Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1864 E. 2022/1081 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1864
KARAR NO: 2022/1081
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2016/1119 E. 2019/764 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı tarafından aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas numarası ile tamamen kötü niyetli ve haksız şekilde yapılan icra takibi nedeniyle ödeme yapmak zorunda kaldığını, söz konusu borç çeklerden kaynaklı olup Diyarbakır 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/487 esas sayılı dosyası ile davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası açtığını, işbu dava ile davacı kooperatifin çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti yapıldığını, davacının çekleri … Mimarlık’a verdiğini, ancak sözleşme gereği, alması gereken malları almadığını, bu durumu ihtarla …’ye bildirdiğini, …’nin malları teslim etmediği gibi çekleri de kendisine getirmediğini belirterek borçlu olmadığının tespiti talep ettiğini, mahkemenin de bu doğrultuda karar vererek davacının borçlu olmadığının tespitini yaptığını, davalının söz konusu çeklerin … Mimarlık Mühendisliğin elinden karşılığı ödenmeden çıktığını bilerek kötü niyetli olarak temlik aldığını, çekleri sadece kırdırmak amaçlı temlik aldığını ve … Mimarlık ile arasında herhangi bir ticari ilişki gerçekleşmediğini, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2003/11608 esas, 2004/8248 karar sayılı ilamından anlaşılacağı üzere davalı ile … Mimarlık arasında davacıyı zarara uğratmak amacıyla çeklerin temlik edilmiş olup kötü niyetli yapılan bu işlemden kaynaklı işi niyetli 3.kişi olduğunu iddia eden …’ın iddiasının yersiz olduğu ve yapılan temliğin geçersiz olduğunu, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2012/17233 esas, 2013/5531 karar, 01/04/2013 tarihli kararında da açıkça belirtildiği üzere teslim edilmeyen çekin bedelsiz kalmasından dolayı davacıya bir borç yüklenemeyeceğini, dava konusu çek tacir çeki olduğu için, alacaklının basiretli bir tacir gibi davranıp davranmadığını, buna ilişkin araştırma yapıp yapmadığını ispatlamakla mükellef olduğunu, basiretli bir tacirin alacağın temliki hükmünde olan çekin cirosu esnasında asıl borçluya ulaşarak o borcun kaynağı faturaları görmesi ve çekle ilgili herhangi bir sorun olup olmadığını sorması gerektiğini, kaldı ki davalının menfi tespit davası kesinleştikten sonra çekleri bankaya ibraz ettiğini, davalının çeklerin bedelsiz kaldığını bilmek zorunda olduğunu, mahkeme kararından haberdar olmamanın iyi niyet iddiası olamayacağı gibi bir ödeme aracı olan çeklerin bu araştırma yapılmadan alınmayacağının açık olduğunu, bu nedenlerle davalıya ödenen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL’nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davacının tüm borcu ödemediğini, icra dosyasından 25.000 TL tahsil edilmiş olup bu tutardan tasil ve cezaevi harçları kesintileri sonrası kalan bakiye tutarın davalı şirkete aktarıldığını, dolayısı ile borç her ne kadar tamamen ödenmemiş ise de davacının davasını tahsil edilen tutura yükseltmesi ve eksik harcı ikmal etmesi gerektiğini, davalı ile dava dışı … Mimarlık-… arasında 02/01/2014 tarihli genel faktoring sözleşmesi mevcut olup işbu sözleşme çerçevesinde dava konusu çekin 22/04/2015 tarihli alacak bildirim formu ve çek senet tevdi bordrosuna istinaden ciro yoluyla davalı şirkete intikal ettiğini, yine davalı şirketin söz konusu faktoring işlemi karşılığında dava dışı faktoring müşterisi … Mimarlık-…’e 22/04/2015 tarihli para çıkış dekontuyla söz konusu işlem tutarını ödediğini, dolayısı ile davalı şirketin 6361 Sayılı Kanuna uygun olarak alacağı tevsik eden belgelere binaen usulüne uygun olarak faktoring işlemi yaptığını, faktoring şirketleri hakkında mevzuatta yapılan değişiklik sonrasında, taraflar arasındaki defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülme imkanının ortadan kaldırıldığını, davacı tarafından mahkeme dosyasına sunulan Yargıtay kararlarının ve temlik hakkındaki görüşlerinin