Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1862 E. 2023/1291 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1862
KARAR NO: 2023/1291
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI: 2014/114 E. – 2017/189 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tescil numaralı “…. TİC. LTD. ŞTİ. + Şekil” ibareli marka ile … tescil numaralı “… Tic. Ltd. Şti. + Şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin ise gerek faaliyette bulunduğu adreste üretip sattığı veya doğrudan alım satımına aracılık ettiği, alıp sattığı ürünlerinde ve gerekse de internet ortamında pazarlamak üzere “…” markasını kullandığını, oluşturduğu web sayfasında da “www…com.tr” alan adını kullandığını, davalının iltibasa yol açan ve art niyet barındıran aynı veya benzer ismi piyasada ve internet sitelerinde, reklam amaçlı olarak kullanması ve yine markanın ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanımı sebebiyle müvekkiline ait müşteri çevresinde algı hatası oluşmasına sebebiyet verdiğini, davalının bu eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkiline ait markaları ile davalının kullandığı marka arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkili tarafından davalıya keşide edilen Beyoğlu …Noterliği’nin 25.02.2014 tarih ve … sayılı ihtarnamesinde markayı kullanmamasının ihtar edilmesine rağmen davalı tarafından bu hususun yerine getirilmeyeceği ve ” …” ibaresinin ticari unvanı olduğu yönünde cevap verildiğini, bu sebeplerle davalı şirket unvanında yer alan “… ” ibaresinin ticaret sicil kaydından terkinine, davalı şirketin internet üzerinden taklit ürünlerin tanıtım ve pazarlamasını yaptığı ve müvekkilinin markasına fiili tecavüzün sağlandığı “www…com.tr” alan adının kullanılmasının men’ine, TTK’nun 55 ve 556 sayılı KHK’nin hükümleri uyarınca fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak şartıyla 10.000,00 TL belirsiz alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Bandırma Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafından davalı olarak gösterilen şirketin tasfiye halinde olduğunu, yine bu şirket adına … numaralı marka tescili bulunduğunu, tescil edilmiş olan bu marka ile ilgili olarak müvekkili şirketçe yapılan devir talebinin TPMK tarafından kabul edildiğini ve devir işleminin … İnşaat Taahhüt Sanayii ve Ticaret Ltd. Şti adına gerçekleştirildiğini, devir işleminin tüm hak ve yetkileri içerdiğini belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan deliller, marka tescil kayıtları, ticari sicil kayıtları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile, davalının, aralarında ortakları yönünden bağlantı olduğu anlaşılan dava dışı Tasfiye Halindeki … Ticaret Limitet Şirketi’ne ait olan ve dava açılmadan hemen önce 10/03/2014 tarihinde devraldığı 35. ve 39. sınıflarda tescilli … numaralı “…” markasını yine aynı şirkete ait www…com.tr isimli internet sitesinde, kullandığı, bu sitede kendi şirket faaliyetleri ve hizmetleriyle ilgili tanıtımlar yaptığı, davacı ve davalı markalarının farklı sınıflarda tescilli oldukları, davalının internet sitesindeki markasal kullanımının adına tescilli olan markaya ve ticaret sicilde kayıtlı şirket ana sözleşmesine uygun olduğu, davalının davacının markasına tecavüz teşkil teşkil edebilecek başkaca bir kullanımının tespit edilemediği, bu nedenle davacının marka hakkına tecavüzün gerçekleşmediği, davalının markayı kötü niyetli olarak devraldığı kabul edilse dahi, marka iptal edilene kadar kullanımının yasal olduğu, davalının asıl amacının tasfiyeye giren ve hakkında icra takibi yapılan dava dışı şirketin ticari faaliyetlerini yeni bir isim altında bu şirketin muvafakati ile devam ettirmek olduğu, ancak davacı şirketten daha sonra Ticaret Sicile kaydedilen davalı şirketin ticari unvanında, davalının ticari unvanının ve tescilli markasının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini kullanması nedeniyle davacının bu ibarenin ticari unvanından terkinini talep etmekte haklı olduğu, davalının tescilli ticari unvanını terkin edilinceye kadar kullanmasının ve ticari unvanına uygun internet alan adını kullanmasının da yasal kullanımlar olduğu, bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminat talep edemeyeceği anlaşılmakla,” davanın kısmen kabulüne, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, davalının kullanımında olan “www…com.tr” alan adının davalı tarafça kullanılmasının yasaklanmasına, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, kararın gazetede ilan edilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkile ait şirketin ticaret unvanının … İnşaat Taahhüt Ltd Şti olduğunu, hal böyleyken bulunmayan … ibaresinin kaldırılması yönündeki kararın hatalı olduğunu, müvekkilin şirket unvanında … bulunması nedeniyle bu doğrultuda gerekli başvurular yapılarak internet alan adının müvekkil şirkete verildiğini, her iki şirketin iştigal alanlarının farklı olduğunu, şirket logolarının farklı ve birbiriyle alakasız olduğunu, herhangi bir karışıklık yaşanmasının mümkün olmadığını tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının unvanında bulunan … ibaresi ile müvekkile ait … ibareli marka arasında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı yönündeki istinaf taleplerinin isabetsiz olduğunu, tüketici