Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1887 E. 2023/1334 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1887
KARAR NO: 2023/1334
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2019
NUMARASI: 2017/586 E. – 2019/887 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu çekin davalıya aralarındaki ticari ilişki karşılığı olarak verildiğini, ancak çekin elden ödendiğini ve her nasılsa geri alınmasının unutulduğunu, dava konusu çekin … Silivri Şubesi … seri nolu 51.000 TL bedelli 23/12/2016 ödeme tarihli çek olduğunu, davalının çekte oynama yaparak ödeme tarihini 20/06/2017 yaptığını, paraf imza taklidi ile tahsile koyduğunu, davaya konu çekte yeniden yazılan tarih ve yanına atılan parafın müvekkiline ait olmadığını, çekin müvekkilinin imzası taklit edilerek ödeme günü değiştirilerek tahsile sunulduğunu, bu hususta Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığına 20.06.2017 tarih 2017/21535 hazırlık soruşturma dosyası ile şikayetle bulunulduğunu beyan ederek, tedbiren davaya konu çek hakkında ödeme yasağı konulmasına ve akabinde de adı geçen çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın çek iptali davası olarak açıldığını, akabinde davanın menfi tespit davasına dönüştürülmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından sonradan verilen dilekçede davanın ıslah edildiğinden bahsedilmediğini, davacının çek iptali olarak açtığı davayı menfi tespit davasına dönüştürmesine veya sonradan verdiği dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesine muvafakat edilmediğini, çek iptali davası zayi davası olan bir çekin son yetkili hamili tarafından açılabildiğini, çekin son yetkili hamilinin müvekkili olduğunu, söz konusu çekin davacı şirketin rızası dışında elinden çıkmadığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete borçlarına karşılık verildiğini, bu nedenle davacı şirketin mezkur çek için iptal davası açma yetkisine sahip olmadığını, bu nedenle de aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığı iddiasının da yersiz olduğunu, dava konusu çekin davacı tarafından halen müvekkili şirkete ödenmediğini, davacının çeki müvekkiline ödediğini yazılı belge ile ispatlaması gerektiğini, dava konusu çek üzerinde her hangi kalem hareketinin söz konusu olmadığını, çekin verilmesinde ödeme tarihi olarak 23.12.2016 tarihinin belirlendiğini, çek bedelinin o tarihte ödenemeyeceğinin öngörülmesi üzerine davacı şirket tarafından tarihin 20.06.2017 olarak değiştirildiğini ve değişikliğin davacı şirket tarafından parafladığını, dava konusu çek üzerindeki tüm yazı ve rakamların aynı el ürünü olduğunu, davacı şirketin çekten sorumlu olduğunu, çek borcundan ancak söz konusu çek borcunu ödediğine ilişkin ödeme belgesini ibraz ile kurtulabileceğini beyan ederek, davanın reddine, davacının dava konusu çek bedelinin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”… tarafların tacir olduğu, gerçek veya tüzel kişilerce yapılacak her türlü para ödeme/tahsilatlarda 8.000 TL ve üstü tutarlar için bankalar, katılım bankaları veya PTT aracılığı ile yapılması zorunluluğu olduğu, davacı tarafından söz konusu 51.000 TL bedelli … seri nolu 20.06.2017 ödeme tarihli çekin ödendiğine ilişkin her hangi bir somut ödeme dekontu, makbuz veya her hangi bir ödeme belgesinin dosyaya ibraz edilmediği, ödeme dekontu olarak dosyaya ibraz edilen 3 adet banka ödeme dekontunda ise söz konusu çeke karşılık yapıldığına ilişkin her hangi bir açıklamanın olmadığı, dava konusu … seri nolu 51.000 TL bedelli 20.06.2017 ödeme tarihli çekten davacının sorumlu olduğu hususun tespit ve rapor edildiği anlaşılmakla davacının davasının reddine…” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dosyasına