Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1825 E. 2023/1281 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1825
KARAR NO : 2023/1281
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2018/37 2019/310
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan … San, ve Tic, Ltd. Şti. ile davalı … A.Ş. arasında, 16.02.2016 tarihinde Genel Faktoring Sözleşmesi imzalandığını, diğer davacılardan …’nın sözleşmeyi hem diğer davacı …’ in yetkili temsilcisi ve hem de kefil sıfatı ile imzalandığını, davalının 16.02.2014 tarihli Genel Faktoring Sözleşmesine teminat teşkil etmek üzere Genel Faktoring Sözleşmesi ile aynı tarihli 3.000.000-TL meblağlı bir adet bonoyu hem davacı …’e ve hem de diğer davacı sözleşme kefili …’ya İmzalattığını, davalının, Beyoğlu … Noterliğinden davacıya gönderdiği 22.02.2016 tarihli, … yevmiye nolu ihtarname sureti ile 19.02.2016 tarihinde faktoring hesabının kat edilerek kapatıldığını, 22.02.2016 tarihi itibariyle Genel Faktoring Sözleşmesinin de feshedildiğini ihtaren bildirdiklerini, davalının hemen ertesi günü yani 23.02.2016 tarihinde de 3. maddede bahsi geçen Hesap Kat İhtarına konu 96.559,79-TL kur farkı alacağının tahsili için 3.000.000 -TL. lik teminat senedine dayalı olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 96.559,79-TL. meblağlı icra takibi başlattığını, davalı tarafın bilahare İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/171 Esas sayılı dosyası ile davacı … dava dışı … 2015 yılında satarak devir ettiği taşınmazlara ilişkin tasarrufun iptali davası ikame ettiğini, bu davanın dava dilekçesinde … vekilinin aynen Davalı …, faktoring müşterisi … A.Ş. İle imzalanan 16.04.2014 tarihli sözleşme, bu sözleşme çerçevesinde muhtelif tarihlerde yapılan faktoring işlemleri ve verilen BSMV kur farkı taahhütnamelerinden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı kesinleşmiş icra takip dosyasından müvekkil şirkete borçludur.” demek sureti ile icra takibine konu borcun kaynağını nereden doğduğunu açıkça beyan ettiğini, davalı tarafın 22.02.2016 tarihli Hesap Kat İhtarı ile talep ettiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu ettiği 96.559,79-TL miktarlı alacağın kur farkı BSMV tutarlarının’dan kaynaklandığının açık ve net olduğunu, ancak kur farkı BSMV tutarlarından davacının sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceğini, davacı … A,Ş. İle davalı … A.Ş. arasında imzalanan 16.02.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin tüm maddeleri incelendiğinde kur farkı BSMV tutarından … A.Ş.’nin sorumlu olacağına ilişkin hiçbir maddenin bulunmadığının görüleceğini, her ne kadar davalı … A.Ş. tarafından 06.02.2015 ve 30.03.2015 tarihli taahhütname başlıklı iki belge davacı … A.Ş.’ye imzalatılmış ise de Genel Faktoring Sözleşmesi’ne aykırı olarak davacı … A.Ş.‘ye imzalatılan bu taahhütnamelerin geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davalı … A.Ş.’nin sorumlu olduğunu, davalının Genel Faktoring Sözleşmesi ile davacıya yükleyemediği işbu vergi sorumluluğunu bilahare sözleşmeye aykırı olarak imzalattığı 06.02.2015 ve 30.03.2015 tarihli taahhütnameler ile davacı … A.Ş’ye yüklemeye çalıştığını, bu durumun yasaya aykırı olup kabul edilemeyeceğini, 06.02.2015 ve 30.03.2015 tarihli taahhütnamelerde sadece davacı … A.Ş.’nin imzası mevcut olup sözleşmeye kefil sıfatı ile imza atan diğer davacı … imzasının bulunmadığını, davacı … 16.02.2014 tarihli Genel Faktoring Sözleşmesine kefil olarak imza atmış olup ancak bu sözleşme kapsamındaki borçlardan sorumlu tutulabileceğini, sözleşme kapsamında olmayan bir borçtan sorumlu olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, bir an için sözleşmenin tarafı olan davacı … A.Ş.’nin 06.02.2015 ve 30.03.2015 tarihli taahhütnamelerdeki imzalarının geçerli olduğu kabul edilse dahi bu durumundan sözleşmeye kefil sıfatı ile imza atan diğer davacı …’nın etkileneceğini kabul etmenin kefalet müessesinin mahiyetine zıt olacağını, kefilin ancak kefalete konu borç kapsamından sorumlu tutulabileceğini, Genel Faktoring Sözleşmesinde asıl borçlu … A.