Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1900 E. 2022/1147 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1900
KARAR NO: 2022/1147
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2017/796 E. 2020/22 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı aleyhine lisans sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebi ile açtığı İstanbul 3. FSHHM’nin 2014/102 E. ve 2015/56 K. sayısı ile lehine sonuçlandığını, ilamın Yargıtay 11. H.D’nin 2015/10847 E. ve 2016/5125 K. sayılı kararı ile onandığından, verilen karar doğrultusunda; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı ilamlı icra dosyalarındaki borcun ödendiğini, ilama göre borçlunun mahkeme kararı ile tespit edilmiş fakat ödenmemiş bakiye 118.125,00 USD müsbet zarar alacağı, 64.575,00 USD asıl sözleşmeden kaynaklanan lisans alacağı ve bunlara ilişkin işlemiş faiz alacağının mevcut olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında ilamsız icra takibi ile davalıdan talepte bulunulduğunu, davalının borca itiraz ettiğini, kararın İİK 68. madde anlamında belge olması sebebi ile İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/825 E sayılı itirazın kaldırılması davası açıldığını, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde de müvekkilinin alacaklı olduğu (182.700 USD) kabul edilerek verilen itirazın kaldırılmasına ilişkin kararın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/2248 E, 2017/2136 K sayılı kararı ile kaldırılarak davanın reddine karar verildiğini, davacının bu durumda alacak davası açmak dışında hukuki başka bir yolu kalmadığını, İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 E. 2015/56 K sayılı ilamı ile kesin olarak tespit edilen toplam 182.700 USD’nin, 64.575,00 USD asıl alacağa temerrüt tarihi olan 04.04.2008 tarihinden itibaren, 118.125,00 USD olarak tespit edilen müsbet zarar alacağına; ise dava tarihi olan 17.06.2008 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD cinsi bir yıl vadeli mevduat hesaplarına fiilen uyguladıklarını bildirdikleri en yüksek faiz oranları üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile alacağın temini açısından ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/ 825 E. 2017/623 K. Sayılı dosyasında aynı taleplerle dava açıldığından, derdestlik itirazları olduğunu, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102. E. 2015/56 K. sayılı dosyası karar düzeltme aşamasında olduğundan kesinleşmediğini, bekletici mesele yapılmasını, usul ve esas yönünden sunduğu beyanları kapsamında davanın reddini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın; İstanbul 3. FSHH’nin 2014/102 Esas 2015/56 Karar sayılı ilamında tespit edilen toplam 182.700 USD’nin 64.575 USD asıl alacağa temerrüt tarihi olan 04/04/2008 tarihinden itibaren, 118.125 USD müspet zarar alacağına dava tarihi olan 17/06/2008 tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsi 1 yıl vadeli mevduat hesaplarına fiilen uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizle birlikte davalıdan tahsili ve ihtiyati haciz talepli olduğu Derdestlik itirazına konu ilam ile davacının davasına dayanak yaptığı İstanbul 3. FSHHM’nin 2014/102 E. 2015/56 K sayılı kararının Yargıtay 11. HD’nin 2015/10847 E ve 2016/5125 K sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme isteminin 2016/ 1071 esas-2018/3411 karar ve 10.5.2018 tarihli ilamı ile reddi üzerine kesinleştiği, Davalı derdestlik itirazında bulunmuş ise de; İcra mahkemesi kararları kural İİK m.89/4′ e göre açılan tazminat davası gibi davalar dışında verilen kararları kesin hüküm niteliğinde bulunmadığından, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, takip hukukuna ilişkin bir karar olması dolayısıyla derdestlik itirazının yerinde olmadığı, Bilirkişi …’in kök ve ek raporunda; Taraflar arasında İstanbul 3. FSHHM’nin 2014-102 esas dosyasında görülen davanın davacı lehine sonuçlandığı, huzurdaki davanın, 118.125,00 USD müspet zarar alacağı ve 64.575,00 USD’de asıl sözleşmeden kaynaklanan lisans alacağı bedelinin faizi ile birlikte tahsiline yönelik olduğu, davacının haklı görülmesi halinde, davalı yandan temerrüt ve dava tarihi arasında geçen süre için müspet zarar alacağına ilişkin olarak 66.399,20 USD, bakiye asıl alacak için ise 37.083,74 USD talep edebileceği, her iki alacak için talep edilebilecek faizin toplam 103.482,94 USD’ye isabet ettiğini bildirdiği, Dosyada toplanan tüm deliller, nazara alındığında; ilama göre borçlunun mahkeme kararı ile tespit edilmiş fakat ödenmemiş bakiye 118.125,00 USD müsbet zarar alacağı ve 64.575,00 USD de asıl sözleşmeden kaynaklanan lisans alacağı ve bunlara ilişkin işlemiş faiz alacağının bulunduğunu, İstanbul 3. FSHM 2014/102 E, 