Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1773 E. 2023/1212 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1773
KARAR NO: 2023/1212
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/1179 E. – 2019/1025 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/408 Esas sayılı dosyasında hamil tarafından çek zayi davası açıldığını, 07.09.2018 tarihinde çekin zayi nedeniyle iptaline karar verildiğini, çekin iptal edildiğini bilerek doğrudan çeki icraya koyan davalının kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, yapılan araştırmalar neticesinde çekin arka yüzünde bulunan ve … Şirketi’ne ait olduğu iddia edilen kaşe ve imzanın sahte olduğunun öğrenildğini, bu sebeple ilgili şirket tarafından imzaya itiraz edildiğini belirtmiş, davalı yasal hamil olmadığından kötüniyetli bir şekilde icraya konulan çeke ilişkin davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibinin iptaline, icra takibinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Keşideci … , lehtar-ciranta … ait olan kaşe ve imzanın sahte olduğunu iddia etmiş olsa da Türk Ticaret Kanunun imzaların bağımsızlığı şeklide tanımlanan ilkesi gözetildiğinde imzanın … ait olması veya olmamasının bu hususta bir önem arz etmediğini, davalının çeki ciranta olan … Ticaret ile olan ticari ilişki gereği satılan malların karşılığı olarak aldığını belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, davacının kötüniyetle ikame ettiği davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Sübut bulmayan davanın reddine, Davalı lehine İİK.m.72/4. gereği alacağın %20’si inkar tazminatının belirlenmesine, İİK. m. 72/4 gereği hükmün kesinleşmesinden sonra davacının yatırdığı teminatın, davalı alacaklı lehine hükmedilen yüzde yirmi tazminata mahsuben, davalıya verilmesine, İİK.m.72/4 gereği ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ” şeklinde karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı taraf çeki bankaya ibraz ettiğinde çekip iptal edildiğinden haberdar olduğunu, Davalı çeki 27.09.2018 tarihinde … Bankası A.Ş. Maltepe E-5 İstanbul Şubesi’ne ibraz etmiş ve banka tarafından çekin arka yüzüne, yerel mahkemenin ödeme yasağı bulunduğundan işlem yapıldığını yazdığını, banka tarafından belirtilen tarihte ödeme yasağı kararı değil ilgili mahkeme tarafından çekin zayi nedeniyle iptali kararı verildiğini, bu kararın davalı çeki ibaraz etmeden önce bankaya elden teslim edilerek çekin arka yüzüne yazılmış olan mahkeme dosyasını kontrol etmesi gereken davalı, çekin iptal olduğunu bilmesine rağmen alacağı tahsil etme amacıyla ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine başladığını, müvekkil şirket şirket çek bedelini gerçek lehtara ödemiş olmasına rağmen icra tehdidi altında ihtiyati haciz bedelinin tamamını icra dosyasına ödeyerek ikinci kez ödeme yapmak zorunda kaldığını, bilirkişi raporu ile haklı iddialarının ispat edildiği halde davanın reddine karar verildiğini, müvekkil şirket çek hakkında iptal kararı verildikten sonra hukuki ve mali sorumluluklarını yerine getirerek ödemesini gerçekleştirmiş ve borçtan kurtulduğunu, dolayısıyla davalıya borçlu olmadığını, müvekkil şirket hem çek iptalini sağlayan şirkete hem de çeki elinde bulunduran davalıya ödeme yaparak iki kere ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, davalı yasal hamil oldağı, icraya konan çeke ilişkin müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespi ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin iptaline, davalının icra takibinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında; alacaklısının davalı …, borçlusunun ise davacı … ve diğer cirantalar olduğu, asıl alacak, işlemiş faiz ve feriler toplamı 152.550,24 TL alacağın tahsiline yönelik kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla 01/10/2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Takip konusu çekin davacı şirket tarafından … Tic. AŞ. lehine davacı … A.Ş. Tarafından keşide edilmiş olan 25.09.2018 keşide tarihli, 137.776,00 TL. bedelli … Bankası AŞ. Silivri E-5 Şubesine ait … seri numaralı çek olduğu, son hamilin davalı … Ltd.