Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1792 E. 2023/1220 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1792
KARAR NO: 2023/1220
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2019
NUMARASI: 2016/810 E. – 2019/969 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla … Kozyatağı Şubesinin … numaralı çeke dayanak İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, takip öncesinde de İstanbul 12. ATM.’nin 2016/334 D.iş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz kararı alındığını, ancak takip konusu çekin boş halde iken çalındığını, çekteki imzaların müvekkili şirketin yetkili temsilcilerinden birinin imzasına ait olmadığını, bu kapsamda İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/104829 soruşturma sayılı dosyası üzerinden şikayette bulunulduğunu bu kapsamda dava ve takip konusu çekin sahte olması sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ile irca takibinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından çekin çalındığı iddia edilmiş ise de bu hususun davacı tarafından kesin delillerle ispatlanması gerektiğini, bu hususta kesinleşende bir mahkeme kararı olmadığını, müvekkilinin iyiniyetli meşru hamili olduğunu savunarak haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece;”Davanın KABULÜ ile davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından takibe konu 11/11/2015 keşide tarihli 86.000,00 TL bedelli çekten borçlu olmadığının tespitine,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu 86.000,00-TL bedelli 30.03.2015 keşide tarihli çekin temlik eden … A.Ş. tarafından alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasında davacı şirket ve dava dışı diğer borçlular aleyhine icra takibine konu edildiğini, davacı borçlu şirket ise ödeme emrini tebliğini takiben işbu davayı açarak borçtan kurtulma çabasına girdiğini, mukayese imzaların daha adil incelenmesi hususunda benimsenmiş çeklerin sayın mahkeme dosyasına toplanması gerektiğini, benimsenmiş çekler şirketlerin asıl ve sürekli kullandıkları, barındırdığı imzayı kabul ettikleri ve bu doğrultuda ödeme yaptıkları çekler olduğunu, mukayese imzalar içerisinde ehemmiyeti en yüksek imzaları benimsenmiş imzalar barındırdığını, imza incelemesinde yalnızca davaya konu imza ile diğer imzaların benzerliğinin ölçülmesi ile yetinilmesi gerektiği, davaya konu imza ile mukayese imza arasında benzer farklar, mukayese imza olarak toplanan evraklar üzerindeki imzaların kendi içinde bile mevcut olan farklar olduğunu, bilirkişi raporunda, imza incelemesinde mukayese konusu edilen ‘… 2011/2001/2003/2000/1999 tarihli’ evraklara ait imza örnekleri, ‘… ise 2013/2014 tarihli’ evraklara ait imza örnekleri mukayese konusu edilmiş olup, bu hususta çekin imza tarihi olan 2015 tarihli imza örneklerinin aslının bildirilerek sayın mahkemece inceleme konu yapılması gerekeceğini, dava konusu çekin davalı müvekkille davacı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı ve dava konusu senedin müvekkile başkaca cirantalardan geçtiği dava konusu çekte yer alan cirantalara da ihbarda bulunarak ilgili çeki kimden almış olduklarının sorulması ve yine cirantalar ile davacı borçlu arasında her hangi bir ticari ilişki bulunup bulunmadığını belirlenmesi için davacı şirkete ait ticari defterlerin de incelenmesi gerektiğini, sahtelik iddiasına ilişkin ispat külfeti davacı/borçlu üzerinde olup hala bu iddiasını ispat edemediğini, Bu sebeple sayın mahkemece bu hususta derdest bir dava var ise de bekletici mesele yapılması gerekeceğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilime ait ıslak imzalı resmi evrakların yanında mahkeme huzurunda da imza örnekleri alınmış ve mukayese edildiğini, 11.12.2018 tarihli söz konusu bilirkişi raporu incelendiğinde kapsamlı ve açıklayıcı bir araştırma yapıldığı görüldüğünü, bilirkişi tarafından imza örnekleri karşılaştırıldığında çek üzerindeki imzanın müvekkil şirket yetkilileri olan … el ürünü olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını, akabinde dosya adli tıp kurumuna gönderilmiş talep edilen hususta fizik ihtisas dairesi adli belge inceleme şubesi tarafından 17.07.2019 tarihli heyet raporu alınmış imzaların müvekkil şirket yetkililerine ait olmadığı bu