Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1752 E. 2023/1152 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1752 Esas
KARAR NO: 2023/1152
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/794 E. – 2019/847 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından dava dışı borçlular … Tic AŞ, … San ve Tic AŞ, … , … aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaların üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip yoluna başvurulduğunu, bu kapsamda bu takip dosyalarından alınan ihtiyati haciz kararlarına istinaden takip dışı üçüncü kişi konumunda olan ve borçla alakası olmayan davacı şirkete haciz uygulanmak suretiyle gelindiğini, haciz esnasında üçüncü kişi konumunda bulunan davacı şirketin elindeki menkuller hakkında usulüne uygun olarak istihkak iddiasında bulunulduğunu, haksız ve hukuka aykırı icra müdürlüğü ve icra hukuk mahkemesi kararlarına karşılık, davacı tarafından istihkak davaları ikame edildiğini, takibin devamına karar verilmesi üzerine, davalı alacaklı tarafın talebi üzerine davacı şirkete yeniden hacze gelindiğini, cebri icra tehdidi altında dava açma hakkı saklı tutularak ödenmek zorunda kalınan miktarın 146.350TL olduğunu, davacı ile borçlu şirketler arasında organik ve fiili bağ mevcut olmadığı gibi alacaklı tarafın iddialarının aksine, tüzel kişilik perdesinin aralanmak suretiyle davacı … sorumlu addetmenin mümkün olmadığını, bu bakımdan davacının bu borçtan sorumlu olmadığını, davacı ile borçlu şirketlerin farklı alanlarda faaliyet gösterdiğini, şirketlerin ortaklarının aynı kişiler olmadığını, borçlu gerçek ve tüzel kişilerin davacı şirkette ortaklıkları da bulunmadığını, davacı şirketin ayrı ve bütünsel tüzel kişiliğe sahip olup, pay sahibi olmayan yönetim kurulu başkanının şahsi borcundan dolayı anonim şirketlere ait mallara haciz tatbik edilmesinin mümkün olmadığını beyanla, cebri icra tehdidi altında kalınarak ödenmek zorunda kalınan bu miktarın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdadı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulune uygun davetiye tebliğ edilmiş olup, davaya cevap dilekçesi sunulmamış ise de, davalı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafından süresi içinde istihkak davası açılmadığını, davacının istihkak davasından vazgeçerek hacizli menkuller ve haczedilen paranın borçluya ait olduğunu kabul ettiğini, bu durumda haczedilen menkullerin ve paranın borçluya ait olduğunun kesinleştiğini, ayrıca süresinde ikame edilmeyen istihkak davası nedeniyle, davacı şirket ile borçlu şirket arasındaki organik, ticari ve hukuki bağın sabit olduğunu açıkça gösterdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “…Dava dışı borçlu …’nin davacı 30/03/2018 tarihinde davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığına seçildiği, daha öncesinden davacı şirket ile herhangi bir ilişkisinin (ortaklık ilişkisi vs) bulunmadığı, dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda da dava dışı borçlular ile davacı arasında mali bir organik bağın bulunmadığı, davacı şirket adresi ile dava dışı borçluların adreslerinin farklı olduğu, dava dışı borçlu …’nin davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığı yapmasının davacı ile borçlu olmasının ya da davalı … şirkete ortak olmasının davacı ile dava dışı borçlular arasında organik bağ olduğunu ispata yeterli olmadığı gibi davacı tarafından 08/08/2018 tarihinde yapılan haciz işlemi nedeni ile istihkak davası açmamasının (bu menkul haciz işleminde davacıya istihkak iddiasına ilişkin süre de verilmemiştir) istirdat talebine engel olmadığı, davacının alacaklıya borcu bulunmadığı halde haciz baskısı altında ödeme yaptığı anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının delili olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının incelenmediğini, İcra Müdürlüğü’nün 28.08.2018 tarihli paraya ilişkin İİK 97 kararı ve İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/457E. Sayılı dosyasında kesin olarak verilen takibin devamı kararlarının ve bu hususa ilişkin kesin hükmün değerlendirilmediğini, -Süresinde ikame edilmeyen istihkak davasının usulden reddi gerektiğini, Davacılar tarafından takibin devamı kararı karşısında yasal süresi içinde istihkak davası ikame edilmediğini, davacı tarafın istihkak iddialarından vazgeçmiş sayılacağından ve yapılan ödemenin dosya borcuna ilişkin ödeme olduğu anlaşıldığından öncelikle davanın bu yönü ile usulden reddi gerektiğini, Davacının istihkak iddiasının İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/451 E. ve İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/457 E. Sayılı dosyasında değerlendirildiğini ve takibin devamına kesin karar verildiğini, bu kararın İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından davacıya tebliğ edildiğini ve kesinleştiğini, istirdata konu ödemede borç ödemesi olarak yapılmış olmakla takibin devamı kararından sonra yatırıldığını, davacı tarafından süresinde istihkak davası açılmadığını, istihkak iddiasından vazgeçildiğini ve haczedilen paranın borçluya ait olduğunun kesinleştiğini, davacının istihkak davasını süresinde ikame etmeyip istihkak iddiasından vazgeçmesinin davacı şirket ile borçlu şirket arasındaki organik , ticari ve hukuki bağın sabit olduğunu açıkça gösterdiğini,-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2018 tarihli 2018/449 D.