Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1838 E. 2023/1195 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1838 Esas
KARAR NO: 2023/1195
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2017/647 E. – 2019/995 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların aralarındaki ticari ilişki gereği vermiş olduğu hizmete karşılık dava dışı firma … Ltd. Şti.’den 08/05/2017 tarihli 20.000,00-TL bedelli bir adet çek teslim aldığını ancak ciro edilerek çekmeceye konulan çekin hırsızlık sonucu çalındığını, çekin iptali amacıyla İstanbul 13. ATM’nin 2017/238 E. Sayılı dosyası üzerinden dava açılmış ve ödeme yasağı alınmış ise de çekin ibraz edilmesi sebebiyle çek iptal taleplerinin reddedilerek dava açmaları için kendilerine 7 günlük süre verildiğini beyanla, … Maslak Ticari Merkez ve Kamu Finansmanı şubesine ait … numaralı 08/05/2017 tarihli 20.000,00-TL bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, takibin durdurularak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Çekteki ciro silsilesine bakıldığında müvekkilinin yetkili ve yasal hamil olduğunu ve TTK 702. maddeye göre meşru hamilin teselsül eden cirolardan anlaşılacağını, çekin ciro yoluyla geçmesi nedeniyle çekin çalınıp çalınmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını, çalıntı iddiasının bir bedelsizlik defi olması nedeniyle şahsi bir defi olduğunu ve TTK 559 ve yeni 687 md. göre müvekkilinin bile bile kendisinin zararına bir hareketinin ispat edilememesi halinde bu defilerin ileri sürülemeyeceğini, çekin geçerliliğinin düşürülebilmesi için davacının iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini ve çekte mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu ifade ederek tedbirin kaldırılarak davanın reddine, %20 tazminatın davacıdan tahsiline, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “ciro edildikten bir sonraki günü çalındığı yönündeki iddianın ise davacı tarafça ispatlanamadığı, soruşturma dosyası nezdinde de konuyla ilgili somut geçerli bir delile tesadüf edilmediği anlaşılmaktadır. Menfi tespit davalarında ispat yükünün davalıya ait olduğu kabul edilmekte ise de kıymetli evraka dayalı menfi tespit isteminde davalı elinde senet bulunduğu için karşı ispat kuralı gereği ispat külfetinin davacıya ait olacağı açıktır. Somut olayda dava konusu edilen çekin şeklen geçerli ciro silsilesini haiz olduğu, davalının ağır kusur ya da kasıt unsuru gözetilerek bilerek davacılar aleyhine hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, davacı yanın yargılamanın ileri ki safhasında ileri sürdüğü adi ortaklığın temsiline yönelik olarak ciro silsilesinde kopukluk meydana geldiğine dair beyanına da 6098 Sayılı TBK 625. Maddesi amir hükmü kapsamında itibar edilmeyeceği, henüz icra takibi başlamadan dava açılmış olmakla davalı tarafça talep olunan tazminat talebinin yasal şartlarının oluşmadığı takdir edilmiş ve izah edilen gerekçe dahilinde davanın reddine …” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; … adına düzenlenmiş dava konusu çekte ilk ciroun …’a ait olması gerekirken … adi ortaklığına ait olduğunu, artık geçerli bir ciro silsilesinden bahsetmeye hukuken imkan bulunmadığını, Davaya konu çekin incelenmesinde, keşidecisinin … Tic. Ltd. Şti olduğunu, çekin müvekkillerinden … adına düzenlendiğini, temsil hukuku gereği şirket ve/veya adi ortaklık kaşesi altında yer alan imzanın şahsı değil adi ortaklığı veya şirketi bağlayacağını, dolayısıyla çekte yer alan ciro silsilesinin bozuk olduğunu ve böylece davalının meşru hamil sıfatının bulunmadığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/38286 Hazırlık sayılı Savcılık dosyasında çekin arkasında yer alan cirantaların ifadeleri incelendiğinde, yine ciro silsilesinin kopuk olduğu ve davalının yetkili hamil olmadığının anlaşılacağını, Savcılık dosyası üzerinden ilk olarak davalı …’in ifadesine başvurulduğunu, …’in 24.10.2018 tarihli ifadesinde; “…çekin arka yüzünde benim üstümdeki ciro babam … aittir. Babam çeki tahsil etmem amacıyla bana vererek bankaya gönderdi. Bende tahsil esnasında çeki ciro etmem gerektiği için ciro ettim..” beyanına yer verildiğini, davalının kendinden önceki ciranta ile yakın akraba olduğunun sabit olduğunu, Yine Savcılık dosyası üzerinden ifadesine başvurulan Ciranta … 14.03.2019 tarihli ifadesinde; “… Şişli Mecidiyeköyde bulunan … adli iş merkezinde iş yeri vardır. Burayı kapattı. Bildiğim kadarıyla Silivri cezaevinde hükümlüdür..” beyanına yer verildiğini, çekin kendisine ticari ilişki gereği verilip verilmediği, kim tarafından verildiği hususunda beyanda bulunmadığını ancak kendinden önceki cirantanın cezaevinde hükümlü olduğunu belirttiği, … 24.05.2019 tarihli ifadesinde; “…çekte ismi geçen … isimli şahsı tanımıyorum. Ben Hurdacılık işiyle uğraşıyorum. … tanırım oda hurdacılık işiyle uğraşır. Birlikte ticaret yaparız. Kimi zaman çek kimi zaman para veririz. … çeki yanımda çalışan zafer … almış ve bana vermiş olabilir….” beyanına yer verildiğini, görüleceği üzere … tarafından kendinden önceki ciranta olan … tanınmadığını açıkça belirttiğini, … çeki alan … de ciro silsilesinde adı ve imzasının bulunmadığını, dolayısıyla bu yönüyle bile davalının meşru hamil sıfatının bulunmadığını, Kaldı ki; dosyada mübrez bilirkişi raporunda, davacıların çekin arkasında bulunan cirolarla ticari ilişkisinin bulunmadığının belirtildiğini,Adi ortaklığı oluşturan gerçek kişilerin müşterek mi müteselsil mi adi ortaklığı temsil yetkisi bulunup bulunmadığının araştırılmadığını, bu yönüyle de Mahkeme kararının hatalı olduğunu,Yerel Mahkeme tarafından TBK’nın 625.maddesi amir hükmü gereği adi ortaklık temsilinin müteselsil olduğunun belirtildiğini, oysa söz konusu hükmün emredici olmayıp tarafların sözleşme ile aksini kararlaştırabileceğini, dolayısıyla Mahkemece ortaklık sözleşmesinin celbedilerek sonucuna göre hüküm oluşturması zorunlu olup eksik inceleme ile hüküm verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.Dava konusu çek incelendiğinde; 08.05.2017 keşide tarihli, … numaralı, 20.000 TL bedelli çek olduğu, çekin … Ltd. Şti tarafından … lehine keşide edildiği, çekin arkasında ilk sırada, ….