Ş.’nin BSMV’den sorumlu olduğuna ilişkin hiçbir madde mevcut olmadığını, imzası bulunmayan 06.02.2015 ve 30.03.2015 tarihli taahhütnameler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamayacağını, davalı … Faktoring A.Ş.’nin icra takibi yoluyla talep ettiği BSMV gider vergisi niteliğindeki vergi olduğunu, davacılar … A.Ş. ile diğer davacı kefil …’nın kur farkından kaynaklanan BSMV’den dolayı borçlu olmadıklarının tespiti için dava açma zarureti hâsıl olduğunu, Mahkemece yapılacak tahkikat ile iddialarının sübut bulacağını, ancak davalı tarafça BSMV kur farkından doğduğu iddia olunan 96.559,79.-TL alacağın, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğundan kambiyo senedine davalı icra takibinin işbu dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından Mahkememizde açılan menfi tespit davasının haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, davacılardan …. San. ve Tic. Ltd.Şti. ile ( …) ile davalı şirket arasında 16.04.2014 tarihli faktoring sözleşmesi mevcut olduğunu, davacılardan … ile davalı şirket arasında 16.04.2014 tarihli ve 10.000.000-USD azami limitli faktoring sözleşmesi mevcut olup, iş bu sözleşme çerçevesinde davacı şirkete muhtelif tarihlerde faktoring işlemleri yapıldığını ve krediler kullandırıldığı, faktoring sözleşmesi ve taahhütnameler çerçevesinde yabancı para üzerinden kullandırılan krediler nedeniyle oluşan kur farkı BSMV tutarları davacı tarafından ödenmediği için Beyoğlu … Noterliğinin 22.02.2016 tarih … yevmiyeli ihtarnamesi ile davacının faktoring sözleşmesinin feshedildiğini ve 96.559,79-TL kur farkı BMSV tutarı davacıdan talep edildiğini, akabinde davacı aleyhine 23.02.2016 tarihinde İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/304 D.iş dosyası ile ihtiyati haciz başvurusu yapıldığını ve bu kararın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile uygulandığını gerek ihtarname ve gerekse de ihtiyati haciz ve icra takibinin hiçbir itiraza uğramadığını, yapılan icra takibi neticesinde davacıların hacze kabil malı bulunmadığı ve davacılardan … tarafından, diğer davacı … şirketinin kurucu ortaklarından …’a mal kaçırma amacıyla yapılan devirlerin iptali için İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/171 Esas sayılı dosyasıyla tasarrufun iptali davası açıldığını ve akabinde de davacıların eldeki menfî tespit davasını açtığını, dolayısıyla tasarrufun iptali davası üzerine bu davanın açılmasının tasarrufun iptali davasını sürüncemede bırakmayı amaçladığını, sözleşmenin VI/1 maddesinde faktörün kayıtlarının HMK’nın 193 uyarınca münhasır delil niteliğinde olduğu ve VI/10.maddesinde müteselsil kefillerin de müşteri gibi sözleşme hükümleriyle bağlı ve sorumlu olduğu hükümlerinin yer aldığını, kur farkı BMSV tutan gider vergisinin kanununda düzenlenen bir tür gider vergisi olup sözleşmenin çeşitli maddelerinde sözleşmeden ve yapılan işlemlerden kaynaklanan tüm giderlerin vergi ve harçların bağlandığını, yine taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin yabancı para limitli olup yapılan işlemler de yabancı para üzerinden yapılmış ayrıca davacıdan çeşitli zamanlarda sözleşmeye ilave olarak kur farkı taahhütnameleri alındığını, dolayısıyla gerek faktoring sözleşmesi ve gerekse de taahhütnameler uyarınca davacıların kur farkından kaynaklanan gider vergisi olan BSMV tutarlarından sorumlu olduğunu ve davalı şirketin davacılardan olan bu alacağı konusunda faktoring sözleşmenin VI/I .maddesinde yer verildiği üzere davalı şirketin kayıt ve belgeleri münhasır delil niteliğini haiz olduğunu, davacılardan …’ntn davayı açmakta hukuki yaran ve davacı sıfatı olmadığını, yukarıda yer verildiği üzere davacıların faktoring sözleşmesi çerçevesinde sorumlu olduklarını, yine alman taahhütlerde davacılardan …’nın imzası bulunmasının da gerekmeyip söz konusu taahhütlerin faktoring sözleşmesinin bir parçası olmasından başka faktoring sözleşmesine uygun ve sözleşmenin feri niteliğindeki belgeler olduğunu, ayrıca söz konusu belgelerin faktoring sözleşmesini limitini artırıcı yahut hükümlerim değiştirici bir yanı bulunmayıp söz konusu taahhütnamelerin alınmasına gerek olmaksızın faktoring sözleşmesinin uygulanmasından doğan