ŞTİ olduğu , bankaya ibrazında ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığı görülmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; davaya konu çekin davacı tarafından dava dışı … Tic. Aş.’ye 11.04.2018 tarihinde çek çıkış bordrosu ile teslim edildiği, çek tutarının dava dışı şirketin hesabına alacak kaydı yapıldığı ve ödendiği, davalı ile davacı arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı ile dava dışı … arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından dava dışı şirket adına faturaların 12.09.2018 ve 17.09.2018 tarihinde düzenlendiğini, dava konusu çekin 20.09.2018 tarihinde 14 sıra numaralı tahsilat makbuzu ile dava dışı şirketten teslim alındığı tespit edilmiştir. Dava dışı … Tic. Aş. tarafından çekin iptali istemi ile açılan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/408 Esas, 2018/894 Karar, 07/09/2018 tarihli kararı ile dava konusu … seri numaralı ,25/09/2018 keşide tarihli çekin ibraz edilmediği gerekçesiyle zayi nedeniyle iptaline karar verildiği, kararın 19.09.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davacı keşideci olduğu çekin lehtarı olan dava dışı … A.Ş. adına atılı imzanın sahte olduğunu, çekin iptal edildiğini, lehtara ödeme yaptığını , çekin iptal edildiğini bilerek doğrudan takibe koyan çekin hamili olan davalının çeki iktisabında kötüniyetli olduğunu, davalının yasal hamil olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemektedir. Davalının meşru hamil olup olmadığı, zayi nedeniyle iptal kararı verilen çekin takibe konulup konulamayacağı, keşideci tarafından lehtara ait ilk ciranta imzasının sahteliğinin ileri sürülüp sürülemeyeceği ve bunlar kapsamında davacının borçlu olup olmadığı çözümlenmesi gereken uyuşmazlık konularıdır. Davacı tarafından dava konusu çekte ilk ciranta olan dava dışı … Tic. Aş.’ye ait imzanın sahte olduğu ileri sürülmüş olup,TTK’nın 778/2-d maddesi göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 677. Maddesindeki , “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” şeklindeki yasal düzenlemeye göre, imzaların bağımsızlığı ilkesi gereği, keşideciye ait geçerli imza kendisini bağlar. Başkasına ait imzanın sahteliği, kendi imzası nedeniyle sorumluluğu devam eden keşidecinin sorumluluğunu ve bononun geçerliliğini ortadan kaldırmaz. Çek metninden anlaşılamayan defilerin, çeki elinde bulunduran ve kötüniyetli olduğu kanıtlanamayan davalı alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği, keşideci imzasına açıkça itiraz edilmediği, senedin ön yüzünde zorunlu unsurları taşıdığı, bu nedenle bu senede dayalı kambiyo yoluyla takip yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, lehtarın cirosunun sahte olduğu yönündeki iddianın imzaların istiklali ilkesi gereğince dinlenemeyeceği anlaşılmıştır. Lehdarın imzasının sahteliği, lehdar tarafından kendisine başvurulduğunda herkese karşı ileri sürebileceği mutlak def’idir. Zayi iptal davası nedeniyle ödeme yasağı kararı verilmiş olması, davalının elindeki çekin kambiyo senedi niteliğini ortadan kaldırmadığı gibi üçüncü şahıslar tarafından iyi niyetle iktisabına engel değildir. Lehdarın imzasının geçersiz, sahte olduğunun ileri sürülmesi ciro zincirini koparmaz. İptal kararı alan ile borçlu keşideci arasındaki ilişkiler iptal kararının verilmesi ile başlar ve yürürlükte kaldığı sürece de devam eder. Borçlunun ödemede bulunduğu şahıs, gerçek alacaklı olmasa dahi mevcut iptal kararına güvenerek yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur. İptal kararı alan lehdara, başvurması üzerine, yetkili hamil kendisine başvurmadan önce ödeme yaparsa iptal kararını ibraz eden lehdara ödemekle borçtan kurtulur. Ancak TTK 818/1-e maddesi uyarınca çeklerdede uygulanması gereken TTK 687.maddesi gereğince, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Dolayısıyla somut olayda, keşidecinin lehtar ile arasındaki ilişkilerden doğan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez. Davalının bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu iddia ve ispat edilmiş olmadığından davalının iyi niyetli hamil olduğu, ödeme def’inin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, çekin 25.09.2018 düzenleme tarihli olduğu, bankaya 27.09.2018 tarihinde ibraz edilmiş olduğu, çek iptal kararının 19.09.2018 tarihinde kesinleştiği ancak davacının çek iptal kararından ve çekin keşide tarihinden önce 02.05.2018 tarihinde lehtara ödeme yaptığı bu nedenle iyiniyetle ödeme yaptığı defini ileri süremeyeceği , davalının meşru hamil olduğu, mahkemece davanın reddi ve tedbir kararı verildiğinden tazminata hükmedilmesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı , davacı vekilinin, istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih ve 2018/1179 E., 2019/1025 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45-TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023