Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1807 E. 2023/1203 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1807 Esas
KARAR NO: 2023/1203
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2017/535 E. – 2019/279 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş.’nin “…” ayırt edici unsurlu markaları altında toptan satış mağazacılığı alanında faaliyet gösteren, alanında tanınmış ve yüksek pazar payına sahip köklü bir firma olduğunu, davacı müvekkilinin 35.sınıfa dahil “toptan mağazacılık” alanında tescilli “…, … , … MARKET, … PASTACI, … PROFESYONEL, … TOPTAN UCUZLUK, … TOPTAN UCUZLUK MAĞAZALARI, … SATIŞ MAĞAZALARI” markalarının sahibi olduğunu, yapılan yatırım ve tanıtım faaliyetleri sonucu “…” esas unsurlu markaların, Türkiye’nin önde gelen toptan market zincirinin adı haline geldiğini, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu markalarla ilgili ilk tescilinin 2000 yılında gerçekleşerek, uzun yıllardır bu markaların günümüze istikrarlı şekilde kullanılageldiğini, davalının ise, müvekkili şirketin büyütüp, geliştirip tanınmış hale getirdiği markalarını taklit etmek sureti ile esaslı unsur olan “…” markasını kullanarak, “…” adı altında ticari faaliyet yürüttüğünü, Trabzon ili ve bağlı ilçelerinde işletmelere numara vermek suretiyle “…” ibaresinin kullanılmakta olduğunu, Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012/231 Esas sayılı dosyası ile … GIDA – … hakkında dava açıldığını, söz konusu davanın 15.04.2014 tarihinde 2014/84 karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, yerel Mahkeme’nin kararının Yargıtay 11.H.D.nin 2014/11679 Esas ve 2014/19705 Karar sayılı kararı ile onandığını ve 15.12.2014 tarihinde kesinleştiğini, yine Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde değişik dosyalarda davalarının kabul edildiğini ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, davalının, müvekkilinin tescilli markası ile iltibas yaratacak benzerlikte bir marka kullandığını, davalının “…” ibaresini müvekkilinin faaliyet gösterdiği aynı sektörde ve aynı hizmet sınıfında kullandığını, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markalar ile davalının ticari işletmesinin tabelasında kullandığı markaların aynı olduğunu, çünkü … ibaresinin malların satım hizmetinde ayırt edici olmadığını ve bu kullanımda esas unsurun “…” olduğunu, söz konusu markaların gerek kapsadıkları hizmet alanı, gerekse yarattıkları görsel algı bakımından ayniyet gösterdiğini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasının kelimeler arasındaki görsel farklılığın etkisini de ortadan kaldırdığını, davalının kullandığı “…” ibaresini, müvekkilinin “…” markasının görselini taklit etmek sureti ile kullandığını, davalının kötü niyetli olarak “…” markalarına tecavüz ettiğini ve iltibas yaratmak sureti ile haksız kazanç elde etmekte olduğunu belirterek, davalının, davaya konu “…” ibarelerini tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte, müvekkilinin tescilli “…” ayırt edici unsurlu markaları kapsamındaki hizmetler üzerinde kullanmaya devam etmesi halinde ortaya çıkabilecek telafisi imkansız zararlar dikkate alınarak, SMK 159 ve HMK nın ilgili hükümleri kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının davaya konu … ibareli işletmesinde, tabelalarında bu markayı kullanmasının, tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte bu markayı taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, satışa arz etmesinin, ithal ya da ihraç etmesinin, elde bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesi ve men edilmesini, davalının, davaya konu … ibaresinin, müvekkili şirketin davaya dayanak marka tescil ve başvuruları kapsamında yer alan ürünler üzerinden tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka el konulmasına, toplanmasına ve el konulan her türlü malzemenin dava sonuna kadar emin bir yerde muhafaza altına alınması hususunda tedbiren karar verilmesini, davalının davaya konu … ibaresini müvekkili şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki hizmetler üzerinden tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullanmasının, bu markalar altında ürün üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının müvekkili aleyhinde marka tecavüzü ve haksız rekabet yarattığının tespitine, marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu cümleden olmak üzere davalının davaya konu … ibaresini müvekkili şirketin