Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1801 E. 2023/1306 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1801 Esas
KARAR NO: 2023/1306
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/798 E. – 2019/1012 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında ortak girişim şeklinde inşaat ve taahhüt işleri yapımı hususunda sözlü olarak anlaşma yapıldığı, anlaşma kapsamında taraflar arasında ödünç para alış verişi hususunda ilişki kurulduğu, davacı şirketin davalı şirketten 14,000,00 Euro borç aldığı, borca karşılık davalı şirkete 03.09.2014 düzenleme tarihli 15.01.2015 vadeli 14.000,00 Euro tutarında senet teslim edildiği, senedin vade tarihinden bir gün sona 16.01.2015 tarihinde davalı şirketin yetkilisi … elden 8.600,00 TL ve bakiye 30.400,00 TL’da davalı şirketin … Bankası … ıban no.lu hesabına ödeme yapıldığı, ödeme sırasında davalı şirket yetkilisinin asıl senet yerine başka bir senedi yırtarak çöpe atması üzerine taraflar arasında tartışma ve karşılıklı tehdit sonucunda İstanbul 6. Asliye Ceza Mah. 2015/120 E. sayılı dosyasında dava açıldığı, davanın her iki tarafın beraatı ile sonuçlandığı, daha sonra davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E. sayılı dosyasında İcra takibine geçildiği, davacı şirketin senet bedeli ödediği bu nedenle senetten doyalı davalıya borcun bulunmadığı beyan edilerek, açıklanan nedenlerle, dosya borcunun tamamının %15 tutarında teminat ile takibin durdurulmasına, davanın kabulüne, davalı şirkete borçlu olunmadığının tespitine, davalının %20’den az olmamak kaydıyla haksız ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini dava ve talep edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 15.01.2015 vade tarihli senedin davacı tarafından ödendiğine dair hiçbir belge sunulmadığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin taraflar arasındaki cari hesaba istinaden ödendiği, bu ödeme belgeleri ve ilgili bankadan gelen yazılarda senede istinaden ödendiğine dair bir açıklamanın bulunmadığı, davacı şirket yetkilisi … 16.01.2015 tarihinde Göztepe Polis Merkezinde verdiği ifadede; “… ile inşaat işleri ile alakalı kendisine 68.000,00 TL borcumuz vardır. ” şeklindeki ifadesi ve yine davacı şirket çalışanı … l6.01.2015 tarihinde Göztepe Polis Merkezinde verdiği ifadede; “… ile yapmış olduğumuz bir işten dolayı Şirketin … toplam 65.000,00 TL borcumuz vardır.” şeklindeki ifadeleri ile davacı şirketin davalı şirkete 68.000,00 TL borçları olduğunun ikrar edildiği, davacı tarafından davalı şirkete toplam 39.000,00 TL ödemenin cari hesaba mahsuben yapıldığı, davaya konu senede ilişkin bir ödemenin bulunmadığı beyan edilerek, davanın reddine, davacının %20’den az olmamak kaydıyla haksız ve kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesi talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “….Taraflar arasında davacı tarafça davalıya, 8.600,00 TL ve 30.400,00 TL’lik ödemelerin yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmayıp, uyuşmazlığın yapılan ödemelerin takip konusu yapılan senede ilişkin olup olmadığı hususlarında toplandığı, davalı cevap dilekçesi vermemekle ödemenin senede ilişkin yapıldığı iddiasını inkar etmiştir. Dava menfi tespit davası olup ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı yapılan ödemenin senede ilişkin olmadığını, senet dolayısıyla alacaklı olduğunu ispat etmelidir.Davalı vekili beyan dilekçesinde,taraflar arasında sadece senede dayalı ilişki olmadığını cari hesaba dayalı ticari ilişkininde olduğunu söylemiştir.İstanbul Anadolu 6.Asliye Ceza Mahkemesinde davanın taraflarının yargılandığı ceza davasında, davacı şirket yetkilisi …, davalı şirkete 40.000TL senetli borcunun olduğunu, bir miktarda açık hesap borcunun olduğunu söylediği,Göztepe Polis Merkezinde alınan ifadesinde tanık …, davacı şirket yetkilisinin davalı şirkete 72.000 TL borcu olduğunu,tanık … ise 68.000TL borcunun olduğunu,davalı şirket yetkilisi … ,… kendi şirketine 72.000TLborcu olduğunu beyan etmiş olması karşısında beyan edilen miktarların takip konusu yapılan senedin bedelini aştığı ve davalı şirket yetkilisinin beyanı karşısında taraflar arasında sadece senede dayalı bir ilişki olmayıp açık hesap cari ilişkininde olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.Ayrıca davacı tarafın delil olarak dayandığı 16.01.2015 tarihli ”tediye makbuzunda” ödemenin senede ilişkin yapıldığına dair herhangi bir açıklama olmaması ve davalı şirketin hesabının bulunduğu bankaya yapılan EFT dekontunda ”cari hesaba İstinaden”açıklamasının bulunması karşısında davacı tarafça yapılan ödemelerin takip konusu senede ilişkin olmadığının davalı tarafça ispat edilmiş olduğu mahkememizce kabul edilerek davalının takip konusu yapılan senetten kaynaklanan alacağının varlığı kabul