Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1796 E. 2023/1221 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1796
KARAR NO: 2023/1221
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2014/546 E. – 2019/1176 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Faktoring Hizmetleri A.Ş.’nin … Tic. Ltd. Şirketi (…) ile aralarında bir Faktoring Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme doğrultusunda davacının …’e ihracat faktoring işlemi yapılacağını, … (…) davacının uluslararası partneri olduğunu ve bu şirket ile 12.05.2011 … (… Derneği Faktörler Arası Antlaşma) imzalandığı, …’nin muhabir şirket olduğu, bu doğrultuda …nin tanıtım mektubu talep ettiğini ve bunun davalı …- {…) ile … tarafından imzalanarak 07.02.2012 tarihinde kendilerine verildiğini, …’nın 30.01.2013 tarihinde bildirim yaptığını ve 07.12.2012 tarihinden itibaren ihtilaf çıkardığını ve kalan 2.101.374,26 Euro’yu ödeme yapmayı durdurduğunu, bunun özerine … ile irtibata geçilerek gerekenin yapılmasını ve gerek görülmesi halinde yasal yollara başvurulmasını talep ettiğini, bunun üzerine …, …, … ve davacı şirketin bir araya gelerek uyuşmazlığın çözülmesi için görüşme yaptığım bu görüşmeler sonucu fatura borçlusu …’nın 14.06.2013 tarihinde 586.221,51 Euro’luk bir ödeme yaptığını, bu bedelin … tarafından davalıya gönderildiğini, açıklanan nedenlerle müvekkil şirketin ihracat faktoringi kapsamında temlik alarak davalı … alacaklı hale geldiği 1.515.152,65 EURO tutarındaki fatura alacaklarının fatura vade tarihlerinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince yürütülecek yıllık %8,5 gecikme (temerrüt) faizi ile birlikte EURO olarak veya fiili ödeme gün ve günlerindeki döviz efektif satış kuru karşılı Türk Lirası olarak davalı …’den tahsiline, ayrıca davalı şirketin geç ödediği 586.221,51 EURO’nun da fatura vade tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince yıllık %8,5 üzerinden tahakkuk etmiş 26.306,23 EURO temerrüt faizinin EURO olarak veya fiili ödeme gün ve günlerindeki döviz efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı şirket …. ile ticari ilişkisi olan … Tic. Ltd. Şti.’nin bir kısım faturadan kaynaklanan alacağını temlik (devir) aldığını, böylece müvekkili şirketten 1.541.458,68 Euro alacaklı olduğunu iddia etmekte ve bu bedelin müvekkili şirketten tahsilini talep ettiğini, davacının temlik aldığı faturaların 586.221,51.-euro’luk kısmı, meşru temlik alacaklısı …’ye daha önce ödendiğinden, bu faturaların temliki geçersiz olduğunu, davacı tarafından 25/09/2013 tarihinde temlik alındığı iddia edilen alacağın, o tarihte mevcut olmadığını, temlik edilen alacağın takas haricinde kalan kısmının henüz muaccel olmadığını, öncelikle davacının temlik aldığını iddia ettiği alacağın 694,284,97.-Euro’luk kısmını …’den tahsil etmesi sebebiyle, davanın bu kısım bakımından ‘‘itfa’1 sebebiyle reddine, ayrıca davanın 586,221,51-Euro’luk kısmının BK. m.101 vd. uyarınca, müvekkilice lehtarına ödenmiş olması nedeniyle, borcun temlik anında mevcut olmaması sebebiyle temlik işlemi geçersiz olacağından reddine, davacıya yapılan geçerli bir temlik olsa bile, müvekkilin temlik eden …’den temlikten önce 939.094.16.