geçerliliğinin 13/12/2012 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile birlikte son bulduğunu, davacının kesinleştiğini belirttiği Diyarbakır 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/487 esas sayılı dosyasının danışıklı olarak açıldığını ve dosya davalısının dilekçe vermek suretiyle ve sonrasında beyanını ilk duruşmada tekrarlayarak davayı kabul etmesi neticesinde 4 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanna çekişmesiz olarak sona erdirilen bir dava olduğunu, davalının tarafı olmadığı işbu davanın tarafları dışındaki kimselerle ilgili herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağını, ayrıca söz konusu davaya ilişkin dava dilekçesi incelendiğinde 31/12/2014 ve 24/04/2015 tarihli sözleşmelere ilişkin 385.000 TL tutarında çek verdiğini, bu çeklere ilişkin hiçbir hizmet almadığını iddia ederek 03/06/2015 tarihinde ihtarname keşide ederek akabinde dava açtığının anlaşıldığını, davacının ilk sözleşmeden 6 ay sonra ihtarname çekmesinin yine ilk sözleşme yapıldıktan ve bu sözleşme ile birlikte bir kısım çek verildikten sonra işe başlanmamasına rağmen 24/04/2015 tarihinde yeni sözleşme yapılarak yeni çekler verilmesinin ve tüm bu çek tutarlarının tamamen karşılıksız kalmasının yani iş yapılmamasına rağmen bu çekleri dağıtmasının hayatın olağan akışına tamamen aykırı ve gerçek dışı olduğunu, ayrıca davacının davalı şirket uhdesinde bulunan ve icra takibine konu edilen çeki de hangi sözleşmeye istinaden verdiğini açıklamaksızın eldeki davayı açmış olup öncelikle dava konusu çekin veriliş nedenini somutlaştırması gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle eksik harcın ikmaline, davanın reddi ile kötü niyetli davacının İİK.md.72/4 uyarınca %20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda her ne kadar davacı davaya konu çekin iradesi dışında elinden çıktığı, davalının usulüne ve kanuna aykırı bir şekilde kötü niyetli olarak çekleri devraldığı ve takibe koyduğu iddiasıyla davayı açmış ise de yukarıda izahı yapılan faktoring mevzuatı ve yine bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere faturanın faktoring işlemi için davalı firmaya temlik edildiği ve dava konusu çekin ödeme araçları tevdi bordrosu ve alacak bildirim formu ile davalı firmaya düzgün ciro silsilesi ile faktoring işlemi yapılmak üzere teslim edildiği dikkate alındığında fatura ile tevsik edilen alacakları temlik alan davalının mal teslimi ve fatura içerikleri yönünden başkaca bir araştırma yapma sorumluluğunun bulunmadığı, davaya konu çeki kötü niyetli olarak teslim aldığının kabulünü gerektirir bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından davacının sübut bulmayan davasının reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin, davalı tarafından aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü …. Esas numarası ile tamamen kötü niyetli ve haksız şekilde yapılan icra takibi nedeniyle ödeme yapmak zorunda kaldığını, söz konusu borcun, çeklerden kaynaklı olup mahkeme tarafından borçlu olmadığının tespiti yapılmasına rağmen, müvekkilinin söz konusu çeklerden dolayı davalıya icra kanalıyla borcu ödemek zorunda bırakıldığını, çünkü davalının, ihtiyati haciz kararı alarak müvekkilinin banka hesaplarından tahsilat yapıp, dosyayı kötü niyetli olarak tahsil ederek müvekkilini zor durumda bıraktığını, bu sebeple davalının haksız yere icra yoluyla müvekkilimden almış olduğu bu bedelin taraflarına iadesi gerektiğini, 2-Müvekkilinin, söz konusu çekten kaynaklı borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasını Diyarbakır’da açtığını ve Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/487 Esas sayılı dosyası ile müvekkili kooperatifin, çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti yapıldığını, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin, çekleri … Mim.’a verdiğini, ancak sözleşme gereği, alması gereken malları almadığını, bu durumu ihtarla …’ye bildirdiğini, …’nin malları teslim etmediği gibi çekleri de kendisine getirmediğini, bu sebeple o çeklerden kaynaklı borçlu olmadığını, bu