Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1850 E. 2023/1289 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1850 Esas
KARAR NO: 2023/1289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI 2018/515 E. – 2019/585 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin muhasebe sorumlusu olan … tarafından düzenlenen sahte banka ödeme talimatlarına dayalı olarak müvekkili şirketin hesaplarından farklı hesaplara 18/08/2016 tarihinde 155.000-USD, 10/08/2016 tarihinde 32.279,98-USD, 22/09/2016 tarihinde 12.219,98-USD tutarında havaleler gönderildiğini, söz konusu havale talimatlarının müvekkili şirketle bir ilgisi bulunmadığını, davalı bankanın gerekli özeni göstermeyerek havale işlemlerini gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin hesaplarından gönderilen toplam 211.638,87-USD ‘nin tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenlerle davalı tarafın haksız itirazının iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya gönderilen faks talimatlarındaki imza ve kaşenin davacı şirkete ait olduğunu, talimat evraklarının sahte olarak düzenlendiğinin müvekkili banka yetkilileri tarafından bilinemeyeceğini, müvekkili bankanın taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak hareket ederek bankacılık işlemlerini yaptığını, davacının takip konusu yapmış olduğu alacağını ancak sahte belge düzenlediği iddia edilen muhasebe sorumlusu …’ten talep edebileceğini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın takip konusu yaptığı 155.000-USD ve 32.279,98-USD havale talimatlarının, davacı şirketin muhasebe elemanı olan … tarafından şirket temsilcisine ait imzaların başka bir belgeden aktarılarak oluşturulduğu taraflar arasındaki sözleşmeye göre faks ile gönderilen talimatın işleme konulacağı, nitekim havale talimatındaki imza ve kaşenin şirket temsilcisine ait olduğunun şirket temsilcisi olan …’in Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/567 esas sayılı dosyasındaki ifadesiyle kabul edildiği, bu bağlamda davalı bankanın, faks ile kendilerine gönderilen belgedeki imzanın şirket temsilcisine ait olması nedeniyle sahte olarak düzenlendiğini tespit etmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre belge aslı istenmeksizin faksla gönderilen talimatla işlem yapılabileceği; ayrıca dava konusu yapılan havalelerin davacı şirketin ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olan havalelerin kayıt tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra 24/08/2017 tarihinde icra takibine konu edilmesi nedeniyle söz konusu işlemlerden davacı tarafın haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve söz konusu işlemlere icazet verildiğinin kabul edilmesi gerektiği (Yargıtay 11.HD 2007/4172 esas 2008/6183 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı bankanın sözleşmeye uygun olarak kendisine gönderilen faks talimatıyla işlem yapmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacı şirketin muhasebe elemanı olan … başka bir belgede yer alan şirket temsilcisinin imzasını scanner ile tarayarak sahte evrak oluşturmasında kusurun tamamen kendisine ait olduğu ve … bu eyleminden dolayı yargılanıp cezalandırıldığı da dikkate alındığında davalı bankaya izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığından davacı tarafından açılan itirazın iptali davasının reddine; davalı tarafın İİK 67/2.md gereğince talep etmiş olduğu kötü niyet tazminat isteminin de koşulları oluşmaması” nedeniyle sabit görülmeyen davacının davasının reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat isteminin koşulları oluşmamış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinin genel işlem şartlı sözleşme olduğunu, bu tip sözleşmelerde genel işlem şartlarının geçerliliğinin belirli koşullara bağlı olduğunu, TBK 21. madde hükmü gereğince karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi durumunda yazılmamış sayılacağını, TBK 22 maddesi gereğince yazılmamış sayılmasına karar verilen hüküm olmaksızın sözleşmenin geçerliliğini koruyacağını hükme bağladığını, buna göre genel işlem şartlı genel kredi sözleşmesindeki bankanın sahtecilik eylemleri sebebiyle bile sorumluluğunu ortadan kaldırdığı ileri sürülen hükmün sözleşmeye yazılmamış sayılması, bunun dışındaki geçerli hükümlerle sözleşmeye geçerlilik sağlanması gerektiğini, mahkeme kararının banka ile davacı