Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1814 E. 2023/1225 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1814 Esas
KARAR NO: 2023/1225
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2017/531 E. – 2019/269 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş.’nin “…” ayırt edici unsurlu markaları altında toptan satış mağazacılığı alanında faaliyet gösteren, alanında tanınmış ve yüksek pazar payına sahip köklü bir firma olduğunu, davacı müvekkilinin 35.sınıfa dahil “toptan mağazacılık” alanında tescilli “…, …, …, …, …, …, …, …” markalarının sahibi olduğunu, yapılan yatırım ve tanıtım faaliyetleri sonucu “…” esas unsurlu markaların, Türkiye’nin önde gelen toptan market zincirinin adı haline geldiğini, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu markalarla ilgili ilk tescilinin 2000 yılında gerçekleşerek, uzun yıllardır bu markaların günümüze istikrarlı şekilde kullanılageldiğini, davalının ise, müvekkili şirketin büyütüp, geliştirip tanınmış hale getirdiği markalarını taklit etmek sureti ile esaslı unsur olan “…” markasını kullanarak, “…” adı altında ticari faaliyet yürüttüğünü, Trabzon ili ve bağlı ilçelerinde işletmelere numara vermek suretiyle “…” ibaresinin kullanılmakta olduğunu, Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012/231 Esas sayılı dosyası ile … – … GIDA – … hakkında dava açıldığını, söz konusu davanın 15.04.2014 tarihinde 2014/84 karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, yerel Mahkeme’nin kararının Yargıtay 11.H.D.nin 2014/11679 Esas ve 2014/19705 Karar sayılı kararı ile onandığını ve 15.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, yine Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde değişik dosyalarda davalarının kabul edildiğini ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, davalının, müvekkilinin tescilli markası ile iltibas yaratacak benzerlikte bir marka kullandığını, davalının “…” ibaresini müvekkilinin faaliyet gösterdiği aynı sektörde ve aynı hizmet sınıfında kullandığını, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markalar ile davalının ticari işletmesinin tabelasında kullandığı markaların aynı olduğunu, çünkü bakkal ibaresinin malların satım hizmetinde ayırt edici olmadığını ve bu kullanımda esas unsurun “…” olduğunu, söz konusu markaların gerek kapsadıkları hizmet alanı, gerekse yarattıkları görsel algı bakımından ayniyet gösterdiğini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasının kelimeler arasındaki görsel farklılığın etkisini de ortadan kaldırdığını, davalının kullandığı “…” ibaresini, müvekkilinin “…” markasının görselini taklit etmek sureti ile kullandığını, davalının kötü niyetli olarak “…” markalarına tecavüz ettiğini ve iltibas yaratmak sureti ile haksız kazanç elde etmekte olduğunu belirterek, davalının, davaya konu “…” ibarelerini tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte, müvekkilinin tescilli “…” ayırt edici unsurlu markaları kapsamındaki hizmetler üzerinde kullanmaya devam etmesi halinde ortaya çıkabilecek telafisi imkansız zararlar dikkate alınarak, SMK 159 ve HMK nın ilgili hükümleri kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının davaya konu … ibareli işletmesinde, tabelalarında bu markayı kullanmasının, tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte bu markayı taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının,sağlamasının, dağıtımını yapmasının, satışa arz etmesinin, ithal ya da ihraç etmesinin, elde bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesi ve men edilmesini, davalının, davaya konu … ibaresinin, müvekkili şirketin davaya dayanak marka tescil ve başvuruları kapsamında yer alan ürünler üzerinden tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka el konulmasına, toplanmasına ve el konulan her türlü malzemenin dava sonuna kadar emin bir yerde muhafaza altına alınması hususunda tedbiren karar verilmesini, davalının davaya konu … ibaresini müvekkili şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki hizmetler üzerinden tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullanmasının, bu markalar altında ürün üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının müvekkili aleyhinde marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığının tespitine, marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu cümleden olmak üzere davalının davaya konu … ibaresini müvekkili şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki ürün ve hizmetler üzerinde tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, satışa arz etmesinin, ithal ya da ihraç etmesinin, elde bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesine ve men edilmesine, davalının tedbiren el konulan her türlü ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakının ve işbu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde, iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlar ile kullanılan