her türlü masraf, vergi ve ferilerin davacılara ait olduğu sözleşmede müteaddit kereler yer aldığını, dava konusu icra dosyası dayanağı 06.04.2014 tanzim ve 19.02.2016 vade tarihli 3.000,000-TL tutarlı bono olduğunu, davacı … icra takibine konu bonodan dolayı avalist sıfatıyla sorumlu olduğunu, yalnızca bonodaki şekli eksiklikleri ileri sürerek dava açma hakkı tanındığından davacı … eldeki davayı açmasının hukuken mümkün olmadığını ve … davacı sıfatı olmadığını, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, davacılar yönünden ayrı ayrı davanın reddine karar verilerek masraf ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Dosya içerisinde yer alan faktoring sözleşmesinin II-24 maddesinde kur farkı bedelinin müşteriden tahsil edileceği hükmü yer almaktadır. Yine aynı sözleşmenin VI-10 maddesinde de müteselsil kefillerin sözleşme ve eklerinden sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Öte yandan BSMV, yasa gereğince ödenmesi gereken vergi olup oranı da yasayla belirlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin VI-17. maddesinde de BSMV’den davacı müşterinin sorumlu olduğu açıkça düzenlenmiştir. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde faktoring sözleşmesini imzalayan davacı şirket ve diğer davacı kefilin kur farkı ve BSMV’den sorumlu olduğu sabit olmakla” davanın reddine karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu olup olmadıklarının ve bu itibarla geçerliliklerinin araştırılması gerektiği ifade edilerek bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve ek rapor istediklerini, buna rağmen bu talepleri reddedilerek davanın reddi yönünde hüküm kurulduğunu, faktoring sözleşmesi ve ek taahhütnamelerin hukuka aykırı olduğunu, … tarafından hem şirket yetkilisi hem de müteselsil kefil sıfatıyla ayrı ayrı imza edilen sözleşmenin … tarafından benzer hukuki ilişkilerde kullanılmak üzere önceden tek başına hazırlanan, matbu bir metin olduğunu, genel bir ifadeyle bahsedilen sözleşmenin VI/4 maddesi kapsamında mutat uygulama gereği ödenmesi gereken damga vergisi vb. vergilerden müvekkilin sorumlu tutulacağı öngörülebilir olsa da kur farkı BSMV tutarının da bu kapsamda müvekkilden talep edilebileceğinin; bankacılık ve finans konusunda uzmanlığı bulunmayan, uyuşmazlık konusu sözleşmenin zayıf tarafını teşkil eden, faktöring sözleşmesini kurmak istiyorsa genel işlem şartları mahiyetindeki sözleşme hükümlerini imza etmeye ticari olarak mecbur bulunan müvekkil tarafından tüm sonuçlarıyla birlikte anlaşılamayacağını, genel işlem şartı biçiminde düzenlenmiş bulunan mezkur sözleşme hükmünün müvekkilin açıkça aleyhine yorumlanması karşısında TBK’nin amir 21. maddesi hükmü uyarınca yazılmamış sayılacağını, müvekkillerin tacir olmasının da TBK genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uyuşmazlık bakımından uygulanmayacağı neticesi doğurmayacağını, asıl sözleşmede hiçbir surette düzenlenmemiş bulunan kur farkı BSMV hususunun sözleşmenin imza tarihinden sonra imza edilmiş bulunan ek taahhütnamelerle bağıtlanmasına da hukuken imkan olmadığını, taraflar arasındaki asıl borç ilişkisinin sözleşmeden kaynaklandığını, sözleşmede kur farkı BSMV tutarıyla ilgili hüküm bulunmadığına göre 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28inci maddesi uyarınca mezkur verginin mükellefi bulunan … Faktoring tarafından ödenmesi gerektiğini, sözleşmenin imza tarihinden 1 yılı aşkın süre geçtikten sonra tanzim edilen yeni taahhütnamelerle sözleşmenin hüküm ve sonuçlarına aykırı yeni hükümlerin tesis edilmesine ve bu suretle sözleşmenin zayıf tarafı konumunda bulunan müvekkile ek yükümlülükler getirilmesine imkan bulunmadığını, davalının Genel Faktoring Sözleşmesi ile müvekkillere yükleyemediği sorumluluğu sözleşmenin etrafından dolanarak, onun muhtevasına ve ruhuna aykırı biçimde müvekkillere tahmil etme gayreti içerisinde olduğunu, …’nın kefaletinin TBK M.583 hükümlerine aykırı olmakla geçersiz olduğunu, dava konusu sözleşme bakımından … “Müteselsil Kefil” başlığı altında el yazısı ile adı soyadı ve adresi yazılmış olmasına ve bu sıfatla sözleşme paraflanmış olmasına karşın, davacı