arasında yapılmış olan genel işlem şartlı Genel Kredi Sözleşmesini mutlak geçerli belge olarak esas alarak buna göre kararını oluştuduğunu, bilirkişi raporuna da yansıyan genel işlem koşullu sözleşmede hüküm bulunmasına rağmen bu kadar yüksek miktarlı işlemler için onay alınması gerektiğini ve onay alındığı hususunun davalı tarafından ispatlanamadığı hususunun mahkeme tarafından göz ardı edilerek karar oluşturulduğunu, mahkemenin bilirkişi raporunda yazılı olan ve bankaya izafe edilen normal işlem yapma esaslarına uymayan kusurlu davranışlara hukuksal sonuç bağlamadığını, bu hukuka aykırılıklara hangi gerekçe ile sonuç bağlamadığını kararında da açıklamadığını, bilirkişi raporunda yapılan bir kısım tespitlerin yerinde olmadığı halde mahkeme kararında gerekçe olarak gösterildiğini, mahkemenin raporda yer alan lehe hususları dikkate ve nazar almadığını, davacı şirketin ekonomik büyüklüğü ve işlem hacmi dikkate alındığında, banka hesabında mevcut tutarda meydana gelen azalmanın farkında olmamasının kusur olarak kabul edilemeyeceğini, davacı parasının güven kurumu olan bankada bulunduğunu ve bankaya emanet olduğunu bilmekte ve bu güvenle hareket etmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davacının 3 adet asıl alacak kalemini icra takibi konusu ettiğini, 12.219,98 USD’lik birinci işlemin esasında hiç olmadığını, davacının ticari defter ve kayıtlarına ve müvekkil banka kayıtlarına yansımadığını, hayali bir işlem olduğunu, 32.279,98 USD’lik ikinci ve 55.000,00 USD’lik üçüncü işlemlerin davacının bilgisi ve talimatı dahilinde, davacının imzaladığı sözleşmeler kapsamında yapılmış işlemler olduğunu, basiretli bir tacir olan davacının bu işlemleri de dava konusu etmesinin kendisinin kötü niyetini gösterdiğini bu nedenle müvekkil banka lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu olan 12.219,98 USD miktarlı işlemin davacı tarafından istinaf sebebi yapılmadığını, bu nedenle istinaf edilmeyen bir hüküm için istinaf incelemesi yapılmaması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 67/2. maddeye göre açılan itirazın iptali davasıdır.Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı tarafından usulsüz gönderilen tutar olduğu belirtilmek suretiyle toplam 211.638,87 USD’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu banka tarafında yasal süresi içinde borca itiraz edildiği görülmüştür.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, banka ve mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 24.12.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda geçersiz olduğu iddia edilen faks talimatı ile yapılan iki işlem tutarının toplam 187.279,98 TL olduğu, bankanın Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerine uygun ancak banka sorumluluğu çerçevesinde eksik tedbir nedeniyle kusurlu olduğu, kusursuzluğunu ispat etmesi noktasında delil sunamadığı, usulsüzlüğü yapanın davacı firma çalışanı olduğu, davacı firma yetkililerinin de kontrol ve denetimlerini zamanında yapmaması nedeniyle kusurlu bulundukları, tarafların kusur miktarlarının, tarafların kusur miktarlarının tespitinin mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmişlerdir.Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi’nin 15. maddesinde müşteri bankaya göndereceği faksta belirtilen talimatlar uyarınca bankanın tüm şubelerinde işlem yapılabileceği, müşteri veya yetkililerince imzalanmış talimatların iletilmesi halinde bankanın kendi faks cihazı tarafından üretilen belgeyi yazı aslı gibi kabul ederek faks teyidi aranmaksızın veya beklenmeksizin ilgili talimatı yerine getirmeye yetkili olduğunu müşteri kabul eder. Müşteri bankanın şüpheye düştüğü ve kendisine faks ile gelmiş olan talimatını işlem güvenliği amacıyla şüpheyi giderecek teyitleri almadıkça yerine getirmeyeceğini bankaya faks ile ulaşan talimat ile işlem gerçekleştikten sonra ulaşan yazı aslı arasında fark olduğundan bankaya ilk ulaşan faks talimatının esas alınacağını kabul edeceğini, banka faks talimatlarındaki imzaları bankadaki örnek imzalarla karşılaştıracak ilk bakışta fark edilmeyecek sahte imzalardan sorumlu olmayacaktır. Banka bu durumda sadece kusurundan sorumlu olacaktır. Müşteri faks talimatlarının yalnız yetkililerin tarafından bankaya gönderilmesi konusunda gerekli tedbirleri alacaktır. Faksla iletilen talimatın bütün sayfaları