reklam, promosyon ya da tanıtımı yapılan her türlü ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakının da el konularak, esasa ilişkin hükmün kesinleşmesine müteakip imhasına, esastan da karar verilmesine, davalı aleyhine verilen Mahkeme kararının, masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, kullanımın ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açma süreleri yönünden değerlendirildiğinde hak düşürücü sürelerin dolduğunun anlaşılacağını, hak düşürücü sürelerin geçmiş olması hasebiyle davanın usulden reddini talep ettiklerini, tabelalarında “…” ibaresi bulunmadığı için açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, tabelalarında “… ( … logosu içinde)”, “…”, “…”, “…” yazdığını, davacının işbu davayı açmasında menfaati olmadığı gibi alakasız şekilde kanun yolu ile ticari hayatlarında ve güncel yaşamlarında huzursuzluk yarattığını, bu konudaki tazminat haklarını saklı tuttuklarını, açılan dava haksız ve hukuka aykırı olduğu için davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “1-Davanın KABULÜNE, Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini iş yeri tabelasında, ürünleri üzerinde ve iş evrakında markasal olarak kullanmak suretiyle davacının marka haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, Davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin ÖNLENMESİNE, DURDURULMASINA ve SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA, Davalının davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresini davacı şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki ürün ve hizmetler üzerinde tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte taşıyan ürünler üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının ÖNLENMESİNE ve MEN EDİLMESİNE, Davalıya ait bu markayı taşıyan ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakın ve iş bu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanılan, reklam, promosyon ya da tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakına EL KONULMASINA, hükmün kesinleşmesinden sonra İMHA EDİLMELERİNE, Kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan günlük bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına, Davalının ticaret unvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından, ticaret sicilinden ticaret unvanının terkini talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı taraf “…” esas unsurlu markaları ile toptap satış faaliyeti gösterdiğini “…” “…” “…” ..markalarının sahibi olduğunu, markanın tanınmış marka olduğunu, davalının “…” ibaresini kullandığını bu nedenle “…” ibaresinin önlenmesini ve menini talep ederek eldeki davayı açtığını, davacı … markasının kendi tanınmış markası olduğunu iddia ettiğini, … ” markasının TPE’de dava dışı … Tic. A.Ş adına kayıtlı olduğu ve DAVACININ TANINMIŞ MARKASI OLMADIĞI tespit edildiğini, Yani davacının davayı açmakta menfaati bulunduğunu, davanın açıldığı tarihte müvekkillerin tabelada veya iltibas yaratacak başka şekilde … markasını kullandığına dair hiçbir delil bulunmadığını, Eldeki davada dava tarihi itibariyle, TABELADA ve ürünlerde ne … ne de … ibaresi kullanılmış olmadığını, tabelalarında “… (… logosu içinde)”, “…”, “…”, “…” ibareleri birlikte kullanıldığını, davacı markasının hem tanınmış marka olmayıp, bir yandan da zayıf marka olduğu ortada olduğuna göre “…” ibaresinin tek başına kullanılmamış olması karşısında, karıştırılma ihtimalinin olması da haksız rekabetin varlığı da kabul edilebilir olmadığını, müvekkiler tarafından kullanılan “…” ibaresinin (ki dava tarihinde … ibaresinin tabelalardan silinmiş olduğu keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile sabit) iltibasa sebep olmayacağı bilirkişi raporlarında da detaylı olarak tespit edildiğini, davacının dosyaya sunmuş olduğu fotoğraflar, dava tarihinde ya da kısa bir süre önce çekilmediğini, iş yeri ünvanının terkini talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap: Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının işletmesel ve markasal olarak “…” ibaresini kullandığı, markaların görsel ve işitsel olarak benzer olduğu belirtildiğini, davalının, tarafca açılan huzurdaki davanın hemen ardından söz konusu tabeladan kaldırmaya çalışması, Müvekkilin markalarına tecavüz ettiğinin kabulü anlamına geldiğini, davalı tarafın “…” ibaresinin esaslı ve belirleyici unsurunun … olduğu iddiaları gerçek olmadığını, “…” ibaresi iş yerinin faaliyetini göstermekte olup malların satım hizmetinde ayırt edici unsuru olmadığını, ve bu kullanımda esas unsur “…”dir. Ayrıca “…” ibaresini müvekkilin faaliyet gösterdiği aynı sektörde ve aynı hizmet sınıfında kullanmış olduğu tespit edildiğini, müvekkile ait markalarda bulunan hizmeti niteleyen ibareler “market, ucuzluk mağazaları, toptan ucuzluk, satış mağazası” olduğu göz önüne alındığında “…“ ibareli bakkal işletilmesi markalar arasında benzerliği ve tecavüzü pekiştirdiğini, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemlerine