Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1857 E. 2023/1340 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1857
KARAR NO: 2023/1340
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2018/222 E. – 2019/344 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” markasını ilk kez 15/05/1992 tarih ve … numarası ile, daha sonra 06/10/1995 tarihinde … numarası ile tescil ettirdiğini, bunların dışında … numarası ile 35. sınıfta “…”, 08. ,11. 14.,18.,16.,20.,21.,24.,26.,27.,35. sınıflarda … numarası ile “…”, 11.,20.,21.24. ve 35. sınıflarda … numarası ile “… ” markasını TÜRKPATENT nezdinde tescil ettirmiş olduğunu, ayrıca “…” markası … numarası ile tanınmış marka olarak kabul ve ilan edilmiş olduğunu, yurt dışında da Amerika, Azerbaycan ve Madrid Protokolü kapsamında … nolu Uluslararası Marka Tescili ile Bulgaristan, Belçika, Hollanda ,Lüksemburg, Almanya, İspanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, İtalya, Romanya, Rusya, Türkmenistan ve Ukrayna gibi ülkelerde de davacı adına tescil edilmiş olduğunu, yurt dışına ihracat yaptıklarını, davacı şirketin … ve … numaralı marka tescillerinin önceki sahibi olan ve şirket kurucusu olan … ile yaptığı lisans sözleşmesine dayanarak ve daha sonra devralmak sureti ile “…” markasını 1992 yılından bu yana yurt içi ve yurt dışında tanıttığını, ayırt edici hale getirdiğini, sadece mobilya ve ev aksesuarları alıp satmak değil, aynı zamanda mobilya ve aksesuarların tasarım, imalat ve teslimini de “…” markası altında ambalajlanmış olarak yaptığını, ürün ve hizmetlerini tanıtmak için www…com.tr , www…com.tr ve www…com internet adreslerinden ürün kataloglarını yayınladığını, aynı zamanda casated ibaresi ile üç yıl Türkiye Basketbol liginde yer aldığını, “… ana sponsor olduğunu ve bunun dışında pekçok etkinliğe sponsor olduğunu, ürünlerinin tasarımlarının yurt dışında ve dünya çapında beğeni kazandığını, başkaca üretilen ürünlerinin ve şirketin ödül ve başarı belgeleri ile onurlandırıldığını, davalının “…” ibaresinin 35. sınıfta tescili için 22/07/2013 tarihinde yaptığı başvuru neticesinde … numarası ile tescil edildiğini, söz konusu marka ile davacının markaları arasında görsel, fonetik ve kapsam açısında ayniyet/benzerlik olduğunu, bu durumun tanınmış marka olan “…” markası ile tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceğini, marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, bu durumda davalı markasının 6769 Sayılı SMK.nun 6/1, 6/6, 6/9 ve 25/1 maddeleri uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın SMK 25/6 uyarınca reddedilmesi gerektiğini, davalıya ait … başvuru nolu markanın tescili için 22/07/2013 tarihinde başvurulduğunu, 15/02/2016 tarihinde tesciline karar verildiğini, davanın kendilerine 16/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, aradan geçen 5 yılı aşkın sürede davalının adına tescilli markayı iyi niyetle kullandığını, davalının kötü niyetli olmadığını, pek çok gözde butik ve mağazalarda ev aksesuarları üzerine hizmet verdiğini, davalının adının … olduğunu, markanın ayırt edici kısmının da “…” ibaresi olduğunu, tek başına “…” ibaresinin kullanımının söz konusu olmadığını, markanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, taraf markalarının yazım şekilleri, renk kombinasyonları ve bütün olarak değerlendirildiğinde markaların farklı olduğunu, ilk hecenin markaların ayırt ediciliğinde önemli olduğunu (Yargıtay 11. HD 14/02/2011 tarihli, 2009/9260e. -2011/1623 k. Sayılı …-… kararı), … markası ile “…” markalarının benzer olmadığı ve farklı sınıflarda tescilli olduğunu, “…” ibaresinin İspanyolca ev anlamına gelmekte olup jenerik bir isim olduğunu, TÜRKPATENT nezdinde yapılan araştırmada “…” ibaresini içeren yüzlerce markanın bulunduğunu, jenerik ismin bir kişinin tekeline verilemeyeceğini belirterek, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”…davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurun “…” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin mobilyacılıkla ilgili sektörde genel kullanım olan vasıf bildirici bir ibare olmadığı, davalının markasının ise “…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinde “…” kelimesinin başında ….” hecesinin bulunmasının ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, bu farklılığın görsel, anlamsal ve sescil olarak iki işaret arasında var olan seri içerisine girme ve genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, davalının markasının tescili kapsamında yer alan 35.sınıftaki “elektrikli olmayan ev aletleri ile çatal bıçak takımı, tabak-çanak mallarının bir araya getirilmesi” hizmetlerinin davalının markasının tescil tarihinden önce tescil edilen davacının “…” esas unsurlu bir kısım markaları kapsamında yer alan mobilya ve ev aksesuarları ile bağlantılı oldukları, markaların hitap ettiği ortalama tüketici kesimi nezdinde her iki taraf markaları arasında bağlantı kurularak, davalının markasının seri markaları bulunan davacı tarafa ait olduğunun sanılabileceği, iltibas tehlikesinin bulunduğu, kaldı