Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1785 E. 2023/1175 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1785
KARAR NO: 2023/1175
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI: 2017/766 E. – 2019/1052 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; toplam 312.000,00 TL.tutarlı 5 adet çek nedeniyle davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, takibe konu çeklerdeki ciro ve imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, sahte imza ile ciro edilerek davalıya geçtiğini, müvekkilinin takip alacaklısını tanımadığını belirterek davanın kabulüyle müvekkilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında talep edilen alacak bakımından davalıya borçlu olmadığınn tespitine ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile alacağın %10’undan az olmamak üzere para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kendi beyanları ve bağlayıcı ikrarı ile çelişir şekilde dava açtığını, takibe konu çekler nedeniyle alınan ihtiyati haciz kararının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyada uygulamaya koyulduğunu, davacının ihtiyati hacze itirazının reddedildiğini, ihtiyati haczin uygulanması sırasında davacının hazır bulunarak oğlu … verdiği vekaletname ile adına borçlandığını, bazı çeklerin arkasına kendisinin imzalarını sahte olarak attığını beyan ettiğini, bu beyanlar ile davacının kendisi adına oğlu tarafından imza atıldığını bildiğinin ortaya çıktığını, davacının imzasını taklit etmesi için oğluna izin verdiğinin sabit olması karşısında artık çeklerin sahte olduğunun ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddiyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile alacağın %10’undan az olmamak üzere para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Yapılan yargılama toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ve taraf beyanları bir arada değerlendirildiğinde dava ve takibe konu çeklerdeki davacıya atfen yapılan ciro ve imzanın davacının eli ürünü olmadığı sabittir. Davalı, çeklerdeki imzaların davacının oğlu … tarafından atıldığını, bu durumun davacı tarafça da bilindiğini, haciz tutanağı ve ceza soruşturmasındaki ifadelerle bu durumun anlaşıldığını ileri sürmüş ise de davacının söz konusu çeklerin kendi adı yazılmak suretiyle oğlu tarafından imzalandığından haciz öncesinde haberi olduğuna dair bir beyanı dosyada bulunmamaktadır. Bu nedenlerle yapılan şikayet takipsizlik kararıyla sonuçlanmıştır. Davacının oğlu ile davalı arasında iş ilişkisi mevcut olup davalı çeklerde … ciro imzasının bulunmadığını görerek ve bilerek çekleri almış, çeklerin ciro yolu ile kendisine geçişinde imzayı kontrol yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Davacının imzası kendisine ait olmayan çekler nedeniyle borçtan sorumlu tutulması mümkün görülmeyerek” davanın kabulüne, Davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, hükmedilen tutarın %20’si oranında 74.769,17 TL tazmimatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının esasen işbu davaya konu alacağı kabul ettiğini, bilirkişi raporunda söz konusu imzanın davacıya ait olmadığı yönünde görüş bildirildiğini, ancak davadaki uyuşmazlığın davacının imzası olup olmaması olmadığını, davacının eli ürünü olmadığının zaten kendilerinin de kabulünde olduğunu, davacı …’un söz konusu sözleşmeden doğan alacağı kabul ettiğini, buna rağmen imza inkar suretiyle itiraz ederek hileli davranışlar sergilediğini, müvekkille davacı arasındaki ticari ilişki içerisinde birden fazla araç kiralama ve araç satış sözleşmeleri imzalandığını, taraflar arasında imzalanan bu sözleşmeler gereğince davacının edim olarak üstlendiği kira bedellerinin de kendi kişisel hesabından müvekkillere ödendiğini, taraflar arasında uzun süredir devam eden ticari ilişkide herhangi bir sorun olmaması nedeniyle imzanın davacıya ait olduğu onusunda hiçbir şüphe duyulmadığını, fakat davalı tarafından haksız menfaat elde etmek amacıyla imzaya itiraz edildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası nezdinde verilen talimat kararı gereğince Edremit … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyası ile 12.06.2017 tarihinde davacı …’un ikametgahında fiili haciz tesis edildiğini, haciz tutanağında davacı …’un beyan ve ikrarı gözetildiğinde işbu davaya konu sözleşmedeki imzanın da vekaletname verdiği oğlu … tarafından atılmış olduğunu, bu durumdan …’un haberdar olduğunu, davacının imzasını taklit etmesi için oğluna izin verdiğinin sabit olması gerekse de ödemelerin