edilmesine” şekilde karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkeme hakiminin tarafsız olmadığını, -Yerel mahkemece verilen kararın gerekçesinin taraflar arasındaki İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20158/120Esas, 2015/571 Esas sayılı dosyasındaki davalı şirket yetkilisi … sanık olarak verdiği beyanını, şirketin muhasebecisi … beyanını ve de müvekkili şirket çalışanı … beyanına dayandığını ancak müvekkili şirket çalışanı olan tanık … beyanında müvekkili şirketin davalı şirkete 68.000TL borcunun bulunduğunu hiçbir zaman beyan etmediğini, ceza dosyası incelendiğinde bu tanığın böyle bir beyanının olmadığının görüleceğini, diğer çalışan olan … da beyanın da müvekkilinin davalı şirkete davaya konu senet borcunu ödediğinin beyan edildiğini, müvekkili şirket yetkilisinin olay tarihinde elden ve banka üzerinden yaptığı ödemenin senede karşılık olduğunu, taraflar arasındaki ceza dosyasına sebep olan olayın neden çıktığının irdelenmediğini, sahte senedin yırtılması nedeniyle olayın çıktığını, ceza dava dosyasının açılmasının sebebinin de davalı şirket yetkilisi … ödemeye konu senedi yırtıp müvekkiline vermesi ve de müvekkili şirket yetkilisinin yaptığı inceleme sonucunda senedin kendi imzaladığı senedin olmadığının anlaşılması olduğunu, cari hesaba ilişkin bir ödeme olsaydı, davalı şirket yetkilisi gelmeden doğrudan hesabına ödeme de yapabileceğini ancak senedi almak için yüz yüze ödeme yapmak istendiğini, ceza dosyasındaki davacının lehine olan delillerin yerel mahkeme hakimi tarafından hiç dikkate alınmadığını, -Bilirkişi raporu ve davalı tarafın yazılı delil ibraz edememesi ve de ara karara rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmaması nedeniyle, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının davasını ispat ettiğini, Davalı şirketin senet bedeli dışında başkaca bir alacağı olduğuna dair bir delil dosyaya sunmadığını, -Kararın hukuka aykırı olduğunu, iş bu dava ile birlikte İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında hesaplanan borcun tamamını (102.751,42TL) ve de yerel mahkemece takdir edilen %15’lik teminatın (5.850TL), dosyaya yatırıldığını, Mahkemece de 26.07.2017 tarihli tensip tutanağının 10. Maddesi uyarınca İİK 72/3 maddesi uyarınca söz konusu paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesine karar verildiğini, davanın reddedilmesi nedeniyle icra müdürlüğüne yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi riski bulunduğunu, tehir-i icra talebinde bulunduklarını, icra dosyasındaki paranın ve de iş bu dosyadaki teminatın alacaklıya ödenmemesini talep ettiklerini aksi halde tedbirin kararın kesinleşmesine kadar devamına karar verilmesini talep ettiklerini, -Davalı tarafa tebligatların Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre yapıldığını, Davalı şirketin şu an kağıt üstünde varolup, faal olmadığını, tehir-i icra talepleri için tekrar teminat yatırılmasına gerek olmadığını, yeniden teminat gösterilmesine gerek olmaksızın tehir-i icra taleplerinin kabulüne karar verilmesini, istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkemece verilen 15.10.2019 tarihli kararın kaldırılmasına, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, dava konusu 03.09.2014 tanzim ve 15.01.2015 vade tarihli 14.000 EURO bedelli senedi ödediğini gösterir hiçbir delil olmadığını, ödediğini iddia ettiği bedel ve işlemlerin mevcut kambiyo senedi ile hiçbir ilgi ve alakası olmadığını, banka dekontunun senede ilişkin olduğuna dair açıkça bir atıf yapılmadığını, senet borcunun ödendiğini yazılı belge ile ispatlamak zorunda olduğunu, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/120 Esas sayılı dava dosyasında şirket yetkilisinin beraatine karar verildiğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu ve bunun da bizzat davacı/borçlu şirket yetkilisi ve çalışanı tarafından açıkça kabul edildiği, bankaya yapılan ödemenin de açıkça cari hesaba istinaden denilerek yapılmasının da bu hususu doğruladığını, iddia edilen ödemelerin senede ilişkin olmadığının açıkça anlaşıldığını, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, hukuki niteliği itibariyle, davacının ödeme yaptığı bedelin senede istinaden yapıldığı ve borçlu olmadığı gerekçesi ile açılmış bir menfi tespit davasıdır.İstanbul Anadolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/120 Esas sayılı dava dosyasında, Davacı şirket yetkilisi … tarafından 16.01.2015 tarihinde Göztepe Polis Merkezi Amirliğinde verilen ifadede; “… ile inşaat işleri ile alakalı olarak çalışmaktayız. Bu işlerden dolayı kendisine 68.000 TL borcumuz vardı…” diyerek taraflar arasındaki mevcut alacak/borç ilişkisini 68.000 TL olarak kabul ettiği, davalı … de, 16.01.2015 tarihindeki ifadesinde… ’ın şirketinin kendi şirketine toplam 72.000 TL borcu olduğunu, ödemenin 39.000 TL yapıldığını, 33.000 TL ödeme kaldığını, borcun bitmediğini bu nedenle senedi iade etmediğini, ifade etmiştir. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, başka bir deyişle bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir sebeple hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer.Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir sebeple son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372). Somut davada, davacı- borçlu senet bedelini davalı- alacaklıya ödediğini iddia ile davalı- alacaklıya takibe konu senet sebebiyle borçlu olmadığını ispat etmek durumundadır. Davacı istinaf ile, borca binaen davalıya ödemeler yaptığını, ticari defter ve kayıtların esas alınması gerektiğini ve ceza dosyasındaki tanıkların beyanlarının dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüş olup, HMK m. 200 gereği senetle ve kesin delillerle ispat zorunlu olup HMK m.201 uyarınca senede karşı tanıkla ispat yasağı bulunmaktadır. Ancak davacı ve davalının savcılık soruşturmasında ve ceza mahkemesi önündeki beyan ve kabullerinin kendilerini bağlayacağı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.Müşteki sanık sıfatıyla ceza mahkemesinde ifade veren davacı şirket yetkilisi … taraflar arasında açık hesap borcu ve senede dayalı 40.000 TL borcu bulunduğunu, 39.000 TL parayı hesaba havale ettiğini, 1.000 TL’yı daha sonra ödeyeceğini söylediğini, karşı tarafın senedi yırtıp attığını söylediğini beyan ettiği, şüpheli sıfatıyla kollukta 16/01/2015 tarihinde ifade veren davalı şirket yetkilisi … açık hesap ve senetten dolayı alacağının bulunduğunu, şirket hesabına havale ve elden yapılan 8.000 TL ödemeden sonra 33.000 TL alacağının bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Taraf şirket yetkililerinin açık hesap ve senetten kaynaklı borç bulunduğunu kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Davacı taraf ceza mahkemesinde 1.000 TL borcunun kaldığını beyan etmiş, davalı ise 33.000 TL alacağının kaldığını beyan ve kabul etmiştir.Görülmekte olan dava değerlendirildiğinde; davalı davacı tarafça bir kısım paranın gönderildiğini ikrar etmiş, ancak bunun davacı tarafından ileri sürüldüğü gibi takip konusu senede ilişkin değil, başka bir hukuki sebep olan elden alınan para için gönderildiğini ve senet borcunun tam bitmediğini savunmak suretiyle vakıanın hukuksal sebebinin ileri sürülenden farklı olduğunu savunmuştur. Buna göre davalının savunması vasıflı ikrar niteliğindedir. Vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden, vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü ikrar eden tarafta değil, vakıayı ileri süren tarafta olduğu nazara alındığında, görülmekte olan davada ispat yükü davacıda olup, davacı, yapmış olduğu ödemelerin senet bedeline ilişkin olduğunu ispat etmelidir. Davacı tarafça davalının banka hesabına yapılan ödemelerde takip ve dava konusu senede ilişkin olduğuna dair açıklama bulunmadığından aksine banka havalesinde “Cari Hesaba İstinaden” açıklaması bulunduğundan, davacı tarafın borcun tamamen ödendiğine yönelik iddiasını kanıtlayamadığı, tarafların ticari defterleri üzerindeki incelemede birbirini doğrulayan kayıtlar olmaması nedeniyle tek başına delil olarak dikkate alınmamasında da hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının bu yöndeki istinaf istemi yerinde bulunmamıştır. Ancak somut olayda yukarıda açıklandığı üzere, davalının 16/01/2015 tarihli kolluk ifadesinde …’ın şirketinin kendi şirketine toplam 72.000 TL borcu olduğunu, ödemenin 39.000 TL yapıldığını, 33.000 TL ödeme kaldığını, beyan ederek, borcun bir kısmının ödendiğini ikrar etmiş olup, davalının kendisi yönünden bağlayıcı olan bu beyanı ve senedin 14.000 Euro bedelli olduğu göz önüne alınarak davacının takip tarihi itibarıyla senet nedeniyle ne kadar borcu (asıl ve faiz alacağı yönünden) kaldığı hesap edilerek, gerekli görülürse bilirkişiden ek rapor alınarak sonuca varılması gerektiğinden, davacı vekilinin asıl hükme karşı istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, uyuşmazlığın çözümünde önemli delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği dikkate alınarak son aşamada yemin delilinin ilk derece Mahkemesi tarafından davacıya hatırlatılması için davanın yeniden görülmesi amacıyla dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/10/2019 tarih, 2017/798 E. 2019/1012 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,7- İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 18.000,00 TL nakit teminat bedelli ve 102.751,42 TL nakit teminat bedelli olmak üzere toplam 120.751,42 TL nakit teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davacı tarafa talebi halinde iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023