Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1731 E. 2023/1116 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1731
KARAR NO: 2023/1116
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2017/702 E. – 2019/411 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmaları:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Tasfiye Halinde … San. Tic. Ltd. Şit. ile davalı şirket arasında 18.09.2009 tarihinde “Mali Haklar Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin konusunu “…” adlı 191 bölümlü dizinin oluşturduğunu, sözleşmenin 4. maddesinin son paragrafında dizinin her bir bölümünün beher yeniden yayını için 1000.-USD ödeneceğinin kararlaştırıldığını,ayrıca elde edilecek her türlü gelir ve giderlerin taraflar arasında eşit oranda (%50 – %50) paylaştırılacağını, Davalı şirket kendisine ait “www…com.tr” alan adlı internet sitesinde 2009 Temmuz ayından bu yana anılan dizinin yayınını yapmış ve reklam geliri elde etmiş olduğunu, Aynı şekilde “www…com.”alan adlı internet sitesinde 06.08.2015 tarihinden bu yana yayın yapmakta olduğunu, davalının gelirler elde etmesine rağmen müvekkili şirketlere sözleşme gereğince herhangi bir ödeme yapmadığını, “…” dizisinin dijital yayınlarından davalı şirketin elde ettiği gelirin hesaplanarak fazlaya ve önceye ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2017 Şubat ayından itibaren ticari faizi ile ödenmesi, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafın ihlali sebebiyle feshinin tespitine, yayınların oluşturacağı zararları önlemek amacıyla tüm dijital yayınların tedbiren durdurulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların 18.9.2009 tarihli “Mali Hak Devir Sözleşmesi” md.4’de dijital iletim hakkı … devredilmesine rağmen bu hakkın kullanımından elde edilecek gelir ve giderin eşit oranda paylaşılacağını iddia etmekte olduğunu, ancak bu iddianın mesnetsiz olduğunu, davacıların bedelini tahsil ederek …’a devrettiği mali haklar arasında dijital iletim hakkının da bulunduğunu, hem Ana Sözleşmede hem de Mali Hak Devir Sözleşmesinin 4. Maddesinde açıkça bu hakkın da …’a devredildiği belirtilmiş olup; bu hakla ilgili olarak herhangi bir gelir gider paylaşımından bahsedilmediğini, davacıların iddia ettiği gibi dijital iletim hakkından dolayı davalılara herhangi bir pay ödenmesinin kararlaştırılmadığını, sözleşmede bu yönde bir madde de bulunmadığını, Ana Sözleşme ve Mali Hak Devir Sözleşmesi uyarınca dijital iletim hakkının tasarrufu herhangi bir gelir paylaşımına tabi tutulmadığını, davalının gerek www…com.tr gerekse başkaca dijital mecralardan elde ettiği ya da edeceği gelirlerin paylaşıma tabi bulunmadığını,ana Sözleşme ve ek yapılan sözleşmelere uygun hareket eden davalı firmanın bugüne kadar sözleşme gereği edimlerini harfiyyen eda etmiş olup; davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, sözleşmenin feshininin tespitine ilişkin talebin de hukuki dayanağının bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararı:Mahkemece;” Davanın Reddine ” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirket kendisine ait “www…com.tr” alan adlı internet sitesinde 2009 Temmuz ayından bu yana anılan dizinin yayınını yapmış ve reklam geliri elde ettiğini, lisans vermiş olduğu … şirketine ait “www…com.”alan adlı internet sitesinde 06.08.2015 tarihinden bu yana yayın yapmakta ve anılan şirketten her ay gelir elde ettiğini, yayını iki senedir sürdürdüğü ve gelir elde etmesine rağmen müvekkil şirkete sözleşme gereğince herhangi bir ödeme yapmadığını, davalının iddiasının ne sözleşmesel ne de hukuksal bir