raporda da tespit edildiğini, raporlarda ıslak imzalı evrak asıllarının incelendiği ve mahkeme huzurunda müvekkil şirket yetkililerinin imza örnekleri alınarak imzalar arasında mukayese edildiği, şekil ve biçimsellik gibi bir çok grafolojik unsur değerlendirilerek karşılaştırılmış ve gerekli cihazlar kullanılarak görsel destekler ile sonucun net bir şekilde ortaya konulduğunu, raporların eksiksiz bir inceleme ile denetime elverişli hale gelmesi sonucu kuşkuya yer vermeyecek şekilde düzenlendiğini, dava konusu söz konusu çekin boş olarak çalındığını ve sahte olarak doldurulduğunu, çek üzerindeki imza müvekkil şirketin temsilcilerinden herhangi birine ait olmadığını, … yetkililerinin çekin çalıntı ve sahte olduğu sistemde yer aldığı halde teslim alıp işleme koyduğunu, bankanın çek üzerinde inceleme yükümlülüğü bulunduğunu, davalı taraf sistem üzerinden yapacağı inceleme ile veya muhatap bankaya sorarak kolayca çekin çalıntı olduğunu öğrenebilecek durumda olduğundan iyiniyetli olmadıklarını, bu sebeplerle davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava menfi tespit istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine … Kozyatağı Kurumsal şubesine ait, … seri nolu, keşidecisi davacı şirket, lehtarı dava dışı … A.Ş olan, 11.11.2015 keşide tarihli, 86.000TL tutarlı çek bedelinin tahsili amacıyla 86.000 TL asıl alacak, 2.622,41 TL faiz, 8.600 TL % 10 tazminat tutarı ile 258,00 TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 97.480,41 TL bedel üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe geçildiği, davacı tarafından icra takibine konu çekteki keşideci imzasının davacı şirket yetkililerinden her hangi birine ait olmadığı iddiasına dayalı olarak eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kaydına göre davacı … şirketinin münferiden yetkilisi olan kişilerin … oldukları görülmektedir. Mahkemece grafoloji uzmanı ve ATK Fizik İhtisas Dairesinden imza incelemesi raporu alınmış her iki raporda da keşideci imzasının … mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği bildirilmiştir. Çekte hak sahibi olabilmek için yetkili hamil olmak gerekir. 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesine göre, cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere bir çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil olduğunu yani çek üzerindeki hakkın kendisine ait olduğunu çek üzerinde bulunan birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile ispat edebilir. Çek üzerindeki cirolar birbirini takip etmiyor veya ciro zincirinde bulunan cirolardan biri geçersiz veya sahte olması dolayısı ile ciro zincirinde kopukluk olması durumunda çekteki hak, kopukluktan sonraki kişilere geçmeyeceği için ciro zincirinde kopukluk olan çeki elinde bulunduran hamil yetkili hamil sayılamaz. Yetkili hamil olmadığı için de ciro zincirinin koptuğu kişiden itibaren ciranta ve keşideciden talepte bulunamaz.Dosya kapsamına göre, takip konusu çekteki, keşideci imzasının davacı şirket yetkililerine ait olmadığı,imza incelemesi konusunda usul ve yasaya uygun inceleme yapıldığı ve birbirini teyit eden denetime elverişli uzman bilirkişi raporları ile sübuta erdiği, imzanın sahteliği herkese karşı ileri sürülebilecek mutlak bir def’i olup, takip konusu çekin davacı şirket yetkilileri tarafından düzenlenmediği davalının yetkili meşru hamil sıfatına haiz olmadığı anlaşıldığından davanın kabulü yönündeki kararın dosya kapsamına ve hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan, icra mahkemesi kararları kesin hüküm teşkil etmediğinden davacının icra mahkemesindeki imzaya itirazının lehine sonuçlanması nedeniyle kesinleştiğinde icra takibinin iptali sonucunu doğuracak olması, maddi hukuka ilişkin borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasını konusuz kılacak nitelikte bir karar değildir. Bu nedenlerle esasa ilişkin karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak , dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2019 tarih ve 2016/810 E. 2019/969 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.874,66-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.468,66- TL harcın mahsubu ile bakiye 4.406,00-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023