müşterinin yetkilileri tarafından imzalanacaktır. Müşteri faks talimatının yazı aslını faks teyidi olduğunu da belirterek en kısa sürede bankaya gönderecektir. Bankaya gönderilen talimatlar teyit edilmezse dahi kesin delil olarak kabul edilecektir. Müşteri sözleşme hükümleri uyarınca bankaya ulaşan faks talimatları üzerine bankanın yaptığı işlemlerden talimatın faks ile gönderilme sebebiyle bankanın herhangi bir sorumluluk taşımadığını, bu sebeple yahut yazı aslının bilahare ibraz edilmemesi nedeniyle doğabilecek sorumluluğun kendisine ait olduğunu beyan ve kabul eder. Banka dilerse herhangi bir sebep göstermeksizin faks talimatlarını uygulamayıp orijinal metnin kendisine ulaştırılmasını beklemek istemek hakkına sahiptir; ancak banka faks talimatını işleme koyduğu durumlarda orijinal metni istememesi nedeniyle sorumlu tutulamaz.Davalı … Bankasına ait müzekkere cevabında; davacı tarafından banka şubesine gönderilen 10.08.2016 tarihli talimata istinaden, davacının USD hesabından 32.279,98 USD’nin 2,943 kurdan TL’ye çevrilerek davacının hesabına virman yapıldığı ve bu hesaptan da dava dışı … Ltd Şti hesabına havale yapıldığı, davacı tarafından banka şubesine gönderilen 18.08.2016 tarihli talimatla, davacının hesabından … hesabına havale yapıldığı, 22.09.2016 tarihli talimat ile gerçekleştirildiği iddia olunan 12.219,98 USD tutarlı işlem/para transferinin bankaca gerçekleştirilmediği, banka nezdinde böyle bir kayda rastlanılmadığının tespit edildiği, Genel Kredi Sözleşmesi ve Müşteri İşlemleri Sözleşmesine göre talimat aslını bankaya iletme sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, 10.08.2016 tarihli ve 18.08.2016 tarihli talimatlara ilişkin talimat asıllarının bankaya henüz iletilmediği belirtilmiştir.Davacı tarafından müvekkil şirketin muhasebe sorumlusu dava dışı … tarafından düzenlenen sahte banka ödeme talimatlarına istinaden işlemlerin gerçekleştirildiğini, bankanın sorumlu olduğunu belirterek, bu işlemler nedeniyle uğradığı zararın tazmini amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine iirazın iptalini talep ve dava etmiştir.Somut olayda davacı şirket yetkilisi tarafından imzalı olarak bankaya faks ile gönderilen 10.08.2016 tarihli talimat ile banka hesabındaki 32.279,98 USD’nin 2,943 kurdan TL’ye çevrilerek toplam 95.000,00 TL karşılığının … Tic. Ltd. Şti’ne transfer edilmesini, davacı şirket yetkilisi tarafından imzalı olarak bankaya faks ile gönderilen 18.08.2016 tarihli talimat ile banka hesabındaki 155.000,00 USD’nin …’ya transfer işleminin yapılmasının talep edildiği, işlemlerin gerçekleştirildiği, banka tarafından sözleşme hükümleri doğrultusunda faksa dayalı işlem yapılmasında bankanın herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi havalelerin davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğunun da tespit edildiği, davacının hesabından para aktarılması olayında davacının çalışanının yaptığı usulsüzlükten davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece itirazın iptali davasının reddi kararı isabetlidir. Ancak mahkeme davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin tamamını reddetmiş ise de, İİK 67/2 ye göre takibinde haksız ve kötü niyetli alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedileceği belirtildiğinden davacının takibinde haksız olduğu anlaşıldığından davalı lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekir iken hükmedilmemesi yerinde olmamıştır.Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalının katılma yolu ile yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne mahkeme kararının tümden kaldırılmasına itirazın iptali davasının reddine davalı lehine takip tarihindeki kur üzerinden ana alacak miktarının TL’ye çevrilerek( toplam=199.499,96 USD x 3.4950 TL=697.252,36 TL’nin ) %20’si oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 uyarınca ESASTAN REDDİNE Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 tarih, 2018/515 E., 2019/585 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- İtirazın iptali davasının reddine, Davalı lehine ana alacak miktarı 697.252,36 TL ‘nin %20’si oranında 139.450,17 TL tazminata hükmedilmesine, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile 225,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 103.615,33 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023