davacının hesabından davalı tarafından yapılması karşısında artık takibe ve itiraza konu sözleşmenin sahteliğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığını, İstanbul Anadolu 12. AHM’nin 2017/435 E sayısına kayıtlı 12.10.2017 tarihli dava dilekçesinde ise “davacı müvekkilim çekleri babası adına … olarak imzalamıştır” şeklinde yer verilmiş beyan göz önüne alındığında işbu sözleşmeye konu imzanın da … tarafından davacı … adına atıldığının sabit olduğunu, davacının sözleşmenin imzalanmasından sonra bir müddet imzasını inkar ettiği sözleşmeye dayanarak müvekkile bir kısım kiralama bedellerini banka kanalı ile kendi hesabından ödemiş bulunduğunu, davacının hileli davranışlar neticesinde alacaklılarını zarara uğratma kastı ile maddi menfaat elde ettiğini, müvekkil ile davacı arasında akdedilmiş 12.10.2015 tarihli motorlu kara nakil araçları kiralama sözleşmesindeki imzanın davacı tarafından atılmamış olsa da işbu davaya konu sözleşmeden doğan alacaktan haberdar olduğunun sabit olduğunu, davacının banka hesabından yapılan ödemelerin bunun ispatı olduğunu, bu dekontların mahkemece değerlendirilmediğini ve gerekçeli kararda göz ardı edildiğini, taraflar arasında imza konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, imza incelemesi bilirkişi raporunun alınmasının bile abesle iştigal olduğunu, bilirkişi raporuna itibar eidlerek tesis edilebilecek hükmün kabul edilebilir nitelikte olmadığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 72. maddeye göre açılan menfi tespit davasıdır.Alacaklı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında borçlu aleyhine 5 adet çeke istinaden kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatılmıştır.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, Adli Belge Ve Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı Bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda takip konusu 5 adet çek aslı üzerinde ciro ve imzaların davacı …’un eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.Edremit … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasında 12.06.2017 tarihli haciz tutanağında borçlu …’un haciz mahallinde hazır olduğu, borcu kabul etmediği, oğlu … verdiği vekaletle adına borçlandığını, bazı çeklerin arkasına kendi adına sahte imza attığını beyan ettiği, bu beyanda takip konusu çeklerdeki imzanın kendi bilgisi ve rızası dahilinde oğlu tarafından atıldığını kabul ettiği anlamı çıkarılamaz. İstanbul Anadolu CBS’nin 2018/66419 Sr. no, … E. no … İddianame no’lu dosyasında müştekilerin …, …; sanığın … olduğu çeklerin arkasındaki …’a ait yazıların alınan beyanlarında ve … samimi ikrarında işlemlerin tamamen kendisi tarafından yapıldığını ikrar ettiği, bu nedenle çekler arkasındaki yazı ve imzaların …’a ait olup olmadığı konusunda usul ekonomisi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmediği, şüphelinin resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği sabit görülmekle cezalandırılması amacıyla İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı, diğer şüpheliler … ve … hakkındaki suçlamalar yönünden ek takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Somut olayda davacı tarafından; takip konusu çeklerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığı ileri sürülmüş, davalı tarafından cevap dilekçesi ile takip konusu çeklerdeki imzanın Edremit … İcra Müd. … Talimat sayılı dosyasında 12.06.2017 tarihinde yapılan haciz işlemi esnasında davacı borçlunun söz alarak bazı çeklerin arkasına, oğlunun kendi imzalarını sahte olarak attığını belirttiğini, bu şekilde ikrar ettiğini, bu durumun davacı borçlu tarafından bilindiğinin kabulü gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiş ise de Edremit … İcra Müd. … Talimat sayılı dosyasında 12.06.2017 tarihli haciz tutanağında davacının açıkça takip konusu çekleri imzalaması hususunda oğlu … vekalet verdiğine veya kendi bilgi ve rızası dahilinde çeklerin imzalandığına dair bir beyanının bulunmadığı, … hakkında ACM’de dava açıldığı, davacı yönünden açılmış bir dava bulunmadığı, imzanın …’a ait olmadığını, her iki tarafın da kabulünde olduğu gözetildiğinde mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar isabetlidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih ve 2017/766 E., 2019/1052 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 25.537,41 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 6.429,4‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 19.108,01‬ TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023