Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1828 E. 2023/1196 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1828 Esas
KARAR NO: 2023/1196
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2019
NUMARASI: 2018/315 E. – 2019/1066 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin lehtarı bulunduğu ve gerçekte vade tarihi 31.05.2017 tarihi olan çek aslını, keşideci … Ltd. Şti. (…)’ne 20.04.2017 tarihinde iade etmesine rağmen, keşidecinin çekin vadesinde oynama yaparak vade tarihini 31.08.2017 tarihi olarak düzenlemek suretiyle ve müvekkilinin cirosunu iptal etmeksizin ciranta … adlı kişiye verdiğini ve oradan da davalıya geçen çekin son hamil davalı tarafından yazdırılarak müvekkili hakkında da icra takibi başlatıldığını, takibe müstenit kambiyo evrakının tahrif edilmiş olmakla kambiyo vasfında olmadığını, ciro silsilesinin kopuk olduğunu, … hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/5067 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek, müvekkilinin ilgili çek sebebiyle borçlu bulunmadığının tespitine dair karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; çek keşidecisinin … San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, çek üzerindeki paraf ve imzaların keşideciye ait olduğunu, keşideci borçlunun takibe bir itirazı olmadığını, bu durumun çekte bir tahrifat yapılmadığını ortaya koyduğunu, davacının iddiasının yerinde olmayan bir iddia olduğunu, davacının iddialarının lehtar ile keşideci arasındaki yada lehtarla bir sonraki ciranta arasındaki ilişkiyi bilmeyen, iyi niyetli üçüncü kişi müvekkiline karşı dermeyan edilecek iddialar olmadığını, müvekkilinin çeki ciro yolu ile aldığını, davacı tarafından sunulan teslim formunun sağlığının şüpheli ve geriye yönelik keşideci ile lehtar arasında her zaman düzenlenebilecek bir evrak olduğunu, açılmış bir davada delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacının keşidecisine iade ettiğini iddia ettiği çekte cirosunu silmediği iddiasının da hayatın olağan akışını aykırı olduğu gibi basiretli bir tacirin göstereceği bir davranışta olmadığını beyan ederek davanın reddine, davacının % 20 oranında tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”… Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/5067 soruşturma nolu ve 2018/9477 karar nolu dosyası, banka müzekkere yanıtı içeriğine göre; davaya konu çekin, dava dışı …Tic.Ltd Şti. tarafından keşide edilerek davacıya verildiği, ciro silsilesinin düzgün olduğu, bu silsilede davacı şirket cirosunun da bulunduğu ve iptal edilmemiş olduğu gerekçeleriyle davanın reddine…” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının, lehdarı bulunduğu 31.05.2017 tarihli çeki, keşideci … Ltd.Şti.’ne 20.04.2017 tarihinde iade ettiğini, çekin tarihinin üstünde oynama yapılmak suretiyle 31.08.2017 tarihi yazılarak önce … tarafından ciro edildiğini ve sonra arada iptal ve karalamalarda bulunmak suretiyle son hamil/alacaklı … Ltd. Şti’ne verildiğini, müvekkilinin, lehdarı ve cirosu bulunduğu 31.05.2017 vade tarihli çeki keşideciye iade etmiş olmakla ciranta ve lehdar vasfının ortadan kalktığını,Takibe konu çekin, tahrifat yapılmak suretiyle oluşturulmuş sahte bir çek olduğunu, ciro silsilesinin de kopuk olduğunu, müvekkilinin iş bu çekten sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, söz konusu çekten dolayı hiçbir borcu bulunmadığını,Cumhuriyet Başsavcılığı’na bulunulan suç duyurusu neticesinde; keşideci şirketin ifadesinde; takibe konu çeki müvekkilinden teslim aldığını, çekin vade tarihini değiştirip …’ye teslim ettiğini beyan ettiğini, ayrıca çekin iade edildiğine dair makbuzun dosyaya sunulduğunu, Bilirkişi raporunda da davacının çekten dolayı herhangi bir ticari borcunun bulunmadığının tespit edildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, davacı; dava ve takip konusu çekin keşideciye iade edildikten sonra kendi ciroları iptal edilmeksizin keşideci tarafından dava dışı ciranta …’ye verildiğini, buradan da son hamil davalının eline geçtiğini, ciro silsilesinin koptuğunu, çekin tahrifata uğradığını iddia etmiş, davalı; iyi niyetli son hamil olduğunu savunmuş, Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, bu karar, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dava ve takip konusu çek incelendiğinde; dava dışı …Şti’nin keşideci, davacının ise lehdar olduğu, çekin arkasında sırasıyla davacı, dava dışı … ve davalı son hamil … Şti’nin ciranta olarak yer aldığı, keşide tarihinin keşideci imzası ile paraflandığı, şeklen ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığı görülmüştür. Çek, keşideci tarafından lehtar lehine düzenlenip, keşide edildikten sonra, lehtar tarafından tekrar keşideciye ciro edilmesi halinde, keşidecinin 6102 sayılı TTK’nun 788. maddesi koşullarında yeniden çeki tedavüle çıkararak ciro etmesi durumunda, ikinci tedavülden önceki lehtarın sorumluluğu kalmadığından, lehtar hakkında takip yapılamaz. Bu durumda, keşideci ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluk vardır. Zira keşideci, çeki yeniden tedavüle çıkarmakla, lehtar adına keşide etmeden önceki durumuna döndüğünden lehtarın sorumluluk zinciri içinde yer alması mümkün değildir.Bu açıklamalardan sonra, somut olayın incelenmesinde; dava ve takip dayanağı çekte ilk cironun lehtar davacıya ait olduğu, bundan sonraki cironun dava dışı …’ye ait olduğu, davalının ise çekte yer alan son hamil olduğu, davacının usûlüne uygun ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyaya sunulan bilirkişi raporunda; çekin 20.04.2017 tarih ve … no’lu tahsilat makbuzu ile keşideciye iade edildiği, zira çek incelendiğinde de, keşide tarihinin keşideci imzası ile paraflandığı, dolayısıyla lehdar cirosu iptal edilmeksizin çekin keşideciye döndüğü ve keşideci tarafından tekrar tedavüle çıkarıldığının gerek senet metni gerekse bilirkişi raporu ile sabit olduğu görülmekle, yukarıda yapılan açıklamalara göre, ikinci tedavülden önceki lehtarın sorumluluğunun bulunmadığı, zira keşidecinin, çeki yeniden tedavüle sokmakla lehtar adına keşide etmeden önceki durumuna döndüğü, çek ilk kez tedavüle çıktığı sırada ciranta olarak çek arkasında unvan ve imzaları yer alan kişiler yönünden değil, keşideci ile hamil arasında bir sorumluluk olduğundan, alacaklı hamil tarafından çek lehdarı (ilk ciranta) hakkında takip yapılamayacağının kabulü gerektiği, tüm bu nedenlerle davacı lehdar tarafından açılan menfi tespit davasının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması hatalı görülmüştür.Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,2- Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2019 tarih, 2018/315 E., 2019/1066 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3-Davanın KABULÜNE,-Davacının, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına konu edilen … no’lu, 31.08.2017 keşide tarihli (paraflanmış haliyle), 50.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50 TL karar harcından peşin alınan 853,88 TL’nin mahsubu ile 2.561,62 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 35,90 TL başvurma harcı, 853,88 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 133,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1828,68 TL’nin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 30,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 178,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,5/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,5/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023