Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1869 E. 2023/1356 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1869
KARAR NO: 2023/1356
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2018/292 E. – 2019/1004 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça 03/10/2012 tarihinde İstanbul … İcra müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile dava dışı borçlular …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ve … aleyhine 38.046,08-TL takip çıkışlı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, müvekkilinin …’ ın kardeşi olduğunu, icra dosyasına herhangi bir kefilliğinin ya da ilgisinin olmadığını, davalının, müvekkilinin çalışmakta olduğu” … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ ye İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü’ nün … talimat dosyasında hacze geldiği, bu haciz talebinin borçlu ile müvekkilinin çalıştığı iş yeri arasında bir bağ bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bu karar sonrası davalı tarafından İstanbul … İcra müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyası dayanak yapılarak, başka bir icra memuru ile müvekkilinin çalıştığı iş yerine hacze gelindiğini ve haciz yapıldığını, müvekkilinin iş yerinde haciz yapılmaya başlanması nedeniyle ve işini kaybetmemek için cebri icra tehdidi altında davaya konu senetleri protokol imzalayarak davalı tarafa verdiğini, davalı şirketin yaptığı işlemlerin hukuka yakırı olduğunu beyan ederek; vadesi 06/02/2016 tarihli olan senet ile 06/05/2017 vade tarihli olan senet arasında yer alanlar da dahil olmak üzere 16 adet ve 32.000,00-TL nin davalıdan mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile istirdatına ve vadesi gelmeyen toplam 32.685,00-TL bedelli 16 adet senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının yerinde olmadığını, haciz işlemleri için aynı adrese 24/11/2015 tarihinde gidilmiş olduğunu, haciz mahalinde yapılan evrak araştarma neticesinde borçlu şirketin eski ortağı ve şahsi dosya borçlusu …’ ın kardeşi …’ a ait evrakların bulunduğunu, davacı şirket yetkilisi …’ ın da borçlu şirketin eski ortakları ve aynı zamanda …’ ın kardeşleri olan … ve …’ ın da davacı şirket bünyesinde çalıştıklarını beyan ettiğini, mahalde bulunan ve … Bankası tarafından gönderilen muacceleyite ihtarnamesinde borçlu ve davacı şirket ortaklarının birbirlerine kefil olduklarını, şirketler arasında organik bağ olduğunu, borçluların muvazaalı şekilde haciz adresinde faaliyet gösterdiklerini, yapılan haciz işleminde hukukin aykırılık olmadığını, senedin haciz baskısı altındaalınmadığını, haciz tutanağı ile protokolün haklılıklarını gösterdiğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davacının Davasının KABULÜ İle 64.685,00TL nin 32.000,00TL sine dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile 2.000,00TL sine 02/06/2017, 2.000,00TL sine 03/07/2017, 2.000,00TL sine 02/08/2017, 2.000,00TL sine 05/09/2017, 2.000,00TL sine 02/10/2017, 2.000,00TL sine 01/11/2017, 2.000,00TL sine 08/12/2017, 2.000,00TL sine 24/12/2017, 2.000,00TL sine 26/02/2018, 2.000,00TL sine 26/02/2018, 2.000,00TL sine 03/04/2018, 2.000,00TL sine 02/05/2018, 2.000,00TL sine 28/05/2018, 2.000,0TL sine 06/072018, 2.000,00TL sine 06/08/2018, 2.685,00TL sine 05/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin iradesi sakatlanarak haciz ve cebri icra tehdidi altında protokolü imzaladığı, gerçekte borçlu ile arasında hiçbir bağın bulunmadığını, davalı şirketin alacağını tahsil etmek maksadıyla dava dışı borçlular hakkında istanbul … icra müdürlüğünün … e. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlular …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve …’ın mallarının haczi için, adresine gidildiğini, adreste … isimli şahıs hazır bulunmuş, adresin davacı … san. ve tic. ltd. şti.’ ne ait olduğunu ve borçlularla alakasının bulunmadığını oysaki haciz işlemleri için aynı adrese 24.11.2015 tarihinde de gidilmiş olup, haciz işlemi sırasında mahalde yapılan evrak araştırması neticesinde borçlu şirketin eski ortağı ve şahsi dosya borçlusu …’ın kardeşi …’ a ait evraklar bulunduğunu, üstelik davacı şirket yetkilisi … da; borçlu şirketin eski ortakları ve aynı zamanda …’ ın kardeşleri olan … ile …’ ın da davacı şirket bünyesinde çalıştıklarını beyan ettiklerini, ayrıca mahalde bulunan ve … bankası tarafından gönderilen muacceliyet ihtarnamesinden de borçlu ve davacı şirket ortaklarının birbirlerine kefil oldukları görüldüğünü, somut olayda da bu hükümler çerçevesinde borçluyla alakalı olduğu tespit edilen adrese haciz işlemleri için gidildiğini, haciz tutanaklarından görüleceği üzere mahalde yapılan evrak araştırması neticesinde borçlu şirketin eski ortağı ve şahsi dosya borçlusu …’ ın kardeşi …’ a ait evraklar bulunduğunu, şirket yetkilisi borçlu şirketin eski ortakları ve aynı zamanda …’ ın kardeşleri olan … ile …’ ın da davacı şirket bünyesinde çalıştıklarını, ayrıca mahalde bulunan ve … bankası tarafından gönderilen muacceliyet ihtarnamesinden de borçlu ve davacı şirket ortaklarının birbirlerine kefil oldukları görüldüğü, borçlu şirket ile hiçbir bağ bulunmadığını, dava dışı … san.ve tic. ltd.