Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1755 E. 2022/9 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1755 Esas
KARAR NO: 2022/9
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2017
NUMARASI: 2013/58 E. – 2017/697 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin merkezinde 30.11.2012- 01.12.2012 tarihine bağlayan gece vukuu bulan hırsızlık sebebiyle, dava kapsamına konu olan 2 adet müşteri çekinin çalındığını, çalınan çeklerden 31.12.2012 keşide tarihli 18,838,00 TL tutarındaki çekin son cirantasının müvekkilinin müşterisi … Ltd.Şirketi olduğunu, müvekkili şirketin sahte kaşe ve imzası ile ciro edildiğini, davalı … AŞ. tarafından bankaya ibraz edildiğini, ilgili çek için İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/320 esas sayılı dosya kapsamında ödeme yasağı konulduğundan çekin bankaca iade edildiği, … AŞ. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün .. E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, yine 30.11.2012 tarihli 5.800,00 TL tutarındaki YKB çekinin ise müvekkili şirket adına keşide edildiğini, çekte tahrifat yapılarak vadesinin 30.12.2012 olarak değiştirildiğini, çek vadesinden sonra ibraz edilen çekin hükümsüz olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin sahte kaşe ve imzası ile ciro edildiğini, … A.Ş ‘ nin başlattığı icra takibinin durdurulmasını, icra müdürlüğüne yatırılan bedelin davalıya ödenmemesine, 5.800,00 TL tutarındaki çek için takip işlemi yapılmamasına, her iki çekin müvekkiline iadesine, %20 den az olmamak üzere davalıların %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dava konusu olan çeklerin iyi niyetli hamili olduğunu, müvekkili şirketin yasal mevzuata uygun olarak belge temininde bulunarak yasaya uygun şekilde ilgili çeklere faktoring işlemini yaptığıni, davacının rızası hilafına söz konusu çeklerin elinden çıktığını ispat etmesi gerektiğini, dayanaksız ve haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … A.ş. ile önce …A.Ş, sonra da, … A.Ş ile temlik sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince; “Her iki icra dosyasında, çekleri alacaklı sıfatıyla takibe davalı … A.Ş. koymuş, 5.800,00-TL miktarlı çekin ciro silsilesinin incelenmesinde emre yazılı olduğu, keşidecinin …Tic. A.Ş. lehtarın davacı … Limited Şirketi lehtardan sonra 2. cirantanın …, 3. cirantanın … ve hamili … A.Ş. 18.838,00-TL miktarlı çekte alacaklı … A.Ş. tarafından takibe konulduğu, konulu çekin emre yazılı olarak düzenlendiği, keşidecisinin … A.Ş. lehtarın … Limited Şirketi, lehtardan sonra gelen cirantanın … Lmt. Şirketi olup, dava dışı 3 cirantadan sonra çekin davacı … Lmt. Şirketine geçtiği, davacıdan sonraki cirantaların …, … ve hamilin davalı … A.Ş. olduğu tespit olunmuştur. 6361 sayılı finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri kanunu 9.maddesinde; (3) ”bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilere faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” hükmü getirilmiştir. Takip dayanağı çeklerin davalı … ile diğer davalı … arasındaki 12/11/2012 tarih ve … nolu 43.660,00-TL tutarındaki faturaya dayalı olarak … A.Ş. tarafından faktoring sözleşmesi uyarınca alındığı yukarıda belirtilen maddede çek bedeli ile kendisine başvurulan kişi düzenleyen ve önceki hamillerden biri ile kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı kötü niyeti ispatlanmadıkça ileri sürülemeyeceği belirtilmekle ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09/05/2017 tarih 2016/7695 Esas 2017/3575 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davalı Faktoring’in çekin çalıntı olduğunu bankadan sorma yükümlülüğünün bulunmadığı anlaşılmakla, davalı faktoring şirketi hakkında açılan davanın reddine, Adli tıp raporu ile davacının çek üzerindeki imza ve cirosunun ispatlanamadığı ve imzanın sahte olduğu mahkememizin kabulünde olup ve davacıdan sonra gelen ciranta olan … ile davacı arasında ticari ilişki tespit edilemediği, davalı …’ın çeki haksız olarak iktisap ettiği anlaşılmakla, davalı faktoring dışındaki davalılar hakkında açılan kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Faktoring şirketinin dava konusu çekleri Faktoring mevzuatı ve Yönetmeliği ve Üst Kurul olan BDDK düzenleyici işlemlerine uygun olarak temlik almadığını, davalının yetkili hamil olarak değerlendirilebilmesinin öncelikle Faktoring kapsamında temlik edilen alacağın gerçek olmasına ve temlik işleminin sıhhatine bağlı olduğunu,-… Bankası Demirtaş OSB Şubesi … no’lu TL hesabı üzerine … Tic. A.Ş. tarafından düzenlenmiş, 30.11.2012 keşide tarihli, 5.800,00 TL bedelli … çek no’lu, …Tic. Ltd.Şti namına keşide edilmiş olan 1 adet çekin sahte imza atılmak ve sahte kaşe basılmak sureti ile ciro edilerek tedevüle sokulduğunu, ayrıca çekin keşide tarihi 30.11.2012 iken tahrifat yapılarak 30.12.2012 halinde sokulduğunu, bu durumun farkında olan … A.