tescilli markalarının bulunduğu sınıflar kapsamındaki ürün ve hizmetler üzerinde tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, satmasının, sağlamasının, dağıtımını yapmasının, satışa arz etmesinin, ithal ya da ihraç etmesinin, elde bulundurmasının, satışa arz etmek üzere depolamasının, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmasının ve bu markaları taşıyan ürünlerin reklam, promosyon ve tanıtımını yapmasının önlenmesine ve men edilmesine, davalının tedbiren el konulan her türlü ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakının ve işbu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde, iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlar ile kullanılan reklam, promosyon ya da tanıtımı yapılan her türlü ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakının da el konularak, esasa ilişkin hükmün kesinleşmesine müteakip imhasına, esastan da karar verilmesine, davalı aleyhine verilen Mahkeme kararının, masrafları davalı tarafından karşılanmak üzere ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, kullanımın ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava açma süreleri yönünden değerlendirildiğinde hak düşürücü sürelerin dolduğunun anlaşılacağını, hak düşürücü sürelerin geçmiş olması hasebiyle davanın usulden reddini talep ettiklerini, tabelalarında “…” ibaresi bulunmadığı için açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, tabelalarında “… ( … logosu içinde)”, “…”, “her zaman yanınızda”, “…” yazdığını, davacının işbu davayı açmasında menfaati olmadığı gibi alakasız şekilde kanun yolu ile ticari hayatlarında ve güncel yaşamlarında huzursuzluk yarattığını, bu konudaki tazminat haklarını saklı tuttuklarını, beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “davacı vekilinin sunduğu fotoğraf, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu fotoğraf ile davalıya ait iş yerinde keşif sırasında çekilen fotoğraf birlikte değerlendirildiğinde, Trabzon ilinde faaliyet gösteren davalıya ait … dükkanında “…” ibaresinin işletme adı olarak ve markasal olarak kullanıldığı, keşif sırasında iş yeri tabelasında, ürün fiyat broşüründe ve iş yerinde bulunan poşet üzerinde “…” ibaresini kullandığı, broşür ve poşet üzerinde “…” harfi yerine dans eden insan figürünün kullanıldığı, bu kullanım şeklinin de davacının markalarının esas unsuru olan “…” ibaresi ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğu, davacının 35. sınıfta tescilli olan markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin tescilli oldukları sınıf ile aynı olan 35. sınıfa dahil hizmetlerde davalı tarafından aynen kullanıldığı, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, benzer konuda daha önce görülen davalarda, markaların karıştırılma ihtimali bulunduğuna dair verilen kararların Yargıtay’dan geçerek onandığı, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, davalının tescilli ticaret unvanının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ”… ” markasının TPE’de dava dışı … San. ve Tic. A.Ş adına kayıtlı olduğunu ve davacının tanınmış markası olmadığının tespit edildiğini, yani davacının davayı açmakta menfaati bulunmadığını,Öte yandan “…” ibaresi davacının tanınmış markası olsa idi dahi bu kez, davacının “…” değil davaya konu ” … ” ibaresinin önlenmesini ve men edilmesini talep etmiş olması nedeniyle, taleple bağlılık gereği Sayın Mahkemece “…” ibaresinin men’ine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, taleple bağlılık ilkesi gereği davacı yanın bu taleplerinin reddi gerektiğini, davacının “…” ibaresi ile resmi hiçbir bağının olmadığını, Davacının “… ibaresinin ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine” şeklindeki talebinin yerinde olmadığı görüldüğünde, Mahkemece, davacının diğer talepleri haklı kabul edilmiş olsa dahi, bu talebinin reddedilmesi ve bunun sonucunda da davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, “Davalının ticaret ünvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından ticaret sicilinden ticaret ünvanının terkini talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki hükmü de istinaf etme zorunluluğu doğduğunu, Dosyada mevcut deliller incelendiğinde, davanın açıldığı tarihte müvekkillerin iltibas yaratacak şekilde tabelada veya başka şekilde … markasını kullandığına dair hiçbir delil bulunmadığını, eldeki davada dava tarihi itibariyle, tabelada ve ürünlerde … ibaresinin tek başına