Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1844 E. 2023/1442 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1844 Esas
KARAR NO : 2023/1442
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI : 2018/268 E. – 2019/403 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1989 yılında Gaziantep’te kurulduğunu ve sektöründe lider ve tanınmış bir firma olduğunu, müvekkilinin çatı markası olan “şölen” markasının yanında “biscolata” ve “…” markalarının da tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin çocuklara özel çıkartmış olduğu “…” markasında kullanmış olduğu renk kombinasyonu ile yaratılmış bir “…” marka algısı yakaladığını, ilgili renklerin doğrudan müvekkillerini çağrıştırdığını, “…” markalarının 29, 30 ve 32. sınıfta tescilli olduğunu, bununla birlikte … sayılı ambalaj tasarımının da bulunduğunu, “…” markasının Türk Patent nezdinde tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin “…” markası ile hedef kitlesinin çocuklar olduğunu, çoğu okuma yazma bilmeyen ya da henüz başladığı için çok da dikkatli olmayan çocuklar için önemli olanın, tanıtım ve reklamın yapıldığı … dünyasını çağrıştıran bu özel kombin renkleri üründe görebilmek olduğunu, “…” ürünlerinin kendine özgü mavi tonu ve yeşil kırmızı renk geçişleri ile ezbere müvekkillerini çağrıştırdığını, davalı tarafın 2016 yılında ihtarname ile kullanımlarını …’ya yaklaştırdığı konusunda uyarıldığını, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile iddialarının kabul edilmediğini, davalı tarafın kullanımlarının süreç içerisinde, hem yurtiçi hemde yurtdışı pazarında gelişmeye başladığını, bu durumun müvekkillerine zarar verdiğini, davalı tarafın kullanımlarında müvekkili markası olan “… tanıtıcı işareti haline gelmiş özgün mavi tonunun hakim olduğu ambalajları özellikle ön planda tuttuğunu, davalı tarafın gelişen süreçte markasının tanıtıcı işaretini, … konsepti ile aynı hale getirdiğini, davalının internet sitesinde de aynı mavi rengi kullandığını ve davalı yan fiillerinin müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, men ve ref’ini, davalı kullanımlarının internet sitesi dahil, her türlü ticaret ortamında, her türlü reklam faaliyetlerinde tespitini, önlenmesini ve kaldırılmasını, bulunduklarını her yerden toplatılmasını, imha edilmesini, imalat ve satışının önlenmesini, her türlü ithalat ve ihracatının önlenmesini, ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ilk olarak 2000 yılında “oyuncaklı sakız” ürününü piyasaya sürdüğünü ve ilerleyen yıllarda ürün yelpazesini genişlettiğini, “…” markasının ilk olarak 19.03.2009 tarihinde Türk Patent nezdinde tescil edildiğini, Türk Patent nezdinde “…” esas unsurlu birçok markaları bulunduğunu, “…” markasının zaman içinde her yaş grubu tarafından tanınmış bir marka haline geldiğini, davacının … markalı ürün ambalajları ile müvekkillerinin ambalajları arasında karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin ilgili ambalajlarda tescilli markasını kullandığını, ürün ambalajları üzerinde kırmızı, yeşil, sarı, mavi ve beyaz gibi pek çok renk kullandığını, “mavi” rengin bu renklerden sadece biri olduğunu, davacının iddiasının aksine ön plana çıkan unsurun renk değil, tescilli markalar olduğunu, davacının mavi veya mavi-kırmızı renkler üzerinde marka hakkının bulunmadığını, davacının tescillerinin … markasını ve/veya hayvan, çocuk figürlerini içerdiğini, tek bir soyut renk veya renk kombinasyonu üzerinde davacıya koruma sağlayamayacağını, davacının iddialarına konu renklerin marka olacak ayırt ediciliğe haiz olmadığını davacının ayrıca