Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1798 E. 2023/1237 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1798 Esas
KARAR NO: 2023/1237
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2018/123 E. – 2019/449 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, daha eski kullanım tarihli ve 19.11.1996 tarihinde tescil edilen … markasının sahibi olduğunu, 25. ve 35. sınıflarda tescilli markaya ilişkin uzun yıllardır tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin markasının, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında tanınmış bir marka olduğunu, davalının, … nolu … markasını 9, 25 ve 35. sınıflarda tescil ettirdiğini, davalının, fiilen ayakkabı sektöründe faaliyet göstermesine rağmen, hem kendi sektöründe hem de müvekkiliyle, aynı tekstil sektörde, unsuru aynı olan markayı tescil ettirmesinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalı şirket ile birçok defa görüşülmesine rağmen sonuç alınmadığını, davalı şirketin fiilen faaliyet göstermeyip operasyon amaçlı kurulduğunu, bu vasıtayla tanınmış markalara yakın markalar tescil ettirerek marka ticareti yapmaya çalıştığını, davalının gerek, yurt içinde gerekse yurt dışında ana unsuru … olan müvekkili markasını bildiğini, bu açıdan 2014 yılı itibarıyla Ortadoğu ve Afrika’da ticaret yapmak isteyen davalının her iki piyasada da bilinen … markasını seçmesinin tesadüfi olmadığını, bu açıdan davalının müvekkili şirketin kalite ve tanınmışlığından yararlanma amacı taşıdığını, davalının gerek ayakkabı gerekse tekstil sektöründe her iki markanın ortalama tüketiciler nezdinde aynı veya benzer marka olarak ilişkilendirilmesini istediğini, TPMK’nın önceki tarihli kararlarında … ibaresinin 25. Sınıf ve bağlantılı sınıflarda farklı firmalar tarafından tesciline izin verilmediğini, fakat davaya konu marka açısından önceki tarihli kararlarında … ibaresinin 25. sınıf ve bağlantılı sınıflarda farklı firmalar tarafından tesciline izin verilmediğini, fakat davaya konu marka açısından önceki tarihli kararların göz ardı edilerek itirazlarının reddedildiğini, bu nedenle hükümsüzlük davası açıldığını ileri sürerek, davalıya ait … sayılı … markasının 9. 25. ve 35. sınıfların tamamında hükümsüzlüğüne, aksi halde 25. ve 35. sınıflar açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türkiye ve Dünya’nın çeşitli ülkelerinde tescilli marka ve endüstriyel tasarımlara sahip olduğunu, davacı tarafın … markasına tecavüz etmediğini, markaların birbirinden ayırt edilecek derecede farklı olduğunu, davacının jean üretimi yaptığını fakat kendisinin ayakkabı ve çorap alanında hizmet verdiğini, davacının markasının bir bütün halinde “… ” ibaresinden oluştuğunu bu bağlamda davacının … ibaresi üzerinde hak sahibi olamayacağını, içerisinde … ibaresi geçen birçok markası bulunduğunu, … ibaresinin davacı markalarının asli unsuru mu yoksa tali unsuru mu olduğunun belli olmadığını, kimsenin … ibaresi üzerinde mutlak bir hak elde edemeyeceğini, TPMK sisteminde 35. sınıfta tescilli 475 tane, 25. sınıfta tescilli 28 tane içerisinde … ibaresi geçen marka olduğunu, özellikle 25. sınıfta davacının tescilli markaları dışında farklı firmalara ait 23 adet marka bulunduğunu, bundan bahisle … ibaresinin zayıf marka olduğunu, davacının kötü niyet iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin marka başvurularının yedekleme, ticaret ve şantaj amaçlı olmadığını savunarak davanın reddine, dava yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “davacının markasının esas unsurunun “…” olması sebebiyle davacı ve davalı markası arasında kıyaslama yapıldığı ve bilirkişinin davalı markasının, davacının markasından haksız yararlanmaya yol açılmasına sebep olacağı yönündeki tespitine iştirak edildiği, davacı tarafa ve hükümsüzlük talebine konu davalı tarafa ait markaların asli ve ayırd edici unsuru olan “…” ibaresinin aynı olduğu, taraf markalarının şekil, görünüm, fonetik, grafik ve renk kıyaslamasında ise davalının “…” markası ile davacıya ait … tescil numaralı “… ” markasının son derece benzer unsurlar içerdiği, ortalama tüketici nezdinde benzerliğin yüksek oranda olduğu, bu nedenle mal ve/veya hizmetler arasındaki düşük orandaki benzerlik halinde bile karıştırma ihtimalinden söz edileceği, bu durumda 25. sınıfta tescilli davacı “…” esas unsurlu markaları ile davalıya ait “…” markasının tescilli olduğu 25. sınıf yönünden aynı, 35. sınıf yönünden ise benzer olduğu,Her ne kadar davacı dava dilekçesinde karıştırma ihtimali ile birlikte kötüniyet iddialarına dayanmışsa da; bu iddiayı somut olayda kabulünü gerektirecek ölçüde bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ayakkabı ve çorap alanında hizmet gösterdiğini, davalı şirketin marka başvurularına bakıldığında, markaların asli unsurunun … (…) , … (…) , … (…) olduğunun görülecekğini, tali unsurun ise markaya göre değiştiğini, Davacı şirketin tescilli markalarında ise “…” kelimesinin bazen öne geçtiğini, bazen bir kelimenin