Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1726 E. 2023/1115 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1726 Esas
KARAR NO: 2023/1115
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2017
NUMARASI: 2014/890 E. – 2017/387 K.
DAVANIN KONUSU İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile borçlular … ve … arasında ve borçluların yetkilisi oladuğu … A.Ş. ve … A.Ş.den olan alacaklarının ödenmesi için 12.8.2011 tarihinde yapılan toplantıda, sureti ekte sunulan ve Avukatlık Kanunu m. 35/A hükmüne uygun sözleşmenin akdedildiğini, sözleşmenin 4-f hükmüne göre davalıların vefat eden babası adına kayıtlı Zeytinburnu’ndaki taşınmazdaki hisselerine konulacak ipotek işlemi için gerekli olan vergilerin ve harçların, müvekkili tarafından yatırılacağı ve borçluların borcuna ekleneceği hususunda anlaşıldığını ve sözkleşmeye uygun olarak müvekkili tarafından 17.8.2011 tarihinde vergi dairesine 72.236,09 TL intikal vergisi ve ardından da 15.8.2011 tarihinde de ipoteğin kurulabilmesi için yatırılması zaruri olan 7174,80 TLnin yatırıldığını ancak davalıların sözleşmeye uymadıklarını ve ipotek tesis ettirmediklerini; yapılan bu ödemelerin amacının ipotek tesis ettirmek olduğunu ve sözleşmeye göre olan alacaklarını tahsil etmek için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini, davalıların takibe itirazlarının iptali ve takibin devamı ile davalıların %40’tan aşağı olmayan icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir. Davalılar vekilinin ise cevap dilekçesinde özetle; davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinin görevine itirazla birlikte husumet itirazında bulunarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Davanın 1.nolu … ve 2.Nolu davalı … yönünden kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine,Bu davalıların, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki talebe itirazının 79.410,89 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin talepnamedeki sair koşullarla devamına, fazlaya dair asıl alacak talebinin reddine, Yazılı sözleşmeye istinaden bu davalıların dosyaya konu borçtan müteselsilen sorumlu olduklarını,Dava dilekçesindeki 3 nolu davalı … Hakkındaki davanın akdi ilişkiye taraf olmaması, borç üstlenmemesi ve imzasının bulunmaması sebebiyle pasif husumet yokluğundan reddine,Borçtan müteselsilen sorumlu tutulan 1 ve 2 nolu davalıların takibe itirazları kendi yazılı imzaları ile üstlendikleri taahhütler ve bu çerçevede yapılan masraflar ve bunların likit olması gerektiği kabul edildiğinden takibe itirazları haksız görüldüğünden hükmolunan asıl alacağın %20’si olan 15.882,17 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalılar … ve …’in yetkilisi oldukları şirketler … A.Ş. Ve … A.Ş.’nin müvekkile olan borçlarını ödemeleri için hissedar oldukları gayrimenkulleri müvekkile ipotek vermek istediklerini, sözleşmede yazılı olduğu üzere Borçluların murisi … adına kayıtlı taşınmazın müvekkile ipotek verilmesi yönünde anlaşma sağlandığını, gayrimenkul …’in ve 2 kardeşi üzerine kayıtlı hisseli gayrimenkul olduğunu, Davalıların intikal harçlarını yatırmamaları nedeni ile ipotek işleminin yapılabilmesi için öncelikle intikal işlemlerinin yapılması gerektiğini, sözleşme gereği …, … ve …’in borcu olan intikal harç ve vergileri ödendikten sonra davalı … ve … sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, Bu sebeple Davalılar adına ödenen harç ve vergilerin iadesi talep edilmek zorunda kalınmış ve dava ya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, Davalılar borçlarının olmadığını beyanla takibe itiraz etmeleri nedeni ile huzurdaki dava açıldığını, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, davalıların devlet nezdinde ödemeleri gereken vergi ve harçların müvekkilce ödenmesi sebebi ile davalılar nezdinde zenginleşme meydana geldiğini, davalıları … ve … sözleşmedeki edimlerini yerine getirmedikleri için müvekkilin yaptığı ödemeleri iade istemek zorunda kaldığını, davalı … yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, Mahkemece kısmen kabul karar verilen davalılar hakkında %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedildiğini Davada görevsizlik kararı verilmesi sebebi ile esas numarasına değişiklik olmuş olup davanın açılma tarihi 16.01.2012 tarihidir. Söz konusu tarihte geçerli olan icra inkar tazminatı %40’tır. İİK. 05.07.2012 tarihinde değişmiş olup bu tarihten sonra icra