Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1743 Esas
KARAR NO: 2023/1151
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2016/209 E. – 2019/330 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Müvekkili …’in 2006 yılında Su Arıtma Cihazlarının pazarlaması işi ile başladığı iş hayatına 08.07.2011 tarihinde açmış olduğu Değer Su Arıtma Cihazları Unvanlı işletme ile devam etmiş olduğunu, su arıtma cihazı ile ilgili ilk tasarım çalışmasını … numaralı Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesine konu su arıtma cihazını tasarlayarak yaptığını, TPE adına kayıtlı 11 adet marka başvurusunun bulunduğunu, bunlardan … tescil numaralı … su arıtma sistemleri ile … tescil numaralı … markaları müvekkilinin adına tescil edildiğini, ayrıca 10.04.2015 tarihinde ODTÜ’ye müracaat ederek www…com.tr alan adını satın aldıklarını ve galaxy water markalı ürünlerinin satışını bu site üzerinden gerçekleştirdiklerini, Kütahya ilinden bazı kişiler müvekkile ait firmayı arayarak … markalı ürünlerden şikayetçi olması ve Kütahya’a herhangi bir bayinin bulunmaması üzerine inceleme başlattıklarını, davalıların … marakası ile piyasada su arıtma sistemleri üzerine ticari faaliyette bulundukları tespit ettiklerini ve kendilerinden su arıtma cihazı sipariş edilerek arıtma cihazının müvekkilinin bir yakını adına faturalı olarak satın alındığını, burada faturada açıkça … markası yer almakta, ürün üzerinde de … markası yer aldığı üzere davalıların müvekkilden hiçbir izin veya lisans olmadan, müvekkili adına tescilli “… su arıtma sistemleri ” markasına tecavüzde bulunduklarını, ayrıca davalıların müvekkil marka adlarını kartvizitlerinde ve işletmelerinde kullandıklarına ilişkin görselleri sosyal medyaya yüklemek suretiyle sosyal medyada reklam yapmakta ve tüketicileri bu sayede müvekkiline ait markanın üreticisi/bayisi izlenimini yapmakta olduğunu, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz etmekte olduklarını, davalılardan … tarafından oluşturulan www…com internet sitesi üzerinden müvekkiline ait tescilli … markasının birebir aynısının kullanıldığını, davalılar bu işi ortaklaşa yaptıklarını, çünkü her bir davalının sosyal medya hesaplarından aynı şeyleri paylaşmakta ve aynı marka üzerinden pazarlama yapmakta olduğunu, müvekkili tarafından tescil edilen markaların hiçbir izin alınmadan davalılara ait mağaza tabelalarında ve tanıtım malzkemelerinde yer almasının, su arıtma cihazlarının üzerinde kullanılmasının müvekkilinin tescil ile kullanılan haklarına tecavüz teşkil etmekte olduğunu ve müvekkilinin zarara uğradığını idda ederek, davalıların, müvekkiline ait markadan doğan haklarına vaki tecavüzünün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ile iş bu tecavüzün durdurulmasına, önelemesine ve bu suretle haksız tecavüzün giderilmesine, marka haklarına tecavüz konusu olan makineler nedeniyle müvekkilinin maruz kaldığı zararın tespiti ile fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere belirsiz olan acakları için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tazminine, yine aynı makineler nedeniyle müvekkilini ticari itibarı zarar gördüğünden dolayı 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tazminini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsedilen “…”, “…” ve “…” isimli kelimelerle ilgili olarak ise ortada henüz tescil edilmiş marka söz konusu olmadığını, dolayısıyla bu marka başvuruları tescil edilinceye kadar hukuki korumaya haiz olmadıklarını, davacının 02.11.2016 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin ise 2014 yılında işyerini açtığını, markaların tescil olmadan FSHK kapsamında korumaya haiz olmadığından davacının davası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin internet üzerinden satış yapmadığını, sitede fiyat olmadığını, bayi ve benzeri ifadelerin de yer almadığını, sadece reklam amaçlı olduğunu, haricen öğrendikleri kadarıyla davacının bu şekilde sık sık bir çok kişiye marka başvurularıyla maddi ve manevi tazminat davaları açtığını, işbu davanın açılmasından Kütahya mahkemeleri yetkili olduğundan; dava dilekçesinin yetki açısından reddine, mahkeme aksi kanaatteyse müvekkillerinden … tarafından gerçekleştirilmiş tescil edilmiş bir markaya