinin izin ve icazetini almaksızın, her türlü fikri ve sınaî mülkiyet hakkı müvekkili şirkete ait adına tescilli 21.07.2011 tarih ve 2011 04798 no ile tescilli … ibareli tasarım Belgesi ile koruma altında olan ürünlerin birebir aynılarının ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerinin imalatını yaptığını ve/veya yaptırdığını ve/veya her türlü ticaretini yaptığını, işbu taklit ve tecavüz mahsulü ürünlerin piyasada çeşitli firmalara dağıtımını gerçekleştirdiğini ve yine piyasada çeşitli firmalara özellikle de İstanbul’da bulunan firma/firmalara taklit ürünlerin imalatı için siparişler aldığını, ve taklit ürünleri çeşitli tanıtım vasıtalarında kullandığının öğrenildiğini, Bunun üzerine davalı yanın müvekkilinin tasarımlarının benzerini üretip üretmediğinin tespiti talebiyle İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/41 D.İş sayılı dosyası ile tespit davası ikame edildiğini, yapılan inceleme neticesinde davalı yanca üretilerek ticareti yapılan ürünlerin müvekkilinin tasarımlarının benzeri olduğu tespit edilince İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/185 Esas sayılı dava dosyasının ikame edildiğini, Değişik iş dosyasına sunulan bilirkişi raporunda; … nolu ürünün tescil tarihi veya başvuru tarihi öncesi benzerine rastlanılamadığından yenilik arz ettiği, buna göre davacının … nolu tasarımının yeni ve ayırt edici bir tasarım olduğu, davalı yanca üretilen ikinci ürününde müvekkilinin tescilli tasarımlarının aynısı olduğunun açıkça kabul edildiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2015/151 Esas sayılı dava dosyasında bilirkişi raporunda da; müvekkilinin tasarımının kanunda belirtilen şartları taşıdığının belirtildiğini, ancak yine de mahkemece müvekkili tasarımının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/son maddesinde “ayırt edicilik niteliğinin değerlendirilmesinde, birbiri ile kıyaslanan tasarımların ilk olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır” hükmü yer aldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, dava konusu tasarımlar ile emsal olarak sunulan tasarımlar arasında ilk olarak benzerlikler yerine, farklılıklar dikkate alınarak inceleme yapıldığını, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkili şirket adına usul ve yasaya uygun surette tescil edilerek kullandığı tasarımların aynısını haksız ve hukuka aykırı surette taklit ederek kullanan ve kendisine gönderilen ihtarnamelere rağmen işbu haksız eylemlerine son vermeyen davalı yanın, yeni ve özgün ürün oluşturabilme imkan ve olanağı varken hiçbir gayret ve çaba harcamadan müvekkili ürünlerinin toplumda edindiği bilinirlikten yararlanmaya çalışmasının bütünüyle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, nitekim davaya konu ürünlerin niteliği itibariyle belli bir şekilde yapılması yani tasarımcıya seçenek özgürlüğü bırakmayan bir tasarım olmadığını, zira TPE nezdinde yapılacak basit bir araştırma ile dahi bu hususun kolaylıkla tespit edilebileceğini, davalı eylemlerinin 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Tasarım Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller başlıklı 48. Maddesine göre tecavüz teşkil ettiğini, zira müvekkili şirket adına TürkPatent nezdinde tescil işlemleri devam eden tasarımların birebir aynısını ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini taklit etmek suretiyle üretip, satışa sunarak usul ve yasaya aykırı hareket edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının kötü niyetli davrandığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca açılmış endüstriyel tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi, manevi tazminat ve yoksun kalınan kazanca ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nın 45. maddesi uyarınca tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkili olacak ve bu nedenle, tasarım tesciline hukuki bakımdan sağlanan koruma, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılacaktır.Bu kapsamda, davalı tarafından eldeki davaya konu … no ile tescilli ”Gıda Saklama Kabı” ibareli tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/151 esas sayılı dosyası üzerinden hükümsüzlük davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/151 esas, 2016/116 karar sayılı karar ile; … nolu tasarımın daha önceden kamuya sunulduğu, yenilik ve ayırt edicilik niteliği olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkin edilmesine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/9767 esas, 2018/2183 karar sayılı kararı ile onanıp, karar düzeltme isteği reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olup, tasarım tesciline hukuki bakımdan sağlanan koruma, hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılacağından, davalının eylemlerinin tasarımdan doğan hakka tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği ortadadır. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/11/2019 tarih ve 2017/188 E., 2019/457 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023