Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1783 E. 2023/1158 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1783
KARAR NO: 2023/1158
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2018/114 E. – 2019/372 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı … vekili dava dilekçesinde; Davalı adına tescilli 2016/54494 sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının Marka sahipliği başvuruları ve tescil belgeleri incelendiğinde, motosiklet yol sanatı …, ara … ara advanced riding academy … nolu Başvurularının … tarafından yapıldığını, diğer davacı … İktisadi İşletmesi yönünden Aktif Husumet itirazlarının bulunduğunu, … açısından da hükümsüzlüğü istenen marka ile aynı ve/veya benzer bir marka tescili bulunmadığından davayı açmalarında menfaatlerinin bulunmadığını gerek usul gerek eses yönünden davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “…6769 sayılı SMK 6(3)’e göre, “kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” SMK’mn 6. maddesinde sayılan nispi ret nedenlerinden her biri, SMK’mn 25(1) maddesinde yapılan yollama gereğince aynı zamanda birer hükümsüzlük nedenidir. Davacı taraf, davalı tarafın marka tescilinde kötüniyetli olduğunu ileri sürmektedir. Ancak huzurdaki uyuşmazlıkta davalının marka tescil müraat anında tüm sınıflar yönünden marka başvuru anında kötüniyetli olduğunun deliller ile ispatı gereklidir. Davacı yanca sunulan deliller kapsamında tüm emtia sınıfı yönünden kötüniyeti tespit edilememekte birlikte, “…”şekil markasında “…” sözcüğünün tescil edildiği “eğitim ve öğretim hizmetleri” hizmetleri açısından tanımlayıcı nitelikte olduğu için davalının tekel yaratmak amacıyla başvuruda bulunduğu hususu değerlendirilmiş olmasa da bu husus dahi davalının başlıbaşına kötüniyetine delalet etmediğinden , MK 2. madde anlamında “eğitim ve öğretim hizmetleri” hizmetleri için hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu anlaşıldığından markanın kısmı olarak hükümsüzlüğüne..” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın … İktisadi İşletmesi yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, davacının UYAP sisteminden silinmesine karar verilmesinin usulen hatalı olduğunu,-Davanın konusunun 2016/54494 sayılı markanın SMK 6. Maddede sayılan nispi ret nedenlerine dayanarak SMK 25(1) maddesinde yapılan yollama gereğince hükümsüzlüğü ile sicilden terkini talebi olduğunu, Sınai Haklar kanunun 25. Maddesine göre, markanın hükümsüzlüğünü menfaati olanlar talep edebilir hükmü bulunduğunu, … açısından hükümsüzlüğü istenen marka ile aynı ve/veya benzer bir marka tescili bulunmadığından, işbu davayı açmak yönünden herhangi bir hak kaybı ya da menfaatin zarar görmesi söz konusu olmadığını, bilirkişi raporunda açıkça “…” ibaresinde “…” ibaresinin jenerik unsur olarak kullanıldığının açıkça ifade edildiğini, davacının süre gelen kullanımı olmadığının, telif haklarına ilişkin iddialarının yersiz olduğunun da bilirkişi raporunda tespitli olduğunu, mutlak ret nedenlerine dayanarak açılan hükümsüzlük davalarında dava açabilecek “ilgili” kişilerin geniş yorumlanırken, 6. Maddede düzenlenen nispi ret nedenlerine dayanılarak açılan davalarda dar bir yoruma gidildiğini, Davacı tarafın “…” ibaresi üzerinde hak sahibi olmadığı, bu ibareyi ihdas ve istimal eden olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, İngiliz Polis Vakfına ait eserin Türkçe çevirisinin de orijinal eser eser olan “…” üzerinde hak sahibi kılmayacağının da yine mevcut rapor ile ortaya konduğunu,-Mahkemece “…” sözcüğünün tescil edildiği eğitim ve öğretim hizmetleri açısından tanımlayıcı nitelikte olduğu kanaatine vararak müvekkili adına … no ile tescilli markanın sadece “eğitim ve öğretim hizmetleri” açısından kısmi olarak hükümsüzlüğüne karar verdiğini, … ibaresinin Türkiye’de çok dar bir kesim tarafından bilindiğini, bilirkişi raporunda … ibaresinin motorlu taşıt sürücüleri arasında bilinen ve kullanılan ibare olduğunun tespitine katılmadıklarını, tanımlayıcı olacak … ibaresinin böyle bir bilinirliğe sahip olmayıp özel ilgi alanı olan kişiler tarafından bilindiğini, … kelimesinin kökeninin Türkçe olmadığını ve karşılığının bulunmadığını, İngilizcede ise iki ayrı kelimenin birleşmesiyle bir öbek oluşturduğunu, herhangi bir anlamı olmadığından marka olarak kullanılabileceği ve yalnızca özel ilgi alanı olan kişiler tarafından bilindiği gözetilerek verilen kısmi hükümsüzlük kararının esastan bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli 2016/54494 sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğüne istemine ilişkindir. Mahkemece kısmen kabul kararı verilmiş olup, davalı tarafça istinaf isteminde bulunulmuştur.Davanın … İktisadi İşletmesi yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davacının UYAP sisteminden silinmesine karar verilmesi istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, HMK’nun 124/3-4 maddesinde”… maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü yer almaktadır. Buna göre Mahkemece … İktisadi İşletmesi’nin davacı taraf olarak yer alıp, sonradan UYAP kaydının silinmesinde hukuka aykırı bir durum olmadığından davalının bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Mahkemece toplanan deliller ve aldırılan denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca; davaya konu “…” şekil markasında “…” sözcüğünün tescil edildiği “eğitim ve öğretim hizmetleri” hizmetleri açısından tanımlayıcı nitelikte olduğu ibaresinin eğitim öğretim alanında tanımlayıcı nitelikte olduğu, bu ibare üzerinde hak sahibi olunmasının mümkün olmadığı, SMK 5/1-b ve c bentleri gereği eğitim öğretim alanında tanımlayıcı ibare niteliğindeki “…” ibaresinin tescilinin mümkün olmadığı, SMK 25 atfıyla 5/1-b, c ve 6/9 kapsamında davaya konu marka yönünden eğitim öğretim alanıyla bağlantılı ve ilişkili olduğu alanında uzman bilirkişilerce değerlendirilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih ve 2018/114 E., 2019/372 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023