ilişkindir.SMK m.7 maddesinde marka sahibinin izinsiz olarak yapılması hâlinde, önlenmesini talep edebileceği fiiller belirtilmiş, aynı kanunun 29. Maddede ise, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller gösterilmiş, buna göre , marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak gösterilmiştir. Aynı kanunun 149. Maddesine göre marka hakkına tecavüz edilen hak sahibinin tecavüzün tespitini, önlenmesini durdurulmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir.6102 Sayılı TTK’nın 55/1-5 maddesine göre; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” dürüstlük kuralına aykırı haksız rekabet hâli olarak belirtilmiştir. Bu durumda, kişinin bir başkasının haklı olarak kullandığı mal veya iş ürününün ya da ticaret unvanı veya markasının aynısını ya da benzerini kendi iş ve faaliyetinde ticari amaçla kullanması, ilgili malı veya iş ürününü piyasaya sunması iltibasa yol açar ve haksız rekabet teşkil eder. O hâlde SMK 7. ve 29. Maddeleri kapsamında tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavizin eylemi aynı zamanda haksız rekabet teşkil etmektedir. Dosya kapsamına göre; -… numaralı “…” ibareli markanın 01.02.2002 tarihinde 35.sınıfta, davacı şirket adına tescil edildiği, “…” ibaresinin asli unsur olarak korunduğu , … numaralı, … numaralı,-… numaralı, -… numaralı, … numaralı, … numaralı, … numaralı , … numaralı , … numaralı markaların davacı şirket adına tescilli olduğu görülmektedir. Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/18 Talimat dosyası üzerinden yapılan tespit keşfi sonucu düzenlenen 20.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda ; iş yerinde keşif sırasında temin edilen fotoğraflarla davacıya ait olan “…” ibareli markanın davalı tarafından işletme tabelasında ve işletme ünvanında kullanılmadığı, tabelanın … şeklinde olduğu, işletme içerisinde bulunan plastik poşetin üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu ve dans eden insan figürlerinin kullanıldığı belirtilmiştir. Dosyada mevcut 12.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda ; Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/6 Talimat sayılı dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda, davalının iş yeri tabelasında “…” ibaresini/benzerini içerir herhangi bir kullanımının olmadığının ancak iş yerindeki poşet üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu ve dans eden insan figürlerinin kullanıldığı, “…” ibaresinin harflerinin arasında “…” harfleri yerine dans eden insan figürlerine yer verilmişse de, “…” harfleri yerine, şekil ve boyut olarak ortalama tüketici nezdinde yine aynı etkiyi doğuracak dans eden insan figürlerinin kullanılmasının, ortalama tüketici nezdinde “…” ibaresinin çağrıştırmasına engel olacak düzeyde bir farklılık yaratmadığı, davacı tarafça, davalının “…” ibaresini işletme tabelasında kullandığına dair dosyaya sunulan fotoğrafa itibar edilmesi halinde, davalının bu kullanımının, davacının 35. sınıfta tescilli …, …, …, …, … no’lu “…” esas unsurlu markaları arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, bu nedenle somut olayda, SMK m.29 ve SMK m. 7/I-b uyarınca marka hakkına tecavüzün koşullarının gerçekleştiğinin söylenebileceği, davalının, davacının iş ürünleri, faaliyet ve işleriyle iltibasa yol açacak yöntemlere başvurulduğunun ve dolayısıyla TTK m.55 uyarınca haksız rekabetin şartlarının da oluştuğunun söylenebileceği belirtilmiştir. Markaların benzerlik karşılaştırılmasında, doktrin ve Yüksek Yargı uygulamaları ile belirlenen kriterler, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak benzerlik olup olmadığı ile itiraza mesnet markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt edeciliği bulunup bulunmadığıdır. İlke olarak benzerlikte, markaların tüketici üzerinde bütün olarak bıraktığı genel izlenim veya akılda kalan kaba görünüm dikkate alınmalıdır. Yine karıştırma ihtimalinde ilgili mal veya hizmetin benzerliği üzerinde de durulmak gerekir. İltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir. Somut olayda , davacıya ait “…” asli ibareli markaların 35. emtia sınıfında kullanımla ayırt edicilik kazandığı, davalının Trabzon ilinde faaliyet gösteren bakkal dükkanında “…” ibaresini işletme adı ve markasal olarak kullandığı, taraflarca sunulan ve keşifte çekilen fotoğraflara göre tabeladaki “…” ibaresinin kullanımına son verildiği, yine iş yerinde bulunan alış veriş poşeti üzerinde “…” ibaresinin kullanımında “…” harfi yerine dans eden insan figürü konulduğu , “…” harfinde şekilsel değişiklik yapılmış ise de, bu değişikliğin ibarenin okunuşunda bir farklılık yaratmadığı, görsel , işitsel, ve kavramsal olarak davacı markası ile aynı olduğu, zira tüketicilerin genellikle baştaki ibareyi akılda tutma eğiliminde oldukları, baştaki kelimenin aynı olmasının benzerlik karşılaştırmasında önemli olduğu, davalı kullanımındaki ”…” ibaresinin tanımlayıcı nitelikte olduğu