Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1777 E. 2023/1238 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1777 Esas
KARAR NO: 2023/1238
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/264 E. – 2019/751 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı bankanın Aksaray-İstanbul Şubesinde … iban numaralı çek hesabı açtırdığını, şirket yetkilisinin imzası taklit edilerek düzenlenen sahte çekler neticesinde davalı banka tarafından çek hamiline haksız yere ödeme yapıldığını, bu sebeple davacı şirketin zarara uğradığını, zarara ilişkin ödemenin yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası üzerinden davalı banka aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini beyan ederek, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin devamına ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı bankanın Aksaray Şubesi ile davacı arasında imzalanan ek taahhütnamesi uyarınca davacıya çek karnesi verdiğini, banka tarafından çek karnesi tahsis edilip davacıya teslim edildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirket müdürünün Aksaray Polis merkezine ifade verdiğini beyan ettiğini, bu ifade tutanağındaki beyana göre, davacının basiretli bir tacir gibi davranmayarak çek yapraklarının ulaşılabilir bir yerde muhafaza ettiğini gösterdiğini, öte yandan TTK’nın 812. maddesine göre davacının çekleri gerektiği gibi muhafaza etmeyip çalışanlarının erişebilecekleri ortamda tuttuğunu, dolayısıyla davacının kullanımına izin verdiği personel tarafından çeklere ulaşıldığını, çekin müvekkili bankaya ibraz edildiğinde gerekli imza incelemesi yapılarak mevzuata uygunluğu denetlendikten sonra ödemenin yapıldığını, davacının polise verdiği ifadeden sonra çeklerin kaybedildiğinin farkına vardığını belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince; “somut olayda, tarafların müterafik kusurlu olduğu gerekçesiyle, TTK’nun 812.maddesi hükmüne göre, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasında davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin; 47.500,00-TL asıl alacak ve 1.535,29-TL işlemiş faizi olmak üzere 49.035,29-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75’i geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tacirin basiretli bir işadamı gibi hareket zorunluluğunun, sadece kendi ticaretine ilişkin konularla sınırlı olduğunu, diğer ticari işlerle ve adi işlerinde aynı özenin aranmayacağını, aksine kabulün hatalı olduğunu, basiretli bir iş adamından hareketle başkaca hiçbir hususun araştırılmadan kişinin kusurlu sayılmasının doğru olmadığını,Dava konusu edilen alacak miktarının likit olduğunu, icra inkâr tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu,Somut olayda kötü niyet iddiasında bulunan ve davacının basiretli tacir gibi hareket etmediği iddiasında bulunan davalı bankanın, bunu ispat etmesi gerektiğini, Mahkeme kararında, davacı şirketin genel hukuk kuralları çerçevesinde durumunun değerlendirilmediğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirketin Türk Ticaret Kanunun 18. Maddesi gereğince basiretli bir tacir gibi davranmayarak çek yapraklarını ulaşılabilir olarak muhafaza ettiğini ve gerekli özen ve ihtimamı göstermediğini, bu durumun şirket müdürünün ceza dosyasında vermiş olduğu ifade ile sabit olduğunu, çek karnesinin gereği gibi muhafaza edilmediğini, Davalı banka tarafından takibe konu edilen çeklerin ibraz edilmesi sırasında personelin gerekli özen ve dikkati göstererek çek üzerinde inceleme yaptığını ve çeklerin mevzuata uygun olduğunun tespit edilmesi üzerine çek bedellerinin ödendiğini, çeklerin üzerinde bulunan imzaların incelenmesinde de, imzaların davalı bankanın kayıtlarında bulunan imzalar ile uyumlu ve benzer olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine çek bedellerinin ödendiğini, Dava konusu edilen çeklerin 17.05.2017-29.05.2017- 15.06.2017-28.06.2017- 12.07.2017 – 25.07.2017 tarihlerinde keşide edilerek ödendiğini, dava konusu çeklerin aynı günlerde keşide edilerek değil yaklaşık 1,5 aylık sürede aralıklarla ödendiğini, bu süreçte davacının hesabından yapılan ödemeleri dahi fark etmediğini, bu durumun davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, çeklerle ilgili gerekli dikkat ve özeni göstermediğinin, 6 adet çekin keşide edildiğinin farkında bile olmadığının açık bir göstergesi olduğunu,Açıklanan nedenlerle Mahkeme tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak kusur paylaştırıldığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yanca, çek hesabının bulunduğu davalı banka tarafından hamiline ödemesi yapılan altı adet çekin, şirket yetkilisinin imzası taklit edilerek düzenlendiği, davalı banka tarafından çek hamiline haksız yere ödeme yapıldığı, bu sebeple zarara uğradığı iddia edilerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası üzerinden davalı banka aleyhine icra takibi başlatılmış, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, Mahkemece; tarafların olayda müterafik kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın yukarıda belirtilen nedenlerle taraflarca istinaf edildiği anlaşılmıştır. Toplanan delillere göre, taraflar arasında imzalanan çek taahhütnamesi ve/veya Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi uyarınca davacının davalı banka nezdinde çek hesabı açtırdığı, bu ilişki çerçevesinde davalı banka tarafından davacıya çek karnesi verilmiş olduğu, davaya konu altı adet çekin şirket nezdinde iken çalındığı ve şirket müdürü olmayan şahıs tarafından keşide edilerek, bedellerinin tahsil ediliği anlaşılmıştır. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/227 Esas ve 2018/22 Karar sayılı dosyası kapsamının incelenmesinde; katılanın davacı … San. ve Tic. A.Ş. ile diğerleri olduğu, sanıkların … olduğu, suçun bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, nitelikli hırsızlık suçları olduğu, suça konu çeklerin eldeki davanın konusunu oluşturan çekler olduğu, sanıkların resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanık …’nın ayrıca nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf incelemesi sonucunda kesinleştiği anlaşılmıştır. İlgili karara dayanak 08.12.2017 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; inceleme konusu ve eldeki davaya konu 6 adet çekin ön yüzündeki yazı ve rakamların sanık …’nın eli ürünü olduğu, çeklerin ön yüzündeki keşideci imzalarının şirket yetkililerine ait bulunmadığı, yine çeklerin arka yüzündeki 2. ciroya ait imza ve yazıların sanık …’ın eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.6102 sayılı TTK’nın 812. maddesi; “Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğerki, senette düzenleyen olarak gösterilen kişiye, kendisine verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun yüklenmesi mümkün olsun.” hükmünü içermektedir.Öğreti ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, muhatap bankanın bu maddede öngörülen sorumluluğu kusur aranmayan bir sorumluluk olup, muhatap bankanın sahte çek nedeniyle ödeme yapması durumunda muhatap banka kusursuzluğunu ispat etse bile bu sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu itibarla, ceza dosyası içeriği incelendiğinde; sahtecilik eylemini gerçekleştiren … tarafından söz konusu çekler üzerine atılan imzalar, davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili …’nin imzalarına ilk bakışta benzediği, dava konusu çekleri davacı şirket uhdesinden alan dava dışı …’nın, davacı şirketin o dönemde çalışanı ve muhasebe sorumlusu olduğu, Ceza Mahkemesi kararında çeklerin şirket kasasından çalındığına dair maddi vakıa değerlendirmesi bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da, davacının çekleri çelik kasada saklamadığı, çalışanlarının ulaşabileceği yere bıraktığı, ayda bir aylık mizanı çıkarmadan mutabakat bakımından kontrol etmesi gerekirken etmediği, müterafık kusurunun bulunduğunun beyan edildiği, 6102 sayılı TTK’nın 812. Maddesi hükmü dikkate alındığında, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek, çeklerin muhafaza edilmesinde ve kontrolünde gerekli dikkat ve özeni göstermediği ve bu nedenle müterafik kusurlu olduğu, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebine gelince; çek bedellerine ve bu bedellere yürütülen faiz alacağına ilişkin olan olan takip konusu alacağın likit olduğu ve davalının da itirazında haksız olduğu dikkate alınarak, Mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı yanın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353-1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2019 tarih, 2018/264 E., 2019/751 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda;3-Davanın kısmen KABULÜ ile;3/a-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazının kısmen iptaline, takibin; 47.500,00-TL asıl alacak ve 1.535,29-TL işlemiş faizi olmak üzere 49.035,29-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde belirtilen ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 3/b-Davacı tarafın icra inkar tazminatının kabulü ile, kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında 9.500,00 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.349,60 TL karar harcından peşin alınan 1.185,68 TL’nin mahsubu ile 2.163,92 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 1.185,68 TL başvurma harcı, 35,90 peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 97,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 3.424,18 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 1.712,09 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.349,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 837,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.512,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,5/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 16,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 137,80 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,5/d- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5/e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023