müteselsil kefil adı altında veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısıyla belirtmemiş, üstelik sorumlu olduğu azami tutar da sözleşme çerçevesinde belirtilmediğini, müvekkil …nın müteselsil kefil sıfatının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle müteselsil kefilin sözleşme bedelinin tamamından sorumlu olduğu varsayılsa dahi huzurdaki davanın konusu asıl borcun ferisi niteliğinde, sözleşme kapsamı dışında kalmış ve ek taahhütnamelerle düzenlenmiş olduğundan bu borç bakımından müvekkilin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu hususun “esasen sözleşme altında imzası bulunan huzurdaki davacılardan … kefil olduğu miktar açıkça tarafımıza sunulu olan suret metinde yer almasa ve bu haliyle kefalete ilişkin şekli esaslar TBK m. 583 hükmüyle uyumlu olmasa da” denmekle kabul edildiğini, sözleşmenin ve ek taahhütnamelerin geçerli olduğu kabul edilse dahi …’nın kefaletinin taahhütnameleri dolayısıyla BSMV kur farkı borcunu kapsamayacağını, … , her ne kadar Genel Faktoring sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışsa da mezkur taahhütlerde bu sıfatla imzası bulunmadığını, huzurdaki davanın konusunu oluşturan BSMV kur farkından müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu tutulamayacağını, bilirkişi raporunun eksik inceleme ile hazırlandığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacıların yerel mahkemede sunmadığı iddiaları istinaf dilekçesinde sunduğunu, davacı … Ltd Şti ile müvekkil arasında 16.04.2014 tarihli faktoring sözleşmesi olduğunu, davacı şirketin faktoring sözleşmesi ve sair taahhütnameler çerçevesinde kur farkı BSMV tutarından sorumlu olduğunu, davacı … eldeki davayı açmakta hukuki yararı ve davacı sıfatı olmadığını, tüm bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece 14.05.2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.Davacılardan … adına mahkeme kararı 16.01.2020 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, nüfus kayıt örneğinden davacının 29.12.2019 tarihinde öldüğü, istinaf dilekçesinin davacılar vekili tarafından 27.01.2020 tarihinde ibraz edildiği, bu tarih itibariyle davacı … ölü olduğu sabittir.Davalı vekili 24.11.2020 tarihli dilekçesi ile menfi tespit davasının dayanağı İstanbul … İcra Müd. … E. sayılı dosyasından alacağı noterlik temliknamesi ile … temlik edildiği, müvekkilin davada davalı sıfatı kalmadığından … davaya dahilinin sağlanması talep edilmiştir.Dairemizin 02.12.2020 tarihli ara kararı ile davalı vekilinin dava dışı … davaya dahil edilmesi ve kendilerinin davalı sıfatından çıkarılmasına karar verilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.6100 sayılı HMK 55. maddeye göre taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Somut olayda davacılardan …’nın karar tarihinden sonra gerekçeli kararın tebliğ tarihinden önce vefat ettiği, bu davacı adına vekili tarafından 27.01.2020 tarihinde istinaf dilekçesi ibraz edilmiş ise de kararın tebliğ tarihi itibariyle … ölü olduğu, ölü kişiye tebliğ yapıldığı, ölüm sebebiyle vekalet ilişkisi son bulmasına rağmen, önceki vekilin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından, öncelikle davacılardan …’nın mirasçılarına gerekçeli kararın tebliği ile istinaf süresi tamamlandıktan sonra dosyanın istinaf incelemesine esas olmak üzere Dairemize gönderilmesine, bu aşamada geri çevrilmesine karar verilerek Dairemizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacılardan … karar tarihinden sonra, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden önce vefat ettiği, davacı adına vekili tarafından 27.01.2020 tarihinde istinaf dilekçesi ibraz edilmiş ise de kararın tebliğ tarihi itibariyle … ölü olduğu, ölü kişiye tebliğ yapıldığı, ölüm sebebiyle vekalet ilişkisinin son bulduğu anlaşıldığından öncelikle davacılardan … mirasçılarına gerekçeli kararın tebliği ile istinaf süresi tamamlandıktan sonra dosyanın istinaf incelemesine esas olmak üzere Dairemize gönderilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1 maddesi gereğince, dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucu oy birliği ile kesin olarak karar verildi.02/11/2023