müvekkilinin ürünlerini 4 yılı aşkın süredir piyasada satışa sunulduğunu bildiği halde sessiz kaldığını ve sessiz kalma yoluyla hak kaybı yaşadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “….Davalı kullanımlarının, davacı markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı yan kendi ürününde kullanılan renklerin özel kombin renkler olduğunu ve bu renklerin davalı ürünlerinde kullanılmasının iltibasa sebebiyet verdiği iddiasında bulunmakta ise de, genel tüketici algısı bakımından gıda sektöründe kullanılan müşterek renkler, farklı unsurları ihtiva ederek kullanıma konu edilmekte iseler de, genel manada karışıklık yaratmayacağı, bu anlamda da kullanılan renklerin birçoğunun ortak olduğu, ürünlerde kullanılan renklerin kimsenin tekelinde olamayacağı, bu anlamda aynı renklerin dünyanın en önemli gıda işletmeleri tarafından müşterek olarak kullanıldığı gerçeğinden hareketle, yalnızca ortak renklerin gıda sektöründe benzer emtialar üzerinde kullanımının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeye yeterli olamayacağı, bilirkişilerce taraf ürünleri üzerinde yapılan incelemede de, karşılaştırmaya tabi tescilli markalar ve davalı kullanımlarının ihtiva ettikleri ortak renklerin kullanım biçimleri ve kompozisyonları farklı olduğu gibi, karşılaştırmaya tabi tescilli markalar ve davalı kullanımlarının ortak olarak ihtiva ettikleri çocuk figürleri de birbirlerinden ayırt edilebilecek kadar farklılık arz etttği gibi, davacı ürününde kullanılan “…” markası ile davalı ürününde kullanılan “…” ibarelerinin, ürünler üzerinde belirgin bir şekilde yazılı olduğu, yine davacı adına tescilli markalar ile davalı yan kullanımlarının farklı yoğunlukta mavi ve kırmızı renkleri ihtiva etmeleri, davacı yana ait tescilli markalarda “doğa” konsepti oluşturacak şekilde “mavi gökyüzü, beyaz bulut, kırmızı toprak, yeşil ağaç” şekillerinin kullanıldığı, davalı kullanımlarında ise bu minvalde bir kullanımın olmadığı, taraflara ait kelime markalarının tanınmış/ayırt ediciliği yüksek markalar olarak değerlendirilebileceği, özellikle davalı kullanımlarında yer alan “…” ibarelerinin kelime unsuru olmasının yanı sıra, kullanım itibari ile kullanımlara ayırt edici şekil unsuru da kazandırması ve davacı adına tescilli markalar ile davalı yan kullanımlarında yer alan çocuk figürlerinin birbirlerinden bir hayli farklı olmaları sebebiyle nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecekleri ve haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği yalnızca benzer renklerin kullanılması nedeniyle markaya tecavüzden de bahsedilemeyeceği anlaşılmakla, davacının davasının reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı şirketin, … markasını özgün mavi – kırmızı renkli kompozisyonları ile birlikte tanıttığını ve tanınmış marka kararının … tescil numaralı sözcük markası için verilmiş olsa da 2014 yılma kadar tescil edilen tüm özgün mavi – kırmızı renkli kompozisyonlu markaların tanıtılması nedeniyle verildiğini, … sözcük markasının özgün renk ve şekil unsurlarıyla birlikte kullanılması halinde de ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, bu unsurun tespiti konusunda gerek bilirkişi raporunda gerekse yerel mahkeme kararında bir değerlendirme yapılmadığını, birebir karşılaştırmanın her bir … ürününün davalı … ürünleriyle karşılaştırması şeklinde yapıldığını, … markalarında kullanılan özgün MAVİ – KIRMIZI renklerin kombinasyonu ile tüketici nezdinde ortak algı oluşup olmadığının değerlendirilmediğini,-Davanın marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet iddialarına dayalı olarak açıldığını, haksız rekabet eyleminin TTK 55/4 fıkrasında iyi niyetle bağdaşmayan, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak şeklinde tanımlandığını, davalının mavi-kırmızı renk kombinasyonunu kullanarak ve aynı ürün çeşitliliğini sağlayarak çoğunluğu çocuk olan tüketiciye sunması halinde dürüst bir ticaretin yapılmadığının açık olduğunu, bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda haksız rekabet değerlendirmesinin yapılmadığını,