arkasında kaldığını, bazen de kelimelerin arasında yer aldığını, … kelimesinin davacı taraf markaları açısından asli unsur mudur, tali unsur mudur bunun bile net olmadığını,Markalar arası benzerlik değerlendirmesinin markaların asli ve ayırt edici ibareleri esas alınarak yapılması gerektiğini, bu nedenle hangi ibarelerin tanımlayıcı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini,Kaldı ki hiç kimsenin “…” gibi nitelik belirten tanımlayıcı bir ibare üzerinde mutlak bir hak elde edemeyeceğini, Nitekim 35. sınıf üzerinden yapılan içinde “…” geçen marka araştırmasında tam 475 adet tescilli marka olduğunun TPE kayıtlarından görüldüğünü,Keza 25. sınıf üzerinden yapılan içinde “…” geçen marka araştırmasında 28 adet tescilli marka olduğunun TPE kayıtlarından görüldüğünü ve bunların sadece 5’inin davacı adına tescilli olduğunu, Hal böyleyken … ibaresinin aynı, benzer olduğundan hareketle karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, … markasının tanınmış bir marka olmadığını, karşı yanın “…” markasının hak sahibi de olmadığını, … markasının hak sahibi olduğunu, Tanımlayıcı ibareler içermesi nedeniyle doğası gereği zayıf bir marka olan “…” ibaresinin sulanmış bir marka olup olmadığı araştırılmadan yapılan değerlendirmenin sağlıklı bir değerlendirme olmayacağını, bu yaklaşım ile hem jenerik kavramının hem de sulanma kavramının anlamını yitireceğini, marka sahiplerine marka hakkının amacını aşan bir koruma sağlanacağını, serbest piyasanın bozularak söz konusu jenerik markaları ellerinde tutanların haksız kazanç sağlayacağını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı adına kayıtlı … sayılı ”…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne yöneliktir. Davacı markalarının ”…” ibareli olduğu, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının ise, ”… ” ibaresinden ibaret oluştuğu, her iki markada da ilk kelimenin ”…” ibaresinden ibaret olup, vurgunun ilk kelimede bulunduğu, davacının tekstil sektöründe faaliyet göstermesi ve ”…” ibaresinin sektörde kot pantolon anlamına gelmesi nedeniyle tanımlayıcı nitelikte olması dikkate alındığında davacı markasında ve açıklanan diğer nedenlerle davalı markasında esaslı unsuru ”…” ibaresinin oluşturduğu, ayırt edici unsurun ”…” ibaresi olduğu, bu kelimenin Türkçe bir anlamının olmadığı, tarafların faaliyet gösterdiği sektör dikkate alındığında, ”…” ibaresinin tanımlayıcı nitelikte de olmadığı, dolayısıyla sektörel anlamda ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, bütüncül olarak bakıldığında davalı markasının tescil edildiği sınıflar itibariyle ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesine yol açacağı ve işletmesel bağ algısı oluşturabileceği anlaşılmakla, Mahkemece davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Ancak, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının tescilli olduğu 35.sınıfta mağazacılık alanında 25.sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-diş giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. -Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” emtialarını kapsar şekilde de tescilli olduğu, davacının … tescil nolu … markasının 35. sınıfla mağazacılık hizmetindeki tescili kapsamında, davalı markasının 35. sınıftaki tescilinin kapsamındaki 25. sınıf ürünlerin aynen bulunduğu, davalı markasının 35. sınıfta tescilli olduğu diğer hizmetler ve müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için tescil belgesinde sayılan (25. sınıf emtialar haricindeki) emtiaların bir arava getirilmesi hizmetleri yönünden, davacı markaları ile hükümsüzlüğü istenen davalı markası arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne, davalı markasının 25.sınıf yönünden tamamen hükümsüzlüğüne, 35.sınıf yönünden ise kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile markanın tamamen hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/12/2019 tarih, 2018/123 E., 2019/449 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda;3-Davanın kısmen KABULÜ ile;3/a-Davalıya ait … tescil numaralı markanın tescilli olduğu 25.sınıf yönünden hükümsüzlüğüne3/b-35.sınıfta ise; ”koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü| malzemeden yapılmış iç diş giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri, ayakkabılar, terlikler, sandaletler. -Baş giysileri, şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler…. bir araya getirilmesi hizmetleri belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemlere sağlanabilir” hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan, peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 233,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 228,20 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.305,20 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 652,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 64,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 213,00 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023