İş sayılı İhtiyati haciz kararına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından 14.05.2018 tarihinde borçlunun … A.Ş. / … Blok adresinde yapılan haciz işleminde istihkak iddia eden 3. şahıs vekilinin borçlu şirket … A.Ş ‘nin vergi levhasını sunduğu ibaresini ve bu vergi levhasının dosyaya alındığını memur tarafından tutanağa derç edildiğini, vergi levhasının şirketin merkezinde olması gereken evraklardan olduğunu, Davacı bu kararın haciz zaptının yanlış anlaşılmasının bir sonucu olduğunu iddia etmişse de 04/06/2018 tarihinde tutanağa derç edilmiş olan ikrarları göz önünde tutulduğunda davacı vekilinin beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, 04/06/2018 tarihli haciz tutanağında görüleceği üzere yapılan haciz ve muahafaza sırasında borçlu … ‘nin haciz mahali olan … A.ş’de isminin yazılı olduğu bir özel makam odasının olduğu, odanın içerisinde borçlu … ‘ye ait birden fazla plaket ve borçlunun çocuklarına hitaben yazdığı belgelerin olduğunun tespit edildiğini, Borçlu … San Ve Tic A.ş.’nin ticaret Sicil kayıtları incelendiğinde borçlu şirketin eski ticaret ünvanı … San Ve Tic A.Ş olduğunu, Borçlu … San Ve Tic A.ş.’nin … bünyesindeki şirketlerden biri olup istihkak iddiasında bulunan şirketle arasında hukuki ve organik bağ olduğunu, borçlu …’nin 14/05/2018 tarihli ilk hacizden sonra 30/05/2018 tarihinde istihkak iddia eden şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığından çıkartıldığını, bu durumun alacaklıdan mal kaçırma kastı taşıdığını, sunulan faturaların istenen herkes tarafından her zaman düzenlenebilen , mülkiyet karinesinin ispatına yeterli olmayan belgeler olduğunu, … A.Ş’nin İTO Kayıtlarına bakıldığında kurucu ortağın Borçlu …’nin Babası … olduğunu, yakın derecede akrabalık ilişkisi bulunduğundan bu durumun organik bağın açıkça göstergesi olduğunu, yasal süresi içinde istihkak davasını ikame etmeyen davacının istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılacağı ve yapılan ödemenin dosya borcuna ilişkin olduğu kabul edileceği sabit olduğundan kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyalarının incelendiğini ve dosya içerisinde bulunduğunu, davalının cevap dilekçesi vermemesi sebebiyle savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak davanın süresinde açılmadığı itirazlarının dinlenmeyeceğini, istirdat dava konusu meblağın icra dosyasına ihtirazi kayıtla yatırıldığını, müvekkili şirket adresinde davalı alacaklı vekilinin 08.08.2018 tarihinde muhafazaya geldiğini, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/520 E. Sayılı davası ile verilen süre uyarınca taraflarınca istihkak davası da açıldığını, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/520 E. Sayılı dosyasından, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/321 E. Sayılı dosyasından, İstanbul 24 . İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/425 E. Sayılı dosyasından (2018/426 E. sayılı dosyası iş bu davada birleşmiştir) dava açıldığını, ticari defter ve belgeleri, icra dosyaları, davacı şirket ve iştiraki olan dava dışı firmaların demirbaş listeler, amortisman kayıtlar ve yevmiye defterleri, İstanbul Ticaret odası kayıtlarının incelendiğini, dava dışı borçlu …’nin davacı 30/03/2018 tarihinde davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığına seçildiğini, daha öncesinden davacı şirket ile herhangi bir ilişkisinin ortaklık ilişkisi vs. bulunmadığını, dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda da dava dışı borçlular ile davacı arasında mali bir organik bağının bulunmadığını, davacı şirket adresi ile dava dışı borçluların adreslerinin farklı olduğunu, dava dışı borçlu …’nin davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığı yapmasının davacı ile borçlu olmasının ya da davalı … şirkete ortak olmasının davacı ile dava dışı borçlular arasında organik bağ olduğunu ispata yeterli olmadığını, takip hukukundan doğan istihkak davalarında verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, üçüncü şahıs tarafından İİK 72.maddesine göre açılan istirdat davasıdır. Davacı taraf, dava dışı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine müvekkilinin adresine gelerek haciz ve muhafaza işlemleri yapıldığını, bu nedenle ticari itibarlarının zedelenmemesi için ihtirazi kayıtla ödeme yapmak durumunda kaldıklarını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.Somut uyuşmazlıkta; yargılama devam ederken davacı vekili 18/11/2021 tarihli dilekçesi ile davacı şirketin iflasına karar verildiği bildirmiş olduğu görülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir.” Hükmünün bulunduğu, Mahkemece davanın iflas idare memurlarına ihbarı ile davayı takip edip etmeyeceklerinin sorulması ve iflas dosyasından ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığının araştırılarak karar verilmesi gerekmiş ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi kapsamında eksiklik olarak değerlendirilmiş olup, istinaf talebinin re’sen incelenen sebeplerle kabulü ile, diğer istinaf sebepleri ve işin esası bu aşamada incelenmeksizin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak belirtilen hususlara ilişkin olarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin resen gözetilerek, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih, 2018/794 E. 2019/847 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023