-Euro muaccel olmuş alacağı olduğu için ve süresi içerisinde takas beyanında bulunduğu için, TBK 188 uyarınca bu kısım açısından davanın reddine, davacının talep ettiği kalan miktar olan 576.058,49-Euro’nun ise; yukarıda izah edilen taraflar arasındaki ticari teamül ve TTK hükümlerine göre muaccel hale gelmemesi nedeniyle reddine, kabul anlamına gelmemek şartıyla, faize karar verilmesi halinde dahi talep edilen fahiş faiz talebinin ve fahiş oran üzerinden hesaplanarak, bugüne kadar ödenmiş olan bedel için talep etmiş olduğu 26.306,23,-Euro’nun 3095 sayılı kanunun 4. maddesi uyarınca reddine, 576.058,49.-Euro tutarındaki kısmın dava edilmesinde müvekkilimizin kusuru olmadığından ve bu kısım için ticari teamül ve TTK hükümlerine göre muaccel alacak olmadığı için faiz talep edilmeyeceğinden faiz talebinin ve yargılama giderlerinin bu kısım açısından tümüyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “-Toplamda 1.515.152,65 EURO’nin, 1.111,26 EURO’luk kısmının 30.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek; 148.043,78 EURO’luk kısmının 7.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek 151.862,47 EURO’luk kısmının 21.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek 153.424,29 EURO’luk kısmının 1.1.2013 tarihinden itibaren işleyecek 152.017,37 EURO’luk kısmının 9.1.2013 tarihinden itibaren işleyecek 149.923,97 EURO’luk kısmının 1.3.2013 tarihinden itibaren işleyecek 150.011,54 EURO’luk kısmının 8.3.2012 tarihinden itibaren işleyecek 150.028.82 EURO’luk kısmının 19.3.2013 tarihinden itibaren işleyecek
149.724,42 EURO’luk kısmının 27.3.2013 tarihinden itibaren işleyecek 155.329,24 EURO’luk kısmının 3.4.2013 tarihinden itibaren işleyecek 153.605,49 EURO’luk kısmının 15.4.2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının EURO ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Geç ödeme nedeniyle işlemiş olan 11.298,79 EURO faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilin, alacağını davacıya devreden …’e 04.10.2012 tarihinde 633.454,55.- Euro bedelli 100 ton ve 02.11.2012 tarihinde ise 305.639,61.- Euro bedelli 50 ton olmak üzere toplam değeri olan 150 ton bakırı …’e sattığını, Bu satış, bakır takası işlemlerini gerçekleştiren dünyaca ünlü … firması tarafından gerçekleştirildiğini, bu durumu teyit eden yazışma ve belgeler yeterince incelenmeden ispat gücünün değerlendirilmediğini, … ve … arasındaki konsinye satış ilişkisi ve muaccel olmayan 576.058,49-Euro alacak hakkında: Müvekkilin ile … arasındaki ticari ilişkinin konsinye satış ilişkisi olduğu, davacı taraf yetkililerin, dava içi ikrar niteliğindeki yazışmalarıyla da ortaya konulduğunu, karara muhalefet şerhinde de bu hususun ispat edildiğini, Konsinye ilişkisi gereği, ödeme vadeleri teslim ile birlikte verilen ve davacı şirketin faktörüne temlik edilen faturalara göre değil, “…” denilen müvekkilin şirketin bakır tüketim miktarlarını …’e bildirmesi üzerine düzenlenen ikinci faturalara istinaden yapıldığını, taraflar arasındaki ticari teamül yıllarca bu şekilde gerçekleştiğini, teciyi tarafından düzenlenmeyen commercial invoice toplam bedeli olan 576.058,49-Euro alacak muaccel hale gelmediğini, yerel mahkeme, 08.11.