Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1782 E. 2023/1214 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1782 Esas
KARAR NO: 2023/1214
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2018/135 E. – 2019/389 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” ibareli … nolu markanın sahibi olduğunu, markasının tanınmış marka olduğunu, davalı firmanın … no ile “…” markasını tescil ettirdiğini, davalı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu kapsamda eylemlerin tespiti, önlenmesi, durdurulması, … ibaresinin kullanımının engellenmesi için tedbir kararı verilmesine, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraf marka ve logolarının farklı olduğunu, … ibaresinin coğrafi bir terim olduğunu, TPE nezdinde tescilli 10 farklı … ibareli tescil olduğunu, faaliyet alanlarının farklı olduğunu, Müvekkiline ait … numaralı … markasının; yazı, şekil, faaliyet alanı bakımından davacı yanın markasıyla hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, davacı yanın bahsetmiş olduğu internet sitesi {https://www….eom/…) ve …Tic. Ltd, Şti ile müvekkilinin bir bağlantısının olmadığını,Davacı yanın markasının tescil tarihi ile müvekkili davalının tescil başvurusu arasında 1 sene kadar süre olduğu ve bu sürede davacı markasının tanınmış bir hale gelmesinin hayatın olağan akışına ters olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece; “Davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararını davacı müvekkile ait “…” markasının tanınmış bir marka olup olmadığı tespitine göre verdiğini, mahkeme davacı ile davalının markasının asıl unsurlarının benzer ve hatta aynı olup olmadığı noktasında hiçbir tespit yapmadığını, davacının markasının önem arz eden kelimesinin “…”, davalının markasının önem arz eden kelimesinin “…” olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin hatalı olduğu yönündeki itirazın mahkeme tarafından karşılanmamış ve mahkeme gerekçesinde bilirkişi raporunun bu kısmına yapılmış olan atıf dışında hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davalının markasındaki “…” ibaresinin benzerliği engellemediğini, davacının markasından ayırt etmeyi sağlamaya yeterli olmayıp, bu itibarla davalının marka kullanımının, davacının markasının serisi olarak algılanacağı, ayırt ediciliği temsil eden “…” ibaresinin ortak asli unsur olması, anlam farklılığının bulunmaması sebebiyle kulakta, gözde yer alan benzerlikleri sebebiyle bıraktıklarını, bilirkişi raporunda hatalı tespit yapıldığını, “…” ibaresinin benzerliği engellemesi için marka içinde öncelikle bir anlamının olması gerektiğini, marka içinde hiçbir anlam ifade etmeyen “…” ibaresinin hiçbir ayırt edicilik durumu olmadığını, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, manevi tazminat ve markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.Davacı kendisine ait “…” ibareli markasına davalıya ait “…” ibareli marka ile tecavüz oluştuğunu ileri sürmüştür. TPMK kayıtlarına göre, … tescil numaralı “… ’’ ibareli markanın 11. sınıfla davacı adına tescilli olduğu, … tescil numaralı “…’’ ibareli markanın ise 6, 7, 8, 11, 17, 19 ve 20, sınıfta davalı adına tescilli olduğu görülmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda;, davacı markasının tanınmış marka niteliğinde bulunmadığını, davacının markası olan … tescil numaralı “…’’ markasının 11. sınıfla tescilli olup görünümünün bir şekil markası olduğunu, davalı tarafın dava konusu … tescil numaralı “…’’ markasının ise 6, 7, 8, 11, 17, 19 ve 20, sınıfta tescilli olup yazı ile … ibaresinden oluştuğunu, markalar arasında benzerlik incelemesi yapılırken, markanın bütün olarak bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiğini, davacının dayanak markasında yer alan “…” ibaresi ile davalının markasında yer alan “…” ibaresi aynı kelimeler olup; birisi büyük harflerle diğeri ise küçük harfle yazıldığını, markalar arasında yazı tipleri ve şekil yönündende farklı olduğunu, davacının “… markasında asıl unsurun “…” kelimesi olduğunu, su armatürleri’ ifadesi ise markanın yöneldiği mal ve hizmetlere ilişkin olup ayırt edici olmadığını, davalı markası olan “… ” ibareli markanın 2 kelimeden oluştuğunu , şekil unsuru ihtiva etmediğini, vurgunun hem “…” hem “…” ibareleri üzerinde olduğunu ,markalar içerisinde yer alan “…” kelimesinin zayıf marka olup; ayırt ediciliği ve buna bağlı olarak koruma alanının düşük olduğunu, bu tür markaların ayırt ediciliğini güçlendiren unsurların ise önüne ve sonuna gelen ekler, yazı tipi ve şekil markaları olabileceğini, görsel açıdan bakıldığından da davacı yanın markasının yazı tipi, boyutu ve sol kenarında bulunan şekil davalı yanın markasıyla görünüm farkına yol açtığını, taraf markalan arasında bir bütün olarak bakıldığında işaretsel ve işitsel anlamda bir ayniyetin ve benzerliğin bulunmadığını,tüketici bakımından karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı görüşü belirtilmiştir. 6769 sayılı kanunun 6/ 1 maddesi hükmü uyarınca, bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. SMK’nın 25/1 maddesine göre ; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.Tescil için başvurusu yapılan marka ile tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka arasında halk tarafından karıştırılma ihtimâlinden (iltibas) bahsetmek için hem karşılaştırmaya konu marka işaretleri arasında hem de işaretlerin tescil edileceği mal ve hizmetler arasında aynılık veya benzerlik olması gerekir. Burada farklı mal ve hizmetlerde tescilli ancak benzer ibareler içeren markalar bakımından SMK 7/2-c maddesi gereği tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir.Somut olaya gelince; davacı markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı, buna karşın bilirkişi raporunda taraf markalarının tescilli oldukları 11. Sınıfta yer alan bir kısım emtialarda ( sıhhi tesisat vitrifiye ürünleri, musluklar, tuş takımları, klozet iç takımları, banyo- duş takımları, küvetler, evyeler, lavabolar) ayniyet, bazı emtia grupları yönünden benzerlik (6. Sınıfta metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular ve 20. Sınıfta “ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat (nalburiye) eşyası, açma kapama tertibatları.) bulunduğu beyan edilmiştir. Bilirkişi raporunda taraf markalarındaki ortak olan “…” kelimesinin zayıf marka olduğu, ayırt ediciliği ve buna bağlı olarak koruma alının düşük olduğu, markaların ayırt ediciliğini önüne ve sonuna getirilen ibarelerin güçlendireceği beyan edilmişse de; davacı ve davalı markalarının tescil sınıfları göz önünde tutulduğunda … ibaresinin zayıf marka olduğuna yönelik görüşün yerinde olmadığı, … ibaresinin markaların tescil sınıfları itibarıyla ayırt edici olduğunun kabulü gerektiği kanaatiyle, mahkemece bilirkişi raporundaki hatalı görüş benimsenerek davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Mahkemece taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi yönünden yeni bir bilirkişi raporu alınarak hükümsüzlük koşullarının değerlendirilmesi, varsa davacı tarafın marka hakkına tecavüz eden kullanımların tespiti önlenmesi , durdurulması ve manevi tazminat istemleri yönünden delil tespiti talebi de olmasına rağmen davacı delillerinin toplanmadığı, yetersiz bilirkişi raporu ile eksik incelemeye dayalı davanın reddine karar verildiği sonucuna varıldığından yeniden tüm talepleri karşılar şekilde delil tespiti ve bilirkişi incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih, 2018/135 E. 2019/389 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023