sunulan bilirkişi raporuna haklı ve tutarlı sebepler ile itirazlarının değerlendirilmeksizin sadece davalı tarafın tek taraflı kayıtları ile karar verildiğini,Bilirkişi tarafından tanzim edilen 23.09.2019 tarihli raporun eksik inceleme nedeniyle teknik ve bilimsel gerçeklere uygun olmadığını,Bilirkişiye tüm defterlerin tam ve eksiksiz ibraz edilmesine rağmen defteri kebir ile envanter defterinin ibraz edilmediğinin iddia edildiğini, ayrıca 2017 yıllına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmaması nedeniyle bu defterin lehe delil vasfında olmadığı değerlendirilmesine yer verildiğini, dava dosyasına bilirkişi raporuna itirazları içerir dilekçe ile kapanışa ait belgelerin sunulduğunu, 2017 yıllına ait yevmiye defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin eksiksiz olduğunu, bilirkişinin bu kadar açık olan bir hususta bile gerçeğe aykırı tespitine dayalı verilen kararın hukuka aykırı olduğunu,Davaya konu 51.000 TL bedelli çekin düzenleme tarihi olarak 23.12.2016 olmasına rağmen çekte tahrifat yapılarak düzenleme tarihinin 20.06.2017 olarak değiştirildiğini,Çek üzerindeki düzenleme tarihinde tahrifat olması halinde ilk düzenleme tarihine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ilk düzenleme tarihine göre ticari defterlerde inceleme yapılması gerekirken tahrifat neticesinde yazılan düzenleme tarihine göre incelemenin yapılmış olmasının hatalı olduğunu, ilk düzenleme tarihine göre müvekkil şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kayıt bulunmadığını, nitekim ticari defterlerde çek miktarı dışında seri numarası vb başka bir bilgi bulunmadığını,Çek ödeme aracı olup, düzenleme tarihine göre ticari deftere işlendiğini, 01.06.2017 tarihinde keşide edilmiş çekin ancak o tarihte ticari defter kayıtlarında yer alabileceğini, bilirkişi raporunda bir çok varsayımlarla davalı lehine değerlendirme yapılarak, şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket hesabına 27.12.2016 tarihli 55.800 TL’nin dava konusu çekle ilgili olabileceği hususunun belirtilmediğini,Öncelikle çek üzerindeki paraf yönünde inceleme yapılarak bu parafın müvekkil şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunun tespitinin yapılması gerekir iken böyle bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davasıdır.Davacı her ne kadar, davaya konu 51.000 TL bedelli çekin düzenleme tarihinin 23.12.2016 olmasına rağmen, çekte tahrifat yapılarak düzenleme tarihinin 20.06.2017 olarak değiştirildiğini ve bu hususun Mahkemece incelenmediğini iddia ederek, ayrıca ödeme def’inde bulunmuş ise de; dava konusu çekin taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiği hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, ancak davacı yanca; tahrifat yapılarak değiştirildiği iddia olunan keşide tarihinin 23.12.2016 tarihi olmasına ve çekin bu tarihten önce davalıya teslim edilmiş olması gerekmesine rağmen, dava konusu çekin yine davacı ticari defterlerine göre, bu tarihten sonraki bir tarih olan 01.06.2017 tarih … fiş ile davalıya olan cari hesap borcuna ödeme olarak kaydedildiği, çekin arkası incelendiğinde, ciro silsilesiyle davalı şirketin eline geçen bu çekin davalıdan sonra dava dışı şirkete ciro edildiği, çekin alacaklı nezdinde de bulunmadığı, diğer yandan dava konusu çekin ödendiğine dair ispat yükünün de davacı yanca yerine getirilmediği, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan davacının ”çeki ödedikten sonra geri almayı unuttuğu” yönündeki iddiasına itibar edilemeyeceği, açıklanan bu nedenlerle Mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2019 tarih ve 2017/586 E., 2019/887 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023