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda, TBK m. 101 uyarınca müvekkil tarafından yapılan 586.221,51 Euro’luk ödemenin dikkate alınmasına ilişkin tespitini dikkate almadan hüküm kurmuş ve yine gerekçeli kararda bu hususa ilişkin olarak hiçbir gerekçeye yer vermediğini, müvekkil şirket, fatura numaralarını açıkça belirtmek suretiyle ödeme yaptığını, ödemesi yapılan faturalar, Teciyi tarafından davacıya temlik edilmiş ve yine de huzurdaki davaya konu edildiğini, Dolayısıyla TBK m. 101 uyarınca müvekkilin ifa ettiği ve itfa olunan borçların, ödenmemiş gibi tahsiline karar verilmesi, kararın ortadan kaldırılması gerektiğini davacı taraf alacağını, üzerinde temlik kaşesi bulunan … tarafından düzenlenmiş faturalara dayandırdığını, müvekkile teslim edilen faturalarda temlik kaşesi bulunmadığını, … tarafından Slovakya Gümrüğü’ne verilen söz konusu faturalarda temlik kaşesi bulunmadığını, tarafca Slovakya Gümrüğü’ne başvurularak fatura kopyaları talep edildiğini, Slovakya Gümrüğü tarafından verilen fatura asılları apostillenerek dosyaya sunulduğu ve kalem müdürlüğünün kasasına aldırıldığını, fatura asıllarından anlaşılacağı üzere, davacının iddia ettiği gibi faturaların üzerinde davacı lehine herhangi bir temlik kaşesiletiketi bulunmadığını, davacı taraf sonradan temlik kaşesi vurulan ve aslı olmayan faturalar ile temlik bildiriminin yapıldığını ispat etmeye çalıştığını, davacının dosyaya 25.03.2011 tarihli başka bir sözleşme sunduğunu, tüm göstergelerden, bu sözleşmenin sonradan düzenlendiği anlaşıldığını, davacının …’e karşı başlattığı icra takibinde de 11.07.2012 tarihli sözleşme dayanak olarak alındığını, müvekkilin, temlik eden …’den olacağının dayanağı olan, … adlı firma üzerinden yapılan bakır ticaretine ilişkin beyanların ve apostilli belgelere bilirkişiler tarafından değinilmediğini, müvekkilin alacağını doğuran olay tamamen bu ilişkiden kaynaklandığını, müvekkilin … ile … arasındaki ticari ilişkinin konsinye satış ilişkisi olduğuna ilişkin dosyada mübrez sayısız delil ve beyanının bulunmadığını, davacı, … ile müvekkilin … arasındaki konsinye ilişkisini, …’den alacağı temlik aldığı tarihte gayet iyi bilindiğini, davacı ile … arasında görülen itirazın iptali davası dosyasına (İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/914 E) sunulan ve tarafca huzurdaki dosyaya da sunulan yazışmalardan çok net olarak anlaşıldığını müvekkilce ödeme yükümlülüğü ticari teamül gereği düzenlenen “commercial invoice” muaccel hale geldiğini, bu durumda da “…” düzenlenmeyen 576.058,49-Euro bakımından muacceliyet şartın yerine gelmemiş olduğunu, tecfyi tarafından örülmüş bakırın teslimi ile birlikte gönderilen resmi fatura, konsinye satışa ilişkin olduğu, mallar fiilen kullanıldığında, müvekkilin … tarafından yapılan bildirime istinaden …, Slovakya’da geçerli olan ve resmi işlemler için beyan edilen bir fatura kesmekte ve ödemeler bu faturalara (commerclal invoice) istinaden, yapıldığını, 70.335,78 kg örülmüş bakıra tekabül eden 576.058,49 Euro’luk kısma, … tarafından kesilmediğinden, bu alacak muaccel hale dahi gelmediğini, …’e 01.08.2013 tarihinde Müvekkil tarafından gönderilen ihtarnamede tüketim miktarı bildirilerek, bu miktara ilişkin faturanın düzenlenmesi ve faturanın düzenlenmesini takiben ödeme yapılacağı ihtaren bildirilmiş olmasına rağmen, ilgili fatura bugüne kadar düzenlenmediğini, taraflar arasındaki ticari teamül gereği, tarafların vadeyi ve ödemeyi, şarta bağladıklarını, bu şart, tüketim miktarın bildirilmesi üzerine tarafların “…” adını verdikleri faturanın düzenlenmesi olduğunu, aynı şekilde, bu teamül