karşılığı olmadığını, Müvekkil şirketlerin sözleşme ile devrettikleri dijital iletim hakkından dolayı davalı şirketin kazancının %50 sini hak ettiğini, bilirkişi raporuna göre hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemece dosyada alınan 26.2.2019 tarihli üç kişilik bilirkişi heyet raporunda taraflar arasında akdedilen 3 adet sözleşmenin ilgili bölümleri incelendiğinde eser üzerindeki dijital haklar da dahil mali hakların müvekkil davalı firmaya devredildiği isabetli bir şekilde tespit edilmiş ve bunun üzerine de davanın reddine karar verildiğini,2004 tarihli Ana Sözleşmede hem de 2009 tarihli mali hak devir sözleşmesinin 4. Maddesinde açıkça dijital iletim hakkın da …’a devredildiği belirtilmiş olup; bu hakla ilgili olarak herhangi bir gelir gider paylaşımından bahsedilmediğini, buna ilişkin sözleşmede istisnai bir maddeye de yer verilmediğini, davacıların iddia ettiği gibi dijital iletim hakkından dolayı davacılara herhangi bir pay ödenmesi kararlaştırılmadığını, dijital iletim hakkı da dahil devredilen mali hak bedelinin davacıya fazlasıyla ödendiğini dijital iletim hakları ile ilgili istisnai bir düzenlemenin taraflar arasındaki sözleşmelerde yer verilmediğini davacılar da çok iyi bildiğini, nitekim taraflar arasında yaklaşık bugüne kadar devam eden faturalaşma ve uygulama da bu şekilde olduğunu, sözleşmelerde istina olarak sadece 2008 yılındaki ek sözleşmeden itibaren başlamak üzere yurtdışı televizyon kanalları aracılığıyla yapılacak yayınlar için yapılacak lisanslama/ruhsatlandırma ve mekanik kullanımlardan davacıya pay verileceği kararlaştırıldığını, kısaca, dijital iletim hakkının tasarrufu herhangi bir gelir paylaşımına tabi tutulmadığını, bu sebeplerle davalı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava “…” dizisine ilişkin taraflar arasında düzenlenen “Mali Haklar Devir Sözleşmesi” hükümlerine göre dijital yayınlarından davalı şirketin elde ettiği gelirin hesaplanarak 2017 Şubat ayından itibaren ticari faizi ile tahsili, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafın ihlali sebebiyle feshinin tespiti istemlerine ilişkindir. FSEK 25. Maddesine göre; “Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir. ” FSEK’in 48. Maddesi gereğince, eser sahibi, sahip olduğu malî hakları tek tek veya bir bütün olarak devredebilir; zira malî haklar birbirine bağlı olmadığından bunlardan birinin tasarrufu ve kullanılması diğerine tesir etmemektedir (FSEK m. 20/1). Herhangi bir malî hak devir olunduğunda eğer tasarruf işleminde ayrıca bir sınırlama yapılmamışsa hak, mevcut kapsamdaki tüm yetkilerle birlikte devralana intikal eder. Örneğin çoğaltma hakkında herhangi bir sınırlama olmaksızın devir olunmuş ise eserin baskı usulü ile yahut dijital biçimde veya plak, CD, DVD gibi ortamlara çoğaltılması da hakkın kapsamında sayılır. Görüldüğü üzere malî hakların devri, hiçbir kayıt ve şarta tabi tutulmadan süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlandırılmadan yapılabileceği gibi süre, yer ve muhteva itibariyle sınırlandırılarak da yapılabilmektedir. Öte yandan malî hakkın devrine FSEK’in 48. maddesinde yazılı süre, yer ve muhteva dışında örneğin kitap veya konser biletinin satış fiyatının belirlenmesi, dağıtımın şekli gibi sözleşmesel sınırlandırmalar da getirilmesi mümkündür. FSEK’in 52. maddesi gereğince malî haklara dair bir sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır. Başka bir deyişle malî hakkın devrini amaçlayan sözleşmenin mutlaka yazılı biçimde yapılması ve devre konu malî hakkın açık bir biçimde ifade edilmesi gerekmektedir. Dosyada