durumların tespitini talep ettiğini, Mahkemeninde bu konuda karar vererek müvekkilin borçlu olmadığının tespitini yaptığını, 3-Gerekçeli kararda her ne kadar müvekkili ve davalı arasında bir fatura ilişkisi bulunduğuna değinilse de, belirtilenin aksine 85.000 TL’lik faturanın müvekkili … Yapı Firması adına düzenlenmediğini, söz konusu fatura ın … Mimarlık-… şahıs firması tarafından düzenlendiğini, müvekkili şirket ile faturayı düzenleyen şirket arasında faturaya dayandırılacak her hangi bir ticari ilişki bulunmadığını, bu durumun müvekkili şirketin defter kayıtları incelenmiş olsa idi anlaşılabilecekken, bilirkişinin, müvekkili şirketin ticari kayıtlarını incelemediğini, buna bağlı olarak gerçekleri raporuna yansıtamadığını, hal böyleyken düzenlenen faturanın müvekkili şirket adına düzenlendiği iddiasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 4-İcra takibine konu dosyada alacaklı konumunda bulunan davalının, söz konusu çeklerin … Mimarlık Mühendisliğin elinden karşılığı ödenmeden çıktığını bilerek kötü niyetli olarak temlik aldığını, davalının, çeklerin iadesine ilişkin ihtarname çekildiğini, çeklerin karşılığının ödenmediğini bildiği halde, … Mimarlık’tan fatura istemeden, çekte 3. Kişi korunur mantığıyla kötü niyetli davrandığını, çekleri sadece kırdırmak amaçlı temlik aldığını, ve … Mimarlık ile arasında herhangi bir ticari ilişki gerçekleşmediğini, gerek davalının, gerekse de … Mimarlık’ın ticari kayıtları incelendiğinde haklılıklarının anlaşılacağını, 5-Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinde ve 22/2.maddesinde düzenlendiğini,19. madde ile; “Bu Yönetmelik hükümlerine göre kendilerine faaliyet izni verilen şirketlerin, müşterileri ile yapacakları işlemler için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunludur.” şeklinde düzenleme yapılarak yazılı sözleşme yapma zorunluluğu getirildiğini, 22. maddenin 2. fıkrasında ise; “Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler” hükmüne yer verildiğini, Madde 22’de kastedilenin fatura veya benzeri belge çek, senet vb. Kambiyo senetlerinin oluşmasında ki asıl ticari ilişkiye dayanan fatura veya benzeri belgeler olduğunu, ancak olayımızda ki en mühim detay da bu konuda vuku bulduğunu, iddialarından ve sunduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere müvekkili ile … arasında düzenlenen herhangi bir fatura bulunmadığını, iddia edilen faturanın, gerçeği yansıtmamakla birlikte, varolduğu söylenen belgelerde de gözükmediğini, kaldırılan 1994 tarihli yönetmeliğin 8/d maddesinde de bu maddeye paralel bir düzenleme bulunduğunu, 6-Kanun ve Yönetmelikte açıkça, faktoring şirketlerinin kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal satışından veya hizmet arzından doğmayan alacakları devralamayacakları düzenlenerek, kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesinin ortadan kaldırıldığını, aynı zamanda senet borçlusunun, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebildiğini ki, olayda gerçekleşen durumun, tamamen müvekkilinin bu şahsi defi haklarını kullanmasından ibaret olduğunu belirterek, yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı, yerel mahkeme tarafından verilen “davanın reddi” kararının ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasını, kurulacak hükümde davanın kabulünü, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, Daire aksi kanaatte ise, dosyanın eksik hususların giderilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, davacının çekleri dava dışı … Mimarlık’a verdiğini, ancak sözleşme gereği, alması gereken malları almadığını, bu durumu ihtarla …’ye bildirdiğini, …’nin malları teslim etmediği gibi çekleri de kendisine getirmediğini belirterek, Diyarbakır 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/487 esas sayılı dosyası ile … aleyhine davacı kooperatifin çekten kaynaklı borçlu olmadığının tespiti davası açtığını, mahkemenin de bu doğrultuda karar vererek davacının borçlu olmadığının tespitini yaptığını, davalı faktoring şirketinin çekin bedelsiz olduğunu bile bile dava dışı lehtardan