aynı zamanda, ödemenin bir vadeye bağlandığını, değerlendirme yapıldığında, alacağın davacıya devrinin müvekkile bildirildiği 24.09.2013 tarihinden çok önce (06.03.2013) ve her ihtimale karşılık bu tarihten sonra 01.08.2013 tarihinde de müvekkilin yine takas hakkını kullandığı ve temlike konu 939.094,16 Euro alacağı söndürmüş olduğu görüleceğini, bu durumda, takasın şartının gerçekleşmediğini hükmü uyarınca müvekkilin birden fazla borcu bulunan …’ye karşı hangi borca karşılık ödeme yaptığını bildirdiğini, bu yönüyle de bir an için bu faturaların temlik edilebileceği yarsayılsa bile, davacı … temlikten önce kısmen ödenmiş bir alacağı temlik almı bulunmadığını, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap: Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil … A.Ş., uluslar arası partneri olan İtalya’da faaliyet gösteren … şirketi ile imzalanan 12.05.2011 tarihli … (… Faktoring, Derneği Faktörler Arası Anlaşma) gereği … müvekkil şirketin ithalat (muhabir) faktörüdür. Dava konusu ihracat faktöring işleminin gerçekleşmesi için müvekkil şirketin talep ettiği, … şirketinin …’dan doğacak olan alacaklarını temlik ettiğini, … şirketinin ödemelerin muhabir … faktöre yapacağını gösterir “…” adı verilen belgeyi, (tanıtım mektubu) fatura borçlusu … şirketi ve tura alacaklısı imzalayarak 07.02.2012 tarihinde müvekkil şirkete verdiğini, faturaların bedellerinin. muhabir. … ödeneceğine dair 7.02.2012 tarihli …” adı. verilen belgenin müvekkil şirkete lasmanından sonra, … şirketi, davalı …’ya kestiği faturaların üzerine fatura konusu alacaklarını müvekkil şirkete temlik ettiğine dair etiket yapıştırarak, alacak bildirim formu ekinde müvekkil şirkete gönderdiğini, müvekkil şirket, alacak bildirim formu ekinde kendisine temlik edilen faturaları, …, Derneğinin Üyelerine Tahsis ettiği Özel Mesaj Sistemi “…” üzerinden uluslararası parineri olan muhabir … gönderdiğini, bu şekilde muhabiri … tarafından garanti altına alınması ağlanan kendisine müvekkil şirkete temlikli faturalara istinaden müvekkil şirket … şirketine ön ödeme yaparak İinansman sağlandığını, muhabir … ihracat faktöring hizmeti kapsamında, 2012 yılı Aralık ayına kadar müvekkil şirket tarafından temlik alınan ve Özel Mesaj Sistemi “…” üzerinden müvekkil şirket taralından kendisine gönderilen 4.137.66541 EURO tutarındaki fatura bedellerinden 2.036.291,15 EURO tutanındaki fatura bedellerini davahı … şirketinden tahsil ederek müvekkil şirkete gönderdiğini, fatura borçlusu olan davalı … şirketi 30.01.2013 tarihinde yaptığı bildirimle ihtilaf çıkararak bakiye 2.101.37426 EURO tutarındaki fatura borcunu ödemeyi durdurduğunu, müvekkil şirket, tahsilat hizmetini üstlenen muhabiri …, Tatura bedelerinin tahsili hususunda gerekeni yapmasını, ihtiyaç duyması halinde … aleyhine yasal yolara müracaat etmesini yazılı olarak bildirdiğini, ihtilafın çözümü hususunda fatura alacaktısı temlik eden … şirketi, fatura borçlusu davalı … şirketi ve temlik alacaklısı müvekkil şirket arasında yüz yüze, telefonla ve email üzerinden defalarca görüşme gerçekleşmiştir. Bu görüşmeler neticesi davalı … şirketi ihtilafl olduğunu iddia cttiği 2.101.374.26 EURO tutarındaki fatura borcunun 586.221,51 EURO’luk kısımını 14.06.2013 tarihinde muhabir … ödemiş, muhabir tarafından da ödenen bu miktar müvekkil şirkete gönderildiğini, davalı