ve markaya bir ayırtedicilik katmadığı,davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde kullanıldığı davacı markasının 35. Sınıfta tescilli olduğu, davalıya ait işletmenin aynı sınıfta hizmet verdiği, aynı tüketici kitlesine hitap edilmesi nedeniyle tüketicinin hizmetin kaynağı , işletmeler arasında bağlantı olduğu yanılgısına düşebilecekleri , davalıya ait kullanımın davacının alt/seri markası olabileceğini düşündürteceği görülmekle, sonuç davalının, kendisine ait bakkal dükkanında “…” ibaresini işletme adı olarak ve işletmeye ait poşetlerde markasal nitelikte kullanmaktan ibaret eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1883 Esas, 2021/2744 Karar, 2012/231 Esas, 2014/19705 Karar, 2012/232 Esas, 2014/18767 Karar, 2014/11689 Esas, 2014/18693 Karar sayılı ilamları).Ancak davalının eyleminin “…” ibaresini işletme adı ve işletmenin poşetinde tanıtım malzemesi olarak markasal nitelikte kullanmaktan ibaret olduğu , davalının bu ibareyi ürünler üzerinde ve iş evrakında kullandığına dair bir tespit olmadığı halde kurulan hükümde bu unsurlara yer verilmiş olması ayrıca hükümde “Davalıya ait bu markayı taşıyan ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakın ve iş bu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlar ile kullanılan, reklam, promosyon ya da tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakına EL KONULMASINA, hükmün kesinleşmesinden sonra İMHA EDİLMELERİNE, ” şeklinde hüküm fıkrasında da davalının davacı markasını yukarıda belirtilenlerle sınırlı olarak markasal nitelikte kullanmak dışında eylemi tespit edilmediği dikkate alınarak sadece mevcut kullanımları ile ilgili hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir. Bunlardan başka , mahkemece; ”davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı” gerekçesiyle bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; ayrı bir dava şeklinde görülebilen ve somut dava yönünden objektif dava yığılması şeklinde değerlendirilmesi gereken söz konusu talebin, eldeki dava açıldıktan sonra konusuz kalmadığı, zira mahkemenin kararında da vurgulandığı gibi, davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı, bu sebeple somut talebin reddine karar verilmesi gerekirken, ”karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır.Bu açıklamalara göre ; davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2-İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 31/10/2019 tarih, 2017/531 E., 2019/269 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3-Davanın KISMEN KABULÜNE,4-Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini işletme ismi olarak tabelasında ve iş yerindeki alış veriş poşetlerinde markasal olarak kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKLARINA TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, 5-Davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin ÖNLENMESİNE, DURDURULMASINA ve SONUÇLARININ ORTADAN KALDIRILMASINA,6-Davalının davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresini, işyeri tabelasında ve iş yeri alış veriş poşetlerinde tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullanmasının ÖNLENMESİNE ve MEN EDİLMESİNE, 7-Davalıya ait bu markayı taşıyan alış veriş poşetlerine EL KONULMASINA, alışveriş poşetlerinin hükmün kesinleşmesinden sonra İMHASINA, 8-Davalının iş yeri tabelasında “…” ibaresini kullanımına son verdiği anlaşılmakla tecavüzün refi talebi konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 9-Kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına,10-Davalının ticaret ünvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından, ticaret sicilinden ticaret unvanının terkini talebinin ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, 11-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;11/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından peşin alınan 34,40 TL’nin mahsubu ile 238,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 11/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 2.721,50 TL bilirkişi ücreti, tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.789,50 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 1.394,75 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 11/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,11/ç-Ticaret sicilinden ticaret unvanının terkini talebi yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 11/d-Marka Haklarına Tecavüz Ettiğinin ve Haksız Rekabette Bulunduğunun Tespiti davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 12-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;12/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,12/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 100,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 248,60 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,12/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,13-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023