Ş. tarafından işbu çekin ibrazının yapılamadığını ancak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile adi icra takibi yoluna gidildiğini, -Yerel Mahkemece sadece olay tarihinde yürürlükte de olmayan 6361 sayılı kanunun 9/3. Maddesini dikkate alındığını, belirtilen madde de kendisine başvurulan kişinin kambiyo senedini düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring firmasına ileri süremeyeceği düzenlemesi olduğunu, bu maddenin uygulanabilmesi için herşeyden önce ortada faktoring mevuatına uygun geçerli bir temlik işleminin olması gerektiğini, faktoring şirketinin sözde alacağı temlik aldığı, her iki çekleri … veren davalı … adına kurulmuş San.Tic. ünvanlı gerçek şahıs firmasının sermayesi 1.000TL olup ticaret tescil kaydı da 11.09.2012 tarihli olduğunu, …’in GBT kaydında çok sayıda dolandırıcılık ve resmi evraka sahtecilik suçundan aranması olduğunu, …’ın …’ın kimlik bilgilerini kullanmak suçundan mahkum olduğunu, davalı … ‘in çek kendisine teslim eden … isimli şahsın kredibilitesini, ticari işletmesini bile sorgulamadığını, Davalının bir faktoring, finansman kuruluşu olarak, kendi mevzuatına aykırı davrandığını, kendisinden beklenen özen ve basireti göstermediğini, faktoring şirketi iktisapta kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğunu, -Dava dosyasına sunulu faturada malların teslim tarihine ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığını, davalı yönünden verilen red kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda kimlik bilgilerinin kullanıldığını, hakkında beraat kararı verildiğini, yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını, yargılama yapılarak tarafına verilen para cezalarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Çekin rızası dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir.Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 9/3. maddesinde ” Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğer ki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bilebile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” düzenlemesi bulunmaktadır. Dava konusu çekler için, imza incelemesi yapıldığı, Adli Tıp Kurumu Grafolojik inceleme için Fizik İhtisas Dairesi’nce, dava konusu çeklerdeki imzanın davacının eli ürünü olmadığına dair rapor düzenlendiği, raporun dosyaya konulduğu anlaşılmıştır. ATK Fizik İhtisas Dairesi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu görülmüştür. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir. Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 9/3. Maddesinde şahsi defilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceği düzenlenmiş olmakla, senet metninde yer alan imza itirazına ilişkin defilerin faktoring şirketi dahil tüm hamillere karşı ileri sürülebileceği, sonuç olarak, senet üzerindeki imzanın sahteliğinin mutlak defi olması, dava konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığı tespiti, bu sebeple davacının tüm davalılara karşı dava konu çeklerden dolayı borçlu kabul edilemeyeceği, davalı tarafça istinaf cevap dilekçesinde ileri sürülen itirazlarının mutlak defi karşısında sonuca bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, fakat mahkemece, delillerin ve uygulanması gereken kanun maddelerinin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın Faktoring şirketi yönünden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinde, re’sen davanın kabulünün gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davalı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede ise 6100 Sayılı yasanın 344. maddesinde: “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346 ncı maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 352. maddesinde ise ilk derece mahkemesince başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmemesi durumunda, istinaf mahkemesince, bu hususta karar verileceği açıklanmıştır. Davalının, harç yatırmaksızın, süresi içerisinde, karara karşı istinaf başvurusunda bulunduğu ve ilk derece mahkemesince adı geçene istinaf harç ve giderlerini yatırması hususunda bir haftalık kesin süre verildiği ve buna ilişkin muhtıranın tebliğ edilmiş, ancak, istinafa başvuran tarafın kesin süre içerisinde istinaf harç ve giderlerini yatırmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- 6100 sayılı yasanın 344. maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 3- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/09/2017 tarih ve 2013/58 E., 2017/697 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının çeklerin istirdadına yönelik talebinin reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 4- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın tüm davalılar yönünden KABULÜ ile; 4/a- … Bankasına ait … çek nolu, 31/12/2012 tarihli ve 18.838,00 TL bedelli, 30/11/2012 tarihli … çek nolu ve 5.800,00 TL bedelli, çekler sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. ve …takip sayılı dosyaları yönünden açılan menfi tespit davasının KABULÜNE, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının çeklerin istirdadına yönelik talebinin reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.683,00 TL ilam harcından peşin alınan 420,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.261,20 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından yatırılan 420,80 TL peşin harç ve 24,30 TL başvurma harcı, 450,00 TL bilirkişi, 260,00 TL adli tıp gideri, 369,90 posta, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.525,00 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 202,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 323,30 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022