Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1821 E. 2023/1080 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1821
KARAR NO: 2023/1080
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2015/220 E. – 2019/604 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketlerin, 28/10/2011 tarihinde imzaladıkları sözleşme ile … İş Ortaklığı unvanlı adi ortaklığı kurduklarını, … İnşaatın yetkilisi … ile … yetkilisi … olarak kararlaştırıldığını, bu kişilerin yetkilerini müşterek imza atmak sureti ile kullanmaları kararlaştırıldığını, adi ortaklığı temsile yetkili kişilerden … yetkilisi … ortağı olduğu bir başka şirket olan … Şti tarafından düzenlenen … Beylikdüzü Beykent Şubesine ait 2 adet çekin, davalı … A.Ş. Lehine keşide edildiğini, bu imzaların sahte imza olduğunu, adi ortaklık/adi ortaklığa üye davacı şirketler aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe konu çekler üzerinde yer alan aval kaşe ve imzalarının sahte olması sebebiyle davacı şirketlerin davalı alacaklıya mezkur icra dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, davanın kabulü halinde, çeklerin davalı alacaklıya teslim edilen ilk halinde adi ortaklık kaşe ve sahte imzalarının yer almaması, bu işlemlerin davalıya teslimden sonra gerçekleştiğinin belge ile sabit olması ve alacaklı tarafın keşideci aleyhine takip başlatmaması hususları nazara alındığında, alacaklı tarafın bu işlemi başlatmakta kötüniyetli olduğu tespit edildiğinden davalı alacaklı aleyhine alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … Tic. Ltd. Şti tarafından keşide edilen ve davacılardan … tarafından da aval veren sıfatı ile imzalanan çekler üzerinde İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/166 D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararının uygulanması zımnında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davacı … A.Ş. tarafından ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, davacı … A.Ş.’nin dava açma hakkının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiği, davacılardan … A.Ş. Tarafından diğer davacı sıfatı ile dava dilekçesinde yer verilen adi ortaklık adına kayyum …’ın yukarıda anılan İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/316 Esas sayılı dosyasında adi ortaklığı herhangi bir davada temsil etme hak ve yetkisinin bulunmadığını belirtilerek itiraz edildiğini, bu davanın husumet yokluğu nedeniyle tüm davacılar açısından reddi gerektiğini, … Ltd. Şti ile yapılan ticari işler nedeniyle ve bu işlere esas anlaşma gereği dava konusu çeklerin borçlu şirket tarafından keşide edilecek ve davacılardan … İş Ortaklığı tarafından da aval veren sıfatı ile imzalanacağını, bu çekler sadece keşideci tarafından imzalanarak müvekkiline gönderilmiş ise de, aradaki anlaşamaya uygun olmadığından keşideciye aval imzasının tamamlanması için iade edilmiş ve keşideci tarafından da bu eksiklik giderilerek tekrar müvekkiline verildiğini, müvekkilinin bu eylemler nedeniyle herhangi bir menfaatinin de asla bulunmadığını, kötüniyet tazminatı talep edildiğini, bu talebin de diğerleri gibi tümüyle hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, tüm davacı itiraz ve taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; ”…Öncelikle işbu dosyada esas yönünden incelemeye geçmeden davalı vekilince yapılan husumet itirazı ele alınıp değerlendirildiğinde … iş ortaklığı açısından İstanbul 38.ATM ‘nin 2014/1463 E.Sayılı dosyasında 04/06/2014 tarihinde kayyım olarak … atandığı, iş bu davanın açılış tarihi itibariyle kayyımın adi ortaklık adına dava açma hak ve yetkisinin bulunduğu, ayrıca … A.Ş. Yönünden imzalanan protokol nedeniyle dava açma hakkının bulunmadığı iddiasında bulunulmuş ise de 03/06/2014 tarihli protokolün incelenmesinde İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nde devam eden davanın süreciyle ilgili hususlarda anlaşmaya varıldığı fakat … A.