Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1834 E. 2023/1285 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1834
KARAR NO: 2023/1285
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2017/510 E. – 2019/371 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ilk satırı “…” olan “…” isimli eserin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin söz konusu eserin bestecisi olduğunu ve 20/01/2014 tarihinde notalarını Mesam’a … nolu eser kodu ile kaydettirdiğini, müvekkiline ait bestenin fikri emeği karşılığında yarattığı “…” isimli eserin davalı … adına kayıtla “…” isimli eserde aynen kullanıldığını ve bunun üzerine Teknik Bilim Kurulu’nun inceleme yaptığını ve eserlerin büyük ölçüde benzerlik taşıdığının tespit edildiğini, davalı …’ya ait eserin diğer davalı … tarafından piyasaya sunulduğunu, …’nın ” …” adlı albümünün ilk sırasında yer alan aynı adlı şarkı ile eser sahibinden izin alınmadan tahrif edilerek kullanıldığını, şarkının yer aldığı albümde söz ve beste sahibi olarak davalı …’nın isminin yazılı olduğunu, müvekkilinin hiçbir şekilde adının geçmediğini, müvekkilinin mali hakları yanında manevi haklarının da davalılarca ihlal edildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik, 1.000 TL maddi tazminatın albümün piyasaya ilk arz tarihinden itibaren yasal faizi ile FSEK 68.maddesi kapsamında ve izinsiz kullanılan eser için 40.000 TL manevi tazminatın da albümün piyasaya ilk arz tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin yıllardır müzikle uğraşan, özgün eserleriyle meşhur olmuş halk müziği sanatçısı olduğunu, halk müziğinin bazı tanılarının anonimleştiğini, müvekkilinin eserinin kısa bir bölümünde de anonimleşmiş olan bu tınıların kullanıldığını, müvekkilinin eserinin de diğer halk müziği eserleriyle benzer tınılar içermesi nedeniyle rağbet gören ve sevilen bir şarkı olduğunu, müvekkilinin eserinin davacının … isimli eseri ile intihal oluşturduğu ve tahrif edilerek kullanıldığı, davacının haklarının ihlal edildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının eserindeki benzer olduğu iddia edilen tınıların özgün olmadığını, davacının hak sahibi olmadığını, anonimleşmiş olan bu ezgilerin davacının kendi eserinden önce Türk ve Halk müziği eserlerinde de kullanıldığını, bu ezgilerin Halk müziğinin yıllardır kullanılagelen ezgiler olduğunu, Mesam’ın bu ezginin anonimleşmiş bir ezgi olduğunu karar altına aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı sunulan heyet raporu dikkate alınarak değerlendirildiğinde davacıya ait “…” ile davalı … ya ait “…” isimli eserlerinin müziklerinin özgün olmadığı ve anonim kalıplardan oluştuğu, toplum hafızasında yer etmiş kalıp ezgilerden oluştuğu ve sıkça rastlanan seyir karakterinden olduğu” anlaşılmakladavacının eser sahipliğine tecavüze dayalı açmış olduğu ve sübut bulmayan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu davanın konusunun musiki eserlerin melodisinin daha önce alenileşmiş olan musiki eserlere benzeyip-benzemediği hususu değil, müvekkilin eserden doğan haklarının ihlal edilip edilmediği hususuna ilişkin olduğunu, bilirkişi raporlarında bu hususun göz ardı edildiğini, somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu eserlerin özgün olmadığı ve anonim kalıplarda yer aldığı şeklindeki tespitin sadece ana tema benzerliğine yapılan bir atıf ile gerçekleştirilmiş olduğunu, bir eserin anonim kalıplara alınması ve özgün olmadığının tespitinin yapılmasının bu şekilde ana tema benzerliğine yapılacak olan bir atıfla mümkün olmadığını, dosya kapsamında bilirkişilerin eserlerin anonim nitelikte oluşunun sadece ana tema benzerliği üzerinden yapmış oldukları denetime elverişli olmayan tespitlere dayandırdığını, dava konusu somut olayda karşılaştırılan iki eserin detaylı şekilde yapılan incelemesinde gerek notasal gerek müzikal ve ezgisel benzerliğin büyük oranda olduğu ve müvekkile ait “…” isimli şarkının sahibinin hususiyetini taşıdığının somut değerlendirmelerle ispatlanmasına rağmen davanın reddi yönünde karar verildiğini, “…” ile ” …” isimli eserlerin müzikal açıdan genel özellikleri karşılaştırıldığında “…” isimli eserin intro ile başlaması, “… ” isimli eserin nakarat kullanması, balaban çalgısını kullanması ve tempo olarak diğerine oranla yavaş olması dışında her iki eserin çok büyük ortak özellikler taşıdığının tespit edildiğini, her iki eseri oluşturan müzikal parça ve ifadelerin aynı olduğunun tespit edildiğini, iki eser arasında detaylı şekilde yapılan gerek notasal gerekse müzikal ve ezgisel