inkar tazminatı oranı %20’den aşağı olmamak üzere belirlendiğini, İş bu sebeple alt sınırın altında belirlenen icra inkar tazminatı kanuna aykırı olduğunu, bu sebeplerle davanın kabul edildiği davalılar yönünden dava tarihi dikkate alınmaksızın %40 ‘ın altında belirlenen icra inkar tazminatı oranının düzelitrek talebimiz gibi %40 üzerinden icra inkar tazminatı hükmedilmesini, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini, karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalıların yetkili oldukları şirketten olan alacağı için davalılara intikal eden taşınmaza ipotek konulabilmesi için vergi dairesine 72.266,09 TL intikal, belediyeye ise 7.174.80 TL emlak vergisi ödendiğini ancak ipoteğin tesis edilemediği bu şekliyle davalıların sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürmüştür.Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davacı tarafından davalılar aleyhine 86.584,69 TL asıl alacak bedelinin tahsili amacıyla 11.11.2011 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, 21.11.2011 tarihinde davalıların borca ve ferilerine itirazı üzerine takibin durduğu, 16.01.2012 tarihinde Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davasının açıldığı, görevsizlik kararı üzerine dosyanın Bakırköy 10. ATM 2012/503 E. Sayısı aldığı, bilahare ticaret mahkemeleri arasındaki iş bölümü sebebiyle dosyanın son olarak Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/890 esasını aldığı görülmektedir. Davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut mali müşavir bilirkişi raporunda ; davacı defterlerinin usule uygun tutulduğu ve lehe delil vasfı taşıdığı, dava dilekçesinde belirtilen ödemelerin muris … adına belediyeye ve davalılar adına da vergi dairesine yapıldığını, bu ödemelerin dava dışı …A.Ş. Cari hesabına borç olarak kaydedilmiş olduğunu, yatırılan paraların toplamının 7.174.80 TL ve 72.266,09 TL toplamı 79.410,89 TL olduğunu, ödeme tarihlerinden itibaren faiz hesaplanırsa reeskont faizi oranından 11.11.2011 tarihinde 1710,92 TL işlemiş faiz olduğu ve bu ihtimalde ise takipte toplam alacağın 81.121,81 TL olacağını, ve bu durumda da 86.584,69 TL talebin fazla olduğu belirtilmiştir.Dosyada mevcut 14.11.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı tarafından toplam 79.410,89 TL ödeme yapıldığı, ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren yasal faizden 1.710,92 TL faiz tahakkuku ile takip tarihinde 81.121,81 TL alacak oluşabileceği, ödemelerin dava dışı … A.Ş. Cari hesabına kaydedildiği, mahkemece davadışı borçlu şirketlerin borca aykırılıklarından dolayı tahsil edileceği kanaati oluşursa davalılardan … ve … kefalete göre müteselsilen sorumluluğuna gidilebileceği, mahkemece … ve … sözleşmenin gerçek borçlusu olduğu kanaati oluşursa bir kimsenin kendi borcunun kefili olamayacağı ilkesi gereği kefalet müessesesine göre sorumluluğuna gidilemeyeceği görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre, davacının ihbar olunan şirketten alacaklı olduğu, taraflar arasında 12.8.2011 tarihinde alacağın teminatlandırılması için sözleşme düzenlendiği, davalılardan … ve …’in sözleşmede müteselsil kefil sıfatı ile yer aldıkları, sözleşme hükmüne göre şirket yetkilisi davalılara miras olarak intikal eden taşınmaza ipotek tesis edilebilmesi amacıyla intikal masraflarının alacaklı tarafından karşılanacağı ve borç toplamına ekleneceği, davacı alacaklı tarafından sözleşmeye uygun masrafların yapıldığı ve şirket kayıtlarına borç olarak eklendiği, taraflar arasında geçerli olan sözleşme hükümlerine göre davalı kefillerin bu borçtan müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Ancak takip konusu alacağın sebebi davalı mirasçıların vergi borçlarının ödenmesinden kaynaklandığı, bu ödemenin davacı şirketin alacaklarını teminat altına almak için düzenlenen sözleşmede kararlaştırıldığı, sözleşme gereği yerine getirilmediği, mahkemece sözleşmede kefil olan davalı mirasçıların borçtan sorumlu olduğu kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, buna karşın davalı … yönünden akdi ilişkiye taraf olmaması, borç üstlenmemesi ve imzasının bulunmaması sebebiyle pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, davalı …’in murisin mirasçılarından olduğu intikal işlemleri için ödenmesi gereken vergilerden sorumlu olduğu, düzenlenen akitte taraf olmamakla birlikte bu davalı yönünden yapılan ödemenin mal varlığında artışa sebep olduğu açıktır. Bu