Ş. tarafından ileride açılacak davalardan feragat ettiğine veya davalıyı takibe konu senetlerden ötürü ibra ettiğine dair herhangi bir beyan veya ifade içermediği, imzalanan protokolün … A.Ş.’nin dava açma hakkını etkilemeyeceği zaten takibin de adi ortaklığı oluşturan her ortağı karşı ayrı ayrı yapılmış olması nedeniyle davacı … A.Ş.’nin menfi tespit talebinde bulunma hakkının mevcut olduğu anlaşılmakla husumet itirazının reddi ile davanın esasına girmek gerekmiş, dava esas yönden incelendiğinde … İş Ortaklığı ‘nın yani adi ortaklığı temsile yetkili kişilerin … ile … olduğu, temsil yetkilerinin müştereken kullanıldığı, dava ve takibe konu senetlerde çekin sol tarafına adi ortaklığın kaşesinin vurularak çift imza atıldığı, aval kaşe ve imzanın sahteliği iddiası mevcut olduğundan bu yönde temsilcilerin ıslak imza örnekleri alınarak emsal imza örneklerinin toplanıp bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ayrıca İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nde de Yargıtay bozmasından sonra aynı konuda imza incelemesi yaptırılmış olduğu, her iki rapora göre de çeklerdeki aval olarak görülen adi ortaklık kaşesi üzerindeki imzaların temsilcilerin el ürünü olmadığı tespit edilmiş olup Küçükçekmece CBS Soruşturma dosyasında da çekler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. Her iki çek üzerindeki adi ortaklık temsilci imzalarının sahte olması nedeniyle davacı adi ortaklığın ve bu adi ortaklığı oluşturan her bir davacı ortağın iş bu dava konusu çeklerden ötürü borçlu olmadığına karar vermek gerekmiş, davalının kötü niyeti ispat edilemediğinden şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Borçlusu …Tic. Ltd. Şti. tarafından keşide edilen ve davacılardan … İş Ortaklığı tarafından da aval veren sıfatı ile imzalanan çeklerin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/166 D. İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararının uygulanması zımnında İstanbul … İcra Md.nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalılardan … A.Ş. tarafından önce ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiş ise de bu itirazın Mahkeme tarafından reddedildiğini, daha sonra da yine … A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş. tarafından imza itirazında bulunulduğunu, bu itirazların İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/316 E. sayılı dosyasında birleştirildiğini ve yapılan yargılamada sonucunda da Mahkeme tarafından reddedildiğini, Mahkeme sürecinde davacılardan …A.Ş. ile varılan mutabakat sonucu 03.06.2014 tarihinde protokol imzalandığını ve davacı … A.Ş. bu protokol ile ; “… İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/316 E. sayılı dosyası ile açılan imzaya itiraz davasında, davanın kabulü halinde İİK.nın 68. ve ilgili maddelerinde düzenlenen (ağır kusur veya kötü niyet tazminatı adı altında) veya başka bir sebeple alacaklıdan tazminat, para cezası v.s. gibi herhangi bir talepte bulunmayacağını ve İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/316 E. Sayılı dosyası ile açtığı imzaya itiraz davasının aleyhine sonuçlanması ve kararın derecattan geçerek kesinleşmesi halinde başkaca herhangi bir icrai işleme mahal vermeksizin, haciz fekleri için ödenen harç ve masraflar dahil tüm dosya borcunu nakden ve defaten ödeyeceğini” taahhüt ettiğini, 2014/316 Esas sayılı davanın 28.10.2014 tarihinde husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, temyiz incelemesinde kararın bozulmasına karar verilmiş ve 2015/1482 E. Sayılı yeni numara ile kayıt yapılarak yargılama devam edilmiş olduğunu, devam eden yargılama İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1482 E. 2017/23 K. Sayılı 10.01.2017 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2017/4164 E. 2018/7217 K. Sayılı 03.07.2018 tarihli kararı ile onanıp, kesinleştiğini,Sonuçta