-Bilirkişi raporunda renkler üzerinde tarafların hak sahibi olamayacağı gibi genel bir ifadeyle talebin karşılanmaya çalışıldığını, talebin renk kombinasyonu ile oluşturulan ve 15 yıldan beri aynı şekilde tanıtılan ve tanınmış marka aşamasına getirilen … markası konseptinden kaynaklanan ayırt ediciliğin tespiti olduğunu, davacının ayırt edicilik yaratan esaslı unsur konumundaki ambalaj ve renk kombinasyonu ile, davalının sonradan gelişerek büyüyen TOYBOX marka kullanımları ve bu markanın da asli unsuru haline gelen ürünlerinin sunuş ve tanıtımında kullandığı (mavi/kırmızı renk geçişli) renk, ürün ambalaj kompozisyonu ile düzenleme ve tertip tarzı görsel ve bütün olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, her iki markada da benzer renkler kullanıldığını, renkli harflerde KIRMIZI, MAVİ, TURUNCU ve YEŞİL renk mevcut olduğunu, harfleri yumuşak ve yuvarlak hatlara sahip olduğunu, çocuklar için kolay algılanan 2 adet yuvarlak görünümlü “O” harfi içerdiğini, dosyaya sunulan uzman görüşlerinin de değerlendirilmesi gerektiğini,-Araştırma raporlarının da dikkate alınmadığını, araştırma raporunda Türkiye’deki 12 bölgeyi temsilen çocuklu ailelerle görüşüldüğünü, toplam 407 katılımcının katıldığı bu görüşmelerde ortaya çıkan bulgulara göre; görüşülen çocukların %74’ü raflarda gördüğü … ve … ürünlerinin paket görüntülerinin benzediğini, %63’ü raflarda gördüğü … ve ürünlerinin rafta karıştığını, aynı ürün gibi olduğunu belirttiklerini, davalının ürünlerinde kullanılan özgün MAVİ – KIRMIZI kombinasyonunun müvekkili ürünleri ile aynı olmasından ve ürün gamının da aynı olmasından dolayı karışıklığın meydana geldiğinin açık olduğunu, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yalnızca sesli harflerin ortaklığının … ve … markalarını benzer kılmayacağını, davacının dava konusu mavi renk veya mavi-kırmızı renk kombinasyonu üzerinde tescilli herhangi bir marka hakkı bulunmadığını ilgili renklerin marka olarak korunabilecek ayırt ediciliğe dahi sahip olmadığını, renkler üzerinde geniş bir tekel hakkının verilmemesinin mümkün olmadığının Yargıtay kararır gereği de sabit olduğunu, davacı tarafından üzerinde hak iddia edilen mavi ve kırmızı renklerine dair herhangi bir somut ifade sağlayacak renk kodunun da belirtilmediğini, davacının bilhassa gökyüzünü tasvir etme amacıyla kullandığı ve hiçbir ayırt ediciliği ve somut dayanağı bulunmayan mavi renk üzerinde herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığını, dolayısıyla 7 ana renkten biri olan mavi renk üzerinde kendisine tekel hakkı sağlanamayacağını, davalının ambalajlarında ön plana çıkan unsurun kırmızı veya mavi renkler olmadığını, tescilli TOYBOX şekil markaları olduğunu, bilirkişi raporunun hukuka uygun olduğunu, markanın renkli harflerle yazılmasının davacıya özgü bir yazım şekli olmadığını, gıda sektöründe faaliyet gösteren pek çok firmanın çocuklara hitap eden ürünler üzerinde renkli harflerle yaratılmış markalarını kullandığını, davaya konu mavi ve kırmızı renklerin müvekkiline ait ürünler ile davacıya ait ürünler üzerinde tamamen farklı biçim ve kompozisyonlarda ve farklı