Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1868 E. 2023/1403 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO 2020/1868
KARAR NO: 2023/1403
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2018/77 E. – 2019/1261 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ 23/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yaş sebze ve meyve alım satım işi ile iştigal eden bir esnaf olduğunu, yapmış olduğu bir ticari işe karşılık olarak dava dışı …San.ve Tic.Ltd.Şti. tarafından keşide edilerek kendisine verilen keşide yeri Ankara olan,… IBAN numaralı, … çek numaralı,28.12.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli … Bankası Sincan Organize Sanayi Şubesi’ne ait çeki aldığını, gerçek sahipleri davalı … olan fakat ticaret sicil kayıtlarında … ve ve … olarak görünen … San.ve Tic.Ltd.Şti. adlı şirketin %50 hissesinin devri için davalı ile anlaşılması üzerine davaya konu çekin de aralarında olduğu 8 adet çek davalı tarafa verildiğini, 15.03.2017 karar tarihli tutanakla …San.ve Tic.Ltd.Şti.hisselerinin %50 si müvekkili …’a devredildiğini ve bu durumun 17.04.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, 8 adet çekten 4 adedinin müvekkiline iade edildiğini ancak bedeli ödenmesine rağmen dava konusu çekin de aralarında bulunduğu 4 adet çekin iade edilmediğini belirterek davaya konu çekin iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından ispat yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektiğini, yani açacağı menfi tespit davasında bu iddiasını yazılı delil ile ispat ile mükellef olduğunu, çek ve senedin aralarında bulunduğu kambiyo senetleri “soyut borç ikrarını içeren senet” niteliğinde olduğunu, kötüniyetli davacının davasına dayanak olarak hukuki geçerli hiçbir delil sunmadığını, bu nedenle açılmış olan davanın mesnetten yoksun ve kötü niyetle açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”…Davacı taraf dava dilekçesindeki anlatımlarına göre davanın hukuksal temelini çekin ödendiği ve müvekkile iade edilmesi gerektiği noktasına dayandırmaktadır. Bir başka söyleyişle hukuki işlem söz konusudur. Hukuki işlemlerin ispatında ise HMK’nın 200. maddesi emredici hüküm niteliğindedir. Şayet, hukuki eylem iddiası ile (örneğin, hata, hile, ikrah, gabin gibi) eldeki davayı açmış olsaydı bu durumda ceza yargılamasının maddi vakıaları araştırma ve tespit yönünde geniş yetkili olması nedeniyle beklenmesi gerekirdi. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere davacı hukuksal sebebini hukuki işlemlere dayandırmaktadır. Bu nedenle ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığı gibi, hukuki işlemler yönünden özellikle temel ilişkiye dayalı çeklerin iadesi ödeme ve bedelsizlik gibi iddialar yönünden ceza yargılamasının sonucu HMK’nın 200. maddesine etki edemeyeceğinden bu yöndeki itiraz ve talepler yerinde görülmemiştir. Yani, davacının taraf illetten soyut kambiyo senedi vasfındaki çeke karşı ödeme iddiasını her durumda yazılı belge ile ispat etmesi zorunludur. Senede karşı senetle ispat kuralı (özellikle hukuki işlemler yönünden) savcılık şikayeti yoluyla bertaraf edilemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/2082 Esas, 2014/10459 Karar sayılı, 26/06/2014 tarihli kararı)Diğer yandan davacı vekili telefon görüşme kayıtlarını USB bellek ile mahkememize sunarak davalının dava konusu çeke ilişkin borcun ödendiğini ikrar ettiğini ileri sürmüştür. Ancak davacının sunduğu ses kayıtları davalıdan habersiz olarak kaydedilmesi nedeniyle hukuka aykırı delil niteliğinde olup, hükme esas alınamayacağından buna ilişkin talepler de yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2019/7199 Esas, 2011/337 Karar sayılı, 19/01/2011 tarihli emsal içtihadı) Sonuç olarak, davacı davasını yazılı delil ile ispatlayamadığından, yemin delilinden de vazgeçtiğinden aşağıdaki şekilde davanın reddi gerekmiştir. Mahkememizce verilen 23/03/2018 tarihli ara karar ile İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca Beypazarı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak teşkil eden takip konusu çek nedeniyle vezneye yatan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmiş ise de, bu kararın infaz ettirildiği ve uygulandığı dosya kapsamından anlaşılamadığından İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmemiştir.” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı ve müvekkili arasında yapılan anlaşma gereğince ortaklığın iptal edilmesi üzerine varılan mutabakat gereği davalıya verilen 8 adet çekten 4 adedinin müvekkiline gerçekte sahibinin davalı olduğu şirket yetkilisi … tarafından iade edildiğini, kalan 4 adet çekten 14.09.2017 tarihli çeke istinaden ödeme yapıldığını ve dekontun dosyaya sunulduğunu, 2 adedi keşidecisi …San. ve Tic.Ltd.Şti , Lehtarı … , keşide yeri Ankara, … çek numaralı 26.10.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli çek ve Keşidecisi … San. ve Tic.Ltd.Şti , Lehtarı … , keşide yeri Ankara , … çek numaralı 16.11.