kullanılmadığını, hükme esas alınan 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda hatalı olarak dava konusu “…” ibaresi ile değil de “…” ibaresi ile kıyaslamak suretiyle tespit yapıldığını, oysa davalının kullanımının “…” şeklinde tamamen başkalaştırılarak ve iltibas teşkil etmeyecek şekilde gerçekleştiğini, Davacının tabelaları kırmızı üzerine “…” şeklinde, müvekkilinin tabelasının ise … üzerine “…” şeklinde olduğunu, yine bakkal içerisindeki ürün fiyat broşüründe ve plastik poşetlerde “… (“…” harflerinin yerinde horon oynayan insan figürleri)” şeklindeki kullanımın “…” ibaresi ile iltibas teşkil etmeyeceğini, Bizzat keşif yaparak görgüye dayalı rapor oluşturan talimat dosyası bilirkişisi marka vekilinin 19.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda “…davacıya ait olan “…” ibareli marka davalı tarafından işletme tabelasında “…” şeklinde kullanıldığı, işletme unvanında kullanılmadığı, işletme içerisinde bulunan ürün fiyat broşüründe ve plastik poşet üzerinde “…” ibaresinin yazılı olduğu ve dans eden insan figürlerinin olduğu…” tespit ve değerlendirmesinde bulunulduğunu, Davacı yanın sürekli bu davalarına maruz kalan müvekkillerinin 2016 yılındaki haciz/infaz işlemleri sırasında kimi Bakkallardaki tabeladan … ibaresini sildiklerini, yeni tabela siparişi verdiklerini ve hatta kiminin devir v.s gibi işlemler de dahil olmak üzere komple tabelayı değiştirdiğinin de tek tarafla tanzim edilen haciz tutanaklarından anlaşıldığını, müvekkilinin hiçbir zaman “…” ibaresini tek başına kullanmadığını, tabelalarında “… (… logosu içinde)”, “…”, “…”, “…” ibareleri birlikte kullanıldığını, Bu nedenlerle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin varlığının da kabul edilemeyeceğini, müvekkillerinin hiçbir zaman “…” markasını tek başına kullanmadığını,Davacı şirket açısından tanınmışlığı olmayan bir markanın, coğrafi işaretler ve dans eden insan figürleri ile tamamen farklı bir görüntü içeren görüntü ile iltibas yaratmasının imkansız olduğunu, üstelik Trabzon Büyük Şehir sınırları içerisinde sadece bir adet davacı Mağazası bulunduğunu, buna karşın yüzlerce Bakkal bulunduğunu, ortalama seviyedeki tüketici davacı şirketin varlığından bile haberdar değilken karıştırma ihtimalinin olamayacağını Gerek keşifte bulunan talimat bilirkişi raporu gerek itiraz edilen kısımlar hariç 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporunun da iddialarını destekler mahiyette olduğunu beyan ederek, Kararın kaldırılarak davanın reddine, Aksi halde, davacının ”…” ibaresinin ticaret sicilinde unvan kaydı bulunması halinde terkinine” şeklindeki talebinin yerinde olmadığı açık olduğundan, “ticaret ünvanında … ibaresinin kullanılmadığı anlaşıldığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı şeklindeki” hüküm yerine, bu talebinin reddedilmesi ve bunun sonucunda da davanın kısmen kabulü şeklinde hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markaların davalı tarafından aynı hizmet ve mal sınıfında iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiası ile açılan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına ilişkindir. Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına göre; … numaralı “…” ibareli markanın 01.02.2002 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 07.06.2004 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 01.06.2006 tarihinde 5 ve 41.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 09.05.2006 tarihinde 5, 16 ve 41.sınıflarda, .. numaralı “…” iba.reli markanın 19.02.2008 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 14.04.2009 tarihinde 16, 38 ve 41.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli markanın 27.08.2012 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “… ” ibareli markanın 17.05.2016 tarihinde 35.sınıfta, … numaralı “…” ibareli markanın 13.12.2017 tarihinde 35 ve 36.sınıflarda, … numaralı “…” ibareli marka.n 18.04.2017 tarihinde 35.sınıfta davacı şirket adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalıya ait ticaret sicil kaydı Trabzon Ticaret Sicil Memurluğundan talep edilmiş, cevabi yazıda, ticaret sicil kaydının mevcut olmadığı bildirilmiştir. Dosyaya celp edilen marka tescil kayıtları incelendiğinde; davacı adına 35. Sınıfta ”…” ibareli markaların tescilli olduğu anlaşılmakla, … markasının dava dışı … şirketine ait olduğuna yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında yapılan