olan …’den devraldığını, alacağın faturayla tevsik edilmediğini, dava dışı şirketle aralarında ticari ilişki bulunmadığını, dayanak faturanın kendileri tarafından düzenlenmediğini, kendi ticari defterleri incelenmediği için raporun hatalı düzenleniğini ve mahkemece bu nedenle hatalı karar verildiğini, bu nedenle dava konusu çekten dolayı borlu olmadıklarının tespitinr karar verilmesini talep etmiş, davalı faktoring vekili, çeki dava dışı şirketten mevzuata ve ciro silsilesine uygun şekilde devraldığını, kötü niyetli olmadığını, Diyarbakır 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/487 esas sayılı dosyasında kendisinin taraf olmadığını, kararın kendisi yönünden bağlayıcı olmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili yukarıdaki sebeplerle kararı istinaf etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu alınmış, 22.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda, … AŞ ile dava dışı … arasında 42.01.2014 tarihli Faktöring Sözleşmesi kapsamında, 22.04.2015 tarihli çek-senet tevdi bordrosuna uygun olarak mezkür çekin davalıya temlik edilmiş olduğu, aynı tarihte davalı Faktöring şirketinin dava dışı …’ye 22.050 TL tutarında … bank suretiyle ödeme yaptığı, davacı Kooperatif ile dava dışı … Mim. arasındaki ticari ilişkinin varlığına 17.04.2015 tarihli irsaliyeli faturanın mevcudiyetinin delalet ettiği, Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.11.2015 tarih 487/679 E. ve K.Sayılı kararında anılan çekler arasında, 22.04.2015 tarihli çek teslim formunda yer alan 30.09.2015 tarihli 25.000 TL bedelli çekin de bulunduğu, 16.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda ise, davaya konu çekin alacak bildirim formunda bildirilen ve alacağı gösteren 17.04.2015 tarihli 85.000,00 TL. bedelli faturadan kaynaklanan alacak için 6361 sayılı yasa kapsamında alındığı, firma kayıtlarına işlendiği, çeke dayalı alacağın 17.04.2015 tarihli 85.000,00 TL. bedelli faturada yer alan açıklamaya göre, hizmet satışı kaynaklı alacak olduğu, fatura ile tevsik edildiği tespitleri yapıldığı tespitleri yapıldığı, tespitlerin dosya kapsamına uygun olduğu görülmektedir. Dosya kapsamına göre, davacısı … Kooperatili davalı … Tic, Lid. Şti. olan Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/487 Esas nolu 2015/679 karar nolu 12.11.2015 karar tarihli kararı ile, davanın davacı tarafından davalıya verilen çekler nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, davacı tarafından açılan davanın kabul nedeni ile kabulüne karar verildiği, davaya konu … bank A.Ş Diyarbakır şubesi muhataplı 30.09.2015 keşide tarihli … çek nolu 25.000,00 TL. bedelli çek nedeni ile davacı şirketin … Tur, San. Ve Tic, Ltd, Şti. borçlu olmadığının tespitine kararı verildiği, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine hükmün, 05.01.2016 tarihinde kesinleştiği, buna göre davanın keşideci davacı ile dava dışı lehtar şirket arasında olduğu, lehtar şirketin çeki devrettiği diğer ciranta ile davalı faktorün davanın tarafı olmadıkları, Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/487 E, sayılı davanın 03,07.2015 tarihinde açılmış olup, davalı tarafın çeki dava açılmadan önce devraldığı, … dosyada bulunan çek fotokopisinden yapılan incelemeye göre, davacı … Kooperatifi tarafından … bank Diyarbakır … numaralı hesaptan İBAN numaralı Diyarbakır 30.09.2015 keşide yer ve tarihli 25.000,00 TL bedelle … Mimarlık Ltd. Şti. emrine düzenlendiği, … numaralı çekin sırasıyla … Mimarlık Mühendişlik … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti., …, … Faktoring A.Ş. cirolarını taşıdığı anlaşılmıştır. Yargıtay 11 HD.nin 2019/4107 Esas-2020/1903 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere somut uyuşmazlığın, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde değerlendirilip, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu’nun 9/2. maddesine göre; “faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulaca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz ve tahsilini üstlenemez,” hükmü düzenlenmiştir. Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, BDDK. Tarafından 04/02/2015 tarihli ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı ve Yönetmelik 11. maddeye göre yürürlük tarihi 01/01/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 8/1 maddesinde ise; “faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi ve diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir” düzenlemesine yer verilmiştir. 04.02.2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in İstihbarat Çalışması başlıklı 5 maddesinde ise; ” (1) Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması; a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi, b) İç kontrol sisteminin devralınan faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak ve Merkezi Fatura Kaydı Sisteminde bu faturaların mükerrer olmadığının kontrolü tamamlanmaksızın kullandırım yapılamayacak şekilde oluşturulması, c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veri tabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur,” hükmü düzenlenmiştir Kanun ve Yönetmelikte açıkça, faktoring şirketlerinin kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal satışından veya hizmet arzından doğmayan alacakları devralamayacakları düzenlenerek, kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesi ortadan kaldırılmıştır. Buna göre faktoring şirketleri, ancak bir mal satışından ya da hizmet arzından doğan alacağın ifası için verilen kambiyo senetlerini, ciro ve teslim yolu ile devralabilmektedirler. Burada kambiyo senedindeki hakkın devri için yapılan ciro ve teslim, alacağın devrinin hukukî sonuçlarını doğurmaktadır. Senet borçlusu, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebilmektedir. Fakat şahsî defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülebilmesi, işlemin taraflarının, kambiyo ilişkisinin sıralı tarafları olmasına bağlıdır. Buna göre, senette düzenleyen ya da keşideci, lehtar ile faktoring şirketi arasında faktoring sözleşmesinin bulunması ve senedin de ciro ve teslim yolu ile lehtardan faktoring şirketine geçmesi hâlinde, lehtar ile arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan şahsî defıleri, faktoring şirketine karşı ileri sürebilmektedir. Ciro ve teslim yoluyla devraldığı bir senedi, aradaki temel ilişki nedeniyle devreden borçlu, senedi kendisinden devralan ile faktoring şirketi arasında faktoring sözleşmesinin bulunması ve senedin, ciro ve teslim yoluyla kendisinden devralandan faktoring şirketine geçmesi hâlinde, temel ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri faktoring şirketine karşı ileri sürebilecektir. Somut olayda, çekin, lehtardan direkt faktoring şirketine değil, dava dışı …’e, ondanda davalı faktore ciro ve teslim edildiği, dava taraflarının kambiyo ilişkisinin sıralı tarafları olmadıkları, bu durumda davacının keşideci olarak şahsi defilerinin davalıya karşı dinlenmesinin olanaklı olmadığı görülmektedir. Öte yandan, dosya kapsamı belgeler ve davalı taraf kayıtları üzerinde yapılan incelemede, alacağa dayanak oluşturan 17.04.2015 tarihli … sıra numaralı KDV dahi 85.000,00 TL. bedelli bir adet faturanın, şahıs – firması olan … Mimarlık-… tarafından düzenlendiği, alacaklının … olduğu ancak, çekin … emrine değil, … Mimarlık Mühendislik İnşaat Dekorasyon Turizm Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. emrine düzenlendiği bu şirketin cirosu ile fatura alacaklısı …’e geçtiği, davaya konu çekin alacak bildirim formunda bildirilen ve alacağı gösteren 17.04.2015 tarihli 85.000,00 TL. bedelli faturadan kaynaklanan alacak için 6361 sayılı yasa kapsamında alındığı, firma kayıtlarına işlendiği, çeke dayalı alacağın 17.04.2015 tarihli 85.000,00 TL. bedelli faturada yer alan açıklamaya göre, hizmet satışı kaynaklı alacak olduğu, fatura ile tevsik edildiği, davalının çekin bedelsiz olduğunu bile bile kötü niyetli olarak aldığının kanıtlanamadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı görüldüğünden davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarih ve 2016/1119 E. 2019/764 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022