2015/56 K sayılı ilamın hüküm kısmı … Nolu bendinde davacının müsbet zarar alacağının 168.750 USD olarak tespit edildiği, sözleşmeye göre %70 hak sahibi olan davacının müsbet zarar alacağını 118.125 USD olarak hesaplandığı, dolayısıyla artık huzurdaki davada bu alacağın varlığı yada yokluğu, davacının ne kadar oranda hak sahibi olduğu hususlarının tartışılmayacağı, Tespit edilen davaya konu alacağın ilamsız icra takibi yoluyla davalıdan talep edildiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı takip dosyasına davalının “Borcum Yoktur” şeklinde itiraz ettiği, dayanak onama kararına konu ilamın İİK 68. madde anlamında belge olması sebebi ile İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/825 E sayısına davacı yanın itirazın kaldırılması davası açtığı, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacının alacaklı olduğu (182.700 USD) kabul edilerek itirazın kaldırılmasına karar verildiği ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/2248 E, 2017/2136 K sayılı kararı ile ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verildiği, İİK’nun 68/5. maddesi uyarınca itirazın kesin kaldırılması reddedilen alacaklıya genel mahkemede alacağının esası hakkında bir dava açma hakkı tanıdığı, davacının alacağını temin için ihtiyati haciz istemli olarak dava açtığı gözetilerek davanın esasının incelendiği, İstanbul 3 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 E. 2015/56 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/10847 E, 2016/5125 K sayılı onama ve 2016/ 1071 esas-2018/3411 karar ve 10.5.2018 tarihli karar düzeltme isteminin reddi kararı, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E, 22. İcra Hukuk Mahkemesi 2016/825 E 2017/623 K İstanbul Böl. Adliye Mahkemesi 22. Hukuk D. 2017/2248 E, 2017/2136 K sayılı ilamı, bilirkişi raporları birlikte mütalaa edildiğinde; davacının toplam talep ettiği 182.700 USD’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (64.575. USD lik alacağa 04.04.2008 tarihinden itibaren, 118.125. USD’lik alacağa ise 17.06.2008 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD cinsi bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladıkları en yüksek faizin yürütülmesine), ihtiyati haciz isteminin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Sözleşme konusu buluşun, kendi buluşları olmadığı, kötü niyetle saklanarak müvekkili ile sözleşme yapıldığını, akabinde TPE tarafından patent başvurularının reddedilmesi ve bu kararların kesinleşmesi ile durumun ortaya çıktığını, adına tescilli olmayan ve başkalarına tescilli bulunduğu anlaşılan bir ürünün seri üretiminin yapılmasının suç olduğunu, müvekkilinin suç işlemekten kaçınmak için yaptığı bu davranışın sözleşmeye aykırılık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Kötü niyetli hareket eden davacıların, patent başvurusuna ve davaya konu ürün üzerinde gerçek hak sahibi olmamalarına rağmen, sözleşmede yer alan lisans bedeline hak kazandığına hükmedilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırı olacağını, hukukun kötü niyetli tarafı korumayacağını, bu sebeple ortada tespit hükmü olsa dahi gerekli araştırmanın yapılması gerektiğini, mahkemenin inceleme yapmaksızın hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, 2-Davacı …’in davaya konu alacağı temlik aldığı dava dışı üçüncü kişi olan … tarafından, müvekkili şirket ile arasındaki davaya konu sözleşmeyi, 01.04.2008 tarihli ihtarname ile feshederek, fesih anına kadar doğan alacaklar ile cezai şartın ifasını talep ettiğini, ihtarın müvekkiline 04.04.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2008/110 esas ve 2011/274 esas numaralı dosyası ile Lisans bedeli alacağı 10.000-USD ve cezai şart alacağı 10.000-USD talepli kısmi dava açıldığını, bozma sonrası İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 esas numarası ile görülerek lisans bedelinin 452.250 USD, cezai şart alacağının 250.000 USD, müspet zararın ise 168.750-USD olduğunun tespit edildiğini, taleple bağlı kalınarak, Lisans bedeli ve cezai şart alacağı olarak toplam 20.000-USD ödenmesine hükmedildiğini, Müvekkilinin yalnızca asıl dava ve ihtarname ile talep edilen lisans bedeli alacağı ve cezai şart bakımından temerrüde düştüğünü, müspet zararın yalnızca tespit edildiğini, ödenmesine ilişkin herhangi bir talep bulunmadığı için bu miktar yönünden eda hükmü kurulmadığını, eda hükmü kurulan alacaklar bakımından temerrüde düşmüş olsa da, eda hükmü dışında kalan ve tespit edilen alacaklar bakımından temerrüdün söz konusu olamayacağını, temerrütün tespit edilen alacakların ödenmesinin talep edildiği huzurdaki ek dava tarihi olan 18.12.2017 tarihi itibariyle kabulü gerektiğini, (Yargıtay HGK’nun 03.07.2002 tarihli ve 2002/9-564 