tarafından yapılan 586.221,51 … davalı şirketin hesabına işlenmiş ve borcundan düşüldüğünü, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava tarihi itibarıyla davalı … şirketinin müvekkil şirkete 1.515.152,65 EURO borcu olduğu usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarıyla tespit edildiğini, müvekkil şirket alacaklı olduğu miktarı Beyoğlu … Noterliğinin 7.08.2013 darih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı … şirketinden talep eltmiş, davalı … şirketi ile aralarındaki takas iddiasını, faturaların proforma olduğunu iddia ederek ödeme yapmadığını, bu nedenle bakiye1.515.152,65 EURO alacağının fatura vadelerinden itibaren yürütülecek faizi ile birlikte tahsili ve geç ödenen 586.221,51 EURO alacağın faizinin tahsili için işbu dava açıldığını, müvekkil şirket, … Bankasının iştiraki olup Kamu Kurumu niteği taşıdığını, tüm işlemleri BDDK ve … müfettişleri tarafından ve bağımsız denetim şirketi tarafiından denetlendiğini, müvekkil şirket imzalanan Faktoring Sözleşmesine istinaden … şirketinden temlik edilen faturalara ilişkin Gümrük Çıkış belgelerini ve Alacak Bildirim Formu ekinde üzerinde temlik kaşesi bulunan faturaları temlik aldığı, bu taturaları özel mesaj sistemi “…” üzerinden uluslararası partneri olan muhabir … göndermiş ve davalı şirketten tahsilat sağladığını, bu faturalar mahkeme tarafından ve bilirkişiler tarafından görülmüş ve incelendiğini, davalı tartaf gümrük çıkış belgelerinde yer alan, müvekkil şirkete temlik edilen fatura konusu malları almadığını inkar etmediğini, büyük bir kısmını da muhabir … aracılığıyla müvekkil şirkete ödediğini, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava yurt dışı (İhracat) faktoring ilişkisinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin ihracat faktoringi kapsamında temlik alarak davalı … alacaklı hale geldiği 1.515.152,65 EURO tutarındaki fatura alacaklarının temerrüt faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline, ayrıca davalı şirketin geç ödediği 586.221,51 EURO’nun da fatura vade tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre içinde tahakkuk etmiş temerrüt faiziyle davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ve dava dışı … firması arasında 25.03.2011 tarihli limit içermeyen Faktoring Sözleşmesi düzenlendiği ve davacı kayıtlarına göre dava dışı borçlu … firmasına 28.03.2011 tarihinde 2.500.000.- USD limit tanımlandığı , aynı taraflar arasında 11.07.2012 tarihi 2.500.000.- USD limitli Faktoring Sözleşmesi düzenlendiği görülmektedir. Uluslararası factoring’te borçlunun ülkesindeki bir factor kuruluşununda devreye girmesiyle birlikte dört taraf yer almaktadır. Borçların yabancı ülkede bulunması durumunda factoring şirketi ile satıcının “alacak devir belgesini” imzalamaları ile alacaklar dışsatımcının mülkiyetinden çıkarak Factoring şirketine geçmektedir. Çift faktör sisteminde , satıcı olan müşterinin ihracatından doğan alacağını faktöre (ana /ihracatçı faktör) devretmesi ile ihracatın yapıldığı ülkede bulunan , diğer bir faktör (muhabir /ithalatçı faktör) alacağın takibi ve tahsilini üstlenmektedir. İthalatçı faktör ihracatçı …’e hizmet verir. Somut uyuşmazlıkta, “ikili faktor sistemi” bulunduğu, buna göre, ihracatçı satıcı (alacaklı – …), ihracatçı faktor (davacı), muhabir faktor (ithalatçı faktor – …) ve ithalatçı