Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1744 E. 2020/100 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1744 Esas
KARAR NO: 2020/100
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2018/865E. – 2019/635 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı … aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davacının İİK’da belirtilen itiraz ve şikayet süresi içerisinde, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017-753 E sayılı dosyasıyla takip konusu borca ve imzaya itiraz ettiğini, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesince dosyanın takipsizliği nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasına konu, … Bankası Tuzla Ticari şubesine ait … nolu, keşidecisinin … olduğu 20.000,00 TL tutarındaki çekte bulunan imzanın davacıya ait olmadığını, davacının kendisine ait olmayan bir borç sebebiyle haciz baskısı altında bulunduğunu,davcının, davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı banka ile dava dışı asıl kredi borçlusu …Ltd.Şti. Fiması arasına imzalanan Kredi Genel Sözleşmesine istinaden, dava dışı borçlu firmaya davalı bankanın kredi kullandırdığını, davaya konu olan keşidecisi dava dışı diğer çek borçlusu …, lehtarı ve cirantası davacı … olan çek tahsil edilerek kredi borcundan mahsup edilmek üzere davalı bankaya devir ve temlik edilerek, kredi teminatına verildiğini, aslı kredi borçlusu dava dışı borçlu tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen, kredi borcunu ödememesinden dolayı, kredinin teminatında yer alan senet ile ilgili olarak senet keşidecisi olan davacı hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, usul ve yasaya aykırı davanın reddine, ihtiyati tedbir talebinin kaldırılmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davanın, icra takibine konu edilen kambiyo senedi sebebiyle menfi tespit davası olduğu, Mahkemece yapılan yargılamada davacının talep etmiş olduğu tüm delillerin celp edildiği ve grafolog bilirkişi marifetiyle inceleme yapıldığı, yapılan inceleme neticesinde denetime elverişli bulunan bilirkişi raporuna göre ve çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, ayrıca davacı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuşsa da davacının zarara uğradığı yönünde dosyada herhangi bir iddia ve delil bulunmaması sebebiyle bu talebin reddine karar verilerek, menfi tespit istemi yönünden kabul kararı verildiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemece, çekin keşide ve ciro edildiği tarih ile bu tarihten önceki son 5 yıl içinde davacıya ait imza örneklerinin toplanması gerektiğini, daha sonrasında yapılacak olan bilirkişi incelemesi için çekin düzenlenme tarihinden önce resmi kurumlara vermiş olduğu imza örneklerinin bulunduğu belge asıllarının getirtilerek, imzalar ile dava konusu edilen çekteki imzaların karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumunca bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, oysa İlk Derece Mahkemesince hazırlatılan 18.04.2019 tarihli Bilirkişi Raporun, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamış olduğundan ve bu nedenle denetime elverişli bulunmadığından hükme esas alınabilecek nitelikte görülmediğini, bu nedenlerden dolayı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 201^865 E. 2019/635 K. Sayılı dosyasından verilen 04.07.2019 tarihli Kararının İstinaf incelemesi sonucunda kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, bilirkişi raporunun gerekli tüm araştırmalar yapılmak suretiyle hazırlanmış bir rapor olduğunu, raporda teknik bakımdan en ufak bir eksiklik bulunmadığını, bu nedenle davalı tarafın istinaf talebinin esastan reddolunmasını talep etmiştir. Uyuşmazlık, takibe ve davaya konu senetteki keşideci imzasının inkarına dayalı davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir. Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibinden sonra açılan İİK’nın 72.maddesine göre menfi tespit davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz İİK.nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. İİK.nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2. 3. ve 4. fıkraları ve 310. 311. ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesinde yer alan “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanunun 211.maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. Anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/04/2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 06/02/2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı) Öte yandan, her hangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafoloji ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Dairemizin denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır (HGK.nun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-466 E. – 2001/483 K. sayılı kararı). Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Somut olayda, hükme esas alınan, bilirkişi raporunda imza incelemesine Mahkemece davacının imza örneklerinin getirtildiği, Yargıtay uygulamalarına uygun bilirkişi incelemesinin yapıldığı, dava konusu senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının bilirkişi raporları ile tespit edilmiş olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne hükmedilmesinde herhangi bir usulsüzlük yoktur. Açıklanan sebeplerle davalının istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b(1). maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarih ve 2018/865 E., 2019/635 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından peşin olarak ayrı ayrı yatırılan toplam 341,55 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 5- 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-a maddesi gereğince, miktar yönünden kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/10/2020