esas, 2002/572 karar sayılı kararı) İlk derece mahkemesince müspet zarar bakımından asıl davadan önce müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak, asıl alacak yönünden ihtar tarihini baz alırken, müspet zarar yönünden asıl davanın açılış tarihinin baz alındığını, bu durumun Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararında da açıkça ifade edildiği üzere usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan ve re’sen gözetilecek sebeplerle ilk derece mahkemesinin hukuka aykırı kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Temlik eden … tarafından “Topraklama Sistemlerindeki Arızayı Bildiren Erken Uyarı Cihazı”nın buluş sahibi olarak, cihazın Türkiye sınırları içindeki kulanım, üretim ve satımı konusunda lisans hakkını davalı şirkete devreden 26/12/2006 tarihli lisans sözleşmesine davalı tarafça aykırı davranılması sebebiyle, sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğinden, fesih tarihine kadar hak kazandığı lisans bedeli, cezai şart ve müspet zararın tahsili için açtığı, bozmadan sonra İstanbul 3.Fikri ve Sına Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 esasını alan davada mahkemece 10/03/2015 tarihli 2015/56 sayılı karar ile;1-Asıl dava yönünden davanın kabulü ile, 26/12/2006 tarihli lisans sözleşmesinin davacı yanca haklı feshi sebebiyle 04/04/2008 tarihine kadar lisans bedeli alacağının 452.250 USD, cezai şart alacağının 250.000 USD ve müspet zararın ise 168.750 USD olduğunun tespiti ile asıl davadaki taleplerle bağlı kalınarak karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/10847 E ve 2016/5125 K sayılı kararı ile onandığı, 2016/ 1071 esas-2018/3411 karar ve 10/5/2018 tarihli ilamı ile de karar düzeltme isteminin reddi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında görülen İstanbul 3.Fikri ve Sına Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 ve 2015/56 karar sayılı davada mahkemece “26/12/2006 tarihli lisans sözleşmesinin davacı yanca haklı feshedildiği” kabul ve tespit edilerek, Yargıtay incelemesinden geçerek 10/5/2018 tarihinde kesinleştiğinden, lisans sözleşmesinin temlik eden davacı tarafından haklı sebeple feshedildiği taraflar yönünden kesinleşmiştir. Kesin hüküm halinde, hükme konu davada tespit edilen hususlar taraflar yönünden tartışmalı olmaktan çıkar, kesin yargı halini alır ve taraflar arasında görülecek olan ek dava yönünden tarafları bağlar. Görülmekte olan dava; ilk davada talep edilmediği için tahsil hükmü kurulmayan kısma ilişkin ek dava niteliğinde olduğundan ve İstanbul 3.Fikri ve Sına Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/102 ve 2015/56 karar sayılı kararı 10/5/2018 tarihinde kesinleştiğinden, “26/12/2006 tarihli lisans sözleşmesinin davacı yanca haklı feshedildiği” hususu mevcut dava yönünden kesin hüküm halini almıştır .Kesin hüküm halinde, hükümde tespit edilen hususlar taraflar yönünden tartışmalı olmaktan çıkarak, kesin yargı halini aldığından, davalı tarafın lisans sözleşmesinin feshinin haksız olduğu iddiası görülmekte olan davada dinlenemeyeceğinden, davalı vekilinin bu yönde yeniden araştırma yapılması gerektiği ve araştırma yapılmadığından hükmün hatalı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı tarafın diğer istinaf sebebi; ilk karar ile müspet zarar yönünden sadece tespit hükmü kurulduğu, tespit hükmünün temerrüt oluşturmayacağı, müspet zarar yönünden ek dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken ilk dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu yönündedir. Mahkemece davacı tarafın temlik aldığı davacı … tarafından açılan 2014/102 ve 2015/56 karar sayılı davadaki kararda; Asıl dava yönünden; davanın kabulü ile, 26/12/2006 tarihli lisans sözleşmesinin davacı yanca haklı feshi sebebiyle 04/04/2008 tarihine kadar lisans bedeli alacağının 452.250 USD, cezai şart alacağının 250.000 USD ve müspet zararın ise 168.750 USD olduğunun tespiti ile asıl davadaki taleplerle bağlı kalınarak bu miktarlara dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık mevduata uyguladığı faiz oranı ile 14.000 USD’nin davacı …’a, 6.000USD’nin davacı …’a ödenmesine, Birleştirilen 2013/4 Esas sayılı dava yönünden; davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nüne … sayılı takip dosyasında asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, işlemiş faiz talebine yönelik itirazın 113.152,02 USD üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin işlemiş faize yönelik itirazın iptali talebinin reddine, takibin 526.152,02 USD toplam alacak üzerinden takip talebinde mevcut talepler doğrultusunda devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Davacı tarafın menfi zararı sözleşmenin haklı sebeple fesih iradesinin karşı