protokolde belirlendiği üzere icra hukuk mahkemesinde görülen imzaya itiraz davasının kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, İcra mahkemesi kararı ile davacı taraf hakkında icra takibine konu çeklerle ilgili tüm yasal hakların zaten sona erdiğini, taraflar arasında akdi bir ilişki de olmadığından alacak davası açılmasının da mümkün olmadığını, yani davacı tarafın hiçbir talepte bulunmayacağını kabul ve taahhüt ettiği gibi menfi tespit davası açmakta da hiçbir hukuki yararı olmadığını, bu hususlar dikkate alınmadan Mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,Dosyaya sunulmuş olan protokol hükümleri gereğince davacı … A.Ş.nin dava açma hakkı bulunmadığını, dolayısıyla diğer davacıların davasının kabulü anlamına gelmemek üzere evvel emirde davacı … A.Ş. hakkında sadece bu nedenle dahi davanın reddi gerektiğini, Diğer taraftan, dava konusu çeklere … İş Ortaklığı tarafından aval verildiğini, ancak bilindiği üzere iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığını, iş ortaklığı tarafından açılacak davalarda iştirak halinde mülkiyet kuralları uyarınca iş ortaklığını oluşturan ortakların birlikte hareket etmesi gerektiğini, ortaklar tarafından açılan davada da kararın, adi ortak adına değil, bütün ortaklar adına tesis edilmesi gerektiğini, ortaklardan birinin dava açma hakkı bulunmadığından müstakar Yargıtay kararları uyarınca bu davada husumet yokluğu bulunduğunu,Davacılardan … AŞ. tarafından diğer davacı sıfatı ile dava dilekçesinde yer verilen adi ortaklık adına kayyum …’ın yukarıda anılan İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/316 E. sayılı dosyasında adi ortaklığı herhangi bir davada temsil etme hak ve yetkisinin bulunmadığını, açılmış olan bu davanın husumet yokluğu nedeniyle tüm davacılar açısından reddi gerektiğini … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile yapılan ticari işler nedeniyle ve bu işlere esas anlaşma gereği dava konusu çeklerin borçlu şirket tarafından keşide edilecek ve davacılardan … İş Ortaklığı tarafından da aval veren sıfatı ile imzalanacağını, ne var ki bu çeklerin sadece keşideci tarafından imzalanarak müvekkiline gönderilmiş ise de aradaki anlaşmaya uygun olmadığından keşideciye aval imzasının tamamlanması için iade edildiğini ve keşideci tarafından da bu eksiklik giderilerek tekrar müvekkiline verildiğini, dolayısıyla, davacılar tarafından iddia edilen ve ispata muhtaç tüm bu hususların varlığını kabul etmemekle beraber bir an için varit olduğunu düşünsek dahi, bunlar tümüyle müvekkili şirket dışında gerçekleştirilmiş eylemler olduğunu, müvekkilinin bu eylemler nedeniyle herhangi bir menfaati de bulunmadığını, bu iş ve işlemlerden doğrudan veya dolaylı olarak yararlananların, çek keşidecisi borçlu şirket ve/veya avalistler olduğunu, Davacılardan … A.Ş. tarafından lehtarı … A.Ş. olan ve aynı kayıt ve aval imzalarını içeren çekler için 16.05.2014 tarihli dilekçe ve İstanbul C. Başsavcılığının 2014/70196 Sor. Numarası ile … ve … hakkında, Çekte yeralan aval imza sahibi …San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi … tarafından İstanbul C. Başsavcılığının 2014/62226 Sor. Numarası ile …San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında, yine … A.Ş. tarafından aynı çekler için 29.04.2014 tarihli dilekçe ve İstanbul C. Başsavcılığının 2014/61220 Sor. Numarası ile “Kimliği belirsiz kişi veya kişiler“ hakkında şikayetlerde bulunulduğunu, ancak bu son şikayet dilekçesinde …A.