tecavüz söz konusu olmadığı için davanın onun yönünden esastan reddini, diğer müvekkillerinin işyeri sahibi olmadıklarını sadece oldukları için davanın husumetten reddini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin her müvekkili açısından ayrı ayrı hükmedilmek üzere davacı aleyhine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “..Somut olayda davalıların kullanmış olduğu markalar ile davacıya ait … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markaların esas unsurunun aynı olduğu ve bu unsurun ayırdedicilik vasfı dolayısıyla iltibasın ve karıştırma ihtimalinin varlığının kabulü gerekir. Davalılardan …’in tecavüze konu internet sitesinin kendi adına tescilli olması, sosyal medya hesaplarından söz konusu marka isimlerini paylaşması, firmanın davalı …’a ait olması, davalı …’ın ise tecavüze konu markasal kullanımı kartvizitine bastırmış olduğunun sabit olması dolayısıyla yukarıda tespiti yapılan ve markaya tecavüz şeklinde gerçekleşen haksız eylemden her üç davalının da sorumluluğunun gerekeceği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf maddi tazminat talebi hususunda seçimlik hakkını 6769 sayılı SMK 151/2-c md’sine göre sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeli üzerinden talep etmişse de, alınan bilirkişi raporuna göre davalıların hak ihlal sürelerinin tespit edilememiş olması, marka başına düşen satış cirolarının net bir şekilde ortaya konamaması gibi sebeplerle TBK 50-51.md’lerine göre tazminatın mahkememizce takdiri yoluna gitmek gerekmiştir. Buna göre tazminat miktarı belirlenirken somut olayda tecavüz fiilinin niteliği, davalıların kusurunun derecesi, davalıların iş hacmi, hitap ettikleri piyasanın ve tüketici sayısının niceliği gibi etkenler değerlendirilerek 30 bin TL maddi tazminata, 10 bin TL manevi tazminata hükmedilmesine” karar verilmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkillerinden … ve … yönünden davanın husumetten reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, … çalışan olarak kendisine verilen kartvizit kartı kullandığını, kart bastırdığına dair delil olmadığını, İsmail’in de hiçbir eylemi olmadığını, çalışan olduklarını, bilirkişi raporunda da bu konuda delil bulunmadığının belirtildiğini, işletmeyle ilgisi olmayan sadece çalışan olan … dışındaki müvekkillerin durumunun irdelenmemesinin eksiklik olduğunu, -Bilirkişinin ürün ürün değerlendirerek tecavüz olduğu iddia edilen markalar ile ilgili hasılat hesabı yapması gerekirken alt ürün incelemesi yapılamadı diyerek kestirip attığını, marka başvurularıyla ilgili ürün satışlarının 2 adet faturadan ibaret olduğunu, 2015 yılı fatura ve 2016 yılı fatura isimli klasörlerde hem müvekkiline mal girişini gösteren faturalar hem de müvekkilinin kestiği faturaların mevcut olduğunu, bu faturaların dava konusu markalarla ilgili olmadığını, ticari defterde görünen satışlardan faturalardan sadece davacının tescil ettirdiği ‘ … arıtma sistemleri ‘ ve ‘ … ‘ isimli markalı ürünlerin satıldığını gösteren faturaların tespit edilmesi gerektiğini, davacının 02.11.2016 tarihinde ‘ … arıtma sistemleri ‘ ve ‘ … ‘ isimli markaları tescil ettirdiği nazara alınarak bu tarihten sonraki satışların dikkate alınması ve 2 tane lisans bedelinin hesaplanmaması ve farazi hesaplama yapılmaması gerektiğini, -Davacının 02.11.2016 tarihinde marka başvurusunda bulunduğunu ve 22.11.2016 tarihinde müvekkilinden arıtma cihazı aldığını ve akabinde de 14.12.2016 tarihinde dava açtığını, hesaplama yapılırken 22.11.2016-14.12.2016 arasına ilişkin hesaplama yapılması gerektiğini, afaki tazminat hesaplaması yapıldığını,-Tescil tarihi ile dava tarihi arasındaki kısa sürelerin tesadüf olmadığını, müvekkilinin 2014 yılından beri söz konusu işyerini işlettiğini, davanın hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olduğunu, bu durumla ilgili ihtar çekilmediğini,-Hüküm kurulan ‘ … arıtma sistemleri ‘ ve ‘ … ‘ isimli tescil markaları ile müvekkili …’ın kullandığı … ismi arasında iltibasa sebep olacak benzerlik söz konusu olmadığından müvekkilinin marka tecavüzünden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, -İnternet sitesinde satış yapmadıklarını, sitenin sadece reklam amaçlı olduğunu, benzer olan sadece … olup; bununla ile ilgili olarak davacının henüz tescil edilmiş bir markası olmadığını, dolayısıyla internet sitesi üzerinden yapılmış bir tecavüzün de olmadığını, -Davacının henüz tescil edilmemiş marka başvuruları ile ilgili talepleri (…) hakkında da ret kararı verilmiş olmasına rağmen onlarla ilgili hüküm kurulmadığını ve lehlerine vekalet ücretine de hükmedilmediğini, -Davacı tarafın ilk ıslah dilekçesiyle davasını tüm yönüyle değiştirdiğini ve o dilekçede belirsiz alacaktan bahsetmediğini, davasını belirsiz tip açsa da harç tamamlamak yerine ıslah dilekçesi verdiğini ve bu dilekçenin hem davasını kısmi dava olarak değiştirdiğinden hem de daha önce 1 kere ıslah yaptığından son ıslahının yok hükmünde olduğunu, bu sebeple ilk ıslah dilekçesinde rakam artışı yapmadığından dava dilekçesindeki 10.000 TL maddi tazminat talebini arttıramaması gerekmekteyken yaptığı artış üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın tüm müvekkilleri açısından tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dosyada davalılar yönünden delil mevcut olduğunu, müvekkiline ait “…” su arıtma sistemleri ile “…” markalarının başvuru tarihlerinin 2015 yılı olup bu yıllara göre hesaplama yapıldığını, davalıların kullanmış olduğu markalar ile müvekkiline ait … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarının esas unsurunun aynı olduğunu, marka tecavüzüne sebebiyet veren kullanımın sadece 2 faturalandırmadan ibaret olmadığını, kartvizit şeklindeki kullanımlarının da tecavüz teşkil ettiğini, 19/06/2019 tarihli dilekçede sehven ıslah talebi dediklerini, belirsiz alacak davasında ıslah yolunun bulunmaması sebebiyle bu yöndeki taleplerinin ıslah değil talep artırım olduğunu, 03/09/2018 tarihli dilekçelerinin de miktarı belirleme yönteminin değiştirilmesine ilişkin olduğunu istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, markaya tecavüz iddiasına dayalı olarak tecavüzün tespiti, meni, durdurulması, maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Davacı adına … numaralı ve “…” ibareli markanın 28.11.2016 tarihli Resmi Marka Bülteninde yayınlanmasına karar verildiği, … numaralı ve “…” ibareli markanın 14.09.2015 tarihli Resmi Marka Bülteninde yayınlanmasına karar verildiği, 04.03.2015 tarihinden itibaren on yıl müddetle 17.02.2016 tarihinde tescil edildiğini, … numaralı ve “…” ibareli markanın 17.03.2015 tarihinden itibaren on yıl müddetle 17.03.2016 tarihinde tescil edildiği, … numaralı ve “… ” ibareli markanın henüz tescilinin tamamlanmadığı, … numaralı ve “…” ibareli markanın 31.05.2017 tarihinde 11,35. Nice sınıflarında tescil edildiği ve 02.11.2016 tarihinden itibaren koruma altında olduğu, … numaralı ve “…” ibareli markanın 06.06.2017 tarihinde 11,35. Nice sınıfında tescil edildiği ve 02.11.2016 tarihinden itibaren koruma altında olduğu, … numaralı ve “…” ibareli markanın 17.02.2016 tarihinde 11,35. Nice sınıflarında tescil edildiği ve 04.03.2015 tarihinden itibaren koruma altında olduğu, … numaralı ve “…” ibareli markanın 7.03.2016 tarihinde 11. nice sınıfında tescil edildiği ve 17.03.2015 tarihinden itibaren koruma altında olduğu anlaşılmıştır.Davalılardan … yönünden husumet itirazında bulunulduğu ancak davalının kendi adına olan “www…com” internet sitesinin bulunduğu, alan adının …’a ait olduğu, sitenin 07.11.2016 tarihinde alındığı, sitenin 26.04.2012’den bu yana aktif olduğunun raporla tespit edildiği bu nedenle tecavüz fiilinden sorumlu olduğunun kabulünde aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. … ‘ın sosyal medya hesabından “…” ibareli 2 kartviziti paylaştığı ve kartvizitin kendine ait olduğunu belirttiği fotoğraflar dosyaya sunulmuş olup, kart visit paylaşımının firmanın reklamı öne çıkartılarak yapıldığı, markanın aynı veya benzeri olan işaretin, sadece mal veya ambalajı üzerinde marka olarak konulması değil, tanıtım vasıtalarında, iş evrakı ve reklamlarda kullanılması da marka hakkına tecavüz sayıldığı bu nedenle kartvizit üzerindeki kullanımın davalı marka hakkına tecavüz ettiği kabulünde aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. 