benzerliğin büyük oranda olduğunun bilirkişilerce somut olarak dile getirildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; iki eser arasında intihal söz konusu olmadığını, davaya konu eserde benzerlik içerdiği iddia edilen kısımların toplum hafızasına yer etmiş anonim ezgilerden oluştuğunu, yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacıya ait eserin anonim kalıplardan oluştuğunun tespit edildiğini ve yerel mahkemece davacının hak iddialarının yerinde olmadığına karar verildiğini, bu dosya ile benzer olan davacısının … olduğu İstanbul 1. FSHHM 2016/68 Esas sayılı dosyasında benzerlik içerdiği iddia edilen kısımların anonim olduğuna ilişkin karar verilerek bu kararın kesinleştiğini, başka bir eserdeki “aynı” anonimleşmiş ezgiler ile ilgili olarak müvekkilleri hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ise de savcılığın bu konuda takipsizlik kararı verdiğini, takipsizlik kararına karşı itiraz sonrasında Sulh Ceza Hakimliğince bu itirazın reddedildiğini, davacının eserinde kullandığı anonim ezgiler üzerinde hak iddia etmesinin Yargıtay kararları uyarınca da kabul edilemez olduğunu, davacıya ait eserin dava tarihinde henüz Youtube gibi sosyal medya platformlarında dahi yokken intihal iddialarında bulunulmasının kötü niyetli olduğunu, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 5846 sayılı FSEK hükümleri uyarınca davacı tarafından eser hak sahibi olduğu iddiasına dayalı olarak açılan tecavüze dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı tarafından … isimli eserin müvekkilinin bestesi olduğunu, 20.01.2014 tarihinde MESAM’ı … no’lu eser kodu ile notalarının kaydettirildiğini, müvekkiline ait bestenin davalı … adına kayıtlı … adlı eserde aynen kullanıldığını, davalı …’ya ait eserin diğer davalı … Ltd Şti tarafından piyasaya sunulduğunu, eser sahibinin izni alınmadan tahrik edilerek kullanıldığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir.FSEK 1/B-a maddesinde eser tanımlanmış olup, eser; sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsüllerini ifade eder. Eser, üretimi ile insanoğlu fikirlerini, duygularını birbirlerine iletir. Eser, duygu ve fikirler üzerinde etkinlik yaparak duygu ve fikirleri çizgi, renk, söz ile doğanın yansımasına öykünerek algılanabilecek şekle büründürme neticesinde gerçekleşen yaratımdır. Eser hukuki bakımdan değer ifade eden ve toplumun kültürünü zenginleştiren ürünlerdir.Bir fikri ürünün eser niteliği taşıyıp taşımadığının mahkemece re’sen araştırılması gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 01.11.2004 gün, 2004/1463 E. 2004/10641 K.)Eser nitelemesi özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğiğnden eserin ilgili olduğu alandaki uzman bilirkişilerden görüş alınmalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 10.06.2013 gün, 2011/12280 E. 2013/12047 K.)Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, FSEK Uzmanı Öğretim Görevlisi, Müzik Editörü, Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi bilirkişiler tarafından düzenlenen 01.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda, “… isimli şarkının FSEK 3 bağlamında musiki eseri olduğu, dosyada mübrez notalar, meslek birliği yazıları birlikte değerlendirildiğinde FSEK 11’deki karine çerçevesinde “…” isimli şarkının sahibinin davacı olduğu, Türk Halk Müziği’nde ” …” ve “…” isimli eserler ile birebir örtüşen herhangi bir anonim eser olmamasına karşılık, her iki eser müziklerinin ana teması, bu temanın geliştirilme şekli ve melodik hattın seyrini oluşturan parçaları açısından anonim kalıplardan oluştuğu, toplum hafızasında yer etmiş kalıp ezgilerden oluştuğu ve sıkça rastlanan seyir karakterinden olduğu, bu çerçevede “… (…)” ve “…” isimli eserlerinin müziklerinin özgün olmadığı ve davalı tarafından yapılmış herhangi bir hak ihlalinin söz konusu olmadığı” belirtilmiştir.Somut olayda, bilirkişi heyet raporunda tespit edildiği üzere her iki eser müziklerinin ana teması, bu temanın geliştirilme şekli ve melodik hattın seyrini oluşturan parçaları açısından anonim kalıplardan oluştuğu, toplum hafızasında yer etmiş kalıp ezgilerden oluştuğu ve sıkça rastlanan seyir karakterinden olduğu, bu çerçevede “…” ve “…” isimli eserlerinin müziklerinin özgün olmadığı ve davalı tarafından yapılmış herhangi bir hak ihlalinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından dava sübut bulmamıştır.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/09/2019 tarih ve 2017/510 E., 2019/371 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023