tonlarda ve yoğunluklarda kullanılmakta olduğunu, taraflara ait ürün ambalajları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, mavi ve kırmızı renk kombinasyonun gıda sektöründeki çok sayıda firma tarafından kullanıldığı dikkate alındığında yalnızca ilgili renklerin ortak şekilde yer almasının taraflara ait ürün ambalajları arasında iltibasa yol açmayacağını, dosyaya sunulan hangi ülkede çekildiği dahi belli olmayan bilinçli olarak düzenlendiği yönünde pek çok emare yer alan stant ve raflara ait mezkur fotoğrafların hiçbir delil vasfı bulunmadığını, ürünlerin piyasadaki kullanım ve sergileniş biçimlerinin de iltibasa yol açmayacağını somut olayda yerel mahkemece tahkikatın sona erdiğinin taraflara bildirilmesine rağmen, yerel mahkemece hüküm kurulacak duruşmadan yalnızca birkaç gün önce davacı tarafından söz konusu uzman görüşü ve araştırma raporunun sunulduğunu, bahsi geçen araştırma raporunun, IPSOS isimli özel bir araştırma şirketi tarafından, 08.11.2019 – 13.11.2019 tarihleri arasında davacı şirket adına yapılan … Ürünü Raf Testi Araştırması’ndan derlenerek oluşturulduğunu, bir tarafın belli bir bedel karşılığı hazırlatmış olduğu ve objektifliğini ispatlamanın mümkün olmadığı işbu raporun delil olarak dikkate alınmasının hakkaniyete aykırı bir durum teşkil edeceğini istinaf talebinin tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait … tescil numaralı “…” markasının 22.03.1999 tarihinde tescil edildiği, sonraki tarihlerden itibaren farklı ambalaj şekil markalarının tescil edildiği, TÜRKPATENT nezdinde T/02607 sayılı kararla ‘…” ibareli markanın 10.01.2014 tarihinden beri tanınmış marka olarak tescilli olduğu anlaşılmıştır.Davalıya ait …arkası, … markası ile … oyuncaklı çikolata ambalaj şekil markasının ve sözcük markalarının tescilli olduğu anlaşılmıştır.Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde davalının zaman içerisindeki markasal kullanımlarını ve ürün ambalajlarını, ticari sunumuna ilişkin ürün görsellerini sunduğu, daha sonra rapora itiraz dilekçesinde de, davalının marka kullanımının zaman içerisinde değişerek davacı markasına yaklaştırıldığını ileri sürdüğü, bu hususta dosyaya uzman görüşü sunduğu, ancak ilk derece mahkemesince itirazları ve çelişkiyi giderecek şekilde ek rapor yada yeni bir rapor alınmadan karar verildiği anlaşılmıştır.6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesinde; “Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması yada talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde bölge adliye mahkemesince, esasın incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verileceği düzenlenmiştir.İlk derece mahkemesince, davacı ve davalı tarafın tescilli markaları ile taraflarca sunulan deliller değerlendirilerek ve taraf markalarının hitap ettiği tüketici kitlesi göz önüne alınarak; davalının kullanımının tescilli markaları kapsamında kalıp kalmadığı, davalının zaman içerisinde ürün ambalajları ve ticari sunum şeklinin davacı tescilli markaları yada ticari sunumuna yaklaştırılıp yaklaştırılmadığı, ….. markalarında kullanılan özgün MAVİ – KIRMIZI renklerin kombinasyonu ile tüketici nezdinde ortak algı oluşup olmadığı hususları ile davacı vekilinin rapora itirazlarının değerlendirilerek, denetimine elverişli olacak şekilde rapor alınarak yapılacak değerlendirmeden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınıp, eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarih, 2018/268 E. 2019/403 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1-g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/11/2023