şti. tarafından istanbul 4. icra hukuk mahkemesi’nin 2016/30 e. sayılı dosyası ile ikame edilen istihkak davasında, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, istihkak iddia eden dava dışı …ltd.şti., dava konusu mahcuzları, alacaklısı oldukları icra takibinden sonra ve haciz tarihinden önce borçlulardan satın alındığı, borçlular hakkında icra takibi 03.10.2012 tarihinde başlatılmış olup borçlular tarafından mahcuzlar 2015 yılında istihkak iddia edene satıldığını, borcun doğumundan sonra yapılan bu satış dahi, borçlu şirket ve davacı ile istihkak iddia eden şirketin muvazaalı işlemlerle alacaklı müvekkil şirketten mal kaçırdıklarını gösterdiğini, dava, davacının keşide ederek müvekkile verdiği bonodan kaynaklandığını, her şeyden önce dava konusu belge bono olup mücerret borç ikrarını içerdiğini, bonoyu düzenleyen keşideci, bizzat ödemeyi de taahhüt ettiğini, herhangi bir imza itirazı olmadığı ve bononun bizzat davacı tarafından düzenlendiği icra memurunca da doğrulanan, davacının mahcuz eşyaların borçluya ait olduğuna ilişkin haciz tutanağındaki beyanı varken davanın reddi yerine, tanıkların soyut sözleri dayanak yapılarak bundan dönülmesi ve sonuçta istihkak iddiasının kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirtiğini, 5. haciz tutanağı ile protokol haklılığını gösterdiğini, haciz tutanağı ve protokol, haciz baskısı olmadığını ve borçlu ile davacı arasında organik bağ bulunduğunu gösterdiğini, davacının delil olarak dayandığı bu belgeler aslında davacının haksızlığını ortaya koyduğunu, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı taraf istinaf dilekçesinde; şirket mahallinde …’ a ait evraklar bulunduğunu, şirketlerin muvaazalı olduğunu, bonoların haciz tehdidi altında alınmadığını, mahalde … Bankasına ait bir muacceliyet ihtarının bulunduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını talep ettiğini, davalının alacağına konu takipte borçlu … olduğunu, evrak bulunması ilgili takip yönünden alacaklıya bir haciz hakkı bahşetmeyeceğini, davalı tarafından bu hususun ileri sürülmesi işin ne kadar gayri ciddi ve hukuka aykırı olarak yapıldığını, müvekkil haciz mahalli olan dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ de uzun yıllardır üst düzey yönetici olarak çalıştığını, davalı aslında tüm bu sonuçları öngörebilecek bilgiye sahip olmasına rağmen sırf alacak tahsilatını sağlamak amacıyla hukuka aykırı şekilde haciz gerçekleştiğini, borçlu olmayan müvekkile ve müvekkilin çalıştığı şirkete karşı haksız haciz baskısı uygulamış ve iş bu davanın açılmasına sebebiyet veren olayları gerçekleştirdiğini, bu tutum ve davranış hiç bir şekilde kabul edilemeyeceğini, İcra İflas Kanunu’ nda muvazaa, mal kaçırma, 3. Şahsın sorumluluğu ilkeleri çok net bir şekilde belirtildiğini, kanunun kötüniyetli mal kaçırma ve muvazaa durumlarında sağladığı istisna niteliğindeki hakları kötüye kullanmak suretiyle işlem tesis eden davalıların bu işlemlerinin korunması mümkün olmadığını, dava dışı …’ a yapılan bu haksız hacizler karşısında şirket sahibi derhal bu durumun sonlandırılmasını müvekkilden talep ettiği, kendisiyle hiç bir ilgisi bulunmayan bir borç kapsamında şirkete hacze gelinmesini haliyle kabul etmediğini, yapılan haksız haciz …’ un da ticari itibarını zedeleyeceğini müvekkil uzun süredir çalıştığı şirketi korumak için davaya konu senetleri haciz baskısı nedeniyle imzalamak ve ödemek zorunda kaldığını, davalı ilgili muacceliyet ihtarında her iki şirket ortağının birbirine kefil olduğunu ileri sürdüğünü, İlgili ihtar … ve … ‘ ın adının yer aldığı alacağın ise … adına açılan ipotekli bireysel finansman kredisinden kaynaklandığını, bir kimsenin başka birine bir sözleşmede kefil olması onun diğer tüm borçlarından da sorumlu olacağına anlamına gelmeyeceğini, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Davacı 06/02/2016 – 06/05/2017 tarihleri arasında vade tarihli olan 16 adet senet nedeniyle ödenen 32.000,00-TL nin istirdadı ile vadesi gelmeyen toplam 32.685,00-TL bedelli 16 adet senetten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Yargılama sırasında menfi tespit talep edilen 16 adet bono bedeli de ödendiğinden dava 32 adet dava konusu tüm bonolar yönünden istirdat istemine dönüşmüştür. İstanbul …. İcra müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında, alacaklı … faktoring