alıcı (davalı – borçlu – …) bulunmaktadır. Davacı ihracatçı …, …’nin davalıdan olan alacağını devralmış ve bu alacağı muhabir …’ye devretmiş, ancak … fatura alacaklarını davacıya geri temlik etmiştir. Taraflar arasında ikli faktor ilişkisi gereği , alacaklı ve borçlunun ödemelerin muhabir … olan …’ye yapılacağı konusunda taahhüt verdikleri ve ödemelerin … hesabına yapıldığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; Dava dışı … tarafından, davacı şirkete davalı şirket adına düzenlenmiş ve faktoring yapılması için tevdii edilen 27 adet fatura tutarı 4.137.665,41 EURO’nun 2.622.512,66 EURO kısmı tahsil edilmiş, 1.515.152,75 EURO ise tahsili sağlanamayan faturalar toplamıdır. … şirketinin tevdii ettiği, … adına düzenlenmiş ve ihracata konu 27 adet toplam 4.137.665.41 EURO fatura karşılığında, davacı şirket tarafından … firmasına 02.03.2012 ile 17.12.2012 arasında toplam 3.720.601,02TLı (fatura bedelinin %85’i kadar ön ödeme yapılmıştır) ön ödeme (faktoring) yapılmıştır. Yapılan ön ödemelere karşılık 02.03.2012 ile 17.12.2012 arasında toplam 2.622.512.66 EURO tahsilat sağlanmış olup, bu tahsilatın tamamı … vasıtasıyla sağlanmıştır. 02.03.2012 ile 24.07.2012 tarihleri arasında yapılan 14 adet fatura bedelinin tamamının tahsili sağlanmış, … nolu 146.978,34 EURO miktarlı faturaya karşılık 14.06.2013 tarihinde 145.797,08EURO tahsilat sağlanmış,1.181,26 EUR borç bakiyesi kalmış, tahsilatların mahsubundan sonra kalan alacak toplam 1.515.152,65- EURO (tahsil edilemeyen fatura bedeli)’dir. 586.221,51 EURO tutarındaki fatura bedelleri gecikmeli olarak tahsil edilmiştir. Davacının dava tarihi itibariyle faiz alacağı toplam tutarı 586.221,51 EURO, toplam faiz tutarı (EURO) 11.298,79 olarak hesaplanmıştır. Dava tarihi itibariyle davacının …’den olan faizli alacağı ,1.188.089,35 EURO olduğu hesaplanmıştır. Davacı taraf dava tarihi itibariyle, davalı tarafından vadesi geçtiği halde ödenmeyen 1.515.152.65 EURO ve daha önce gecikmeli olarak tahsil edilen 586.221.51 EURO için işlemiş faiz talebinde bulunmaktadır. Davalı ise , faturaların proforma olduğunu ve konsinye satış faturası düzenlenmesi gerektiğini , hatalı fatura düzenlendiğini, alacağın vadesinin gelmediğini, takas bildiriminde bulunulduğunu savunmuştur. Dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin konsinye satış ilişkisi olduğuna , dosyaya ibraz edilen faturaların konsinye satış veya proforma fatura olduğuna dair bir delil olmadığı, şirket çalışanları arasındaki yazışmaların bu iddianın ispatına yeterli olmadığı, sunulan faturalarda bu yönde bir kayıt olmadığı , faturanın satış faturası olmadığının fatura metninden anlaşılmadığı, davalının bu faturaların önemli bir kısmını muhabir faktore ödediği, davacı faktorün şeklen geçerli şekilde düzenlenmiş alacak ihtiva eden faturaları temlik aldığı dikkate alındığında, sonradan faktore karşı temlik edilen faturaların gerçekte konsinye satış faturası olduğuna dair iddiaya itibar edilemeyeceğinden mevcut faturaların satış faturası olarak faktore devredilen vadesi gelmiş faktoring alacağı olarak dikkate alınması gerekmektedir. Takas savunmasına gelince, Davalı, …’dan 939.094,16 EURO’luk alacağı olduğu iddiası ile takas savunmasında bulunmuştur. TBK ‘nın 139. Maddesi hükmüne göre; ” İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.” Takasta, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış olduğu sözleşmeyle ortadan kaldırılmamış olması gerekir. Hukukumuzda takas, birbirine karşı bir miktar para veya aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymaksızın tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdiren yenilik doğurucu bir hukukî işlemdir. Takas bildiriminde bulunan kimse karşı tarafa borçlu bulunmalı, aynı zamanda karşı taraftan alacaklı olmalıdır. Ayrıca takas için, yalnız borçlularda değil, borçlarda da karşılıklılık bulunmalıdır. Ancak aynı nitelikteki cins ( nevi ) veya özdeş edimlerin takası mümkündür.. İlke olarak, takas def’î de diğer def’îler gibi süresinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir. Somut olayda, davalının takas hakkını …’nin alacaklarını faktore temlik etmesinden önce kullandığına ve alacaklıya yöntemince bildirdiğine ilişkin somut delil bulunmadığı gibi alacağın devrinden önce takasa uygun muaccel bir alacağın bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı , takas ileri sürülen … davalıdan olan alacaklarını faktore temlik ettiğinden, davalının ise tanıtım mektubu ibraz ederek 07.02.2012 tarihli faturadan başlayarak bütün faturaların … faktore temlik edileceği ve ödemenin ancak … hesabına yapılacağı taahhüt etmiş ve bu doğrultuda …’nin faturalarından kaynaklanan borçlarının önemli bir kısmını nihai temlik alacaklısı konumunuda olan muhabir …’ye ödediğinden, taraflar arasındaki faktoring ilişkisinin ilk düzenlenen sözleşme üzerine başladığı, davalının alacağın temlikinden haberdar olduğu buna uygun ödeme yaptığı , TBK 188 maddesi gereği, borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir ise de, takas ileri sürülen alacağın devredilen alacaktan önce yada onunla aynı anda muaccel olduğuna dair delil bulunmadığı, takasa konu alacağın 04 ve 08 Ekim 2012 tarihli faturalara dayandığı, dolayısıyla devir öncesi yada aynı anda doğmuş bir alacak olmadığı , taraflar arasında bakırın davalı tarafından …’e satıldığı , … tarafından işlenen bakırın tekrar davalıya satıldığı şeklinde tanımlanan ticari ilişkinin hizmet sözleşmesi yerine satış sözleşmesi üzerinden yürütülüyor olduğu, dolayısıyla temlik edilen satış faturasındaki bakır bedelinin gerçekte davalıya ait davalı tarafından …’e gönderilen emtia bedeli olduğu iddiasının muvazaa iddiası olduğu TBK 19. maddesi karşısında muvazaa ilişkisi dışında olan üçüncü kişi konumundaki temlik alan faktoring şirketine karşı ileri sürülebilecek bir savunma olmadığı, takasın yasal koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu açıklamalara göre, davacının faktoring sözleşmesi gereği davalı şirketten vadesi gelmiş satış faturalarına istinaden, tahsil edilen fatura bedelleri mahsup edildikten sonra, bakiye 1.515.152,65- EURO (tahsil edilemeyen fatura bedeli) ve 586.221,51 EURO tutarındaki fatura bedellerinin gecikmeli olarak tahsil edilmesi nedeniyle dava tarihi itibariyle işlemiş faiz alacağı olarak 11.298,79 EURO talep edebileceği anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2019 tarih ve 2014/546 E., 2019/1176 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 319.608,154-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80.000,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 239,608,154-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/10/2023