mevcut bilirkişi heyet raporunda ; ” …” isimli dizinin FSEK m.5 kapsamında sinema eseri niteliğinde olduğunu, taraflar arasında 3 adet sözleşme düzenlendiğini , bu sözleşmelerin incelenmesinde; eser sahibinin mali haklarından olan umuma iletim hakkının içerisinde yer alan ve ‘”dijital haklar” (internet yayıncılığı) olarak ifade edilen hakların davalı şirkete devredilmiş olduğunu, dava konusu filmin yurtdışına lisans verilmesi durumunda davacının elde edeceği %50 oranındaki gelir-gider paylaşımına ilişkin hususunun televizyon yayınları ile ilgili lisanslara ilişkin olduğu, zira dijital haklarla ilgili durumun devir sözleşmesinde ayrık tutulması isteniyorsa bunun açıkça belirtilmesinin gerektiğini, dolayısıyla internet mecrasında yapılan yayınlarla ilgili olarak davacının ayn bir talep hakkının bulunamayacağı görüş ve tespitlerine yer verilmiştir. Dava konusu dizinin sinema eseri niteliğinde olduğu konusunda uyuşmazlık söz konusu değildir. Çözümlenmesi gereken eserden kaynaklanan dijital hakların taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerle davalıya devredilip devredilmediği, devredilmiş ise dijital yayınlardan elde edilen gelirden davacıya ödeme yapılmasının gerekip gerekmediği hususlarıdır. Taraflar arasındaki malî hakların devrine ilişkin sözleşmelerin FSEK’in 52. maddesi gereğince geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında akdedilen 2004 tarihli Ana Sözleşmenin 18. Maddesinde “… ” dizisi üzerindeki umuma iletim hakları tek tek sayılmak suretiyle; süre, sayı ve muhteviyat itibariyle sınırsız olarak davalı şirkete devrenin taahhüt edildiği, 2004 tarihli bu sözleşmenin eki niteliğinde 2008 tarihli düzenlenen sözleşmenin 4/5. Maddesi ile ana sözleşmenin 18. Maddesinin tadil edildiği, buna göre dizinin DVD ve VCD’lerinin satışı ile yurt dışına lisans verilmesi , ruhsat verilmesi ile elde edilen gelirlerin ve giderin eşit şekilde paylaşılacağının kararlaştırıldığı, Son olarak taraflar arasında 18.09.2009 tarihli sözleşme ile ilk taahhüt sözleşmesine atıf yapılarak “Mali Hak Devir Sözleşmesi” düzenlendiği, devir sözleşmesinin 4. maddesinde, FSEK 25.maddesinde sayılan tüm yayın hakları,dijital iletim hakkı da dahil olmak üzere tek tek belirtilmek suretiyle süre, yer, sayı ve muhteviyat itibariyle sınırsız olarak ana sözleşme hükümlerine uygun olarak devredildiğinin belirtildiği, sözleşmenin bu maddesinin son paragrafında tarafların gelir gider paylaşımına tabi tuttuğu hakların sınırlı olarak DVD ve VCD’lerinin satışı ile yurt dışına lisans verilmesi, ruhsat verilmesi ile elde edilen gelirler ve gider olarak belirtildiği, dijital iletim hakkından dolayı elde edilen gelirin paylaşılması hakkında bir düzenleme getirilmediği görülmektedir. O halde, taraflar arasındaki malî hakların devrine ilişkin sözleşmelerin de FSEK’in 52. maddesi gereğince geçerli olduğu ve taraflar yönünden bağlayıcı olduğu, sözleşme ile devredilen dijital iletim hakkı için bir gelir paylaşımı hükmü düzenlenmediğine göre, davalının eseri dijital iletimi sonucu elde ettiği gelirden davacının talep hakkı bulunmadığı bu kapsamda davalının sözleşmesel edimleri yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği sözleşmenin feshini gerektirir haklı bir nedenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/10/2019 tarih ve 2017/702 E. 2019/411 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 342,00-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydedilmesine, fazlaya ilişkin olan bakiye 72,15-TL harcın talebi ve isteği halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023