Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1847 E. 2023/1324 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1847 Esas
KARAR NO: 2023/1324
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI 2018/881 E. – 2019/819 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.05.2018 ödeme tarihli, 82.000,00.-TL tutarlı, …-… lehine düzenlenmiş bononun davalı tarafından tahsile arz edildiğini ve protesto edilerek Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi ve Merkez Bankasına bildirildiğini, duruma muttali olunması üzerine davalı bankaya ihtarname keşide edilerek davacı imzaları ile bonodaki imzalar arasında benzerlik bulunmadığı, adresin davacıya ait olmadığı, bonoyu bankaya sunan, cirolayan ve borçlu olarak gözüken tüm şahısların muhtemelen gerçek olmadığı, sahte olduğu,bono içeriğinin aldatıcı olduğu, bu nedenle protesto işleminin kaldırılması gerektiğinin bildirildiğini, ihtarnameye konu ile ilgisi olmayan bir cevap verildiğini, haksız protestonun Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi ve Merkez Bankasına bildirilmesi nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, bu nedenlerle protesto işleminde davalı bankanın kusurlu olduğunun tespitine, protesto sonuçlarının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu senedin müvekkili bankanın Ümraniye Santral şubesine 16.02.2018 tarihinde protesto talepli olarak tahsile verildiğini, senet bedeli tahsil edilemediğinden 23.05.2018 tarihinde protesto edildiğini, yasal düzenlemeler gereği müvekkili bankanın tahsile verilen senedi inceleme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkili bankanın senedin zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı, ciro silsilesinde birbirine bağlı cirolar olup olmadığı ile sınırlı olduğunu, söz konusu senedin birbirine bağlı cirolardan oluştuğunu, senedi elinde bulunduranın yetkili hamil sayılacağını, sadece dış görünüşü incelemenin yeterli olduğunu, cirantalardan birisinin imzasının sahte olmasının veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayanın imza yetkisinden yoksun bulunmasının ciro zincirini etkilemeyeceğini, yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, bu nedenle protesto talepli olarak müvekkili bankaya verilen senedin bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle protesto edilmiş olmasından dolayı müvekkili bankanın kusurlu eyleminden söz edilemeyeceğini, protestonun senet bilgileri doğrultusunda gerçekleştirilmiş olması nedeniyle TTK 721 m. gereği haksız protestodan söz edilemeyeceğini, bu nedenle tazminat talebinin yerinde olmadığını, haksız protestonun varlığı kabul edilse dahi haksız protesto nedeniyle tazminat talebi için gerekli şartların oluşmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”…TTK 686. maddeye göre, bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. buna göre, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Ciro silsilesinin düzgün olması halinde bankanın ayrıca bono üzerinde inceleme yapma yükümlülüğü yoktur. Dava konusu bonoda mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu itibarla her ne kadar imza incelemesi yapılmış olsa da söz konusu inceleme hükme esas alınmamış olup davanın reddine…” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece uyuşmazlığın doğru tespit edilmediğini, ticari itibar zedelenmesi nedeniyle zarar tespiti istenilmediğini, talebin HMK’nun 106.maddesi kapsamında bir talep olduğunu, haksız protestonun da bononun sahteliğine dayandırıldığını, bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığını,Dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı bilirkişi raporu ile ispatlandığından, haksız protestonun tespitine karar verilmesi gerektiğini, Noterlikten gönderilen ihtarnameye rağmen protestonun kaldırılmadığını, davalının bu tutumunda kusurlu davrandığını beyan ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı tarafından yapılan ödememe protestosunun haksız olduğunun tespitine ilişkin olup, davacı; davalı banka tarafından çekilen ve haksız olduğu iddia edilen protesto nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini iddia etmiş, davalı; sorumluluğunun ciro silsilesinin kopuk olup olmadığını kontrol etmekle sınırlı olduğunu, davaya konu senetteki ciro silsilesinin düzenli olduğunu, bono bedelinin ödenmemesi nedeniyle protesto çekildiğini savunmuş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafından istinaf edilmiştir. Dava konusu senet incelendiğinde, 20.05.2018 vade tarihli, 82.000 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehdarı dava dışı … olan senet olduğu, senet arkasında son cirantanın davalı banka müşterisi olan dava dışı … olduğu, senedin tahsil için davalı bankaya verildiği, davalı banka tarafından davacı aleyhine 23.05.2018 tarihli ödememe protestosunun düzenlendiği görülmektedir. 6102 Sayılı TTK’nın 776. maddesinde bononun zorunlu şekil şartları düzenlenmiş olup, ”düzenleme tarihi” de zorunlu şekil şartları arasında sayılmıştır. Ancak somut olayda, davaya konu bononun düzenleme tarihinin bulunmadığı, bu haliyle geçersiz olduğu, dolayısıyla, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davalı banka tarafından, zorunlu şekil şartından yoksun bonoya dayalı olarak protesto düzenlenmesinin haksız olduğu, inceleme yükümlülüğünü ihlal eden davalı bankanın aynı zamanda protesto işleminde kusurlu olduğu, bu itibarla davacının davasında haklı olduğu gözetilmeksizin, davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2019 tarih, 2018/881 E., 2019/819 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda 3-Davanın KABULÜNE, -Davalının Bakırköy … Noterliğinin 23.05.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ödememe protestosu keşide etmesinde haksız ve kusurlu olduğunun TESPİTİNE,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 1.400,36 TL’den mahsuben fazla alınan 1.130,51 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 35,90 TL başvurma harcı, 1.400,36 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 146,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 3.087,96 TL’nin, yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,25 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 172,55 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023