taraf ulaşması ile birlikte istenebilir hale gelmiştir. Davanın görüldüğü tarih itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 117/1. maddesinde “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüte düşer” düzenlemesine göre temerrüt için muacceliyet yetmemekte, kural olarak alacaklının ihtarı da aranmaktadır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; kısmi dava, dava edilmeyen, fakat saklı tutulan miktar bakımından borçluyu temerrüde düşürmez. (Yargıtay HGK’nun 03.07.2002 tarihli ve 2002/9-564 esas, 2002/572 karar sayılı kararı) Davacı …’ın 01/04/2008 tarihli ihtarnamesinde talep ettiği alacak tutarı (her ne kadar fazlaya ilişkin tutar saklı tutulmuş ise de) cezai şart ile birlikte 538.125,00 USD olup, tebliğden itibaren 3 gün içinde ödenmesi talep edildiğinden ve 04/04/2008 tarihinde tebliğ edildiğinden, davacı …’ın lisans bedeli, cezai şart alacağı ve menfi zarar talepleri yönünden 538.125,00 USD için 08/04/2008 tarihi itibariyle temerrüt gerçekleşmiştir. Davacı …’dan davayı ve alacağı temlik alan … vekili tarafından 64.575,00 USD asıl alacak + 118.125,00 USD müspet zarar tahsili isteği ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosya ile davalı taraf aleyhine 17/06/2016 tarihinde takip başlatıldığı tespit edilmiş olup, icra takibi karşı tarafı temerrüte düşüren işlemlerdendir. Takibe yapılan itirazın kaldırılması davasında, İcra Hukuk Mahkemesi’nce kabul yönünde verilen karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. HD’nin kararı ile kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, takip iptal edilmediğinden takip talebi geçerliğiliğini ve kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurmaya devam eder. Davacı … lehine ilk davada 7.000,00 USD asıl alacak, 7.000,00 USD cezai şarta, birleşen 2013/4 Esas sayılı davada talep İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında asıl alacağa yönelik itirazın iptaline ilişkin olup, takipte 245.000,00 USD asıl alacak ve 168.000,00 USD cezai şart yönünden takip yapıldığı ve mahkemece; asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, işlemiş faiz talebine yönelik itirazın 113.152,02 USD üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin işlemiş faize yönelik itirazın iptali talebinin reddine, takibin 526.152,02 USD toplam alacak üzerinden devamına karar verildiğinden, karar verilen asıl alacak miktarı 245.000,00 USD + 168.000,00 USD cezai şart= 413.000,00 USD olduğu sabittir. Bu durumda davacı …’ın 413.000,00 USD + 14.000,00 USD = 427.000 USD asıl alacağı yönünden karar verilmiştir. Gönderilen ihtardan mahsup edildiğinde 538.125,00 USD – 429.000,00 USD = 109.125 USD asıl alacak yönünden ihtar tarihinden itibaren faiz istenebilir ise de; talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden, davacı tarafça 17.06.2008 tarihinden itibaren talepte bulunulduğundan, mahkemece 109.125 USD asıl alacak yönünden bu tarihten itibaren faiz yürütülmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasındaki talebi 64.575,00 USD lisans bedeli ve cezai şart + 118.125,00 USD müspet zarar olmak üzere toplam 182.700,00 USD olup, ilk ihtardan kalan 109.125,00 USD mahsup edildiğinde kalan 73.575,00 USD yönünden 17/06/2016 takip tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken 118.125. USD’lik alacağa ise 17.06.2008 tarihinden itibaren (Birleştirilen 2013/4 Esas sayılı dava tarihinden) faiz yürütülmesi TBK’nun 117/1. maddesine aykırı olup, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebinin 2. madde yönünden kabulüne ve kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, kabul edilen istinaf sebebine göre yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/01/2020 tarih, 2017/796 E. 2020/22 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davanın kabulü ile 182.700,00 USD alacağın (109.125,00 USD’lık alacağa 04.04.2008 tarihinden itibaren, 73.575,00 USD’lik alacağa ise 17.06.2016 tarihinden itibaren olmak üzere) Devlet Bankalarının USD cinsi bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4- İhtiyati Haciz isteminin reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 48,173,71 TL nispi karar harcından peşin alınan 12.043,43 TL’nin mahsubuyla bakiye 36.130,28 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 12.043,43 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 172,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 12.951,43 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre 52.311,10 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 12.043,25 TL istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 39,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 188,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022