nezdinde bu markaların ve ürünlerin aynı kişiye ait olduğunu sanmaları veya bu malları üreten işletmeler arasında idari ve ekonomik bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmalarının iltibas tehlikesi oluşturduğunu, davalının internet alan adlarının koruma altında bulunan müseccel markaya tecavüz oluşturduğunu, davalının, markayı iltibasa neden olacak şekilde kullanmasının TTK m. 55 hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, davacı şirketin ticaret unvanını 03.12.1980 tarihinde tescil ve 11.12.1980 tarihinde ilan ettirdiğini, davalı şirketin ise 13.06.2011 tarihinde tescil ettirdiğini, tüm bu nedenlerle davalının taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu, davacıya ait … tescil numaralı “… MALZ. TİC. LTD. ŞTİ. + Şekil” ibareli marka ile … tescil numaralı “… Tic. Ltd. Şti. + Şekil” ibareli markaların davalı tarafından ticaret unvanında ve internet sitesinde kullanıldığı iddiası ile açılan tecavüzün men’i, ticaret unvanından “…” ibaresinin terkini ve “www…com.tr” alan adının davalı tarafça kullanılmasının yasaklanması ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. TPMK kayıtlarına göre … numaralı “… MALZ. TİC. LTD. ŞTİ. + Şekil” ibareli markanın 19/01/2007 tarihinde 6, 9, 11 ve 16.sınıflarda, … numaralı “… Tic. Ltd. Şti. + Şekil” ibareli markanın 11/08/2005 tarihinde 16.sınıfta davacı adına tescil edildiği, … numaralı “… MOTORLU ARAÇLAR SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. + Şekil” ibareli markanın 09/06/2000 tarihinde 35 ve 39.sınıflarda dava dışı … Motorlu Araçlar San ve Tic. Ltd. Şti adına tescil edildiği, markanın 10/03/2014 tarihinde davalı şirkete devredildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalıya 25/02/2014 tarihinde ihtarname gönderildiği, davanın 17/04/2014 tarihinde açıldığı görülmüştür. 24.08.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda “Davalı şirketin ticaret unvanından “…” sözcüğünün terkin edilmesi gerektiği; “…” markasının davalı şirket adına devir ve tescilinin, davacı şirkete ait markaya tecavüz teşkil ettiği ve men’i gerektiği; bu tecavüz nedeniyle davacı şirket tarafından talep edilen maddi tazminat miktarı bakımından, talebin içerik ve yönteminin açıklanmamış olması nedeniyle bir hesaplama yapılamadığı, manevi tazminat bakımından yeterli veri bulunup bulunmadığının takdirinin Mahkemeye ait bulunduğu; “…com.tr alan adının davalı şirketin kullanılmasının men’i gerektiği,” sonucuna varılmıştır. Davacı şirketin 03/12/1980 tarihinde, davalı şirketin ise 13/06/2011 tarihinde ticaret sicile kayıt edildikleri tespit edilmiştir. Bandırma Ticaret Odası’na ait müzekkere cevabında … Taahhüt Sanayi ve Tic. Ltd Şti’nin bulunduğu ve şirketin faal olduğu belirtilmiştir.Bandırma … Noterliği tarafından tanzim edilen 10.03.2014 tarih … yevmiye no’lu devir senedinde devir edenin tasfiye halinde … Motorlu Araçlar San ve Tic. Ltd. Şti, devir alanın … Sanayi ve Ticaret Ltd Şti olduğu, devrin konusunun … tescil no’lu “…” markasının devrine ilişkin olduğu görülmüştür. Mahkeme kararına karşı taraflardan sadece davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, ticaret unvan terkini ile alan adının kullanımının yasaklanması kararına yönelik istinaf sebepleri ileri sürülmüştür. Tüm dosya kapsamında celp edilen ticaret sicil kayıtları, mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporu ile, davalının aralarında ortakları yönünden organik bağ olduğu anlaşılan dava dışı Tasfiye Halindeki … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait olan ve davalıya çekilen ihtarname tarihinden sonra, dava açılmadan hemen önce 10/03/2014 tarihinde devraldığı 35. ve 39. sınıflarda tescilli … numaralı “…” markasını devraldığı, yine dava dışı şirkete ait www…com.tr isimli internet sitesinde, davacı adına marka tescili bulunan “…” ibaresini markasal olarak kullandığı, bu sitede kendi şirket faaliyetleri ve hizmetleriyle ilgili tanıtımlar yaptığı, davalının asıl amacının tasfiyeye giren ve hakkında icra takibi yapılan dava dışı şirketin ticari faaliyetlerini yeni bir isim altında bu şirketin muvafakati ile devam ettirmek olduğuna, markanın muvazaalı ve kötüniyetli olarak devralındığına, davacı yönünden koruyucu etki doğurmayacağına ilişkin mahkeme tespitinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. “…”, “…” ibarelerinin çağrışım yaptığı, “…” olarak okunma, karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu, her iki tarafın da ticaret unvanının çekirdek unsurunun ayniyet derecesinde benzer olduğu, davalı tarafça ticaret unvanının çekirdek unsurunun davacı markası ve ticaret unvanı ile iltibas yaratacak şekilde internet sitesinde kullanıldığı, davalı ticaret unvanının 13/06/2011 tarihinde, davacı ticaret unvanının 03/12/1980 tarihinde tescil edildiği, tescilde öncelik hakkının davacıya ait olduğu, tarafların aynı/benzer faaliyet alanlarında iştigal ettikleri, ticaret unvan terkini yönünden sessiz kalma süresinin geçmediği, unvan terkini ve alan adı kullanımının yasaklanması kararının yerinde olduğu görülmüştür. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri çerçevesinde yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2017 tarih ve 2014/114 E., 2017/189 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023