ki, davacının “…” ibareli markasının yazılı ve görsel tanıtım araçları ile gerçekleştirilen kuvvetli reklâm, uzun süreli kullanım, kaliteli ve yaygın dağıtım ile ilgili sektör dışına taşacak biçimde mobilya ürünleri bakımından tanınmışlık vasfı kazandığı, davacı markasının tanınmış marka olduğuna dair YİDK kararının 08/10/2007 tarihinde alındığı, bu tarihin davalının markasının tescil başvuru tarihinden daha önce olduğu, davacı markalarının kapsamındaki ürünlerle ilişkilendirilmesi kaçınılmaz nitelikteki “…” markasının davalı tarafça tescil ettirilmesinin, markalar farklı sınıflarda tescilli olsalar dahi SMK’nun 6/5. maddesi uyarınca davacı markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma sağlayabileceği, davalının markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık süre geçmediğinden sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşmadığı, tüm bu nedenlerle, davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği…” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin mobilyacılık sektöründe ev anlamına gelen sık kullanılan tanımlayıcı bir isim olduğunu, bu markanın cins belirten zayıf bir marka olarak kabul edilmesi gerektiğini, kimsenin tekeline verilemeyeceğini, dolayısıyla markanın ayırt edicilikten yoksun olduğunu, Davalının adının … olduğunu, ”…” ibareli markanın ayırt edici ve baskın kısmının da “…” ibaresi olduğunu, tek başına “…” ibaresi kullanımının söz konusu olmadığını, markanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, taraf markalarının yazım şekilleri, renk kombinasyonları ve bütün olarak değerlendirildiğinde markaların farklı olduğunu, ilk hecenin markaların ayırt ediciliğinde önemli olduğunu, … markası ile “…” markalarının benzer olmadığını ve farklı sınıflarda tescilli olduğunu,Mahkemece davacı markasının tanınmış marka olduğu gerekçesiyle hükümsüzlük değerlendirmesinde bulunmasının hatalı olduğunu, davacı markasının zayıf bir marka olduğunu, ayrıca davacı markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle itibarından haksız bir yarar elde edilebilecek bir durum doğmadığını,Taraf markalarının altında sunulan ürün ve hizmet çeşitleri ile taraflarca yapılan ticari faaliyetlerin konusunun birbirinden farklı olduğunu, tarafların hitap ettiği tüketici kitlesinin de farklı olduğunu, taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını, davalının yapmış olduğu hizmetler ile markasına ayırt edicilik kattığını,Davalının markasını tescil başvuru tarihinden (22.07.2013) itibaren 6 yıldır kullanmakta olduğunu, davacının bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markanın hükümsüzlüğü davası olup, uyuşmazlık; davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markalar ile iltibas yaratıp yaratmadığı, bu nedenle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte dikkate alındığında; davalı markasının 09/05/2016 tarihinde tescil edildiği, eldeki davanın 16.05.2018 tarihinde açıldığı, arada geçen süre dikkate alındığında, SMK’nun 25/6.maddesinde belirlenen 5 yıllık sürenin henüz dolmadığı, dolayısıyla davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı yönündeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Diğer yandan, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurun ”…” ibaresinden oluştuğu, Türkçe’de bir anlamı olmayan bu ibarenin, mobilyacılık sektöründe genel kullanım olan vasıf bildirici bir ibare olmadığı, davalının “…” ibaresinden oluşan markasında, “…” kelimesinin başında “…” hecesinin bulunmasının ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, her iki markanın da kulakta bıraktığı intibanın yüksek derecede benzer olduğu, davalının markasının tescili kapsamında yer alan 35.sınıftaki “elektrikli olmayan ev aletleri ile çatal bıçak takımı, tabak-çanak mallarının bir araya getirilmesi” hizmetlerinin davalının markasının tescil tarihinden önce tescil edilen davacının “…” esas unsurlu bir kısım markaları kapsamında yer alan mobilya ve ev aksesuarları ile bağlantılı olup, ürünlerin birbirini tamamlayıcı nitelikte oldukları, markaların hitap ettiği ortalama tüketici kesimi nezdinde her iki taraf markaları arasında seri marka ve işletmesel bağ algısının oluşabileceği, bu nedenle iltibas tehlikesinin bulunduğu, kaldı ki, davacının ”…” ibareli markasının mobilya ürünleri bakımından tanınmışlık vasfı kazandığı, bu durum karşısında sınıfsal farklılığın dahi aranmayacağı, davacı markasının tanınmış marka olduğuna dair YİDK kararının 08/10/2007 tarihinde alındığı, bu tarihin davalının markasının tescil başvuru tarihinden daha önce olduğu, davacı markalarının kapsamındaki ürünlerle ilişkilendirilmesi kaçınılmaz nitelikteki “…” markasının davalı tarafça tescil ettirilmesinin, markalar farklı sınıflarda tescilli olsalar dahi SMK’nun 6/5. maddesi uyarınca davacı markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma sağlayabileceği anlaşılmakla, davalının markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2018/222 E., 2019/344 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023