tespitler, davacı vekilinin sunduğu fotoğraf, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu fotoğraf ile davalıya ait iş yerinde keşif sırasında çekilen fotoğraf birlikte değerlendirildiğinde, Trabzon ilinde faaliyet gösteren davalıya ait bakkal dükkanında “…” ibaresinin işletme adı olarak ve markasal olarak kullanıldığı, keşif sırasında iş yeri tabelasında, ürün fiyat broşüründe ve iş yerinde bulunan poşet üzerinde “…” ibaresinin kullandığı, broşür ve poşet üzerinde “…” harfi yerine dans eden insan figürünün kullanıldığı, ”…” ibaresinin toptan mağazacılık sektöründe tanımlayıcı olması nedeniyle davalı kullanımında olan ”…” ibaresinde esaslı unsurun ”…” ibaresi olduğu, ancak iltibas değerlendirmesinin bütüncül olarak yapılması gerektiği, davalının ”…” esas unsurlu markaya bir takım ekler getirmesinin markayı ayırt edici hale getirmediği, zira ”…” ibaresinin mağazacılık sektörü bakımından ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, davalının tespit edilen kullanım şeklinin davacının markası ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğu, davacının 35. sınıfta tescilli olan markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin tescilli oldukları sınıf ile aynı olan 35. sınıfa dahil hizmetlerde davalı tarafından aynen kullanıldığı, bu nedenle markaların iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davalı eyleminin davacının marka haklarına tecavüz ve TTK’nun 54. ve 55.maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, dolayısıyla Mahkemece bu yönde verilen kararda bir hata bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Ancak, davalının ticaret unvanında, ”…” ibaresini kullanmadığı tespit edilmesine rağmen, davacının unvan terkini talebinin reddine, dolayısıyla davanın da kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, Mahkemece ”karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1883 Esas, 2021/2744 Karar, 2012/231 Esas, 2014/19705 Karar, 2012/232 Esas, 2014/18767 Karar, 2014/11689 Esas, 2014/18693 Karar sayılı ilamları, Dairemizin 06.10.2022 tarih, 2020/1286 esas, 2022/1362 karar sayılı ilamı) Diğer yandan, davalının eyleminin “…” ibaresini işletme adı olarak tabelasında, plastik poşetlerde ve ürün tanıtım broşürlerinde markasal nitelikte kullanmaktan ibaret olduğu, başkaca bir kullanımın tespit edilmediği, buna rağmen, “…ürünler, ambalajlar, ilan, afiş, ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakın ve iş bu dava neticesinde verilecek esas hükme aykırı şekilde iletilen, satılan, sağlanan, dağıtılan, satışa arz edilen, ithal ya da ihraç edilen, elde bulundurulan, satışa arz etmek üzere depolanan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanılan, reklam, promosyon ya da tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakına EL KONULMASINA, hükmün kesinleşmesinden sonra İMHA EDİLMELERİNE,” şeklinde hüküm kurulmuş olduğu dikkate alınarak, hükmün bu yönden de kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, Mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/10/2019 tarih, 2017/535 E., 2019/279 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 3-Davanın kısmen KABULÜNE, -Davalının davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini iş yeri tabelasında, naylon poşet ve ürün fiyat broşüründe markasal olarak kullanmak suretiyle davacının marka haklarına TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, -Davalının davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresini iş yeri tabelasında, naylon poşet ve ürün fiyat broşüründe kullanmasının ÖNLENMESİNE ve MEN EDİLMESİNE,-Davalıya ait bu markayı taşıyan işyeri tabelasına, plastik poşetlere ve ürün tanıtım broşürlerine EL KONULMASINA, hükmün kesinleşmesinden sonra İMHA EDİLMELERİNE, -Kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan günlük bir gazetede ilan edilerek kamuya duyurulmasına, -Davalının ticaret unvanında “…” ibaresini kullanmadığı anlaşıldığından, ticaret sicilinden ticaret unvanının terkini talebinin REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 238,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 427,60 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.695,00 TL’nin davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 1.347,50 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 48,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 196,60 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023