şirketi tarafından, borçlular … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve … aleyihine takip başlatıldığı, … San. Ve Tic. Ltd. Şti’ nin adresinde 07.12.2015 tarihinde haciz işlemi yapıldığı, tekrar aynı adrese 04.01.2016 tarihinde muhafaza işlemi için gidildiği , … tarafından borcun 32 ay taksitle ödenmesi konusunda her taksite ilişkin bono düzenlenerek verildiği görülmektedir. İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/30 Esas-2017/526 Karar sayılı kararı ile, davacı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’ nin borçlu …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.nin borcundan dolayı haczedilen mallar yönünden istihkak iddiasında haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar istinaf denetiminden geçerek 22.11.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Bir kambiyo senedi düzenlendiği zaman lehtar ile keşideci arasında kural olarak bir temel ilişki ve kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur ve temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir.Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır. Bu davalarda, kural olarak, davacının iddiası çoğu kez tüm senet ilgililerine karşı öne sürülebilen mutlak def’ilere dayanmaktadır. İrade açıklaması, bir hukuki işlemin temel kurucu unsurudur. Bu nedenle hukuki işlemin geçerli ve amacına uygun bir hukuki sonuç doğurabilmesi için o hukuki işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukuki sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. Ancak çeşitli nedenlerle kişinin işlem iradesi oluşum ya da açıklama aşamasında sakatlanabilir. Bu sakatlık, iradenin özgür bir biçimde oluşmadığını veya gerçek iradeye uygun şekilde açıklanmadığını gösterir. Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir ( Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22. b., Ankara 2017, s. 392 ).Tüm hukuki işlemlerde olduğu gibi kambiyo ilişkisinin hukuken geçerli olarak doğduğunu kabul etmek için tarafların karşılıklı iradeleri ile meydana gelmiş olması şarttır. Senedin haciz tehdidi altında düzenlendiği defi borçlanma iradesinin sakatlandığına ilişkin olup herkese karşı ileri sürülebilen, mutlak nitelikte bir hükümsüzlük defidir. Dosya kapsamına göre, davacının dava dışı borçlular …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve … aleyihine başlatılan takipte borçlu sıfatının bulunmadığı, 3. Kişi konumunda olan davacının çalıştığı şirketet haciz işlemi yapılması sonrası hacizli malların mahafaza altına alınması için tekrar gidilmesi üzerine 04.01.2016 tarihli protokol düzenlenerek dava konusu 32 adet bonoyu verdiği, haciz tutanağında davacının “bu borcun çalıştığım şirketle ilgisi yoktur, ben burada çalışan bir personelim , muhafaza yapılmaması için abime ait borca kefil oldum, 3. Şahıs olarak görülen … şirketi mağdur edilmesin, muhafaza yapılmasın diye üstleniyorum ” beyanında bulunduğu ve bu haliyle bonoların düzenlenip verilmesinin çalıştığı şirkette haciz tehdidi altında verildiğinin resmi belge olan haciz tutanağı ile sabit olduğu, yine düzenlenen protokolün 3. maddesindeki ” iş bu dosya borcu protokolde belirtilen şekilde ödendiği sürece 3. Şahıs olan … şirketine muhafaza ve icra takibi için gelinmeyecektir” şeklindeki bono bedelleri ödendiği müddetçe dava dışı işveren şirketine muhafaza haczi yapılmayacağı ve icra takibi nedeniyle gelinmeyeceği hükmünün de bonoların bu şirketi icra takibi dışında tutmak amacıyla ve şirkete hacze gelinmesi nedeniyle verildiğini teyit eder nitelikte olduğu, borç ilişkisinin dışında olup davacının işvereni olan şirkette bu şekilde haciz ve muhafaza işlemlerine girişilmesi nedeniyle davacının işverenine karşı zor durumda kaldığı açık olup, bu şekilde oluşan baskı altında verilen bonoların keşidecinin serbest iradesine dayalı düzenlenmediği, her ne kadar kambiyo senetleri mücerret borç ikrarına havi ise de, kambiyo hukuku gereğince kambiyo senedinin düzenlendiği süreçte iradenin sakatlanmış olması senedin hükümsüzlüğü sonucunu doğuran ve senet ilgililerine karşı öne sürülebilen mutlak def’i niteliğindedir. Davacının düzenlediği bonoların irade fesadına dayalı olarak hükümsüz olduğu, bedellerinin davacı tarafça ödendiği bu nedenle istirdat talebinin kabulü gerektiği soncuna ulaşılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesince toplanıp değerlendirilen deliller ile kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre, kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2019 tarih ve 2018/292 E. 2019/1004 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.418,63-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.136,06-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.282,57-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023