Ş. tarafından, imzalardan birinin … eli mahsulü olduğunun da açıkça beyan edildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibine konu edilen çeklerdeki davacı adi şirkete atfen atılı imzaların sahteliği iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına ve eldeki davaya konu çekler incelendiğinde, çeklerden birisinin; 31/01/2014 tarihli, 200.000 TL bedelli, keşidecisi dava dışı … şirketi, lehtarı davalı olan, sol alt köşesinde … iş ortaklığı kaşe ve imzasıyla ”avalimdir” yazan çek olduğu, diğer çekin ise; 28/02/2014 tarihli, 237.000 TL bedelli, keşidecisi dava dışı … şirketi, lehtarı davalı olan, sol alt köşesinde … iş ortaklığı kaşe ve imzasıyla ”avalimdir” yazan çek olduğu görülmektedir. İcra takip dosyası incelendiğinde, adi ortaklığı oluşturan her bir şirket aleyhine icra takibi yürütülmüş olması nedeniyle, her bir tüzel kişiliğin menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, diğer yandan İstanbul 38.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1463 Esas sayılı dosyasında 04/06/2014 tarihinde kayyım olarak … ‘ın atandığı, eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle kayyımın adi ortaklık adına da dava açma hak ve yetkisinin bulunduğu, ayrıca … A.Ş. yönünden imzalanan protokol nedeniyle dava açma hakkının bulunmadığı iddiasında bulunulmuş ise de 03/06/2014 tarihli protokol incelendiğinde; İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nde devam eden davanın süreciyle ilgili hususlarda anlaşmaya varıldığı, takibe konu çekler nedeniyle davacının davalıyı ibra ettiğine dair herhangi bir beyan veya ifade içermediği, imzalanan protokolün … A.Ş.’nin dava açma hakkını ortadan kaldırmadığı, adi ortaklığı oluşturan her bir şirketin dava dilekçesinde yer aldığı ve ayrı ayrı vekillerle temsil edildiği anlaşıldığından, aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dava konusu çeklerdeki imzaların davacı adi ortaklık temsilcilerine ait olup olmadığının tespiti için Mahkemece dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, sunulan 09/01/2019 tarihli raporda “inceleme konusu çeklerdeki keşideci imzaları ile şahsın mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede inceleme konusu imzalar ile mukayese örnekleri arasında tersim tarzı, istif, ebad, eğim seyir, sürat, imzanın başlangıcı, bitiş şekli, bukle yapısı ve sayısı ile alışkanlıklar yönünden yeterli benzerlik bulunduğundan çeklerin alt sağ tarafında bulunan keşideci imzalarının … eli mahsulü olduğu” görüşü bildirilmiş, davacı tarafın itirazları üzerine aldırılan 01/04/2019 tarihli ek raporda “İnceleme konusu çeklerdeki şirket kaşesi üzerindeki imzaların kaşe üzerindeki görünümü ile aynı imzaların kaşeden arındırılmış hali ile şahsın mukayese örnekleri arasında grafolojik ve grafometrik usullere göre optik cihazlar kullanılarak ve çıplak gözle yapılan incelemede, inceleme konusu imzalar ile mukayese örnekleri arasında tersim tarzı, istif, ebad, eğim, seyir, sürat, imzanın başlangıcı, bitiş şekli, bukle yapısı ve sayısı ile alışkanlıklar yönünden farklar bulunduğundan çeklerin alt sol tarafında bulunan kaşe üzerinde … atfen atılı imzaların …’ın eli mahsulü olmadığı” görüşü bildirilmiştir. … İş Ortaklığını temsile yetkili kişilerin, … ile … olduğu, temsil yetkilerinin müştereken kullanıldığı, dava ve takibe konu çeklerin sol alt tarafına adi ortaklığın kaşesi vurularak, ”avalimdir” yazısıyla çift imza atıldığı, gerek İstanbul 2.İcra Hukuk Mahkemesine Yargıtay bozmasından sonra sunulan rapora ve gerekse eldeki dava dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre, çeklerdeki aval olarak görülen adi ortaklık kaşesi üzerindeki imzaların davacı adi ortaklık temsilcilerinin el ürünü olmadığının tespit edildiği, her iki çek üzerindeki adi ortaklık temsilcilerine atfen atılı imzalarının sahte olması nedeniyle davacı adi ortaklığın ve bu adi ortaklığı oluşturan her bir davacı ortağın iş bu dava konusu çeklerden ötürü borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2015/220 E., 2019/604 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 33.612,21TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 8403,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.209,16 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023