durumda TBK 526-531 maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Vekaletsiz iş görmede bir kimsenin başkasına ait bir işin görülmesi için bir vekaletnamesi olmaksızın müdahalede bulunmasıdır. İş görenin burada iş sahibinin menfaatine ve tahmin olunan amacına uygun hareket etmesi gereklidir. Görülen iş konusunda iş sahibinin yasaklamasının olmaması gereklidir. Somut olayda mirasçının intikal eden tereke malını tasarruf edebilmesi için gerekli harç ve vergilerin ödenmesi zarureti olduğu bunların ödenmesinin mirasçı davalının menfaatine ve amacına uygun olduğu bir yasaklamanın söz konusu olmadığı dikkate alındığında bu davalı adına da ödeme yapıldığından pasif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gereklidir. Mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesi bu nedenlerle doğru görülmemiştir. Ayrıca davalıların mirasçı oldukları, onlar tarafından ödenmesi gereken vergi ve harçların davacı tarafından ödendiği, mirasçıların tereke borçlarından üçüncü kişilere karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları göz önüne alındığında tüm davalıların sözleşmenin tarafı olsun yada olmasın mirasçı sıfatları nedeniyle takip konusu borçtan müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır. Öte yandan, her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir. Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği sonradan görevli mahkemede açılan dava, görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamı niteliğinde kabul edilerek, görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından, uygulanacak hukuk kuralları da görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihe göre belirlenecektir. Eldeki dava 16.01.2012 tarihinde görevsiz mahkemede açılmıştır. Davanın açıldığı tarihte İİK 67/2 maddesindeki icra inkar tazminatının asıl alacağın %40 ‘ından az olmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken bu hüküm 02/07/2012-6352 S.K./11.md. İle yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir şeklinde değiştirilmiştir. Dolayısıyla davanın açıldığı tarihe göre hüküm altına alınması gereken icra inkar tazminatı %40 oranındadır. Mahkemece dava tarihinden sonraki yasal değişikliğe göre tazminat tutarının belirlenmesi hatalıdır. Tüm bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddi kararının gerekçesinin ve davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi kararının ve hüküm altına alınan icra inkar tazminat tutarı konularında hatalı olduğu, davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olduğı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, Davanın kısmen kabul kısmen reddine, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/05/2017 tarih, 2014/890 E. 2017/387 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3-Davanın kısmen kabul kısmen reddine,4-Davalıların Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki talebe itirazlarının 79.410,89 TL asıl alacak yönünden iptaline takibin 79.410,89 TL asıl alacak üzerinden ve takibin talepnamedeki sair koşullarla devamına, fazlaya dair asıl alacak talebinin reddine, davalıların borçtan müştereken müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine, Yasal koşulları oluştuğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca asıl alacağın %40’si olan 31.764,356TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.424,55TL harçtan peşin alınan 852,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4571,65 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 21,15 TL başvurma harcı, 852,90 peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 1.900,00 TL bilirkişi ücreti, 35,60 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.816,05 TL’nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 2.506,28 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 5/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan, 1.550,00 TL posta ve bilirkişi giderinin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 281,605-TL’sinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 17.900-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarıca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 7.173,80- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 104,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 98,00 TL’nin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,6/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/10/2023