556 sayılı KHK’nın 66. maddesinde; yoksun kalınan kazancın ne şekilde tespit edileceği belirtilmiş olup bu maddeye göre yoksun kalınan kazanç; marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir:a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.Davacı vekili 19/06/2019 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki 10.000,00 TL maddi tazminat taleplerini ıslahen 32.000,00 TL artırarak 42.000,00 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş ve eksik harcını ikmal ettiği görülmüştür. Davacı vekili 24/04/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişinin tazminat hesaplamasının SMK 151/2 C bendi doğrultusunda yapılmasını talep etmiştir. Davacı vekili 05/09/2018 tarihli dilekçesi ile de bilirkişilerden tazminat hesaplamasında yoksun kalınan kazanç hesaplamasının evvelce 6769 Sayılı Kanun’un 151.maddesinin 2-b bendi gereğince talep ettiklerini, ancak seçtikleri tazminat hesaplamasından vazgeçtiklerini, SMK madde 151/2 c bendine göre hesaplama yapılmasını ve bilirkişiye lisans bedelinin tespit edilmesi yönünde yeniden inceleme yaptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf her ne kadar davalarını ıslah etmediklerini hesaplama yöntemine ilişkin açıklama yaptıklarını ve sehven ıslah yazdıklarını beyan etmiş iseler de, dilekçeler incelendiğinde dilekçelerin ıslah olduğunun kabulünün gerektiği, ıslahın ıslahı yapılamayacağı için 19/06/2019 tarihli dilekçesi dikkate alınmadan karar verilmesi gerektiği buna göre ilk bilirkişi raporunda hesap yapılamadığından BK 50-51. Maddelerin de re’sen uygulanması gerektiği, mali bilirkişi incelemeleriyle, “Davalının tecavüzü oluşturan ürün dışında da ürünlerinin bulunduğu, muhasebe kayıtlarında ürün bazında ayrım yapılmaması nedeniyle tecavüze konu ürünlerin satışından elde edilen kârın hesaplanmasının mümkün olmadığının” tespit edilmesi karşısında, mahkemece TBK.50. ve 51.maddeler gözetilerek uygun bir tazminata karar verilmesi düşüncesinin yerinde olduğu, ancak tecavüz süresinin 22.11.2016-14.12.2016 arasına olduğu anlaşıldığından 2.000,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesi uygun bulunmuş olup, açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf istemlerinin kısmen kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının bu gerekçelerle kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/10/2019 tarih, 2016/209 E., 2019/330 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; 3/a-Davalıların davacıya ait … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarına tecavüzlerinin ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden ürünler ile broşür, kartela, kartvzit ve talebelalara el konularak imhasına, 3/b-“www…com” isimli internet sitesine erişimin engellenmesine,3/c-TBK 50-51.mdleri de nazara alınarak 2.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3/d-3.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken markaya tecavüz ve haksız rekabet davası yönünden 269,85 TL maktu harç ile maddi tazminat yönünden 136,62 TL, manevi tazminat yönünden 204,93 TL olmak üzere toplam; 611,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 532,33 TL harç ve 550,00 TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan bakiye 470,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep üzerine davacıya iadesine,4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 25,20 TL başvurma harcı, 532,33 TL peşin harç ve 550,00 TL ıslah harcının 79,07 TL’lık kısmının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,4/c-Davacı tarafça yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 745,90 TL talimat ve posta masrafı olmak üzere toplam 2.745,90 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.062,93 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,4/c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,4/f-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 4/g-Karar tarihinde markalarına tecavüzlerinin ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine davası yönünden Asgari Ücret Tarifesine göre 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılar tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan davalılar için ayrı ayrı yatırılan toplam 363,90 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 55,60 TL tebligat, posta gideri olmak üzere toplam 419,50 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023