- … ortaklığı kaşesi üzerinde imza bulunduğu, daha sonra çekin ciro silsilesiyle davalı son hamilin eline geçtiği görülmekte olup, uyuşmazlığın; çekin çalındığı iddia edildiğinden, davacı yanın bu sebeple davalıya borçlu olup olmadığı, ilk ciroda ortaklık kaşesi üzerine atılan imzanın şahıs olarak …’ı da temsil edip etmeyeceği, bu suretle ciro silsilesinin kopup kopmadığı noktalarında toplanmaktadır. Bağlantılı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/38286 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, dava konusu çeki bir gün öncesinden cirolayarak işyerinde muhafaza ettiğini, ertesi gün 28.02.2017 tarihinde çalındığını beyan ettiği, şikayet başvurusunun 01.03.2017 tarihinde yapıldığı, yapılan incelemede herhangi bir kamera kaydına rastlanmadığının bildirildiği, başkaca bir araştırma yapılması yoluna gidilmediği, soruşturmanın daimi aramaya alındığı anlaşılmıştır.Davacı yan her ne kadar çekin … lehine düzenlenmiş olması nedeniyle, çekin arkasında yer alan ilk cironun da …’a ait olması gerekirken, … adi ortaklığına ait olduğunu iddia etmiş ise de; imzanın … tarafından atıldığı hususunda bir çekişme bulunmadığı, dolayısıyla ilk cironun lehtara ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu itibarla ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmadığı, adi ortaklıkla yaptığı ticari ilişki gereği çekin düzenlenip, adi ortaklığa verildiğini ikrar eden ve çekin arkası cirolandıktan sonra uhdesindeyken çalındığını iddia eden davacının, daha sonra lehtarın çekte ilk ciranta olarak yer almadığını ileri sürmesinin TMK’nun 2.maddesi anlamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, diğer yandan kambiyo senetlerinden olan çek illeten mücerret olup, çeki elinde bulunduran şahsın ayrıca hangi ticari ilişkiye binaen çeki elinde bulundurduğunu ispatla yükümlü olmadığı, çeki düzgün ciro silsilesiyle elinde bulunduran son hamil davalının, TTK’nun 790.ve 792. maddelerine göre çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötü niyetli olduğunun eldeki delillere ve soruşturma dosyasına göre ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı … yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak, çekin davacı … lehine düzenlenmediği ve adi ortaklık kaşesi üzerinde …’a ait tek imza bulunduğu gözetilmeksizin davaya konu çekte imzası bulunmayan davacı … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu yönden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, davacı … hakkında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı yan vekilinin aksi yöndeki istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, ancak davacılar vekilinin diğer davacı yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun kabulüne, kararın HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin davacı … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun, davacı … hakkında verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Davacılar vekilinin davacı … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih, 2017/647 E., 2019/995 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3-Davacı …’ın açmış olduğu menfi tespit davasının REDDİNE,4-Davacı … hakkında açılan davanın KABULÜ ile,5-… Maslak Ticari Merkez ve Kamu Finansmanı şubesine ait … numaralı 08/05/2017 tarihli 20.000,00-TL bedelli çekten dolayı davacı …’un davalıya borçlu olmadığının tespitine,6-Şartları oluşmayan ve kötüniyetin ispat edilemediği somut olayda, tazminat talebinin reddine, 7- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;7/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1366,20 TL karar harcından peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.024,55 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 341,55 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 96,60 posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.224,15 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine, 4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,7/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsiliyle davalıya verilmesine, 7/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacı …’a verilmesine, 8- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;8/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacılar tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,8/b-İstinaf yargılaması için davacılar tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 34,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 183,10 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine,8/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,9- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023