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli çeklerin ise müvekkili tarafından ödendiğini, Dava konusu Keşidecisi …San. ve Tic.Ltd.Şti , Lehtarı … , keşide yeri Ankara, … çek numaralı 28.12.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından kötü niyetli olarak icra takibine maruz kalması neticesinde Beypazarı İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasına tüm dosya borcunun icra dairesine depo edildiğini, ve 23.03.2018 tarihli ara kararı gereğince %15 teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine hükmedildiğini, Davasında haklı olan müvekkilinin öncelikle icra dosyası veznesine parayı depo ettiğini ve ara karar gereğince de 26.03.2018 tarihinde de teminatı yatırdığını, müvekkilinin ne kadar iyi niyetli olarak hareket ettiğini bu yapmış olduğu ödemeler ile açıkça ortaya koyduğunu,Davalı ile ortaklık ilişkisinin bozulması sonucu iade edilmesi gereken çekleri iade etmeyen ve tamamen kötü niyetli olarak hareket eden davalının haksız olarak elinde bulundurduğu çeklere karşılık olarak İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/212 E sayılı davaya konu çeklerle mahsup yapılması konusunda anlaşıldığını, yani davalının elinde bulundurduğu Keşidecisi … San. ve Tic.Ltd.Şti , Lehtarı … , keşide yeri Ankara , … çek numaralı 26.10.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli çek ve Keşidecisi … San. ve Tic.Ltd.Şti , Lehtarı … , keşide yeri Ankara , … çek numaralı 16.11.2017 vade tarihli 85.000,00 TL bedelli çekleri iade edeceğini ve dava konusu olan çek bedelleri düşüldükten sonra kalan 35.000,00 TL’nin ise müvekkiline geri ödeneceğini, bunun karşılığında müvekkilinin tamamen iyi niyetli olarak ve güvene dayalı 26.10.2017 tarihli 85.000,00 TL bedelli ve 16.11.2017 tarihli 85.000,00 TL bedelli çek karşılığında 170.000,00 TL ödeme yaptığını, mahsup yapılması gereken 135.658,00 TL düşüldükten sonra müvekkilinin fazla ödemiş olduğu miktarın davalı tarafından iade edilmesi gerekirken herhangi bir iade söz konusu olmadığını,Dava konusu çekin de aralarında bulunduğu çeklerin müvekkiline iadesi hususunda davalı tarafla mutabık kalındığı hususunun davalı ile yapılmış telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalarla da sabit olduğunu, davalı çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını ve çekleri iade edeceğini bir çok kez dile getirdiğini, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 15.02.2016 tarihli 2015/14813 E – 2016/2351 K sayılı kararında facebook gibi sosyal medya araçları üzerinde yapılan yazışmalarda bile alacaklı olduğunun kabulüne karar verilirken, sadece kişinin kendisinin kullandığı telefonlarla yapılan yazışmalarında ikrar niteliğine haiz olacağını ve hukuki delil olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kaldı ki bu ses kayıtlarının savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında bilirkişi tarafından çözümlendiğini ve tüm bu hususların davalı tarafından ikrar edildiğini, bu nedenle yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Davalı hakkında yapmış oldukları şikayetin soruşturma aşamasında olup bedelsiz kalan senedi kullanmak suçundan dolayı soruşturma devam ettiğini, savcılık tarafından iddianame düzenlenmiş olup suç yeri tespit edilemediğinden dolayı soruşturma bürosuna iade kararı verildiğini, bu kararda dahi suçun unsurlarının oluştuğunun kabul edildiğini, ceza davasında yapılacak yargılama sonucunda suç vasfı kabul edilir ise zaten menfi tespit davamızdaki haklılığının ortaya çıkacağını, bu nedenle yerel mahkemenin bekletici mesele yapılmaması şeklinde hüküm tesis etmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senetlerinden olan çek nedeniyle açılmış menfi tespit davası olup, davacı taraf çekin ödenmiş olması nedeniyle bedelsizlik iddiasında bulunmuş, elindeki ses kayıtlarını delil olarak dosyaya sunmuştur. Menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Ancak takibe konu çek kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerrettir. Bu durumda çekten dolayı borçlu bulunmadığı ispat yükümlüğü davacıya aittir. Davacı borçlu bulunmadığını ancak usulüne uygun yazılı delil ile ispatlayabilir. Bu durum dikkate alındığında, ses kaydının ödeme def’i bakımından kesin delil olarak kabul edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş, ayrıca davacı vekili, bu hususta yemin deliline dayanmayacaklarını da Mahkemeye beyan etmiştir.Diğer yandan bağlantılı ceza soruşturmasında, Beypazarı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/2512 soruşturma, 2022/1930 karar sayılı kararıyla takipsizlik kararı verildiği, itiraz üzerine, itirazın reddi kararı verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmakla, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiği yöndeki istinaf başvuru sebebi de yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarih ve 2018/77 E., 2019/1261 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/11/2023