Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1771 E. 2023/1179 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1771
KARAR NO: 2023/1179
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/16 E. – 2019/298 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “Dijital Baskılı Strafor Paneli” adlı genellikle duvar ürünü olarak kullanılan buluşun sahibi olduğunu, müvekkilinin 30/09/2013-01/04/2014 tarihlerinde ortağı olduğu … San ve Tic. Ltd. Şti.adına “Dijital Baskılı Strafor Paneli” adlı buluşuna patent alabilmek amacıyla Türk Patent Enstitüsü-Patent Dairesi Başkanlığı’na 06/12/2013 tarihinde, … başvuru numarası ve … evrak numarasıyla başvuru yaptığını, başvuru yaptığı tarihlerde davalı şirketin hissedarı olan müvekkilinin, buluşunun patentini davalı şirket adına kaydettirdiğini, müvekkilinin “Dijital Baskılı Strafor Paneli” adlı buluşuna Türk Patent Enstitüsü’nden patent alabilmek için gerekli başvuruyu yaptığını ve davalı şirkete hissedar olması hasebiyle buluşun patentini davalı şirket üzerine aldığını, yapılan patent başvurusundan takribi 4 ay sonra davalı şirket hisselerini devretmesi için müvekkiline çeşitli baskılar yaptığını ve bu baskılara dayanamayan müvekkilinin 80.000,00 TL değerindeki şirket hissesini, davalı şirket sahibi …’ a 01/04/2014 tarihinde devrettiğini, müvekkilinin davalı şirket şirkete hisselerini devrettikten sonra söz konusu şirketle herhangi bir hukuki bağı kalmamasına rağmen patentin hak sahipliğinin geri alınması adına taraflar arasında hiçbir anlaşma veya sözleşme tanzim edilmediğini, Türk Patent Enstitüsü’ne dava konusu buluşun patenti için başvuru yapıldıktan sonra “Dijital Baskılı Strafor Paneli” nin tescilinin 23.06.2016 tarihinde yapıldığını, dava konusu buluşun patenti alındıktan sonra davalı şirketin müvekkiline ait icadı kullandığını ve halen de kullanmaya devam ettiğini, dolayısıyla davalının patenti gasp ettiğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu buluşun kullanımının durdurulmasına ve önlenmesine, SMK’nun 111/1. maddesi uyarınca patentin davacı müvekkiline devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin kuruluş aşamasında %60 …, %40 … ortaklığı şeklinde kurulduğunu, müvekkili şirketin kurucu ortağı olan davacının aynı zamanda sorumlu müdür tayin edildiğini, davacının o esnada müvekkili şirket ortağı olduğundan ürünlerle alakalı olarak tüm patent başvuru ve belgelendirme harcamalarını şirket bünyesinde, müvekkili şirket imkanlarıyla yaptığını, tüm ücretleri müvekkili şirketin yatırdığını, yine patent başvurusunu da müvekkili şirket adına yaptığını, zira buluşun müvekkili şirkete ait olduğunu, davacının, müvekkili şirket sorumlu müdürü olarak işlemleri gerçekleştirirken müvekkili şirketten habersiz buluş sahibi olarak kendi adını yazdırdığını, davacının icadı nasıl bulduğunu ve ürettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının ilerleyen süreçte şirket ortaklığından ayrıldığını ve tüm hak ve alacaklarını alarak müvekkili şirketi ibra ettiğini, bu noktada davacıya tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, davacı tarafından açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Her ne kadar davacı, davaya konu olan patentin buluş sahibi olarak kayıtlıysa da, patentin davalı şirket adına tescil edilmesine muvafakat ettiği, kendisinin aldatıldığı, hataya düşürüldüğü veya hile yoluyla iradesinin sakatlandığına dair bir iddiasının bulunmadığı, aksine davacı taraf patentin davalı şirket adına tescili için kendisinin başvuru yaptığını beyan ettiği, bu nedenle patentin gaspından söz edilemeyeceği, şirket ortaklığından ayrılmasının ve patent tescil belgesinde buluş sahibi olarak yer almasının patentin davacıya iade edilmesini gerektirmediği” anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilin buluşu yapan kişi olduğunu ve buluşla ilgili işlemlerin sahibi olduğunu, şirket adına yapıldığı ifade edilen patentin şirkette hisse sahibi olmasına dayandığını, şirketin hisseleri devredilirken yalnızca hisse miktarı olarak müvekkile ödeme yaptığını ancak buluş sahibi olarak patent bedelini alamadığını, müvekkilin bu buluştan kazanç elde etmesi gerektiğini, şirketten ayrıldıktan sonra buluşunun kullanımının hak ihlali olduğunu, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, “Dijital Baskı, Strafor Paneli” adlı ürünün buluş sahibi olduğunu, davalı şirketteki hissesini devrederek ayrıldığını, 6769 sayılı SMK’nın 148/4. maddesine göre devir sözleşmelerinin resmi şekle bağlandığını, taraflar arasında noterce düzenlenen patent-devir sözleşmesi bulunmadığını belirterek dava konusu buluşun kullanımının durdurulmasını, önlenmesini ve patentin davacı müvekkile devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı şirketin 30.09.2013 tarihinde kurulduğu, kurucu ortaklarının … ve … olduğu, şirket hissedarlarından …’ın şirkette mevcut hissesinin Kadıköy … Noterliği’nin 01.04.2014 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirket ortaklarından …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği görülmüştür. TPE’ye ait kayıtta no:… no’lu patentin 551 sayılı KHK uyarınca 06.12.2013 tarihinden itibaren 7 yıl süre ile incelemesiz olarak verildiği, patent sahibinin … San. ve Tic. Ltd. Şti., buluşu yapanın …, buluş başlığının Dijital Baskılı Strafor Paneli olduğu belirtilmiştir. TPE kayıtlarına göre buluş sahibi davacı ise de patentin davalı şirket adına tescil edildiği, davacı tarafından tescil işlemi yapılırken kendisinin hataya düşürüldüğü, iradesinin sakatlandığına dair bir beyanın bulunmadığı, şirket ortaklığından ayrılmasının patent tescil belgesinde buluş sahibi olarak yer almasının patentin davacıya iadesi sonucunu doğurmayacağından dava subut bulmadığından mahkemece davanın reddine dair verilen karar isabetlidir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih ve 2018/16 E., 2019/298 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 225,45 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023