Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1754 E. 2023/1181 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1754
KARAR NO: 2023/1181
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2017/1065 E. – 2019/741 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının takip dayanağı edilen çekte hiç bir şekilde adı geçmediği ve cirosu olmadığı halde icra takibinde borçlu olarak gösterildiğini, dava konusu çek nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığı gibi çek üzerinde cirosu ve kefaletinin de olmadığını belirterek, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin davacı yönünden iptaline, ilamsız icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığı yönünde menfi tespit kararı verilmesi ve karşı tarafın %20 oranında haksız takip tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, çekin arka yüzünde muhatap banka tarafında 10/11/2016 tarihli “keşide tarihi itibariyle keşideci imzaları tutmadığından çek işleme alınmamıştır” ibaresinin yazıldığını, çekin yetkisiz kişi tarafından imzalanmış olması nedeniyle banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapılmadığını, davacının çeki keşide ettiği tarihte yetkili kişi olmadığını, yetkili olmaması nedeniyle çek üzerine atmış olduğu imza ile kişisel sorumluluğu meydana geldiğini belirterek, davanın reddine, takibin devamına karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İTO’dan gelen müzekkere cevabı dahilinde ise adı geçen dava dışı firmanın söz konusu çekin keşide edildiği tarihi de kapsayacak şekilde münferiden tek yetkilisinin dava dışı …. İsimli kişi olduğu, davacıya verilen vekaletnamenin takip konusu çeki düzenleme yetkisini içerdiği ve geçerli olduğu, bu minvalde davacının çek üzerinde yer alan imzasının nam ve hesabına çeki düzenlediği dava dışı firmayı borçlandırabileceği, şahsen mesul tutulmasını gerektiren herhangi bir durumun söz konusu olmadığı takdir edilerek iş bu hukuki tespit hakimliğimizce re’sen yapılabilmekle mali yönden başkaca araştırmaya gerek duyulmamış, davacının İstanbul …. İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla yürütülen icra takibinde dolayı davalıya borçlu olmadığına hükmedilmiş, çek arkasında yer alan banka kaşesi de dikkate alınarak İİK 72/4 fıkrası uyarınca davacı borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu yönünde kesin bir kanaate erişilmediğinden tazminat isteminin reddiyle” Davanın kabulü ile; davacının İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasıyla yürütülen icra takibi kapsamındaki borçtan sorumlu olmadığının tespitine, yasal şartları oluşmadığı takdir edilmekle kötüniyet tazminatı isteminin reddine, karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, menfi tespit konusu yapılan çek yaprağının davacı tarafından imzalandığı hususunda bir tartışma bulunmadığını, muhatap banka şubesi tarafından çek yaprağının karşılığı bulunmadığı halde keşideci imza yerinin yetkili kişi tarafından imzalanmadığı gerekçesiyle karşılıksızdır işlemine konu edilmemiş ve işbu yaprağın arkası yazılmadığını, ibraz tarihinde davacı/imza sahibinin şirket adına çek keşide etmeye yetkili olmadığını, bu nedenle Borçlar Kanunu yetkisiz temsil hükümleri gereğince şahsi sorumluluğu cihetine gidildiğini, ortada imza tutmaması nedeni ile muhatap banka şubesi tarafından karşılıksızdır işlemi yapılamayan bir çek yaprağı varken mahkemece yanlış karar ile davacı/imza sahibinin borçtan sorumlu olmadığına hükmedildiğini, kararın bozulması gerektiğini, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 72. maddeye göre açılan menfi tespit davasıdır.Davacı tarafından icra takibine konu çekin arkasının yazılmadığı, davacının hiçbir şekilde adının geçmediği ve cirosu olmadığı halde icra takibinde borçlu olarak gösterildiğini belirterek menfi tespit davasının kabulünü talep ettiği, davalı tarafından ise davacının çeki keşide ettiği tarihte yetkili kişi olmadığını, yetkili olmaması sebebiyle çek üzerine atmış olduğu imza ile kişisel sorumluluğunun meydana geldiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı … Ltd Şti tarafından borçlular … A.Ş. ve … aleyhine 28.10.2016 keşide tarihli çeke istinaden ilamsız icra takibi başlatılmıştır.6102 sayılı TTK 780. maddesinde çekin yasal unsurları düzenlenmiştir. Takip konusu çekin 28.10.2016 keşide tarihli olduğu, 10.11.2016 tarihinde bankaya ibraz edildiği, (önceki süresinde yapılan ibraz şerhi iptal edilmiştir.) 10 günlük yasal sürenin geçmiş olduğu, kambiyo senedi vasfını yitirdiği, çek üzerinde keşideci … A.Ş.’nin kaşe üzerinde atılan tek imzasının bulunduğu, davacının çek üzerinde imzasının bulunmadığı görülmüştür.Somut olayda takip konusu belgenin ödeme tarihinin 28.10.2016 tarihi olduğu, o tarih itibariyle keşideci şirket yetkilisinin davacı olmadığı, dava dışı … olduğu, Kadıköy … Noterliği tarafından tanzim edilen 12.01.2016 tarihli … yevmiye no’lu düzenleme şeklinde vekaletnamede şirket yetkilisi tarafından davacıya 3. şahıslara çek tanzim etme yetkisi verildiği, imzanın vekil sıfatıyla atıldığı, davacının da kabulünde olduğu, açığa atılan imzası bulunmadığından şahsen sorumlu tutulamayacağından alacaklı tarafından bu borçlu aleyhine takip başlatılması hukuken yerinde değildir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarih ve 2017/1065 E., 2019/741 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.386,76 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 346,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.040,07‬ TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023